Türkiye`de en kalite keçenin üretildiği Kahramanmaraş`ta bu meslek dalı kaybolmamak için son bir kaç ustasıyla ayakta kalmaya çalışıyor.
Son keçe ustaları artık
kaybolmak üzere olan bir meslekle karşı karşıya olmaktan büyük üzüntü
duyduklarını dile getirdi. Kahramanmaraş'ta her geçen gün ilginin iyice
azaldığını ve birçok meslek dalının yok olduğunu belirten ustalar, gerekli
yardımlar ve destek olmazsa keçecilikte tarihin karanlık bölgesinde yer
alacaktır şeklinde konuşarak, mesleklerinin kaybolmaması için son mücadeleyi
verdiklerini gösterdi. Şehrimizde sadece üç ya da dört usta kaldıklarını
söyleyen meslek erbabı ustalar, kaybolan her meslek, kendi değerlerimizden
yitirdiğimiz büyük bir kayıptır, bunun için sahipsiz bırakılmamasının ve bir an
önce gerekli çalışmaların yapılmasının çok önemli olduğunun altını çizdi.
Keçenin ortaya çıkmasıyla
ilgili çeşitli rivayetler var. Bunlardan en yaygın olanları şunlar: ayakkabısındaki
delikten dolayı rahatsız olan bir kişi deliği kapatmak için buraya yün koymuş. Zamanla
buradaki yün keçeleşmiş ve bunu gören kişi keçenin üretimini yapmaya başlamış. Diğer
bir rivayete göre, en çok kabul edilen hikâyedir, yünü keçe haline getirmek
için uğraşan biri günlerce yünün kaynaşması için uğraşmış. Ancak yün hala keçe
haline gelmemiş ve bu kişi yaklaşık 40 gün aynı şekilde yünü depelemiş, döğmüş
ama hiç bir değişiklik olmamış. Buna dayanamayan kişi gözyaşlarını tutamamış ve
bu yaşlardan bir kaç damlası o farkında olmadan yünün üzerine düşmüş. Yünü o
halde bırakan kişi bir kaç gün sonra ıslanan yerde yünün keçelendiğini görmüş
ve bunun için gerekli olan şeyi sonunda bulduğunu anlamış. Rivayetlere göre bu
kişinin ismi Hallacı Mansur olduğu söyleniyor ve hallaçlamanın da oradan
geldiği rivayet ediliyor.
KEÇENİN TARİHİ ÇOK ESKİLERE DAYANIYOR
Kahramanmaraş'ta son keçe
ustalarından Yakup İşçioğlu artık kaybolmayla karşı karşıya kalan meslek
hakkında verdiği bilgilerde şunları söyledi: `` keçenin tarihi hakkında net
bir şey söylemek mümkün değil. Bu zamanı Ergenokan`a götürmek mümkün belki daha
eski dönemlerden de bahsedilebilir. Keçeyi atalarımız giysi için kullanmışlar. Halı
gibi döşeme yerine kullanılmış, çobanlar kepenek dediğimiz çoban keçesi olarak
kullanmış. En çok semercilikte, kedene, hamut ve bellemede kullanılmış. Şu anda
ayakta durmaya çalışan semercilik mesleği de ortadan kalkarsa zaten keçecilik
artık tamamen yok olmuş olur.``
KEÇENİN ÖZELLİKLE KUZU YÜNÜNDEN YAPILMASI GEREKİR
Keçenin yapımında kullanılan
yünün çok önemli olduğunu anlatan usta Hayri Geceyatar şunları söyledi: ``
keçe yapımında kullanılan yünün özel olması gerekir. Her yünü kullanarak keçe
yapmak mümkün değildir. Kuzu yününden yapılır, koyunyününden keçelenme
olmayacağı için yapılamaz. Kuzular 4"5 aylıkken kesilen yünleri ana tüy olarak
alınır ve keçe yapımında kullanılır. Hallaçda çekilerek parçalanır ve elyaf
haline getirilir. Elyaf haline getirilen bu yünler belli miktarda tartılarak
naylon muşamba üzerine ince olarak serilir. Depik makinesine atılıp
yuvarlanmasıyla ham keçe haline getirilir. Bundan sonra keçenin pişmesine sıra
gelir. Ham keçelerin kenarları kıvrılarak üç dört tanesi rulo şeklinde sarılır.
Bu sarma esnasında, keçelenmesi için sıcak su ve sabun bir bez yardımıyla ham
keçeye sürülür. Rulo haline getirilen keçeler bezle sarılıp iple bağlanır ve
tepme makinesine atılır. Burada bir süre sonra tekrar çıkarılır, açılır ve
tekrar sarılır. Bu açma sarma defalarca tekrar edilir. Önce boyuna sonra enine,
sonra boyuna ve tekrar enine defalarca bu şekilde açılır, sarılır depeleme makinesine
atılır. Bu işler şimdi makine yardımıyla yapılıyor ancak daha önce bunu ustalar
kollarıyla yaparlardı. O zaman bir saatte sadece bir keçe üretilirdi ama şimdi
bir saatte çok fazla keçe üretiliyor. Yalnız burada değişen bir şey yok, önceki
sayıya göre artış olduğu için ustalar yine yoruluyor. Ve keçeye son rötuşu
yapmak için yine ustanın kollarına ihtiyaç vardır. Usta kollarıyla son bir
sıkar düzeltir ve son şeklini vermiş olur.
