Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Kürşad Kerem Akçakale ile yaptığı görüşmede çözüm süreci ve akil insanlarla ilgili önemli bilgiler aktaran Sert, sürecin 100 yılda bir yakalanacak fırsat olduğuna dikkat çekerek ülkede her kesimin destek vermesi gerektiğini ifade etti. Türkiye'nin yararına olacak konularda siyasi görüş ve farklılıkların engel oluşturmadan toplumun ortak bir noktada buluşmasının önemli olduğunu ifade eden Sert, ülkeyi güçlendirecek hamlelerde birlik olunması gerektiğine işaret etti. Akil insanlar topluluğunda yer alan kişilerin geçmişinin konunun geleceği için önemli olmadığına değinen Sert, akillerin toplumdaki her kesimin nabzını tutarak hükümeti konu hakkında bilgilendirmek için çalışmalarını yürüttüğünü söyledi. Sanat, siyaset, spor ve bilim çevresinden birçok insanın grup içinde yer almasının homojen bir yapı oluşturarak siyasi hegemonyanın saf dışı bırakıldığını kaydeden TÜMSİAD Genel Başkanı Hasan Sert, hazırlanan güzel projelerin iktidar ya da muhalefetin fikri olup olmamasına bakılmadan vatansever herkesin buna destek çıkması gerektiğinin altını çizdi. Avrupa Birliğine katılma konusunda artık girip girmemenin çok önemli olmadığını belirten Sert, Türkiye'nin son yıllarda uluslarası alanda siyasi ve ekonomik olarak yıldızının parladığını kaydetti. Ülkenin çıkarları için, dünyanın her noktasında Türkiye'nin yer almasının gerektiğine vurgu yapan TÜMSİAD Genel Başkanı, bu anlamda oluşturulan birlik ya da paktlarda Türkiye'nin de bulunmasının, söz sahibi olmasının milletin geleceği için önemli olduğunu ifade etti. Kahramanmaraş ekonomisinin son yıllarda güçlendiğini söyleyen Genel Başkan Sert, Büyükşehir olduktan sonra Kahramanmaraş'ta birçok alanda patlamalar olacağını düşündüğünü belirtti. Üretilen ürünlerin sadece ülke içinde satışının artık yeterli olmadığına değinen Sert, Kahramanmaraşlı iş adamlarına ülke dışına açılmalarını tavsiye etti. Geliştirilecek ticari ilişkilerde hem Türkiye'nin hem de Kahramanmaraş'ın kazançlı çıkacağını kaydeden Sert, Kahramanmaraş'ın ekonomik olarak önemli bir noktaya doğru ilerlediğini söyledi.
SÜRECİ TÜRKİYE'NİN YÜZYILDA YAKALADIĞI BİR FIRSAT
OLARAK DEĞERLENDİRİYORUM
Tüm Sanayiciler ve İş Adamları
Derneği Genel Başkanı Hasan Sert çözüm sürecinin yüz yılda bir yakalanan bir
fırsat olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: "Biz iki hafta önce Genel Kurul toplantısını
gerçekleştirdik, Genel Kurulda ben bu konuda açıklamalar yaptım ve çok önemli
şeyler söyledim. O zaman bunlar basında da yer aldı, birçok kanal canlı yayında
da verdi. Ben bu süreci Türkiye'nin
yüzyılda yakaladığı bir fırsat olarak değerlendiriyorum. 30 binden fazla
insanımız şehit oldu, askerimiz, polisimiz, Türk'ü, Kürd'ü öldü. Yazık oldu bu
insanlara, yazık oluyor. Bu memleket için
şehit olmak başka bir şey ama terör yüzünden çatışmanın olması başka bir şey.
