Tarih: 04.11.2013 17:10

''Çözüm süreci ve gezi olayları seçimlerde belirleyici olacaktır''

Facebook Twitter Linked-in

Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, Bem-Bir-Sen 5. Dönem Bölge Eğitim Seminerleri kapsamında gerçekleştirilen Kahramanmaraş Bölge Eğitim Semineri öncesinde düzenlediği basın toplantısında Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak yeni sendikal vizyon ve uluslar arası sendikal normlara ilişkin görüşlerini açıkladı.

Turbay, hacdan dönen 4 milletvekilinin başlarını örterek TBMM çatısı altında çalışmalarına devam etmelerine ilişkin olarak Genel Kurul`da yaşananları ''sağduyu ve demokratik olgunluk zemini'' olarak değerlendirdi ve siyasi partilerin tamamını sağduyu davranışlarından dolayı tebrik etti.

Yeni Anayasa'nın hazırlanmasına değinen Turbay, Demokratik pek çok hak ve özgürlük için dört gözle bekledikleri yeni Anayasa`nın yapılmamasının Türkiye`nin güçlü görüntüsüne zarar verdiğini ifade etti.

Yerel seçim sürecini iki etkenin belirleyeceğini savunan Turbay, bunları çözüm süreci ve Gezi olayları olarak gösterdi.

"4 MİLLETVEKİLİNİN BAŞLARINI ÖRTEREK TBMM GENEL KURULU`NA GİRMELERİ…."

Memur-Sen ve üye sendikalar olarak kamudaki kılık kıyafet yasağının sona erdirilmesi talebiyle 12 milyon imza toplandıklarını ve sivil toplumun bu gücünün hükümetin elini rahatlattığını kaydeden Turbay şunları söyledi: '' Bundan bir iki gün önce Türk Parlamento tarihi çok önemli bir güne şahitlik etti. Aslında son derece normal yaşanması gereken bir gün büyük olağanüstülüklerle yaşandı ya da yaşatıldı. Parlamentoda ilk defa bazı milletvekilleri başörtülü olarak görev yaptı.  AK Partili 4 milletvekilinin hac dönüşü başlarını örterek TBMM Genel Kurulu`na girmeleri, yasağı tamamıyla tarihin derinliklerine gömmüş oldu.

TBMM Genel Kurulu toplanmadan, medya tarafından sanki bir meydan savası çıkacakmış gibi hava kamuoyuna pompalandı. Kıyametin kopması bekleniyordu, belki de öyle isteniyordu. Ancak parlamentoda bulunan partilerin sağduyusu genel kurula hakim oldu, yapılan eleştiriler siyasi içerikli olunca cevaplar da siyasi içerikli kaldı. Kimse kimsenin inancına, özgürlüğüne hakaret etmedi. Kadın vekiller, bası açık - kapalı herkese sahip çıktılar. Türkiye`nin kadın meselesine sadece başörtüsü acısından bakmanın yanlış olduğu ifade edildi. Beklenen konsensüs sağlanmış oldu. Türkiye bu meseleyi de demokratik olgunlukla asmış oldu. Bu konuda duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim. Artık Türkiye`nin başörtüsü konusunda normalleştiğini kabul etmek istiyoruz. Bunun sürekli hale gelebilmesi için de konunun kanunlarla ve Anayasa ile desteklenmesi gerekmektedir. Hükümet bu konuyu ihmal etmeden, yeni krizlere neden olmadan olağan bir şekilde halletmelidir.

'' BATILI ÜLKELER RAHATSIZLIK DUYMAKTADIRLAR''

Batı merkezli güç odaklarının ve işbirlikçilerinin Türkiye üzerindeki oyunlarını arttırdığını söyleyen Turbay şu şekilde konuştu: "Son günlerde batı merkezli güç odakları ve onların içimizdeki işbirlikçileri, bir kez daha Türkiye üzerinde baskı kurmaya çalışıyorlar Gezi olayları, ODTÜ olayları, MİT Müsteşarı Hakan Fidan üzerinden Hükümetin hedef alınması, hatta dershanelerin kapatılması konusu bile ülke gündemine, bir yerlerden düğmeye basılarak sokulmaya çalışılıyor. Daha öncede defalarca sergilenen oyunlardan yenileri planlanıyor. Türkiye`nin dış politika ekseninin kaydığı yaygarası koparılmıştı 3 yıl önce, Dışişleri Bakanı Davutoğlu üzerinden Başbakan hedef alınmak istenmişti. Şimdi yine Türkiye`ye ve Türk politikasına yeniden ayar verilmeye çalışılıyor. Son günlerde dış basında çıkan Türkiye aleyhtarı haberler, raporlar, finans kuruluşlarının açıklamaları vs, işlerin iyi gittiği Türkiye`nin aleyhine bir kampanya çabası oluşturmak için. Tabi bunların hiçbiri nedensiz değil. Bu eleştirilerin asıl hedefi; seçimler yaklaşırken, tüm kurumlarıyla istikrarlı bir şekilde yönetilen, vesayetleri aşmış, darbeleri yargılayan bir Türkiye istemiyorlar, yabancı yatırımcının korkup kaçmasını istiyorlar, IMF prangasından kurtulmuş bir Türkiye onları rahatsız ediyor, Dünyaya borç veren bir Türkiye`den rahatsızlar, eksik ya da hatalı ancak istikrarlı bir dış politika yürütülmesinden rahatsızlar. Türkiye`nin hem kendi içinde hem de dünyadaki ovun kurucu hamlesinden rahatsızlar."

''HIZLI BÜYÜME YENİ REFORMLARLA DA DESTEKLENMELİDİR"

Türkiye'nin içerde ve dışarı da yaşadığı sorunlara rağmen büyümeye devam ettiğine dikkat çeken Turbay şunları konuştu: "Türkiye`nin mevcut iç ve dış sorunlarla boğuşurken her alanda hızlı bir şekilde büyüdüğünü de kabul etmek gerekiyor. Özellikle iç ve dış yatırımlarda dünyadan Türkiye`ye yönelen destek ve gıpta bakışın, içerden de desteklenmesi bir hakkın teslimi olacaktır. Ancak büyüme sadece ekonomide, yatırımlarda olduğunda bizim kendi insanımız için yeterli gelmeyecektir. Ülkemiz demokratikleşme adımlarını sıklaştırdıkça yeni taleplerin ortaya çıkması sevindiricidir. Bunlardan biri yeni bir kamu yönetimi reformudur. Devletçi yapıdan vatandaş ile birlikte düşünen yapıya geçilmelidir. Yani ''en iyisini bilen devlet anlayışı '' yerine ''vatandaşı ile birlikte düşünen ve karar alan bir devlet anlayışına'' ihtiyaç vardır. Böyle bir düzenleme hem devlet-millet kaynaşmasına daha çok vesile olacak, hem de bürokratik oligarşik yapılanmanın önü alınmış olacaktır."

 ''YENİ ANAYASA KİMSENİN İNSAFINA BIRAKILMAMALIDIR''

"Demokratik pek çok hak ve özgürlük için dört gözle bekliğimiz yeni anayasa`nın yapılamıyor olması, Türkiye`nin güçlü görüntüsüne zarar veriyor." şeklinde konuşan Turbay sözlerine şu şekilde devam etti: "Türkiye muhalefeti eliyle, özellikle kendi anayasasını yapamayan bir ülke konumuna getiriliyor. Bu tehlikenin mutlaka görülmesi ve ilan edilmesi gerekiyor.

Bizler sivil toplum örgütleri olarak Hükümete yeni bir Anayasa`nın yapılması konusunda yeterince destek verdiğimizi düşünüyor ve biran önce insan merkezli, hak ve hürriyetler odaklı bir yeni Anayasa`va kavuşmak istiyoruz."

''YEREL SEÇİM SÜRECİNİ 2 ETKEN BELİRLEYECEK''

Açıklamasında yerel seçim sürecine değinen Turbay şunları konuştu: "Türkiye 2014 Mart ayı itibariyle yeni bir yerel seçim yaşayacak. Seçim maratonu öncesinde yeni bir siyaset dönemi başlıyor. Bize göre seçimi belirleyecek 2 ana etmen var. Bir tanesi çözüm sürecinin etkileri, diğeri ise Gezi olaylarının etkileridir. Devletçi reflekslerle halktan uzaklaşan bir siyaset yapısı, artık Türkiye`ye uymuyor. Siyaset kurumu artık halkın demokratik taleplerine eskisi gibi kulak tıkamıyor. Siyaset artık bir müzakere ve uzlaşma zemini haline gelmeli. Sadece düzenin devamını öngören, halkını önemsemeyen devletçi siyasetin yerine, insan ve hak- özgürlükler odaklı bir siyaset anlayışı yerleşmelidir."

''SENDİKAL HAREKET YENİ BİR BAKIŞ İLE KENDİNİ GÜNCELLEMELİDİR ''

Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay: "Sendikal hareket kendini sorgulamalı ve yeni bir bakış ile kendini güncellemelidir. Dünün salt ideolojik sendikal anlayışları miadını doldurmuştur. Kendi medeniyet değerlerine dayanmayan bir sendikacılık tarihin çöplüğüne gitmeye mahkûmdur. Bugün yaşadığımız aslında budur. Dünün çok güçlü sendikaları güç kaybederken, yeni sendikal anlayışın temsilcisi olan bizler giderek büyüyoruz ve kurumsal sendikalar haline geliyoruz. Sendikalar sadece istemeyiz, yaptırmayız, yakarız, yıkarız demek yerine yeni dönemde çalışma hayatına ilişkin politikalar üretmeli,   alternatifler oluşturmalıdır. Medeniyet değerlerimize bağlı sendikacılık yapanları bu süreçte bekleyen çeşitli tehlikeler var." diyerek sözlerini bitirdi. (M. Serhat TOPALCA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —