Çıkar başörtüsünü AL KADROYU
AK Parti Muş Milletvekili Doç. Dr. Muzaffer Çakar, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'nde (KSÜ) görev yaptığı esnada eşinin başörtülü olması nedeniyle yıllarca kadro alamadığını söyledi. KSÜ'de düzenlenen 'Kahramanmaraş'ta Kadın' konulu çalıştaya katılan Çakar, 'Bizim eşlerimiz ve kızlarımız değil bu salonları görmek, kampus alanları içerisine dahi girme şerefine nail olmadılar' dedi.
Bir dönem öğretim görevlisi olarak çalıştığı KSÜ'ye milletvekili olarak gelen Çakar, çalıştayın düzenlendiği Baytorun Salonu'nda çok sayıda başörtülü kadının yer alması karşısında sevinç duyduğunu belirtti. Geçmişte bu tür kurumların başörtülü kadınlar için bir kale niteliğinde olduğuna dikkat çeken Çakar, şöyle konuştu:
'Bizler üniversitenin çalışanı olarak yıllarca Maraş'ta yaşadığımız halde size şunu samimiyetimle ifade ediyorum. Bizim eşlerimiz ve kızlarımız değil bu salonları görmek, kampus alanları içerisine dahi girme şerefine nail olmadılar. Şimdi Maraş üniversitesi Maraş'taki bu mekanların Maraş halkına ve Maraşlı hanımefendilerin giremeyecekleri kaleler görünümündeyken bu gün burada hanımefendilerle ilgili bu kadar güzel ve anlamlı bir çalıştayın yapılmış olmasından fevkalade büyük bir mutluluk duyuyorum ve bunun heyecanını yaşıyorum.'
Çakar'ın üniversitede görev yaptığı esnada ikna odalarıyla karşılaştığını söylediği esnada ise salondaki bazı kadınlar bu konulara girilmemesini istedi. Bunun üzerine Çakar, şu ifadeleri kullandı:
'Yıllarca bu üniversitede, yani ikna odalarında bizlerin eşlerinin başını açması kaydıyla bizlere kadro vereceğini söyleyen yöneticilerimiz vardı. Şimdi bugün yani bazen insan yaşadığı şeyleri unutamıyor. Asla biz burada siyaset yapıp veya birilerine çatmak için konuşmuyoruz. Ama mesela üniversite evrensel bir sitedir. Bakın burada bir güzellik var. Her kesimden kardeşçe yaşayabiliyor ve nimetlerden kardeşçe istifade edebiliyor. Bunu insan gördüğü zaman etkilenmemesi mümkün değil. Bu cümleleri bu anlamda anlarsanız ve sürçü lisan ettik ise hepinizden özür diliyorum. Böyle bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum.'
'İKNA ODALARINI BU ÜNİVERSİTEDE GÖRMÜŞ, YAŞAMIŞ, MUHATABI OLMUŞ BİR ÖĞRETİM GÖREVLİSİYİM'
Çakar, konferansın ardından gazetecilerin konuya ilişkin sorularını cevaplandırdı. İkna odalarını birebir yaşadığını ve bunların kendi hayatında derin izler bıraktığını dile getiren Çakar, 'Ben burada bu üniversitede onca yıl hak ettiği halde akademik kadrosu ilan edilmemiş, yıllarca zenci muamelesi görmüş, kendisi ve çoluk çocuklarının özlük hakları verilmeyen, yıllarca ataması yapılmayan bir akademisyenim. Yani geçmiş idareler bizleri sadece benim şahsımı değil benim gibi düşünen birçok arkadaşı özlük haklarını vermeyerek, dışlayarak öteki olarak görerek, adeta itibarsızlaştırmak için ellerinden gelen bütün gayretleri gösterdiler. Mevcut rektörümüzden önceki dönemde ben şahsen bile birebir muhatap olmuş ikna odalarını bu üniversitede görmüş, yaşamış muhatabı olmuş bir öğretim görevlisiyim' diye konuştu.
'EŞİMİ VE KIZLARIMI ANCAK GECE KARANLIĞINDA ÜNİVERSİTEYE GETİRİRDİM'
Düzenlenen çalıştayda herkesimden insanların yer alması karşısında memnuniyet duyduğuna dikkat çeken Çakar, bu manzaranın geçmişte çok özlemini çektiklerini kaydetti. Üniversitenin öğretim görevlisi olmasına rağmen eşi ve çocuklarını çalışma alanına getiremediğini anlatan ve zaman zaman duygulanan Çakar, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bu mutluluktan geçmişte bizlerin de, eşlerimizin, kızlarımızın da kadın olduğunu düşünerek bu tip yerlerde bulunması hepimizin arzu ettiği şeylerdi. Bu üniversitenin birer elemanı olduğumuz halde yıllarca 18 sene görev yaptığım bir üniversiteye sadece gece karanlıkta eşimi ve çocuklarımı getirip üniversitemi ve odamı gösterebilmişim. O da belki güvenlik görevlisi olan arkadaşlarımı da riske atarak çocuklarıma gecenin karanlığında, üniversiteyi, çalışma odamı gösterebilmişken son bir sene içerisinde idarenin değişmesiyle atanan yeni rektörün tasarrufu ile üniversitede şu anlamlı çeşitliliği görmek beni son derece mutlu ediyor duygulandırıyor. Onu ifade ederken böyle anlamlı bir günde yine kesinlikle siyaseset ve politikanın dışında, sadece içten gelen bir refleksle, yani geçmişin burada acı hatıraların bizlerin aleminde bıraktığı derin izleri ifade etmek anlamında o kelimeyi kullandım. Kesinlikle bizler intikamcı değiliz. Bizler herkese saygılı olduğumuz gibi herkesin de bize saygı göstermesi ve kardeşçe, el ele bu güzel ülkede yaşamamız gerektiği yönünde bir zihniyete sahibiz. Bu anlamda dünya kadınlar günü münasebetiyle biz cennetin kadınların ayağının altında olduğuna inanıyoruz. Bütün kadınların güzel olduğunu bütün kadınların şefkat kahramanları olduğunu bu güzel kadınların istismarına ve bunlara uygulanacak her türlü şiddeti kınadığımızı ifade ediyorum.'
'EŞİMİN BAŞI AÇILSAYDI KADRO VERİLECEKTİ'
Görev yaptığı esnada rektör yardımcılarından birinin kendisini odasına davet ettiğini ve eşinin başını açması kaydıyla kadro verileceğini söylediğini ifade eden Çakar, duygulu anlar yaşadı. Artık siyaset kulvarında yoluna devam ettiğini dile getiren Çakar, sözlerini şöyle tamamladı:
'Ben şunu sizlere ifade etmek istiyorum. Bu üniversitede uluslararası onlarca yayınlar yaptık. Dünyanın saygın bilim dergilerinde çalışmalarımız yayınlanıyordu. Bizim bilimsel olarak yabancı dil olarak herhangi bir sorunumuz olmamasına rağmen yıllarca mağdur edildik. Bir gün rektör yardımcımız beni odasına davet etti. Çalışkan ve dürüst birisi olduğumu ifade ettikten sonra eşimin başının açılması durumunda kadronun verileceğini söyledi. Ben kendisine eşimin başının açılmasıyla sorunun halledilmeyeceğini söyledim. Dedim ki, 'eşim benden boşanmayı göze alır ama başını açmayı asla göze almaz' dedim. 'Kıymetli hocam biz eşten ayrılmayı göze aldık ama bizi itham ettiğiniz bu irtica şeyinden arınmış olamayız. Çünkü benim annem çarşaflı, babam sakallı bunların yaşları 70'in üzerinde. Bunlara nasıl bir kıyafet öngörürsünüz' diye bir sualim olmuştu. O da çaresizce dudak bükerek eşimin başını açmaması durumunda, kendi toplantılarına katılmamam halinde kadromu vermeyeceğini söyledi ve onca sene üniversitede mağdur edildik. Bunu bir rektör yardımcısının odasında yaşamış bir akademisyenim. Burada en son geçen sene doçent olarak atamam yapıldı onlarca sene mağdur edildikten sonra. 2010 yılı 28 Şubat'ta bu üniversitede doçent olarak atamam yapıldı. 15 Mart'ta doçentlik maaşını almam gerekiyordu 10 Mart'ta milletvekilliği için istifa etmem dolayısıyla doçentlik maaşını almak nasip olmadı. Şimdi farklı bir kulvarda siyaset kulvarında yolumuza devam ediyoruz.' (İHA)