Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kemal Karaküçük, Ortak Akıl Toplantıları kapsamında Kahramanmaraş?a gelen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek?e maliye konusunda Kahramanmaraş?ın sorunlarını konu alan bir görüşme yaptı. Yapılan görüşmenin detayında Kahramanmaraş iş dünyasının taleplerini ve yeni kanunları değerlendiren Karaküçük, Tekstil sektörünün KDV sorunundan, yatırım indirimine, vergi oranlarından çek yasası ve Türk Ticaret kanununa kadar çok sayıda konu hakkındaki talepleri dile getirdi.
Tekstil Sektöründe KDV Sorununu dile getiren Başkan Karaküçük, ?Ülkemiz ekonomisinin lokomotifi tekstil sektörü ile ilgili olarak; pamuk ipliği üretiminde KDV oranının birincil hammadde olan pamukta yüzde 8, elektrik, nakliye, ambalaj gibi diğer maliyet kalemlerinde ise yüzde 18 olması nedeniyle tekstil işletmelerinde sürekli olarak büyük tutarlara ulaşan devreden KDV meydana gelmektedir. Bu da sektörlerde ciddi şekilde finansman sorunlarına yol açmakta, üretimin, istihdamın ve ihracatın önünde önemli bir engel teşkil etmektedir. Bu sorunun çözümü olarak; pamuk alışlarında ortaya çıkan ve sorumlu sıfatıyla ödenen KDV (2 Nolu KDV) ödemesinin devreden KDV ( 1 Nolu KDV ) alacağından mahsup edilmesi veya devreden KDV?nin mükellefin vergi ve sigorta prim borçlarından mahsubunun sağlanması ya da pamuğun KDV oranının daha önce olduğu gibi %1 olarak yeniden düzenlenmesi sektörü önemli ölçüde rahatlatacaktır?dedi.
Yatırım İndirimi konusuna da değinen Başkan Karaküçük, 5479 sayılı Kanunla 01.01.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, Gelir Vergisi Kanununun ?Ticari ve Zirai Kazançlarda Yatırım İndirimi İstisnası? başlıklı 19. maddesi yürürlükten kaldırılmış ve geçiş dönemi uygulamalarından sonra 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait kazançlardan yatırım indirimi istisnası olarak indirim konusu yapılabileceği, 2008 yılından sonraki yıllar kazançlarından indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Yatırım indirimi istisnasına süre sınırlaması getiren bu yasal düzenleme Anayasa Mahkemesi?nin 08.01.2010 tarihli Resmi Gazete?de yayınlanan kararı ile iptal edilmiştir. Maliye Bakanlığınca 6009 sayılı Kanun?un 5. maddesi ile Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 69. maddesi ile ?vergi matrahlarının tespitinde yatırım indirimi istisnası olarak indirim konusu yapılacak tutar, ilgili kazancın %25'ini aşamaz. Kalan kazanç üzerinden yürürlükteki vergi oranına göre vergi hesaplanır.? hükmünü getirmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi, 18 Şubat 2012 tarih ve 28208 sayılı Resmi Gazete?de yayınlanan kararı ile %25 sınırlamasını getiren bu hükmü de iptal etmiştir.
