Çırak yetişmemesinden dolayı
mesleğin kendisinden sonra tamamen kaybolacağını söyleyen Mustafa Kalay, yardım
edilmemesi ve sahip çıkılmamasından dolayı bir meslek dalının daha yok
olacağını belirtti. Belediyenin ya da İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün bu
meslek dalıyla ilgilenmediğini ifade eden Kalay ilgisizlik yüzünden birçok
meslek dalının artık devam etmediğine vurgu yaptı. Külek yapımının zor ve sabır
isteyen bir meslek olduğunun altını çizen Kalay, gençlerin bu özelliğinden
dolayı külekçiliğe önem vermediğini, bunun içinde kendisinden sonra gelecek bir
ustanın olmadığını söyledi. Küleğin tarihi hakkında kısaca bilgi veren Kalay: "
Küleğin tarihi çok eski, Türkler yerleşik düzene geçmeden önce de varmış. Bir
topraktan yapılan kaplar bir de ahşap kaplar kullanılıyormuş." şeklinde
konuştu.
Külek yapımının meşakkatli bir
iş olduğunu dile getiren Hüseyin Kalaycı, küleğin yapım sürecini şöyle anlattı:
"Külek yapımında beyaz dut, siyah dut, sultani söğüt ve ceviz ağacından elde
edilen keresteler kullanılır. Hızarlarda ince tahtalar haline getirilen
malzemenin bir yüzü marangoz rendesi ile perdahlanır. Perdahlanan taraf küleğin
dış yüzüne getirilir. Daha sonra bu tahtalar marangoz boyası ile boyanır.
Boyanan tahtalar ıslatılır ve
tahtaların iyice ıslandığına kanaat getirilince bu iş için özel yapılmış,
yüzeyi geniş talaş mangallarının üzerinde ısıtılır. Bu işlem sırasında ahşap
iyice yumuşatılmış olur ve bu sayede külek yapılırken ahşabın kırılmadan eğilip
bükülmeye hazır hale gelmesi sağlanır. Tahtalar kol gücü ile çevrilen,
merdaneli, gövdesi ahşaptan yapılmış ilkel bir makineden geçirilerek kıvrık hale
getirilir. Bu makinenin içeride dönen merdanesinin dış yüzeyi mutfak rendesinin
yüzeyi gibidir, tırtıklıdır ve demirdendir. Bu sayede ahşabı merdane içinde
kaydırmadan kıvırmaya yarar. Bu demir yüzeyi tırtıklı merdanenin etrafını
çevreleyen yarım ay şeklindeki bölüm ise ahşaptandır. Islanan ve mangallarda
ısıtılan tahtalar bu iki merdane arasından sıkıştırılarak geçirilir. Kıvrık
halde çıkan tahtalar çivilenerek kurumaya bırakılı.
Kuruma işlemi tamamlanan
kıvrık haldeki tahtalar yanmış takunya çivisi ile örs üzerinde teker teker
birleştirilir. Küleğe çakılan çivilerin arkadan çıkan uçları bir iki çekiç
hamlesi ile kıvrılarak bir çeşit perçin haline getirilir. Küleğe alt ve üst
kasnakları geçirilir ve bu kasnaklar küleğe çakılmadan önce üdürgü ile delinir.
Külekçi ustalarının kullandığı üdürgü, kol gücü ile sağa sola dönen; döndükçe
de ucundaki sivri demir vasıtası ile delik açan ilkel bir matkaptır. Bu işlem
çivinin ince ve zarif olan kasnağı yarmaması amacıyla yapılır. Sonraki aşamada
dip tahtaları geçirilir. Külek saplı olacaksa sapları ya da kapaklı olacaksa da
kapakları takılır. Bazı külekler yarım kapaklıdır. Bu durumda küçük deri
parçalardan faydalanarak bir tür menteşe yapılır ve kapağın hareketli kısmının
açılıp kapanması sağlanır."
Külekçilerin imal ettiği
kaplar yoğurt, süt, pekmez, yağ, ayran, su ya da benzeri sıvıların taşınması
veya saklanması amacının dışında da kullanılırdı. Külek eski mutfaklarda nohut,
bulgur, mercimek, fasulye gibi hububatların böceklenmeden ve küflenmeden
saklanmasını da sağlardı.
Külekçiliğin son ustası olarak
şu anda kendisinin kaldığını söyleyen Kalay şöyle devam etti: "Türkiye`de şu
anda bizden başka külek yapan yok. Mesleğin son ustası benim benden sonra bu
işi devam ettirecek kimse kalmadı. Ben
bu işe 1968 yılında, 11 yaşındayken başladım. Artık küleğe talep fazla olmadığı
için satışlarımız da iyi değil. Bu mesleğin kaybolmaya yüz tutmasında bununda
bir etkisi var. Artık plastik kaplar kullanılmaya başlandı, fiyatları daha ucuz
olduğu için onu tercih ediyorlar. Mesela plastik küleğin fiyatı bir lira ise
bizim yaptığımız ahşap külek 10 lira, böyle olunca herkes bir tane küleğe 10
lira vereceğime bir lira veririm diyor. Bunun yanında bunların özel müşterileri
var, bilenler alıyor. Külekçilik
mesleğinin kaybolmaması için desteğe ihtiyaç vardır."
