12 Eylül askeri darbesi sonrası işkenceyle öldürülen öğretmen Ali Ekber Yürek'in ailesi, yargılamanın uzaması nedeniyle Kahramanmaraş Adliyesi önünde açlık grevi yapmaya hazırlanırken Tunceli'de yeğenlerini teröre kurban verdi. Terör örgütü PKK'nın Tuncel
25 Mayıs 1981'de
gözaltındayken işkence sonucu öldürüldüğü öne sürülen Ali Ekber Yürek'in
ailesinin başlattığı hukuk mücadelesi sürüyor. 12 Eylül generallerine yargı
yolunun açılmasının ardından Kahramanmaraş Adliyesi'nde açılan soruşturmayı
takip eden Yürek ailesi, henüz bir aşama katedilmediği gerekçesiyle aynı
dönemde hayatını kaybeden Mehmet Ceren'in ailesiyle birlikte adliye önünde
basın açıklaması yaptı. 87 yaşındaki annesi Fecire Yürek ile birlikte adliye
önüne gelen Ali Ekber Yürek'in ağabeyi Mehmet Yürek, adalet taleplerinin yerine
getirilmemesi nedeniyle Kahramanmaraş'ta olduklarını söyledi. Kahramanmaraş'a
geldikleri esnada Tunceli'den acı bir haber aldıklarını belirten Yürek, "Yani
Maraş'ta Türk derin yapısıyla adalet önünde hesaplaşmak için yola çıkarken,
bizi arkamızdan Kürt derin yapısı vurdu. Dün akşam Tunceli-Ovacık karayolu
üzerinde, CHP Milletvekili Hüseyin Aygün'ün kaçırıldığı yerde yeğenim Taner
Tokmak ve bir arkadaşı tahrip gücü yüksek bir patlayıcıyla havaya uçuruldu.
Parçaları yerden toplanamamış. Yol Munzur suyu ile Munzur Dağları arasındaki
bir vadiden gidiyor. Parçaların yarısı Munzur Çayı'na saçılmış balık yemi
olmuş, diğer yarısı dağlara saçılmış kurt, kuş mu yedi bilmiyoruz. Biz şimdi 12
Eylül'ün acısını unuttuk, bu acıyı yaşıyoruz" diye konuştu.
Bu tür saldırıların hiçbir
zaman çözüm getirmeyeceğini ifade eden Yürek, bu nedenle açlık grevini 31
Aralık'a ertelediklerini dile getirdi. Yürek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buradan bu tür eylemleri
yapan ister PKK, ister TİKKO, ister MKP kim olursa olsun, bu işleri yapanlar
kim olursa olsun onlara sesleniyorum. Bu ses, bu söylemin sahibi Deniz
Gezmiş'le aynı somunu parçalamış, İbrahim Kaypakkaya ile aynı tasta çorba
kaşıklamış 68'li bir devrimcidir. Hala da devrimcidir, sapına kadar da
devrimcidir, bunu da bilsinler. Sizin kuracağınız hiçbir sosyalist devlet,
devrim devleti veya Kürt hareketinin getireceği bir Kürt devleti o
çocuklarımızın, yani kendilerinin canlarından daha önemli değildir. Burada 32
yıl önceki yaramızla Türk derin devletiyle hesaplaşmaya geldik ama şimdi Dersim
dağlarına dönüyorum ve buradan bütün Dersimlilere çağrıda bulunuyorum. Ben
annemi alıp buradan Dersim'e geçiyorum. Parçaladıkları Taner'in annesi
Hatice'yi alıyorum dağlara yürüyorum. PKK mı yapıyor, TİKKO mu yapıyor gelsin
bizleri öldürsünler. Artık çocuklarımızı, insanlarımızı, askerimizi,
polisimizi, savcımızı öldürmesinler. Gelsinler bizi öldürsünler, eğer ölüm
onlara bir devrim getirecekse, bir Kürt devleti getirecekse gelsin bizi
öldürsünler. Silahlı mücadele dönemi bitmiştir."
Yürek, Taner Tokmak'ın ölümü
ve yargıya biraz daha süre tanımak adına eylemlerini ertelediklerini, ancak
ilerleme sağlanamaması halinde bu kez ölüm orucuna başlayacaklarını dile
getirdi.
ÖLÜM ORUCUNDAKİ KCK'LILARA
ÇAĞRI
Kendisi ölüm orucuna başlamaya
hazırlanan Yürek, cezaevlerinde ölüm orucunda olan KCK'lılara ise eylemlerini
bitirmeleri çağrısında bulundu. Yürek, "Getireceğiniz hiçbir Kürt devleti sizin
canınızdan daha önemli de değildir, daha değerli de değildir. Siz bizim için
yüzlerce Kürt devletine bedelsiniz. Lütfen bundan vazgeçin. Aklın, mantığın,
sağduyunun yoluna gelin, sizin hayatlarınız bize sağlayacağınız devletlerden,
demokrasilerden çok daha önemlidir" diyerek sözlerini tamamladı.
Ali Ekber Yürek'in annesi
Fecire Yürek ise, ölen oğlu için gözyaşı döküp Kürtçe ağıtlar yaktı. Acılı
anne, "Bu kapıda gelip kendimi asacağım. Beni, oğlumu işkenceyle öldüren
kimlerse onların kapısına götürün. Kendimi orada asacağım. Sapasağlam
gönderdiğim oğlumu kemik yığını, ceset olarak geri verdiler. Kimse bunlar hesap
versinler" diyerek feryat etti.
Basın açıklamasına katılan ve
aynı dönemde işkenceyle hayatını kaybeden Mehmet Ceren'in ağabeyi Yemliha,
ablası Elif ve yeğeni Önder Ceren de yargılamanın bir an önce sonuçlanmasını
istedi. Yemliha Ceren, kardeşinin ölümünün ardından sıkıyönetim komutanının
yanına gittiğinde kendisinin de şiddete maruz kaldığını öne sürerek, başında
kalıcı şişlik oluştuğunu söyledi.
Açıklamanın ardından Mehmet Yürek, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Küçük ile görüşmek üzere adliyeye gitti.
İHA