Günlerden 31 ağustos 2012 cuma. Vakit öğleni geçmiştir. İçimdeki kan verme korkusuna galip gelip doktorunda isteği üzerine, kolumdaki damarla ilk randevuma hazırdım
50 gün önce
Takriben bundan 50 gün öncesi, olay sürecinin başlangıcıydı. Yeni yapılan Necip Fazıl şehir hastanesine rutin kan tahlilim için gitmiştim. Devasa taş yapı karşısında büyülenmedim desem yalan olur. Hastanede kime yer sorsanız "orası neresi" diye bakışlarından anladığım çalışanlarının olduğu bir hastanemiz olmuştu nihayetinde. 2 tüp kan verip tahlilleri beklemeye başladım sonrasında değerlerimden biri yüksek çıkınca kalp doktoruna gitmem önerildi. Kalp doktoru çok şükür sağlam olduğumuza karar verdi lakin kan verirsen vücudun rahatlar değerlerinde de kanın fazla görünüyor dedi. Reklamlarını görüp te devamlı es geçtiğim KIZILAY "Kan bağışı hayat kurtarır " sloganı hayatıma girivermişti.
Özel idarenin altında ki KIZILAY'IN şubesine yolumuz düştü. Kim olduğunuzun önemli olmadığı sıcakkanlı insanların bulunduğu şubede, güler yüzle karşılandım, mesleğini gerçekten seven insanlar varmış bu şehirde. Kan vermeden önce yanıtlanması gereken testi doldurup, "1 yıl içerisinde ameliyat ya da endoskopi oldunuz mu?" sorusuna 11 ay önce endoskopi olduğum için "Evet" yanıtı verdim. Doktor bey yanıtları tek tek kontrol ettikten sonra;
"Öncelikle bu sorulara doğru yanıt verdiğiniz için teşekkür ederiz, endoskopiniz 1 yılı doldurmadığı için sizden şu anda kan alamayız. Ramazan ayından sonra gelin mutlaka kanınızı alalım" dedi.
Bugün
50 gün süreci dolmuştu, günlerden Cuma. Kan aldırmak insanı rahatlatır gibi söylemlerde duymuştum bu nedenle hafif baş ağrıma bir umut olur ve hafta sonu (Pazar) şehir dışı yolculuğuma çıkmadan önce beynimi kemiren bu bekleyişe de son vermek istiyordum. Öğleden sonra ilk işim Özel idare binasının altında bulunan KIZILAY şubesine gitmek oldu. Öğrendim ki bugün Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesine kan almaya gidildiğinden şube kapalıymış. Kızılay'ın Yavuz Sultan Selim mahallesindeki merkezini aradım. "Ben kan vermek istiyorum şu anda nerede kan alıyorsunuz?" sorusuna aldığım cevap yetkili birine bağlanmak oldu. Karşımda Dr. Okan olduğunu söyleyen bir beyle muhatap oldum. Verdiği yanıt ise " Bugün tüm doktor ve hemşire arkadaşlarımız Elbistan da . Şu anda kan alabilecek hiç kimse ve teçhizatımız bulunmamakta."
Şimdi
Gerek televizyon gerek gazete yayınlarıyla devamlı bizi kan vermeye teşvik eden KIZILAY istediğiniz zaman kan alamıyor. Sonrasın da gecenin sessizliğinde içinizi acıtan bir ses "Acil kan aranıyor".
Ben ki şehrin veda harı iftiharı Necip Fazıl hastanesiyle artık büyük şehir olmak hakkımızdır diye övünürken, Allah muhafaza Elbistan da çok önemli bir vaka olmuş gibi Merkezde yedek kan alacak ekipman bile bulunmuyor.
KIZILAY o kadar değerli ki şehrimde, maddi olarak değeri biçilemeyecek bir mekanda kendilerine yer tahsis edilmiş.. Kan vermek hayır işidir ve kan verme niyetinde olan kişilerin bu şekillerle bu hayırdan soğutulması hiç hoş bir durum değil. Niyetim kaçtı
Bu mantıkla şehir olmak bile bize onur vermeli
Yeni yazımda buluşmak dileği ile. Allah'a emanet olun.