Yatırım indirimi unsuru, Türk özel sektörünün elde ettiği başarıların, ihracattaki sıçramaların ve işsizlik sorunun çözümüne etki eden en önemli teşvik mekanizması olmuştur. Bu itibarla, yeni teşvik sistemi kapsamında yatırım indiriminin yeniden ve stopaj istisnası ile birlikte getirilmesi çok yararlı olacaktır. Ayrıca, grup şirketler için yatırım indirimi uygulaması getirilerek hem yatırımın önü açılmalı hem de yatay veya dikey büyüme stratejilerin hayata geçirilmesinde, yatırımcıların sektörel çeşitliliğinin sağlanmasında önemli bir teşvik aracı olarak kullanılması ülke ekonomisi açısından çok yararlı olacaktır. Asgari Geçim İndirimi konusunda ise 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa 5766 Sayılı Kanunun 8. maddesiyle eklenen geçici 73. Madde 06.06.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş ve 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 3. maddesi kapsamında gelir vergisi stopajı teşviki uygulanan ücretlerin vergilendirilmesinde, öncelikle Kanunun Gelir Vergisi Kanunun 32. maddesinde yer alan asgari geçim indiriminin dikkate alınması hükmünü getirmektedir. Ücret üzerinden hesaplanan gelir stopaj vergisinden öncelikle asgari geçim indirimi tutarı mahsup edildikten sonra kalan tutar, 5084 sayılı Kanun kapsamında terkine konu edilmektedir. Önceki uygulamada, indirimsiz matrah üzerinden gelir stopaj vergisi hesaplanırken, Geçici 73. madde, öncelikle 193 sayılı Kanunun uygulanmasını öngörerek, bir yandan ücretlilerin matrah farkından kaynaklanan kayıplarını giderirken, diğer yandan teşvik kapsamındaki yatırımcıların teşviklerinde geriye dönük kayba neden olmuştur. 5084 sayılı Kanun ile teşvik kapsamındaki illerde yatırım yapan mükelleflere, gelir vergisinin %80?i veya tamamı terkin edilmek suretiyle doğrudan teşvik olarak aktarımı sağlanmışken, 193 sayılı Kanun?un 32. maddesinde yer alan asgari geçim indirimine ilişkin düzenlemenin, gelir vergisi stopajı teşviki uygulanan ücretlerin vergilendirmesinde öncelikle dikkate alınması gerektiği yönündeki aynı Kanun?un geçici 73. maddesindeki düzenleme ile yatırımcıların hesapladıkları gelir vergisi matrahını azaltmak suretiyle asgari geçim indirimine isabet eden gelir vergisi tutarı kadar gelir vergisi stopajı teşviki geriye dönük olarak azaltılmakta ya da ortadan kaldırılmaktadır. Anayasa Mahkemesi?nin de iptal ettiği bu uygulama Maliye Bakanlığınca yeniden değerlendirilerek yatırımcıların bu sorunun çözümü önemli bir avantaj getirecektir?dedi.
Vergi Oranlarının son derece önemli bir konu olduğunu ve gelir politikalarının oluşturulmasında verginin tabana yayılması ve vergi bilincinin birey düzeyine indirilmesi gerektiğine dikkat çeken Karaküçük, ?Vergi konusu Türkiye?nin 2023 vizyonu açısından çok önemli bir kriterdir. Vergi reformu ile sistemin genişletilmesi, vergi oranlarının düşük, vergi tahsilatının yüksek olması ilgili kurumlarımızın en önemli hedefi ve başarı kriteri olmalıdır. Gelir İdaresi Başkanlığı?nın temel ilkelerinden birisi olan ?adalet? ilkesi ancak bu şekilde hayata geçirilebilecektir. Günümüz Türkiyesinde vergi denildiğinde akla ilk gelen kesim iş dünyası olmaktadır. Oysa, hepimiz biliyoruz ki, Avrupa, Amerika ve diğer gelişmiş ülkelerde vergi tüm bireylerin sorumluluğudur. Çek Yasası, Sendikalar Yasası ve TTK Son dönemde, Hükümetimizin gündeminde yer alan ve iş dünyasını ve Türkiye ekonomisini çok yakından ilgilendiren çek yasası, toplu iş ilişkileri yasası ve Türk Ticaret Kanunu ile ortaya çıkacak olumsuz tablo iş dünyamızı tedirgin etmekte ve yatırımların önünde yeni bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konularda hem tedirginliğin ortadan kaldırılması hem de sağlıklı bir piyasa yapısı ve işçi-işveren ilişkisi oluşturulması çok önemlidir. Türk özel sektörünün performansı ile ortaya konan büyümenin sürdürülmesi elzemdir. Bunun önündeki her engel reel sektörü yıpratacak ve büyümede istenen seviyenin yakalanmasına engel teşkil edecektir. Bu itibarla, konuların yeniden değerlendirilmesi çok yararlı olacaktır?diyerek sözlerini tamamladı.(Haber Merkezi)