Bir yazar derki; ?Benim yemek serüvenim, her insan gibi yaşam serüvenim aynı zaman da yaşamımın, mutlu ve üzüntülü anlarımın da bir parçası. Neden mi? Çünkü şehrin koşturmasının insan ilişkilerindeki mesafeyi açtığı günümüzde geniş ailemizin bir araya gelmesi ancak düğün ve cenazelerde söz konusu olabiliyor. Tüm akrabalar ancak düğün ve cenaze sofralarında bir araya gelebiliyor.? Elbette böle değimlidir aslında. Yaşam şartlarında ilk çağlardan bu yana mukayese edilemeyecek kadar değişmiş durumda.
Neolitik çağlarda bile insanlar günlük ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra bir araya gelip tadına doyum olmaz bir havayı ya da atmosferi soluyorlar. (Çeşitli kültürel çalgılarla türküler söyleyip eğleniyorlar veyahut da masallarla birbirlerine, yaşadıkları ya da yaşanılanları anlatıyorlar. ) Ta ki birkaç yıl öncesine kadar kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, Kapitalizm, Liberalizm, Sosyalizm gibi vs. anlayışların belirli kalıp insan tiplemesinin ortaya çıkarmasıyla bu büyülü atmosfer bozulmaya başlamıştır. İnsanların günlük, (misalen söylüyorum) bir ekmekten fazla tüketememesine rağmen yüz ekmek üretmesi bu durumun en somut örneği olsa gerek. Sabahın erken saatlerinde kalkıp işe giden insanlar akşam eve geldiklerinde ailesinden ayrı bir günün ardından özlem dolu gözlerle babasına bakan çocuk ve eşine bakan bir anneye yorgunluktan ağzını açacak hali kalmadığını ima etmekte, diğer yandan da yemeğini yiyip, çayını ve sigarasını eline aldığında televizyonun karşısına geçip bütün dikkatini gerçek olmayan, hayal ürünü dizi ve filmlerle ya da her yıl monoton bir şekilde devam eden futbol maçına bakarak gol attığında bir basketbolcu gibi kendini metrelerce ve defalarca havaya atarak sevinerek, bilgisayar başına geçip çeşitli sosyal paylaşım sitelerinde, sanal âlemde saatlerce zaman harcayarak (Aslında akşama kadar ne kadar da yorulduğunu ortaya koymakta.) yaşamı belirli bir kalıp içinde devam edip gitmektedir. Bu bağlamda insanlar ne akrabalarına gidebiliyor ne de komşu ve dostlarına. Dolayısıyla bir cenazede ya da düğünlerde bir araya gelebiliyorlar. (Burada da durum farklı değildir aslında.) İnsan ilişkilerimiz o kadar dar kalıplara girmiş ki bunu konuşmalardan hemen anlayabiliyorsunuz. Misalen bir arkadaşınızı yolda geçerken gördüğünüzde ya da bir yerde karşılaştığınızda Nasılsın, Ne var ne yok? diye hal hatır sorduğunuzda alacağınız tek cevap ne yapalım çalışıyoruz. İkinci farklı bir cevap almak çok zordur. İnsan hayatı artık ilişkilerden uzak sanal ortamlardan dışarı çıkamamaktadır. Sabah yedi akşam yedi, sekiz (çoğunlukla ek mesai) çalışmakta bir ömür sürmekte. Peki ne için? İyi bir yaşam ama bilmez ki bunu hiçbir zaman elde edemeyecek. Yazıma bir düşünürün sözünü söyleyip son noktayı koymak istiyorum. ? İnsan gençliğinde durmadan çalışır çabalar gelecekte refah bir yaşam süreyim diye yaşlandığında ise gençliğinde kaybettiği sağlığını yakalayayım diye gençliğinde kazandığını harcar sağlığını kazanayım diye.? Tasavvur sizin kalın sağlıcakla?