Tarih: 02.12.2012 14:26

Böcek ve Sütçü İmam

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye'de, hatta dünyada herkes bilir ki Sütçü İmam Maraş'la özdeşleşmiş bir isimdir, Kahramanmaraş Üniversitesi'nin adının da bu ismin Maraş'la özdeşleşmesinden dolayı verilmiş olduğunu da yine herkes bilir. Üniversite'ye bu ismin verilmesinin yıllar süren tartışmalarının doğruluğu-yanlışlığı benim açımdan tartışma konusu değildir. Ben şunu bilmekteyim ki; toplumun bazı kesimleri (!) neyi nerde durduracağını pek kestirememekte, güzellik yapayım derken yine Maraşlıların tabiriyle işi "dibine yakmakta" dırlar.

Allah'ın her yarattığının kendine özgü bir görevi, bir gayesi vardır. Yine bizler inanırız ki; Yüce Allah, yarattıklarını "Musavvir" ismi ile en güzel biçimde şekillendirmiştir. Bu bağlamda kâinatta var olan, gördüğümüz her varlığa ibret ve hikmetle bakmak ve değerlendirmek, yaratılış şekline saygılı olmak zorundayız. Hiç bir varlığı küçük veya önemsiz görme hakkına sahip olmadığımız gibi saygısızlık da göstermeyiz. Bu bakımdan her varlık, her şeyden önce Yüce Allah'ın eseridir ve eksik yorumlardan âridir. Bu durumda hiçbir kişinin, yaratılışı ve yaratılanı sorgulamaya hakkı ve yetkisi yoktur.

Yapılan her iş, konuşulan her söz, sahibi tarafından dikkatle yapılmalı ve ifade edilmelidir. İş ve sözün sahibi bir de unvanlı kişi ise çok daha dikkatli olmak ve hassas davranmak zorundadır. Ayrıca o iş ve sözün toplum üzerinde yapacağı etki ve tepki de dikkate alınmalıdır.

Son günlerde olumsuz bir şekilde gündeme yerleşen, Mersin "Erdemli'de varlığından henüz haberdar olunan (!) bir böceğe "Epuraea Sütçüimamun" isminin verilmiş olması ne kadar doğru veya gerekli idi? Her ne kadar, "Üniversitenin ismi olarak bu böceğe bu ad verilmiştir" denilse de üniversitenin bu adı Milli Mücadele'den aldığı bilinen bir gerçektir. Kaldı ki "Sütçü İmam" bile kendisi olmaktan çıkmış, tamamen Milli Mücadele ile özdeşleşerek tarihe geçmiştir. Böylesine kamulaşmış bir ismi her aklına esenin kullanmaya kalkışmaya hakkı olmadığı kanaatindeyim. Her ne kadar masumane yapıldığı söylense de bu iş bu kadar da masumane (!) yapılmamalıydı. Madem masumane yapıldı,  bu kadar da tepki gördü, o zaman yapılacak olan iş, masumane yapıldığını da göstermek adına kamuoyundan özür dilenerek yapılan yanlışlıktan derhal dönmek olmalıdır. Bu da bir samimiyet göstergesi olacaktır!

Bu tür davranışlar biraz da kültürel daralmanın işaretleridir. Etrafa bir bakıldığında bu daralmayı hemen her alanda fark etmek mümkündür. Başka kentlerde de elbette ki az-çok benzerleri vardır ama sanki bu kentte biraz daha fazla miktarda bu daralma mevcuttur. Bir kısım iş yerlerinde, caddelerde, meydanlarda hatta kurumlarda bile bunu görmek mümkündür, yani "dibine yakmayı" benimsemiş ve de kanıksamış bir hali var bu toplumun. Kenti, yeni ve oturaklı (!) isimler bulmakta zorlanan görüntüsünden kurtarmak gerektiğini, görülenlerin saygınlığını yitirmesinden endişelenerek ifade etmekte yarar görmekteyim. Bu vesileyle bunu da belirtmiş olarak bir yükten kurtulmuş ve birazcık da olsa hafiflemiş olduğumu da burada ifade etmiş olayım hiç değilse!

Bu vurgudan sonra tekrar konuya dönecek olursak; masumane de olsa yaptıkları yanlışlıkla toplumu yaralayan zevatın, bu yaralayıcı yanlışlarından dönerek hem Sütçü İmam'a hem de kendilerine gösterecekleri saygınlıktan sevgi ve saygı çıkacağına, özellikle de kendilerine olan saygıyı artıracaklarına inanmaktayım. Özelleşmiş bir isim üzerinde tasarrufta bulunma hakkının da kimseye verilmiş bir hak olmadığını ayrıca hatırlatmakta yarar görüyorum. Halkla arası epeyce açılmış olan üniversitenin arasını biraz da siz açmayın!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —