Türkiye'de, hatta dünyada
herkes bilir ki Sütçü İmam Maraş'la özdeşleşmiş bir isimdir, Kahramanmaraş
Üniversitesi'nin adının da bu ismin Maraş'la özdeşleşmesinden dolayı verilmiş
olduğunu da yine herkes bilir. Üniversite'ye bu ismin verilmesinin yıllar süren
tartışmalarının doğruluğu-yanlışlığı benim açımdan tartışma konusu değildir.
Ben şunu bilmekteyim ki; toplumun bazı kesimleri (!) neyi nerde durduracağını
pek kestirememekte, güzellik yapayım derken yine Maraşlıların tabiriyle işi
"dibine yakmakta" dırlar.
Allah'ın her yarattığının
kendine özgü bir görevi, bir gayesi vardır. Yine bizler inanırız ki; Yüce
Allah, yarattıklarını "Musavvir" ismi ile en güzel biçimde şekillendirmiştir.
Bu bağlamda kâinatta var olan, gördüğümüz her varlığa ibret ve hikmetle bakmak
ve değerlendirmek, yaratılış şekline saygılı olmak zorundayız. Hiç bir varlığı
küçük veya önemsiz görme hakkına sahip olmadığımız gibi saygısızlık da
göstermeyiz. Bu bakımdan her varlık, her şeyden önce Yüce Allah'ın eseridir ve
eksik yorumlardan âridir. Bu durumda hiçbir kişinin, yaratılışı ve yaratılanı
sorgulamaya hakkı ve yetkisi yoktur.
Yapılan her iş, konuşulan her
söz, sahibi tarafından dikkatle yapılmalı ve ifade edilmelidir. İş ve sözün
sahibi bir de unvanlı kişi ise çok daha dikkatli olmak ve hassas davranmak
zorundadır. Ayrıca o iş ve sözün toplum üzerinde yapacağı etki ve tepki de
dikkate alınmalıdır.
Son günlerde olumsuz bir
şekilde gündeme yerleşen, Mersin "Erdemli'de varlığından henüz haberdar olunan
(!) bir böceğe "Epuraea Sütçüimamun" isminin verilmiş olması ne kadar doğru
veya gerekli idi? Her ne kadar, "Üniversitenin ismi olarak bu böceğe bu ad
verilmiştir" denilse de üniversitenin bu adı Milli Mücadele'den aldığı bilinen
bir gerçektir. Kaldı ki "Sütçü İmam" bile kendisi olmaktan çıkmış, tamamen
Milli Mücadele ile özdeşleşerek tarihe geçmiştir. Böylesine kamulaşmış bir ismi
her aklına esenin kullanmaya kalkışmaya hakkı olmadığı kanaatindeyim. Her ne
kadar masumane yapıldığı söylense de bu iş bu kadar da masumane (!)
yapılmamalıydı. Madem masumane yapıldı,
bu kadar da tepki gördü, o zaman yapılacak olan iş, masumane yapıldığını
da göstermek adına kamuoyundan özür dilenerek yapılan yanlışlıktan derhal
dönmek olmalıdır. Bu da bir samimiyet göstergesi olacaktır!
Bu tür davranışlar biraz da kültürel
daralmanın işaretleridir. Etrafa bir bakıldığında bu daralmayı hemen her alanda
fark etmek mümkündür. Başka kentlerde de elbette ki az-çok benzerleri vardır
ama sanki bu kentte biraz daha fazla miktarda bu daralma mevcuttur. Bir kısım
iş yerlerinde, caddelerde, meydanlarda hatta kurumlarda bile bunu görmek
mümkündür, yani "dibine yakmayı" benimsemiş ve de kanıksamış bir hali var bu
toplumun. Kenti, yeni ve oturaklı (!) isimler bulmakta zorlanan görüntüsünden
kurtarmak gerektiğini, görülenlerin saygınlığını yitirmesinden endişelenerek
ifade etmekte yarar görmekteyim. Bu vesileyle bunu da belirtmiş olarak bir
yükten kurtulmuş ve birazcık da olsa hafiflemiş olduğumu da burada ifade etmiş
olayım hiç değilse!
Bu vurgudan sonra tekrar
konuya dönecek olursak; masumane de olsa yaptıkları yanlışlıkla toplumu
yaralayan zevatın, bu yaralayıcı yanlışlarından dönerek hem Sütçü İmam'a hem de
kendilerine gösterecekleri saygınlıktan sevgi ve saygı çıkacağına, özellikle de
kendilerine olan saygıyı artıracaklarına inanmaktayım. Özelleşmiş bir isim
üzerinde tasarrufta bulunma hakkının da kimseye verilmiş bir hak olmadığını
ayrıca hatırlatmakta yarar görüyorum. Halkla arası epeyce açılmış olan
üniversitenin arasını biraz da siz açmayın!