Burada hem pkk'lı insanların anneleri, babaları, kardeşleri var, o insanları
televizyondan görüyorsunuz çocuğunun biri polis, biri de dağa çıkmış. Bunlar
aynı anne ve babanın çocukları, bu çözülmesi gereken bir problem değil mi? 30
bin insan ölmüş, şimdi 10-15 yıl sonra bir 30 bin insanı daha bu nedenlerden
dolayı defnetmiş mi olalım. Türkiye'nin 200 milyar dolar kaybedilmiş, heder
edilmiş bir kaynağı var. Bunlara yazık değil mi? Biz her ay, her yıl 135-150
milyar dolar ihracat yapalım da Türkiye'yi bir nokta atlatalım, kişi başına
düşen milli geliri 12-13 bin dolara nasıl çıkaralım derken, ihracat potasından
kazanmış olduğumuz rakamları biz buraya, teröre harcarsak yazık olmayacak mı bu
memlekete? Dolayısıyla şunu söylemeye çalışıyorum; Türkiye 100 yıldır bir
fırsat yakaladı, bu fırsatı çok iyi değerlendirmemiz lazım. Daha eski anarşist
yapılanmaları ve terörist faaliyetleri bildiğimiz için bunları ifade ediyorum,
bir 30 yıl daha buna mı çaba harcayıp duracağız? Hayır, bunun gereği yok. Türkiye
herkese yeter."
SÜRECİN KUCAKLAŞARAK, HELALLEŞEREK TAMAMLANMASI LAZIM
Yaklaşık 40 yıldır Türkiye'yi her
alanda olumsuz etkileyen terör olaylarının daha önceki hükümetler tarafından
bitirelemediğini ancak şu anda ülkenin bir fırsat yakaladığını kaydeden Sert şu
şekilde konuştu: "Türkiye barış sürecini yakalamış, 30-40 yıldır bütün
iktidarların çözmeye çalıştığı ama çözmediği ya da çözemediği sorunu, bu gün
birileri çıkıyor ve ben bu sorunu çözeceğim diyor. Hamdolsun ki iki tarafta
çözüme doğru yanaşmış bir durumda. Dolayısıyla bu yüzyıllık fırsatı kaçırmaması
lazım, kimsenin yanlış demeçlerle, yanlış hareketlerle, yanlış konuşmalarla bu
sürecin kesintiye uğramasını tetiklememesi gerekir. Bu sürecin mutlaka hayırlı
bir şekilde sonuçlanması lazım. Mutlaka bu sürecin barışçı, Türk'ü, Kürd'ü,
kardeşi el ele tutarak, gözlerine bakarak, bir birini kucaklayarak,
helalleşerek tamamlaması lazımdır."
BİR ŞARTLA SÜRECİ SONUNA KADAR DESTEKLİYORUZ
TÜMSİAD olarak hassas
noktalarının ülkenin bölünmemesi olduğunu söyleyen Sert şunları dile getirdi: "Bizim
TÜMSİAD olarak burada hassas bir noktamız var, ülkenin bölünmez bütünlüğünün
korunması şartıyla bu sürecin sonuna kadar arkasındayız. Dolayısıyla ülkenin
bölünmez bütünlüğünde bir sıkıntı olmayacaksa ki ben olacağını hiç
düşünmüyorum, çünkü iki tarafta çok olumlu bir noktaya doğru gidiyor. Ülkenin
bölünmez bütünlüğü korumak şartıyla biz bu süreci sonuna kadar destekliyoruz."
GİZLİ BİR PAZARLIK OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM
Çözüm sürecinin iyi
değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Sert, ülkenin bölünmesiyle ilgili
gizli pazarlıkların olmadığını düşündüğünü belirterek şöyle konuştu: "İki
tarafında açıklamaları var bunları da görüyoruz. Belki Muhalefet partileri biraz
bu işlerde duygusallıktan kaçınıp ülkenin gerçeklerini iyi okumakla alakalı bir
yorum yapmamız lazım. Şimdi haritayı önümüze serip Ortadoğu'da ne var, Kafkaslar'da,
Balkanlar'da, Batı Avrupa'da, ne var, Afrika'da neler oluyor, Türkiye'de ne
oluyor, Türkiye'nin vilayetlerinde ne oluyor hepsini bir bütün olarak düşünmek
lazım. Abdullah Öcalan bir dönem pkk'yı beslemiş, büyütmüş bir noktaya getirmiş
ama şimdi o da bu çözüme yanaşmış artık yaptığımız yanlış olmuş bizim bir
toparlanmamız lazım, silkelenmemiz lazım diyor. Şimdi bu noktada, düşünceleri
değişmiş bir noktada ve ülkeyi bölmekle ilgili bir projemiz yok bizim diyor. Bu
gün yine Gülten Kışanak açıklama yaptı bölünmekle ilgili projemiz yok, böyle
bir şeyde düşünmüyoruz, terörün bitmesini ve Türk annlerinin, Kürt annelerinin
gülmesini istiyoruz diyor. Onların çocuklarına kavuşmasına istiyoruz, bu bizim
için çok daha önemli diyor. Böyle bir noktada gizli pazarlık var Türkiye'nin bir
kısmını bölüyorlar gibi şeyleri düşünmenin doğru olduğuna inanmıyorum, bir.
ŞİMDİ GÖNÜL KÖPRÜLERİ ATILIYOR
İki, Türkiye bu gün güçlü bir Türkiye,
yani dün güçsüz yapıya ragmen bölünmemişse bu gün Türkiye çok daha güçlü bir
ülke. Böyle bir şekilde düşünmek dahi doğru değil. Bu, teori, pratik, askeri,
siyasi olarak mümkün olmaz. Aman bölünür falan diye de çok telaş yapmaya gerek
yok. Türkiye'ye bir şey olmaz, Türkiye zor dönemleri geçti, Türkiye artık
yerine oturdu, ekonomisini kuvvetlendirdi, doğuyla batıyı kuvvetlendiren, bir
birine bağlayan yatırımlar yollar köprüler atıldı. Bir şey eksikti gönül
köprüleri, şimdi bu gönül köprüleri atılıyor, herkes birbiriyle helalleşiyor.
Dolayısıyla dün belki bölünme tehlikesi olabilirdi ama ben bu gün bölünme
tehlikesi olduğunu düşünmüyorum."
Abdullah Öcalan'ın özgür
bırakılacağı şeklindeki söylentiler hakkında konuşan Sert, bu konunun siyasi
iradeni elinde olduğunu belirterek şunları söyledi: "Abdullah Öcalan'ın serbest
kalması hukiki bir iş yani devlet yasa çıkarır meclis çıkarır, çıkar çıkmaz bu
başka bir şey. Sonra Türkiye'de birçok insanlar affedilmiştir ve bölünme
iddiası, terör iddiası olmadıktan sonra, ben çıksın diye demiyorum ama bunlar
da yapılırsa yapılır yapılmazsa yapılmaz, bilmiyorum bu siyasilerin bileceği
bir iş. Ben bu süreçten sonra Türkiye'ye bir zarar geleceğini düşünmüyorum."
TÜRKİYE YILDIZI PARLAYAN BİR ÜLKE, TÜRKİYE'YE
HAYRANLIKLA BAKIYORLAR
Birçok ülkenin Türkiye'den beklentileri
olduğunu aktaran ve bundan dolayı sorunların bir an önce çözülmesi gerektiğine
dikkat çeken Sert şu şekilde konuştu: "Bu süreç tamamlandığı zaman çok önemli
bir noktaya gidecek. Bakınız ben şu ana kadar 54 ülkeye gittim, bu gittiğim
ülkelerin her birinde sadece iş dünyasıyla görüşmüyoruz. Devlet adamlarıyla,
siyasetçileriyle, bilim adamlarıyla görüşüyoruz. İş dünyasıyla, ceo'larla
görüşüyoruz, o ülkelerin en önemli kuruluşlarının, kurumlarının başkanlarıyla,
yöneticileriyle görüşüyoruz. Şimdi onların bize olan bakış açılarına bakıyorum,
gerçekten Türkiye yıldızı parlayan bir ülke, gerçekten Türkiye'den çok şeyler
bekliyorlar. Türkiye kendinden çok şey beklenen bir ülke konumuna gelmiş. Şimdi
böyle bir noktada Türkiye kendini pas edemez, kendini pas geçemez, bu zamanı
Türkiye pas geçemez. Tarih Türkiye'ye şu anda bir anlam yüklemiş, yaklaşık
2,5-3 ay önce Yunanistan Başbakanı 10 tane Bakanını aldı, geldi ve İstanbul'da bir
toplantı yaptı. Bizler de katıldık o toplantıya ama sadece o değil, ben iki
hafta önce Amerika'daydım, Sayın Babacan ve TOBB Başkanı Sayın Rıfat beyle
birlikte gittik, dünyanın birçok ülkelerine gidiyoruz. Avusturya, Macaristan,
Slovakya ülkelerine Sayın Başbakan'la ve birçok iş adamıyla beraber gittik. Afrikada'da,
Sanegal'de, Nijer'de bulunduk, Somali'de, Fas'ta, Cezayir'de bulunduk. Çin
ceo'larıyla toplantı yaptık. Bunları şunun için söylüyorum, bu gittiğimiz
ülkelerin en önemli insanlarıyla buluşma fırsatımız oldu, hepsi Türkiye'ye hayranlıkla
bakıyorlar. Ve Türkiye'ye şöyle bir anlam yüklenmiş, batı Avrupa ülkeleri Türkiye'ye
bir pazar olarak bakıyorlar, 80 milyon nüfusa yaklaşmış bir ülkenin büyük bir pazar
olduğunu, huzurlu, zengin ve ilerlemekte olan, entelektüel yapısı güçlü bir
ülkenin elde edilmesi lazım diye bakıyor batılılar.
