Başkalaşma

Başkalaşma

Ülkemizde nedense toplum yapılaşması ve mevcut yapı pek incelenmemektedir belki de bu durum hiç denilecek dercededir, varsa da yeterli değildir hâlbuki biz toplumsal yaşama önem veren bir milletiz ve dinimiz de bu konuya çok önem vermektedir.  Durum böyle olması gerekirken kişisel davranışlarda hızlı bir başkalaşma yaşanmaktadır, kişilerde yaşanan  başkalaşmanın etkisi haliyle topluma sirayet etmektedir. Elbetteki mevcut durum durup dururken ortaya çıkmamış, uzun süren sessiz ve planlı çalışmaların uzantısı olarak ortaya çıkmaya başlamıştır, görünüşe göre daha devam edecektir, bakalım ne sonuçlar ya da felaketler görülecektir!

Birçoğumuz hatırlayacaktır; eskiden insanlarımız birbirlerine ikramda bulunmayı severek yaparken Almanya'dan tatile gelenler, eş, dost, akrabalarla bir araya geldiklerinde kendilerine ikramda bulunacaklara; "Alman usulü olsun, herkes kendi yediğinin parasını versin" güzellemesiyle başka bir toplumun yaşam şeklini bize aktardılar, bizimkiler de böyle bir şey arıyormuşçasına bu davranışı sahiplendiler. Avrupa'daki çocuklar 18 yaşını doldurdu mu başının çaresine bakacağından anne babanın çocuklarına karışamayacağına, anne babaların bakımevlerine gittiklerine kadar daha neler anlatılmadı ki! İnsanlarımız böylece yavaş yavaş toplumsal yaşamdan uzaklaşarak yalnızlaştırılmaya başlandı. Tabii ki iş bunlala bitmiyordu, bitmeyecekti de, Müslüman ve Türk yaşam şekillerini tümüyle değiştirmek gerekirdi çünkü savaşlar artık yaşam şekilleri üzerinden yürütükecekti. Bazılarının hâlâ şiddetle savunduğu meşhur İstanbul Sözleşmesi sadece yalnızlaşmayı değil, kopukluğu ve aile bireyleri arasında nefreti zirveye taşıdı, o güne kadar uyuyanlar, itilmişlikler karşısında kafaları biraz lahtağacına değer gibi olunca bizdeki davranış kurallarından söz etmeye başladılar ama tavşan çoktan yamaca geçmiş oldu!

Bazıları yıllarca din düşmanlığı yaparcasına toplumsal değerlere saldırdı, dine sahip çıktığını zannadenlerse bunların bir eline değil iki eline birden koz verdi, kendi aralarında bile anlaşmazlıklara düştüler, hataları uslubüne göre düzeltecekleri yerde kavgaya tutuştular, politikayı din gibi görerek birbirlerini linç ettiler, bu huylarına halen de devam etmektedirler!
 

Başkaları bir meydan açtı, bu meydanı kendi insanlarımız doldurdu, o meydanda güreştiklerini zannederek vuruşmaya başladılar!

Ey toplum bilimcileri, sizin boş bıraktığınız alanı başkaları çoktan doldurdu bile, siz neredesiniz?

Ey din adına, millet adına, ülke adına konuşanlar, toplumu paramparça ettiğinizi ya da paramparça edenlerin oyunlarına geldiğinizi ne zaman anlayacak veya farkına varacaksınız?

Ey millet, değerlerin bir bir elinden gitmektedir, bunu anlamalısın artık.
 


M. Nedim Tepebaşı

5.05.2024 21:59:00


Başkan Akpınar, Basın Mensuplarıyla Bir Araya Geldi

Enerji de Kadının Ayak Sesleri

Hemşehrimiz Işıksalan “ULUSAL TV”de

Cüce ,” Kahramanmaraş’ın ve ilçemizin artık kaybedecek bir dakikası bile yok.”

Görgel: “Ziyaretler Salı ve Cumartesi Günleri Randevusuz Yapılacak"

Başkan Akpınar, Mahalle zi̇yaretleri yaparak vatandaşlarla hasbi̇hal etti

“Kazandığımız belediyelerinde kazanmadığımız belediyelerinde ensesinde olacağız”

Ceyhan “ Oyların mühürsüz, ağzı açık şekilde ve güvenlik güçleri olmadan adliyeye getirildi.”

STK’lardan Görgel’e destek

Dedeoğlu, “Memleketimizin Ankara’dan 100 yıllık alacağı var “

Ceyhan; “Ilıca için yeni bir sayfayı birlikte açıp yazalım”

Hava-İş Depremzedelerin yanında!

Ateş, “Fatma Şahin'den daha iyi bir belediye başkan adayımız var, Zeynep Özbaş Arıkan var”

Arıkan, “Bizim en büyük projemiz, şehrimizi bir an önce ayağa kaldırmak”

Ceyhan, “Gümbür gümbür geliyoruz”

Ateş, “Cumhuriyet Halk Partisi birçok ilçede iddialı duruma geldi”

Arıkan, “Kahramanmaraş’ın en büyük sorunu barınma”