Bu gün günlerden 31 Aralık,
gece yarısına birkaç saat var. Mekanı ağıyla kuşatan halleriyle zamanı
kıymetlendirip, özetin özeti halinde değerlendireceksek eğer, bu günü ve bu günün
bu saatlerini tamda üç cihetten işaretler ve şöyle izah ederiz şeklinde konuşan
Ökkeş Ekberoğlu sözlerine şu şekilde devam etti: ''
- Kabrinde
rahat uyusun, Allah`ın, dirilerin diliyle ölünün duyuşuna sevk ettiği aşk
cümleleri halinde, kabrinde yatan bizi duysun, Allah duyursun. Bu gün cem-ü
cümlesiyle Allah dostlarının şehitliğine şahitlik ettiği sembol şahsiyetimiz,
liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu` nun doğum günüdür. Gönüllerimizi kabrine kadar
yanaştırdık ve bir konfeti yağmuru halinde mezar taşından aşağıya boşaltıyoruz.
- İmkan yağmurlarıyla
modernitenin, insanlığın başına yağdığı bir teknoloji dünyasında
aydınlatılmamış bir kaza, bizim için karartılmış bir cinayettir. Bu anıda içine alıcı bir kapsamda her an,
öfkemizi Muhsin Yazıcıoğlu` nun mezar taşında bilemekte, kuşkularımızı
toprağında tüllendirmekte ve toprak altından sessiz sedasız ilerleyen bir sırrilikle
kısas haklarımızı mezarında depolamaktayız. Şekliyle ister aydınlatılmamış bir kaza,
isterse karartılmış bir cinayet olsun. Yiğidimizin kanına girmiş bir çetenin
muhtevası bizim için şöyle bir mahiyete doğru kıvrılmaktadır.
Hüviyette kaçak ve sinsi,
cinayette kahpe ve sırtlan, organizasyonda kompleks ve heyet. Ve özellikle
imalı ve sert bir tonda söyleyeceğimiz şekilde şu: Ele geçirilemediği her an
bizim için birazcıkta devlet ve hükümet. Komşusuna hırsız girmiş bir adam
hırsızı görürde ışıklarını kapatıp yatarsa, nazarımızda bizzat hırsız, ondan da
öte hırsızlığın doğurucusudur.
İşte şimdi bu an, buradan, tüm
izbe mekan ve kaçak zamanlar boyunca haykırıyoruz:
Yiğidimiz, liderimiz Muhsin
Yazıcıoğlu` nun helikopteri Keş dağlarına çarptığında, akan kan ve çıkan
gürültüye rağmen, ışığını kapatıp yatan mesullerin evini başlarına yıkacağız.
Haberleri Olsun.
-Bulutlardan alemi gözleyecek
irtifalara çıkmış bir milletin, bostan kuyularında yaşayan nem böcekleri
seviyesine düşmüşlüğü nedir? diye
sorarsanız eğer, '' bize bu halin somut misalini verin'' derseniz eğer:
Birkaç saat sonra, yılbaşı kutlamaları adı altında yapılacak rezilliklere
bakında görün deriz. Buhara`dan Anadolu` ya üflenen nefes ne zaman kesildi ki;
Otranto` dan Roma` yı gözleyen gözler ne zaman kısıldı ki. Gırtlağımızı sıkıp nefesimizi kesmek, Gözümüzü
çıkarıp nazarımızı kısmak derdinde Batı dünyası, Haçlı seferleriyle giremediği
coğrafyalarımızda şimdi, hanelerimizin yatak odalarında iğrenç ananeleriyle
dolaşmaktadır.
Ey ezeller ve ebedler boyunca
uzanan mekanda, zamansızlık ürpertisiyle kök salmış millet.
Ey magmadan arşa bir yücelikle,
genişliğine yeryüzüne nizam vermiş devlet. Türk, Kürt, Boşnak, Çerkez, Laz, Osmanoğlunda
kurşundan binalar halinde erimiş, cem olmuş ve yekpare bir bünye halinde
doğrulmuş saffet. İçine doğru derinleş, dışına doğru uzan, ruh köklerindeki
mayanı hatırla ve dalına düşmüş güvelerden kurtul. Çammış, noelmiş, hindiymiş,
yılbaşıymış, piyangoymuş şuymuş buymuş. Ülser gibi, ur gibi midene oturmuş batı
artığı kazuratı kus kurtul. Bu Ananın, atanın ve Allah` ın boynuna astığı bir borç
halkasıdır. Uçsuzluk çöllerinde arasan da kendini, kendin gibi bul kurtul.
Sen, papazların zünnarını
yalasan, katedrallerin çanlarını parlatsan, şövalyelerin atlarını tımarlasan Batılının
gözünde Osmanoğlusun. İğdiş edilmiş idrakini çatlat ve sana biçilmiş papyonlu
simokinden incili kaftanına dön kurtul.
Kundaktaki bebesini kurt
kapmış bir anne gibi, seni Batı Emperyalizminin kültür dişlilerinde çiğnenirken
görmek öz ciğerini kendi dişleriyle çiğnemekten beter bir ıstıraptır bizim
için. Seni, kendi kültür potalarında öğütmek isteyenleri, ta midelerine kadar
şarkıcı ve öz malımızı oradan çıkartıcı bir darbeyle bir gün, öz yurdumuzdan atacağımız
o gün için, kan ter içinde bir tempoyla durmadan çalışacağız, çalışacağız,
çalışacağız. Şart olsun!''
Alperen Ocakları Kahramanmaraş
İl Başkanı Ekbereoğlu: '' Üç cihetten, üç vesileyle, üç muradımızı üç
mesajla böyle verdik. On şiddetindeki bir deprem enkazından binlerce ölü bırakılacak
olsa da kalkmak mümkündür. Esas enkaz, Alperenlerin ruh faylarında meydana
gelecek kırıklarla oluşacak depremlerdedir ki böylesi bir deprem enkazından
kalkış da yoktur.
Bu veçhile Başkanımızın doğum gününü tekrar tekrar kutlar, ölümünün aydınlatılması için mesulleri uyarır, milletimize de Hıristiyanlık kutsallarının kutlanmasına karşı '' Dur! '' demesi için yalvarırız.'' diyerek sözlerini bitirdi.
(Fatih YALÇIN)