DÜNYADAKİ BÜTÜN ÜLKELERİN KENDİLERİNİ BULABİLECEKLERİ
BİR ŞEY VAR TÜRKİYE'DE
Afrikalılar bize sarılıyorlar,
mazlum ülkeler bizim elimizden tutsun da bizi kaldırsın diye bakıyorlar. Ortadoğu
bize Müslüman olduğumuz için bakıyor, Türk Cumhuriyetleri bize Türk olduğumuz
için bakıyor, Balkanlar tarihi derinliklerimiz olduğu için bize bakıyor. Dolayısıyla
dünyadaki bütün ülkelerin kendilerini bulabilecekleri bir şey var Türkiye'de.
Onu doğru algılayıp, ülkemizin insanlarının kendi ekonomik durumlarını ona göre
planlaması lazım. Yani ifade etmek istiyorum Türkiye'de yaşayan insanlar bir
pergelin ayağı gibi olması lazım. Pergelin bir ayağı Maraş'ta olacak, bir ayagı
Antep'te olacak, bir ayağı Türkiye'de olacak yani sizlerin bizlerin, kendi
ailemizde, kendi işimizde, kendi şirketlerimizde olacak, bir ayağı bütün
dünyayı dolaşacak radar gibi. Çünkü o insanların halkları, o ülkeler bize o
görevi vermişler, sen hayır, bu görev bizde değil diyemezsin. O zaman Türk
Milleti kendisi için yaşayamaz, orada inim inim bekleyen Malezya'yı,
Singapur'u, Çin'i, Afrika'yı, Fas'ı, Tunus'u, Kongo'yu, Gana'yı düşünmek
zorunda. Oradaki insanlar sana hangi gözle bakıyorsa o gözlerdeki bakışa göre
cevap vermek zorundasınız. Dolayısıyla siz kenara çekilemezsiniz, mutlak
suretle siz bir yerlere bakacaksınız.
NİJER BİZDEN YARDIM İSTİYOR
Ben yaklaşık 4 ay önce Nijer'deydim,
Nijer dünyanın en fakir 2. ülkesi biliyorsunuz. Osmanlı Nijer'de 1600'lü
yıllarda
AKİL İNSANLARIN İSİMLERİNE DEĞİL İŞLEVSELLİĞİNE BAKARIM
Akil insanlar arasında yer
alan isimlere takılmanın doğru olmadığını kaydeden Sert konu hakkında şunları
söyledi: "Akil insanlar konusunda isimlere takılamamak lazım, ben hükümeti
şundan dolayı eleştirebilirdim; hep AK Partili yapsaydı çok akıllı insanlar
olsa da eleştirebilirdik. Ama çok güzel homojen bir yapı yaptı. Yani
Türkiye'nin mozaği olan, sağ, sol, orta, kenar, dindarı, muhafazakârı,
sanatçısı, sporcusu hepsini kattılar içine bu çok önemli. Bu noktayı yakalamak
aslında bir olgunluk. Osmanlı tarzı bir karar verme noktası çıktı ortaya. Onun
için isimlere çok takılmamak lazım, görevlerine bakacağız. Ne yapıyorlar,
toplumu dinlemeye gidiyorlar. Toplumu birileri gidecek dinleyecekti. Bu sırf
siyasilerden olsaydı homojen bir şey olmazdı. Ama şimdi homojen bir yapı ortaya
çıktı toplumun tüm kesimlerinden gidiyorlar, dolayısıyla ben bunun isimlerine
değil işlevselliğine bakarım. İşlevselliğini de doğru buluyorum, bazı yerlerde
tepkileri çok yerinde bulmuyorum. Keşke yapılmasa diye düşünüyorum. Çünkü bu
mesele özellikle çözüm süreci ve Türk-Kürt meselesi ya da terör meselesi
siyasileştirilmemesi lazım. Olgun düşünmek gerekir, bazen iktidarlar da yanlış
yapar, bazen muhalefette doğru yapar. Ya da bazen iktidar doğru yapar, hepimiz
ona uymak zorundayız. Şimdi burada particiliği, düşünceleri, saplantıları bir
tarafa atmamız lazım. Doğruyu kim yapıyorsa onu desteklememiz lazımdır."
