Bem-Bir-Sen Genel Başkanı
Mürsel Turbay, Bem-Bir-Sen 5. Dönem Bölge Eğitim Seminerleri kapsamında
gerçekleştirilen Kahramanmaraş Bölge Eğitim Semineri öncesinde düzenlediği
basın toplantısında Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerde
bulunarak yeni sendikal vizyon ve uluslar arası sendikal normlara ilişkin
görüşlerini açıkladı.
Turbay, hacdan dönen 4
milletvekilinin başlarını örterek TBMM çatısı altında çalışmalarına devam
etmelerine ilişkin olarak Genel Kurul`da yaşananları ''sağduyu ve
demokratik olgunluk zemini'' olarak değerlendirdi ve siyasi partilerin
tamamını sağduyu davranışlarından dolayı tebrik etti.
Yeni Anayasa'nın
hazırlanmasına değinen Turbay, Demokratik pek çok hak ve özgürlük için dört
gözle bekledikleri yeni Anayasa`nın yapılmamasının Türkiye`nin güçlü
görüntüsüne zarar verdiğini ifade etti.
Yerel seçim sürecini iki
etkenin belirleyeceğini savunan Turbay, bunları çözüm süreci ve Gezi olayları
olarak gösterdi.
"4 MİLLETVEKİLİNİN BAŞLARINI ÖRTEREK TBMM GENEL
KURULU`NA GİRMELERİ
."
Memur-Sen ve üye sendikalar
olarak kamudaki kılık kıyafet yasağının sona erdirilmesi talebiyle 12 milyon
imza toplandıklarını ve sivil toplumun bu gücünün hükümetin elini
rahatlattığını kaydeden Turbay şunları söyledi: '' Bundan bir iki gün önce
Türk Parlamento tarihi çok önemli bir güne şahitlik etti. Aslında son derece
normal yaşanması gereken bir gün büyük olağanüstülüklerle yaşandı ya da
yaşatıldı. Parlamentoda ilk defa bazı milletvekilleri başörtülü olarak görev
yaptı. AK Partili 4 milletvekilinin hac
dönüşü başlarını örterek TBMM Genel Kurulu`na girmeleri, yasağı tamamıyla
tarihin derinliklerine gömmüş oldu.
TBMM Genel Kurulu toplanmadan,
medya tarafından sanki bir meydan savası çıkacakmış gibi hava kamuoyuna
pompalandı. Kıyametin kopması bekleniyordu, belki de öyle isteniyordu. Ancak
parlamentoda bulunan partilerin sağduyusu genel kurula hakim oldu, yapılan
eleştiriler siyasi içerikli olunca cevaplar da siyasi içerikli kaldı. Kimse
kimsenin inancına, özgürlüğüne hakaret etmedi. Kadın vekiller, bası açık -
kapalı herkese sahip çıktılar. Türkiye`nin kadın meselesine sadece başörtüsü
acısından bakmanın yanlış olduğu ifade edildi. Beklenen konsensüs sağlanmış
oldu. Türkiye bu meseleyi de demokratik olgunlukla asmış oldu. Bu konuda
duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim. Artık Türkiye`nin başörtüsü konusunda
normalleştiğini kabul etmek istiyoruz. Bunun sürekli hale gelebilmesi için de
konunun kanunlarla ve Anayasa ile desteklenmesi gerekmektedir. Hükümet bu
konuyu ihmal etmeden, yeni krizlere neden olmadan olağan bir şekilde
halletmelidir.
'' BATILI ÜLKELER RAHATSIZLIK DUYMAKTADIRLAR''
Batı merkezli güç odaklarının
ve işbirlikçilerinin Türkiye üzerindeki oyunlarını arttırdığını söyleyen Turbay
şu şekilde konuştu: "Son günlerde batı merkezli güç odakları ve onların
içimizdeki işbirlikçileri, bir kez daha Türkiye üzerinde baskı kurmaya
çalışıyorlar Gezi olayları, ODTÜ olayları, MİT Müsteşarı Hakan Fidan üzerinden
Hükümetin hedef alınması, hatta dershanelerin kapatılması konusu bile ülke
gündemine, bir yerlerden düğmeye basılarak sokulmaya çalışılıyor. Daha öncede defalarca
sergilenen oyunlardan yenileri planlanıyor. Türkiye`nin dış politika ekseninin
kaydığı yaygarası koparılmıştı 3 yıl önce, Dışişleri Bakanı Davutoğlu üzerinden
Başbakan hedef alınmak istenmişti. Şimdi yine Türkiye`ye ve Türk politikasına
yeniden ayar verilmeye çalışılıyor. Son günlerde dış basında çıkan Türkiye
aleyhtarı haberler, raporlar, finans kuruluşlarının açıklamaları vs, işlerin
iyi gittiği Türkiye`nin aleyhine bir kampanya çabası oluşturmak için. Tabi
bunların hiçbiri nedensiz değil. Bu eleştirilerin asıl hedefi; seçimler
yaklaşırken, tüm kurumlarıyla istikrarlı bir şekilde yönetilen, vesayetleri
aşmış, darbeleri yargılayan bir Türkiye istemiyorlar, yabancı yatırımcının
korkup kaçmasını istiyorlar, IMF prangasından kurtulmuş bir Türkiye onları
rahatsız ediyor, Dünyaya borç veren bir Türkiye`den rahatsızlar, eksik ya da
hatalı ancak istikrarlı bir dış politika yürütülmesinden rahatsızlar.
