Panele konuşmacı olarak
katılan Hüseyin Gülerce sivil anayasanın bu ülke için bir fırsat olduğunu dile
getirerek, huzur içerisinde bir arada yaşaya bilmek için hayati önem taşıyan
sivil anayasaya toplumun sahip çıkması gerektiğini söyledi.
Türkiye için bunun bir fırsat
olduğuna vurgu yapan Gülerce, birlikte yaşamanın yolunun sivillerin yapacağı
demokratik bir anayasadan geçtiğinin altını çizdi. Gülerce "bizim bu anayasaya
toplum olarak sahip çıkmamız gerekiyor. Siyasilerin gevşek davranmasına müsaade
etmemeliyiz. Bu ülkede ilk defa parlamentoda siviller bir anayasa yapacaklar.
Ülkeyi yönetenlerin sorumluluğu budur. Halk olarak bizim üzerimize düşen ise bu
konunun takipçisi olmalıyız. Sayın Başbakan son kongrede bu meselenin kendileri
için namus meselesi olduğunu söyledi. Bu da bizim için çok önemli." dedi.
Kahramanmaraş Belediyesi Kent
Konseyi tarafından Birlikte Yaşam Kültürü konulu Panel kapsamında
Kahramanmaraş'a gelen Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce ve Eski Alevi
Federasyonları Başkanı Erikli Baba Kültür Derneği ve Cem Evi Başkanı Av. Metin
Tahran Kahramanmaraşlılarla bir araya geldi.
12 Eylül 2011 Referandumu'nun
Türkiye tarihinde bir dönüm noktası olduğunu belirten Gülerce "2011 referandumu
Türkiye'nin son iki asırlık tarihinin en önemli olayıdır. Millet ilk defa
kendisiyle ilgili bir meselede son sözü söylemiştir. Şunu kesinlikle
belirtmeliyim'ki 12 Eylül 2011 referandumundan böyle bir karar çıkmasaydı
Balyoz davasından bu şekilde bir sonuç çıkmazdı. Mevcut davalar da bu şekilde
yürüyemezdi" diye konuştu.
Türkiye'nin önünde birlikte yaşamak adına üç büyük
problem bulunduğuna işaret eden Hüseyin Gülerce, bu ülkede Türk-Kürt savaşı
çıkartmak isteyenlerin olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: "Birlikte yaşamayı
konuşacaksak evvela sevgiden başlamamız gerekiyor. Biz birbirini az seven
gerilimi yüksek bir toplumuz. Bizim toplumumuzun birlikte yaşama adına önünde
üç büyük engel var. Bunlardan birincisi Kürt meselesi. Bu ülkede Türk-Kürt
savaşı çıkartmak isteyenler var. Hiç bir millete bu kadar ağar tahrik
yapılmamıştır. Buna rağmen kardeşliğimiz devam ediyor. Çok az toplum bunu
başarabilir. İkincisi Sünni-Alevi çatışması çıkartmak isteyenler var , Üçüncüsü
ise Laik-Anti laik, çatışması gibi meselelerimiz var. Bütün mesele bu
problemleri aşmada. Bu ülkede ittihat ve terakki zihniyetli diyebileceğimiz
ittihat ve terakkinin ikinci dönemini başlatabilecek ve bunun temsilcisi
silahlı kuvvetlerimiz içinde bir gurup cuntacı oldu. Türk Silahlı Kuvvetlerini,
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra kurum bünyesinde mayalanan darbecilerden
cuntacılardan ayırt etmek lazım. Bu ordu bizim ordumuz millet ordusunu daima
göz bebeği olarak görmüştür. Kurumu içerden yıpratmaya çalışanlar varsa buna
seyirci kalınmamalı. Bu ittihat ve terakki zihniyetli insanlar maalesef şöyle
bir saplantıya girmişler. Halk kimi seçerse seçsin bu ülkeyi biz yönetiriz gibi
bir düşünce içerisindeler. Her darbeden sonra vesayet sistemi kendini tahkim
etmiş. Türk-Kürt meselesine, Sünni-Alevi meselesine baktığımızda bu yangınları
biz çıkarmadık, bizim içimize kasıtlı maksatlı olarak sokuldu. Bu nedenle
vesayet rejimi yerine birlikte yaşamak için demokratikleşme gerekiyor. Hukukun
üstün olduğu, şeffaflığın geçerli olduğu demokrasiyi sağlayamazsak, bu ülkede
bizi bir arada yaşatmazlar. Geçmişte yapılan oyunlar yeniden tezgahlanacak ve
bizi birbirimize düşüreceklerdir".
Panelde daha sonra söz ala
Eski Alevi Federasyonları Başkanı Erikli Baba Kültür Derneği ve Cem Evi Başkanı
Av. Metin Tahran ise birlikte yaşamanın en önemli unsurunun demokrasi olduğunu
ifade ederek şunları söyledi:
"Sivil yaşamın güçlenmesi
devletin demokratikleşmesi demektir. Demokratik devlet yurttaş'ının onuruna,
insan haklarına saygı gösteren devlettir. Farklılıkları tanıyan ve
farklılıkların yaşaması için zemin hazırlayan devlet demektir. Kendi yurttaşı
üzerinde ayrımcılık uygulayan bir devletin modern dünyada yeri yoktur. Bunun en
iyi örneği ise orta doğuda görülüyor. Demokratik olmayan yapılar çözülerek çok
acıklı bir şekilde son buluyor. Alevilik provokasyon alanı olarak seçildi.
Alevilik aleviler ve Sünniler tarafından da çok iyi bilinmiyor. Bu nedenle
Alevilik noktasında dönem, dönem siyasi algılarda Alevilik üzerinden
yansıtılabiliyor. Peygamberimiz Hazreti Muhammet, Kitabımız Kuran ve Alla hımız
birdir. O bakımdan en çok birbirimize yakınlaşması gereken kesimiz.
Konuşmaların ardından panelde
soru cevap bölümüne geçildi.
Kahramanmaraş Belediyesi Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezinde düzenlenen Panele Kahramanmaraş Valisi Şükrü Kocatepe, Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, İl Emniyet Müdürü Metin Aşık, Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan, Alevi Dernekleri Kahramanmaraş Şubesi Başkanı Ünal Ateş, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Rektör Yardımcısı Uğur Yıldırım ve çok sayıda vatandaş katıldı.
(Ömer KEBELİ)