Nevzat Pakdil, "Orta Asya'dan Kafkasya`ya,
Kafkasya'dan Balkanlar'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada hayat bulan Türk
dünyası, aynı kökten beslenen, güç ve kudret alan ulu bir çınardır. Bu çınarın
en önemli ortak paydası, asırlar boyu bizleri birbirimize bağlayan,
halklarımızın duygu ve düşünce dünyasını yansıtan dilimizdir" dedi.
Türk dünyasının bugüne kadar kurduğu güçlü
devletlerle medeniyetin gelişmesine çok büyük katkılar yaptığını belirten
Pakdil, bugün de kardeşlik esasına dayalı bağları canlandırmak ve ilişkilere
dinamizm kazandırmak zorunda olduklarını söyledi. Yapılacak işbirlikleriyle
atıl potansiyellerin aktif hale geleceğine işaret eden Pakdil, ortak geçmişin
ana omurgasını ise Türkçe'nin oluşturduğunu belirtti. Pakdil, şöyle konuştu:
"Ortak geçmişimizin ana omurgası durumundaki
dilimizin hangi lehçede olursa olsun konuşulduğu yerler Türk dünyasıdır. Bu
bizim en önemli ortak paydamızdır. Ayrı ayrı parlamentoların temsilcileri
olarak, beraberce kurduğumuz TÜRKPA çatısı altında toplanmamızın, aynı zamanda
ortak geçmişimizin de bir gereği olduğuna inanıyorum. İşbirliği ve dayanışma
ruhu içinde yapacağımız çalışmalar, ülkelerimize bugün belki atıl durumda bulunan
büyük potansiyelimizi hayata geçirme fırsatı sunacaktır. Bu işbirliği
mekanizması Avrasya coğrafyasındaki tehdit ve ihtilafların barışçıl yollardan
halli için bize önemli fırsatlar sunmakta ve istikrar, barış, huzur ve refah
ile sürdürülebilir kalkınma ikliminin tesisine yardımcı olmaktadır. Son
yıllarda coğrafyamızda akan kanların durması, fakirliklerin son bulması için de
bu işbirliğimiz büyük anlam ifade etmektedir. Keza doğal zenginliklerimiz ve
zengin kültürel mirasımızdan en iyi şekilde istifade edilmesi için de önemli
rol oynamaktadır."
Diplomaside artık yeni aktörlerin söz sahibi
olduğunu ve her şeyin ulusal çıkarlar çerçevesinde değerlendirilmeyerek yeni
kapılar açıldığının altını çizen Pakdil, "Halkın temsilcileri olan
milletvekilleri, temsil ettikleri toplumların değer yargılarını, öncelik
verdikleri konuları ve hassasiyetleri, dış politikaya klasik diplomasiden daha
hızlı yansıtmaya başladılar. Bu çerçevede kardeşlik, barış, demokrasi, insan
hakları ve hukukun üstünlüğü gibi etik değerleri öne çıkaran parlamenterler,
her şeyin menfaat çerçevesinde tanımlanmaması gerektiğini de ortaya
koymuşlardır" diye konuştu.İHA