Bu süreçte siyasi tercihlerin bir tarafa
bırakılarak ortak bir paydada bireleşilmesi gerektiğini söyleyen Sert şunları
kaydetti: "Bu günkü hassas konjoktör hepimizin bir noktaya odaklanmasını
gerektiriyor bunu iktidar yapıyorsa iktidarın etrafında toplanmamız lazım bu
çözümü muhalefet söyleseydi bizim muhalefetin yanında toplanmamız gerekirdi.
İktidarı destekliyoruz diye düşünmek doğru olmaz. Dolayısıyla ülkenin menfaati
için doğru olan neyse bizim onu yapmamız lazım. Burada siyasi tercihlerimizi
bir tarafa atmamız lazım. Onun için Bu akil insanlara ben çok takılmıyorum, kim
olursa olsun önemli değil ama bu toplumun bir dinleyici algılayıcı kesimi
olması lazım, onu yapıyorlar."
AKİL İNSANLARIN GEÇMİŞLERİNE TAKILMAYIZ
Akil insanların iki aylık
çalışmasını rapor halinde hükümete sunacağını anlatan Tümsiad Genel Başkanı
Hasan Sert şöyle konuştu: "Akil insanların geçmişlerine hiç takılmamak gerekir,
bunların içinde muhafazakârı, milliyetçisi, dindarı, pkk'lısı, sanatçısı var,
bunların hiç önemi yok. Akil insanlar iki ay boyunca bir rapor hazırlayacaklar,
toplumda neler konuşuluyor, bunu test ediyorlar. Bu test sonunda hükümetin önüne
bir rapor gidecek, o raporda doğru bilgiler süzülecek, çözüm süreci
destekleniyor mu desteklenmiyor mu? Halkın nabzı tutulmaya çalışılacak. Onun
için akil insanların geçmişlerinde şu ya da bu olmuşlar bir önemi yok, onlara
takılmayız, takılmak da doğru değil."
TÜRKİYE'DE BU GÜNE KADAR SİVİLLERİN YAPTIĞI ANAYASA ÇOK
ALIŞILMIŞ BİR YÖNTEM DEĞİL
"Türkiye'ye elbiseler dar
geliyor, Türkiye'nin bu günkü gelmiş olduğu noktada bu elbiselerini
değiştirmesi, vücuduna göre bir elbise giymesi lazım. Bu da daha kaliteli bir
demokrasiden, daha kaliteli bir düşünce sisteminden, daha kaliteli bir
demokratik yapıdan geçecekti."şeklinde konuşan Sert sözlerine şu şekilde devam
etti: " Onun için yeni anayasaya ihtiyaç vardı ve bu yapılacak. Biz de STK
olarak kendi görüşlerimizi sunduk, bütün sivil toplum kuruluşları da sundu,
toplumun bütün kesimleri de sundu, onun final görüşmesinde de biz vardık. Şimdi
şöyle bir şey var Türkiye'de bu güne kadar sivillerin yaptığı anayasa çok
alışılmış bir yöntem değil, bu defa siviller oturup bir anayasa yapacak. Şu
anda da bu konjöktör çok müsait, üç ay, beş ay önce çok daha müsait gibi
gözükmüyordu. Bazı sabote edici terör olaylarından dolayı tıkanmaya girmişti
ama şu anda süreç çok uygun. Bazı ülkelere bakıyorsun, 10 maddeden oluşmuş bir
anayasa var, bazılarında 62, bazılarında 80 madde, bizimkinde 170 maddemiz var.