Türkiye`nin hem kendi içinde hem de dünyadaki ovun kurucu hamlesinden
rahatsızlar."
''HIZLI BÜYÜME YENİ REFORMLARLA DA
DESTEKLENMELİDİR"
Türkiye'nin içerde ve dışarı da
yaşadığı sorunlara rağmen büyümeye devam ettiğine dikkat çeken Turbay şunları
konuştu: "Türkiye`nin mevcut iç ve dış sorunlarla boğuşurken her alanda hızlı
bir şekilde büyüdüğünü de kabul etmek gerekiyor. Özellikle iç ve dış
yatırımlarda dünyadan Türkiye`ye yönelen destek ve gıpta bakışın, içerden de
desteklenmesi bir hakkın teslimi olacaktır. Ancak büyüme sadece ekonomide,
yatırımlarda olduğunda bizim kendi insanımız için yeterli gelmeyecektir.
Ülkemiz demokratikleşme adımlarını sıklaştırdıkça yeni taleplerin ortaya
çıkması sevindiricidir. Bunlardan biri yeni bir kamu yönetimi reformudur.
Devletçi yapıdan vatandaş ile birlikte düşünen yapıya geçilmelidir. Yani
''en iyisini bilen devlet anlayışı '' yerine ''vatandaşı ile
birlikte düşünen ve karar alan bir devlet anlayışına'' ihtiyaç vardır.
Böyle bir düzenleme hem devlet-millet kaynaşmasına daha çok vesile olacak, hem
de bürokratik oligarşik yapılanmanın önü alınmış olacaktır."
''YENİ
ANAYASA KİMSENİN İNSAFINA BIRAKILMAMALIDIR''
"Demokratik pek çok hak ve
özgürlük için dört gözle bekliğimiz yeni anayasa`nın yapılamıyor olması,
Türkiye`nin güçlü görüntüsüne zarar veriyor." şeklinde konuşan Turbay sözlerine
şu şekilde devam etti: "Türkiye muhalefeti eliyle, özellikle kendi anayasasını
yapamayan bir ülke konumuna getiriliyor. Bu tehlikenin mutlaka görülmesi ve
ilan edilmesi gerekiyor.
Bizler sivil toplum örgütleri
olarak Hükümete yeni bir Anayasa`nın yapılması konusunda yeterince destek
verdiğimizi düşünüyor ve biran önce insan merkezli, hak ve hürriyetler odaklı
bir yeni Anayasa`va kavuşmak istiyoruz."
''YEREL SEÇİM SÜRECİNİ 2 ETKEN BELİRLEYECEK''
Açıklamasında yerel seçim
sürecine değinen Turbay şunları konuştu: "Türkiye 2014 Mart ayı itibariyle yeni
bir yerel seçim yaşayacak. Seçim maratonu öncesinde yeni bir siyaset dönemi
başlıyor. Bize göre seçimi belirleyecek 2 ana etmen var. Bir tanesi çözüm
sürecinin etkileri, diğeri ise Gezi olaylarının etkileridir. Devletçi
reflekslerle halktan uzaklaşan bir siyaset yapısı, artık Türkiye`ye uymuyor.
Siyaset kurumu artık halkın demokratik taleplerine eskisi gibi kulak tıkamıyor.
Siyaset artık bir müzakere ve uzlaşma zemini haline gelmeli. Sadece düzenin
devamını öngören, halkını önemsemeyen devletçi siyasetin yerine, insan ve hak-
özgürlükler odaklı bir siyaset anlayışı yerleşmelidir."
''SENDİKAL HAREKET YENİ BİR BAKIŞ İLE KENDİNİ
GÜNCELLEMELİDİR ''
Bem-Bir-Sen Genel Başkanı
Mürsel Turbay: "Sendikal hareket kendini sorgulamalı ve yeni bir bakış ile
kendini güncellemelidir. Dünün salt ideolojik sendikal anlayışları miadını
doldurmuştur. Kendi medeniyet değerlerine dayanmayan bir sendikacılık tarihin
çöplüğüne gitmeye mahkûmdur. Bugün yaşadığımız aslında budur. Dünün çok güçlü
sendikaları güç kaybederken, yeni sendikal anlayışın temsilcisi olan bizler
giderek büyüyoruz ve kurumsal sendikalar haline geliyoruz. Sendikalar sadece
istemeyiz, yaptırmayız, yakarız, yıkarız demek yerine yeni dönemde çalışma
hayatına ilişkin politikalar üretmeli,
alternatifler oluşturmalıdır. Medeniyet değerlerimize bağlı sendikacılık
yapanları bu süreçte bekleyen çeşitli tehlikeler var." diyerek sözlerini
bitirdi. (M. Serhat TOPALCA)