Kahramanmaraş esnaflarının dert yandığı konuların başında kaçak satış yapanlar ve işportacılar geliyor.
Bu konuda gerekli denetimlerin
yetersiz olduğunu savunan esnaflar, kaçak satışların insanların sağlığını
tehdit ettiği görüşünde birleşiyor. Esnaflar, aynı zamanda ekonomik olarak
kendilerinin zor durumda kalmasına sebep olan kaçak satıcıların bir an önce
takibe alınıp gerekli işlemlerin yapılması gerektiğinin önemli olduğunu
söylüyor. Esnafların şikâyet ettiği konulardan bir diğeri ise, bir ürün için
gerekli izinlerin alınmadan bazı esnaflar tarafından satışının yapılması.
Birçok basın kuruluşu
tarafından bu konuların gerektiği gibi gündeme getirilmediğini iddia eden
Belediye çarşısında Attar dükkânı olan Kadir Ciğer şu şekilde konuştu: "Televizyondan,
gazetelerden her hangi biri sizin gibi gelip, bize sizin haliniz nedir?
Sorunlarınız nelerdir diye sormuyor. Ama televizyondan neyi görüyorsun? Doktor bilmem
kim, uzman bilmem kim yüzde 98 reklâm ve vatandaşı soymak amaçlı, yüzde 80
afrodizyak, yani cinsel gücü arttırıcı ürünler, satışı yapılmaya çalışılıyor.
Devlet bunun takibini yapıyor ama uzun sürüyor. Bir süre sonra aynı ürünün bir
harfini değiştirerek yeniden piyasaya sürüyorlar. Bu insanlar, yıllarca bunların
satışını yapıyorlar, vatandaşın kanını sömürüyorlar, onları yanlış
yönlendiriyorlar. Sadece bununla kalmıyor, bunlar halkın sağlığını bozuyor,
ölümüne neden oluyor. Onları da kontrol altına alıp, gerekli cezasını veren Devletimiz
var ama kanunlar çok uzun sürede yerine geliyor."
İşi bilmeden yapan insanlardan
dolayı hem kendilerinin hem de vatandaşların zarar gördüğünü dile getiren Ciğer
şu şekilde konuştu: "Bizim en büyük sıkıntımız bilmeyen insanların bu işi
yapmasıdır. Hiç kimsenin kazancında, parasında, pulunda gözümüz yok
elhamdülillah. İki yıldır, üç yıldır, beş yıldır bu işi yapan insanların arabasına
gücüm yetmez. Bu işi nasıl başarıyorlar? Örneğin; Elma isteyene de portakal
veriyorlar, portakal isteyene de portakal veriyorlar, ayva isteyene de portakal
veriyorlar. Ve birine üç liraya, birine beş liraya veriyor, biter mi bu para?
Bizim en büyük sıkıntımız bu, bu sadece bizim sıkıntımız değil insanlığın
sıkıntısı. Çünkü Bilmeden bu işi yapan insanların art niyetle sattıkları
şeylerden vatandaş zarar görüyor. Senin çocuğun zarar gördüğünde bu onun hasta
olması demektir. Çocuğunun hasta olması ailenin hasta olması, ailenin hasta
olması toplumun hasta olması, toplumun hasta olması ülkenin hasta olması
demektir. Zincirleme olarak zararını herkes görür. Bu işi bilenin yapması
lazımdır."
Attarlık mesleğinin
geleceğinin iyi olmadığını söyleyen Kadir Ciğer konu hakkında şunları anlattı:
" Bu mesleğin geleceği bu şartlarda iyi değil. Yarısını eczacı satarsa,
yarısını marketler satarsa, yarısını işportacı satarsa bu bizim işlerimizi
olumsuz etkiler. Biz seksen yıldır işyerimizde kayıtlı olarak satışımızı
yapıyoruz. Sokaklarda gezerken görüyoruz, köşe başlarında 72 derde deva diye
satılan otları görüyorsunuz. Onlara neden satıyorsun diye soran yok, reçeteyle
satacaksın diyen yok, paketle satacaksın diyen yok. İşportacı da biber satıyor
ben de satıyorum. Benim sattığım üründen en ufak bir zarar gören gelip beni
bulacak. Ama bu satıcıdan zarar gören ne yapacak? Kimi muhatap alacak? Önce
kenarda köşede kaçak olarak satış yapan işportacıların ve valizde, çantada
satışların yapılmasının önüne geçilmesi gerekmektedir. Biri köşe başında
satıyor, biri de eline çantayı almış
kılık kıyafeti düzgün bir şekilde satış yapıyor. Ona neden satıyorsun diye
soran yok. Bu çantalı, tipi, kıyafeti düzgün insanlar geliyor benden beş liraya
alıyor, götürüyor devlet dairelerine 25 liraya satıyorlar. Ona niye satıyorsun
diyen yok! Hele işportacılar, hele köylüler, topluyorlar otu 70 derde, 140
derde deva diye ve astronomik fiyatlara satıyorlar. Televizyonlarda da
görüyoruz, biz de beş lira olan orada 100 lira diye reklâmı yapılıyor. Bu
şekilde reklâmı yapılan ve işportacıların yaptığı satışlarda zarar gören
vatandaşlar onları bir daha göremiyor. Fakat görünürde biziz ya, istikamet
Baharatçı, Attar. Nedeni nedir? İşi bilmeyenlerin yapmasıdır. Bunların en
zararlısı hangisi, işportadan satış yapanlardır. Sağlık Müdürlüğü geliyor satış
yaptığımız ürünlerden numune alıyor tahlilini yapıyor. Ürün bozuk çıkarsa gelip
el koyuyor. İşportacıdan nasıl alacak, nasıl tahlil yapacak? Denetimin sıkı
olması lazım bir, bu işi yapan insanlar bir eğitime tabi tutulacak iki. İster
okul olarak, ister kurs olarak bunun eğitiminin verilmesi gerekir. Kısacası,
kaçak satıcılara ve işportacılara karşı denetimler gerektiği gibi yapılmıyor
diyebiliriz."
İşyerlerine yapılan denetimlerde işin ustası olan, işten anlayan insanların da yer alması gerektiğinin önemli olduğunu ifade eden Ciğer şu şekilde konuştu: " Denetimleri bu işten anlayan insanların yapması şarttır. Eczacı arkadaş geliyor işini eğitimini almış, kendi alanında uzman bir kişidir. Ama hangi otun ne olduğunu bilmiyor. Sağlık Müdürlüğü'nden bir şef gelsin, memur gelsin. Onun tahsili, eğitimi var ama bilgisi yok, mesleki yeterliliği yok. Bunun için bu işten anlayan insanların da bu denetimin içinde olması gerekmektedir. Bu işin, sadece bu iş için değil, bütün meslekler için geçerli, eğitiminin alınması elzemdir. Bir şekilde kurs veya okullarda eğitim verilmesi şarttır. Bir işte usta olmak ayrı bir şeydir. Bizim buna ihtiyacımız var."
( M.
Serhat TOPALCA)