Külek yapımında kullanılacak ağaçları
bulmanın zor olduğuna değinen Hüseyin Kalay şu şekilde konuştu:" Külek yapmak
için ağaçları sanayide bulabilirsek orada alırız bulamazsak gider köylerden
alırız. Sonra sanayide onları kestiririz. Daha sonra aldığımız bu kesilmiş
tahtaları belirli ölçülere göre yaparız ya da müşterinin isteğine göre
hazırlarız. Yoğurt küleği, pekmez küleği, yağ küleği, ekmek küleği ne
isterlerse yaparız. Küleklerin ölçüleri değişiyor, 1 kiloluk külekler var, beş
kiloluk olanları var ve daha fazla alacak şekilde yapılan külekler var. Bu
küleklerde akma olmaz, zamanla tahta şişer ve akmayı engeller. Külek bir süre
ekmeği bayatlatmaz, ekmek tazeliğini korur. Külekler sağlık açısından zararlı
değildir, organik diyebiliriz. Tamamen doğal malzemeden yapıldığı için bu
konuda bir sakıncası yoktur. Küleklerin uzun süre kullanılması için temiz
tutulması gereklidir. Küleklerin fiyatı ölçüsüne göre değişir, 10 liradan
başlar, 50 Liraya kadar çıkar."
Mesleğin kaybolmaması için
desteğe ihtiyaçları olduğunun altını çizen Kalay: "Bu mesleğin kaybolmaması
için Belediyenin, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü`nün destek vermesi gerekir aynı
zamanda koruma altına alması lazım. Usta yetişmesi için gerekli destek
verilmelidir. Mali olarak destek vermeli
ki meslek ayakta kalmaya devam etsin. Çırak yetişmiyor bunun nedeninden bir
tanesi de buradan alacağı paranın onun ihtiyaçlarını karşılayamamasıdır. Bizim
de yeterli gücümüz yok ki vermemiz gereken ücreti ödeyebilelim. Bunun için de
yardım edilmesi lazım ki bizden sonra gelecek külek ustaları yetişebilsin.
Daha önce İl Kültür ve Turizm
Müdürlüğünden bir kişi geldi, sana biraz para ayırdık usta, Müdür Beyle görüşmen
gerekiyor, ben seni ararım gelir görüşürsün, ondan sonra senin paranı verelim dedi. Sonra
da arayan soran olmadı. Ben aradım ne zaman görüşeceğiz, yardım edecek misiniz
diye sordum. Senin şartların tutmuyor, külekçi olarak kaydın geçmiyor, sana
belge düzenlenecek dediler. Ama iki yıldan beri daha düzenleyecekler. Ben
marangoz ustasıyım, zaten külekçiliğin bir ustalık belgesi yok. Marangoz
ustasıyım ve yıllardır bu işi yapıyorum. Olmayan bir şeyi benim almam imkânsız.
Bunun dışında diğer kurumlardan ve Belediyeden kaybolan bu meslek dalından
dolayı kimse arayıp sormadı." diyerek sahip çıkılmadığı için değerli bir meslek
dalının da kaybolmak üzere olduğuna dikkat çekti.
Yaklaşık 60 yıl külek ustalığı yaptıktan sonra 15 sene önce mesleği bıraktığını söyleyen eski ustalardan Hüseyin Külekçi şöyle konuştu: " çırak olmazsa ne olacak yetişen olmazsa meslek nasıl devam edebilir. 15 sene önce mesleği bıraktım, doğduğumdan beri bu işe devam ettim diyebilirim. Çünkü baba mesleğiydi, bize ondan miras kalmıştı. Şu anda 79 yaşındayım, 18-19 yılı çıkarırsan 60 sene bu mesleği yaptım diyebilirim. Çırak gelmiyor bunun sebebi gençlerin kısa yoldan memur olup avantadan para kazanmak istemeleri etkili oluyor. Bu bir el sanatıdır ve çok emek isteyen zor bir iştir. Sabır gerektirir, ağacın kesilmesinden başlayıp onun külek oluncaya kadar geçirdiği sürede hem fazlasıyla alın teri dökeceksin, hem de büyük bir sabırla bekleyeceksin. Gençler buna dayanamıyor, hemen her şey olsun bitsin ve biz paramızı alıp keyfimize bakalım diyor. Teberiğimiz bu ustamız kaldı yani son adam. Teberik demek bir anlamda son olarak kullanılır, korunması için bırakılan emanettir. Bu ustamız da işi bırakırsa meslek Kahramanmaraş'ta tamamen bitti demektir."
(Fatih YALÇIN)