Daha sonra pişirilmiş bu keçeler kuruması için serilir. Kurutma süresi
mevsime göre değişir. Yazın sabah serilen keçe öğleye kadar kururken, kışın bu
günlerce sürebilir. Kurutulan keçe artık kullanmaya hazır demektir ve tezgâhlarda
yerini alır.``
KEÇE DAHA DAYANIKLI VE SAĞLIKLIDIR
Keçenin daha sağlıklı ve
dayanıklı olduğunu belirten Geceyatar sözlerine şu şekilde devam etti: ``
keçenin kullanım alanı aslında oldukça geniştir. Sadece semer yapımında,
kedene, belleme yapımında kullanılıyor olduğunu söylemek yanlış olur. Örneğin
keçenin yanmaz özelliği vardır, keçe ütülür ancak alev almaz. Ütü masasında da
kullanılan keçe bu özelliğiyle yangın çıkmasına engel olabilir. Keçe yanmaz
sadece kokar, tüter ama alev almaz. Keçe aynı zamanda kışın sıcak tutar, yazın
serin. Semerde ya da kedene gibi araçlarda kullanılmasının sebeplerinden biri
de teri çekmesidir. Oysa keçe yerine daha ucuz bezler vardır onlar da
kullanılabilir. Keçe hem dayanıklıdır hem de bu özelliği keçeyi ön plana
çıkarmıştır. İyi pişmiş olan keçe kurşungeçirmez, kışın eksi 30 derecede bile
üşütmez. Ancak şu anda kullanım alanı çok geniş değil. Çobanlarda eskiden
olduğu kadar kullanmıyor. Çünkü artık eskisi kadar yaylaya çıkmıyorlar, keçe
üretiminin devam etmesi için hayvancılığın ya da yapılan işlerde hayvanların
kullanılmasının da devam etmesi önemlidir.``
BU MESLEK YOK OLUYOR
Keçeciliğin artık kaybolan
meslek dalları arasında yer alması hakkında bilgi veren Yakup İşçioğlu
sözlerine şu şekilde devam etti: `` keçeye olan ilgi her geçen gün düşüyor.
Kullanım alanı daralıyor, sadece semer ve buna benzer alanda kullanılmaya devam
etmesi bu mesleği şehrimizde yok olma aşamasına getiriyor. Bunun yanında
kaybolmak üzere olan bu mesleğe sahip çıkılmaması da etkilidir, zaten iş
bulamayan ustalar sahipsizlik yüzünden geçinemez duruma geldiler.``
BU SANKİ SON GÖSTERİMİZ BİZİM
Keçecilik artık para getiren bir meslek değil, çocukken insanlar sıraya girerdi şimdi keçe işe yaramaz bir eşya olarak görülüyor diyen Geceyatan şöyle konuştu: `` mesleğe olan ilgi artık hiç yok denebilir. Son ustaların arkasından yetişen yeni isimler yok. Kimse çocuğunun da, haklı olarak, keçe ustası olmasını istemiyor. Artık para kazandıran bir meslek değil, ben çocukken, bu da 1980 yılların başına denk geliyor, insanlar gelir burada sıraya girerdi. Bir an önce isteklerinin yapılması için beklerdi. Şimdi artık o günlerden hiç bir şey yok, çok az talep var. Meslek mevsimlik iş haline gelmiş. Bahar ve sonbahar döneminde biraz canlanma oluyor, köylerden gelen insanlar hayvanları için gerekli olan malzemeye ancak bu dönemlerde ihtiyaç duyuyor. Yani 6 ay çalışıyoruz, 6 ay yatıyoruz. Buraya birçok insan geliyor, siyasetçisi, iş adamı, gazetecisi, habercisi gelenler size yardım edeceğiz, sesiniz olacağız, size sahip çıkacağız, mecliste sizin için konuşma yapacağız falan diyorlar ama yıllardır aynı sözlerden sonra hiç bir şey çıkmadı ortaya. Kaybolan bir mesleğe kimse sahip çıkmıyor, destek olan bir kurum yok. Bu mesleğin yaşatılması için cazip hale getirilmesi lazım, reklâma ihtiyacı var, tanıtımı gerekiyor. Bu da gelip ziyaret etmeyle, belgesel falan yapmayla olmaz. Şehrimizde bu mesleğin tanıtımı için gerekli şeylerin yapılması gerekir. Keçeciliğin ön planda olduğu ilimiz Balıkesir`dir ancak en kaliteli keçe şehrimizde üretiliyor. Bunlarla beraber, artık daha modern ve gelişmiş makinelerin kullanılması lazım. Üretimi artırmak, kaliteyi yükseltmek için buna ihtiyaç var. Biz hala eski makinelerle çalışıyoruz, yenisini aldığımız zaman kazanamayacağımız endişesi bizi korkutuyor. Çünkü tanıtımı yapılmıyor, destek çıkılmıyor. Nasıl risk alabiliriz. Bunlara bakarak ben de çocuğumu bu mesleğe koymak istemiyorum, geleceğini göremiyorum bu mesleğin. Son ustaları biziz, bizden sonra Kahramanmaraş'ta bu mesleği devam ettirecek kimse kalmayacak, meslek yok olup gidecek. Sanki son gösterisini yapıyor ustalar ve bu bizim son geçit törenimiz olacak sanıyorum. ``
(Fatih YALÇIN)