Sayısının şu ya da bu olmasından çok insanlara sağlayacağı özgürlükler,
insanlara sağlayacağı düşünce sistematiği ne olacak bunlara bakmak lazım. Burda
ben doğru şeylerin yapılacağını düşünüyorum, kaldıki burada anayasanın
yapılmasında bu ülkenin tabanını oluşturan siyasi partilerin hepsi buna
yaklaştılar, hepsinin anayasa komisyonunda üyeleri var. Bu da sevindirici bir
şey, CHP'den, MHP'den, BDP'den, AK Partiden ve bizlerden, STK'lardan da üyeler
var hem de görüşler aldılar. Dolayısıyla ben düne göre daha iyi analizinin
yapılacağını düşünüyorum."
BİZ DE O STANDARTI YAKALADIK
Türkiye'nin artık AB'ye girip
girmemesinin çok önemli olmadığını ancak birlikten hala vazgeçilmediğini
söyleyen Sert, Türkiye'nin AB ülkerini geride bıraktığına dikkat çekerek şöyle
konuştu: "Avrupa birliğinden vazgeçmeyeceğiz ama Türkiye bulunduğu konjöktör
itibariyle bütün oluşumlarla temas kurmak zorunda olan bir yer. Biraz önce
söylemeye çalıştım, Türk Cumhuriyetleriyle, Arap ülkeleriyle Müslüman ülkeleriyle
uzak doğuyla, kapitalist ülkelerle, kominist ülkelerle, ortadoğudaki fakir
halklarla, batıdaki liberal ülkelerle, hepsiyle kontaklar ve paktlar oluşturmak
zorunda. Türkiye Osmanlıdaki tarzı yaşatmaya çalışıyor diye düşünüyorum.
Bunları kurmak lazım, bir, ikincisi AB'ye girmemizdeki ana amaç nedir? Daha
sistematik bir düşünce sistemi oluşsun, daha özgürlükçü bir yaşam tarzı oluşsun
daha üst düzey bir gelir tarzımız oluşsun, biz bu gün bunu sağladık. Avrupa
ekonomileri duruşta biz yükseklere çıkıyoruz. Avrupa yaşam standartları geriye
doğru düşüyor, bizim yaşam standartımız yukarıya doğru çıkıyor. Aslında bu
noktadan sonra her hangi bir pakta girmek ya da girmemenin ya da Avrupa
Birliği'ne girmek ya da girmemenin çok önemi yok. Çünkü biz beynimizle bunu
sağladık. Bakınız Türkiye'de birçok kurumlar AB tarafında ödül alıyor,
TÜMSİAD'da dünyada en etkin çalışan sivil toplum kuruluşu ve iş dünyasında
başarılı olan bir kurumdur. Onlar beni AB'ye almasalar da ben girdim zaten, Avrupa'nın
standartlarının üzerine çıkmışız. Biz AB'yi zaten zorlamışız, geçmisiz bütün Avrupa
Birliği ülkelerini patır patır ezmişiz, geçmişiz. Diğer kurumlarda da öyle,
sporda, siyasette, ticarette, ihracatta, kalkınma hızında Türkiye hamdolsun çok
güzel şeyler yakaladı. AB'ye sembolik olarak girsek ya da çıksak çok bir şey
farketmiyor bence. Önemli olan standartı yakalamak, biz de o standartı
yakaladık diye düşünüyorum."
TÜMSİAD ULUSLARARASI KOBİ ZİRVESİ DÜZENLEYECEK
Türkiye genelinde bulunan 54
şube ve genel merkez olarak birçok çalışma yürüttüklerini aktaran Sert şu
şekilde konuştu: "Bizim şu anda 54 şubemiz var, 54 şubede çok güzel çalışmalar
yapıyorlar. Her biri kendi şube faaliyetlerini yaparken orada kalkınma
ajanslarıyla, kosgeb ile verimlilik merkeziyle, üniversiteyle, çalışmalarını
yapıp projelerini gerçekleştirirken aynı zamanda genel merkez olarak da bir
takım projeler yapıyoruz. Bizim şu anda 2013'de planladığımız 4 önemli
çalışmamız var. 60 yurt gezi planımız var bunların bir kısmını yaptık bir
kısmını yapacağız. Bu Türkiye için önemli bir rakam. Bir dernek yurtdışına 60
defa iş adamı kafilesi götürüyor bu mühim bir proje. Her biri 30'ar kişiden
olsa yurtdışına 1800 iş adamını ihracat için götürüyor. 12 Eylül 2103'te İstanbul'da
yapılacak uluslararası bir fuar düzenliyoruz,
fuarın açılışını inşallah Başbakanımız yapacak. O fuarla eş zamanlı
olarak uluslar arası 1. kobi zirvesini yapacağız. Dünyanın önemli kobi
temsilcileri bu programa konuşmacı olarak katılacak ve türkiye'deki sistemleri
onlara anlatacağız."
TÜRKİYE SAĞLIK ELÇİLERİ PROJESİ 3 HAZİRAN'DA
GERÇEKLEŞTİRİLECEK
TÜMSİAD tarafından organize
edilen Türkiye Sağlık Elçileri' projesi hakkında bilgi veren Genel Başkan
Hasan Sert şunları anlattı: "Yine Türkiye sağlık elçileri diye bir projemiz
var, Türkiye'de 30-40 yıl önce okumuş yabancı ülke vatandaşları var. Bunlar
sağlıkçılar, doktorlar, diş hekimleri, ülkemizde okuyup kendi ülkelerinde bir
kariyer yapmışlar ama onlar bir daha Türkiye'ye gelememişler. Türkçe biliyorlar
ve Türkiye'den eğitim almışlar, onlardan 600 civarında insan gelecekler. Onları
5 gün boyunca misafir edeceğiz, Türkiye'nin sağlık alanında gelmiş olduğu
noktayı, ekonomik olarak gelinen noktaları anlatacağız. Bu programı da 3 Haziran'da
gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Yine Avrupa'da kapanan şirketleri Türk işletmelerine
kazandırmak için yaptığımız projeler var. Gelecek 10 yılda AB içerisinde marka
değeri olan şirketler kapanacak. Onları bizim Türk iş adamlarının alması için
yaptığımız projeler var."
KAHRAMANMARAŞLI MÜTEŞEBBİSLER YURDIŞINA AÇILSIN
Kahramanmaraş iş adamlarına
seslenerek yurt dışında ticari ilişkilerini arttırmaları tercihinde bulunan
Sert şu şekilde konuştu: "Büyükşehir olmasından sonra Kahramanmaraş'ta büyük
patlamalar olacağını düşünüyorum, Kahramanmaraş tam kavşak noktasında, Doğuyu, Güneydoğuyu,
Ortadoğuyu bağlayan bağlantı yolları üzerinde bir nokta olarak görüyorum. 30-35
yıldır Kahramanmaraş'a geliyorum her geldiğimde de ayrı bir heyecan duyuyorum,
ayrı bir gelişmeyi görüyorum ama müteşebbislerden, iş dünyasından şunu
istiyorum, çıksınlar biraz, Kahramanmaraş'tan başka dünyalara gitsinler, başka
ülkelere doğru. Kendilerine ve ürünlerine güvensinler ve bunları
satabileceklerini düşünsünler. Ortadoğuya, Afrika'ya insinler, Kafkaslara çıksınlar,
Balkanlara gitsinler güçlensinler ve hem ülke hem de Kahramanmaraş ekonomisinin
güçlenmesine yardımcı olsunlar. Burada ürettiklerini burada satarlarsa bu
ticaret artık bu ülkeye yetmiyor, mutlaka dışarıya çıkmaları lazım, kaldıki bir
iki defa gittikten sonra oralara da çok iyi alışmış oluyorlar. Onun için
dışarılara doğru perspektiflerini çevirsinler istiyorum. Ekonomik olarak Kahramanmaraş
çok önemli bir noktaya doğru gidiyor." (M.
Serhat TOPALCA)