Yurdagül, gündemin her an
değiştiği bir ülkede yaşıyoruz diyerek, "Türkiye'de gündem ne kadar değişirse
değişsin, kamu görevlilerinin haklarını geriye götüren, işine aşına göz diken
uygulamaların oluşturduğu gerçek gündem, her zaman varlığını korumuştur"
açıklamasını yaptı. Hükümetlerin
milletin varlığı ile daim olduğunu ifade eden Yurdagül, "milletin mutluluğunun
hükümetlerin başarısı sayıldığı bir ortamda mevcut iktidar, Anayasada vurgulanan sosyal devlet ilkesinin
aksine yapmış olduğu zamlarla, halka, çalışanlara zulmetmiştir." şeklinde
konuştu.
Yapılan zamlarla halka
zulmedildiğini savunan Yurdagül şunları söyledi: "Bu zulmün en yakın göstergesi
2012 yılı içerisinde doğalgaza % 29,3; elektriğe % 20; mazota %13,5; benzine
%12 ve kömüre yapılan %13,9 zamdır. Bu
zamların tüm tüketim maddelerine vatandaşın alım gücüne yansıması ise, kış gününde vahim bir tabloyu ortaya
çıkarmaktadır."
İktidarın 12 Eylül referandumu
ile itirazlarına rağmen sınırlı bir hükmü Anayasal hale getirdiğini ifade eden
Yurdagül şunları söyledi: "Tablonun bu kadar vahim olmasına rağmen, 12 Eylül
referandumu ile kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı vermek üzere yola çıkan
iktidar, konfederasyonumuzun sendikalarımızın tüm itirazlarına rağmen, grevsiz oldukça sınırlı bir hükmü Anayasal
hale getirmiş, iktidarla aynı paralelde olan malum sendika ise, "toplu sözleşme hakkı" kamu çalışanlarına
iktidarca verilmiş bir lütuf gibi grevsiz bir hakkı olduğu gibi kabullenmiş ve
savunucusu olmuştur. Hükümetin toplu sözleşme oyunu bu kadarla kalmamış, Toplu
sözleşmede son sözün söylendiği, kararlarının bağlayıcı olduğu Kamu Görevlileri
Hakem Kurulu'nun ağırlıklı olarak bürokratlardan oluşan yapısı 4688 sayılı yasa
ile hüküm altına alınmıştır. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun vermiş olduğu
zam oranı 2012 yılı ilk altı ayı için
%4, ikinci altı ayı için%4 artışa ve 2013 yılı için ilk altı ay %3
ikinci altı ay için %3 dür. Kamu
görevlilerine hak olarak görülen bu rakama toplu sözleşmede yetkiliyiz diyen
malum sendikalar, konfederasyon ve temsilcisi sessiz kalmış, boynu bükük
izlemekle yetinmiştir."
"Yukarıda özetlenen tablo
toplumumuzun tamamını rahatsız eden bir tablodur" şeklinde konuşan Yurdagül, Özellikle
kamu görevlilerinin özlük haklarının ve sosyal haklarının yapılan mevzuat
değişiklikleri ile geriye götürüldüğünü ve çalışma şartları da her geçen gün
ağırlaştırılarak kabul edilemez hale geldiğini savundu.
Mevcut hükümet tüm gerçeklere rağmen, TBMM'nin
kanun yapmasını dahi beklemeden yangından mal kaçırır gibi yüze yakın Kanun
Hükmünde Kararname çıkarmayı bir beceri gibi görmüş diyen Yurdagül şu şekilde
devam etti: ''Anayasal kurumlar
dahil bir çok kamu kurum ve kuruluşunun teşkilat kanununu değiştirmiştir. Özellikle
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile çalışanların özlük hakları geriye
götürülmüştür. Belirtilen düzenleme ile hükümet eşit işe eşit ücret
uygulamasını hayata geçirdiğini gerekçe olarak ileri sürmüştür. Ancak
uygulamada böyle olmadığı çok kısa sürede ortaya çıkmıştır. Yapılan düzenleme unvan
ve dereceleri eşit olanların eşit ücretinden bahsetmektedir ancak hangi işin
hangi işe eşit olduğunun tanımını yapacak hakkaniyet ölçülerinde bir düzenleme
mevzuatta bulunmamaktadır, bu konudaki mağduriyetler ya görmezden gelinmiş, ya
da bilerek atlanmıştır.''
"FAZLA MESAİ ÜCRETLERİ DEVAM ETMELİDİR"
Yurdagül, kamu
çalışanlarının kamudaki yoğun iş yükü
nedeniyle, hizmetin verimli bir şekilde yürütülmesi için pek çok kurumda mesai
bitiminde ve hafta sonlarında çalışmak zorunda kaldıklarını belirtti.
hayat pahalılığının zorlamasıyla günlük
çalışma saatlerin dışında ödenen fazla çalışma ücretlerinin kamu çalışanlarına
ekonomik katkı sağladığını ve gelirlerinin önemli bir kısmını oluşturduğunu
dile getiren Yurdagül şunları söyledi: '' Yeni yılla birlikte vergilerde,
harçlarda ve birçok kalemde enflasyon oranının çok üzerinde artışlar, zamlar
yaparken, kamu görevlilerinin gelirlerinin önemli bir kısmını oluşturan fazla
çalışma ücretleri kaldırılmıştır. Kamu çalışanları fazla çalışma uygulaması ve
bunun karşılığında ödenen fazla çalışma ücretine güvenerek ileriye dönük
borçlandı, bankalardan kredi kullandı. Şimdiyse kara kara borçlarını nasıl
ödeyeceklerini düşünüyor.''
Yurdagül, Fazla çalışma
ücretlerinin kaldırılması, çalışanların hayat standartlarında ve alım gücünde
ciddi bir azalmaya yol açtığını belirtti.
EK ÜCRETLER
EMEKLİ AYLIKLARINA DAHİL EDİLMELİDİR.
Emekliler ise, hayatlarını
idame ettirebilmek için zorunlu olarak ikinci bir işte çalışmak
zorunda bırakılmaması
gerektiğini ifade eden Yurdagül şunları söyledi: '' Kamu görevlilerinin
aylıklarına ilave olarak ek ödeme, döner sermaye, fon vb. çeşitli adlar altında yapılan ödemeler emekli aylığının
hesaplanmasında dikkate alınmamaktadır. Ülkemizde kamu görevlilerinin
çalışırken aldıkları ücretlerle emekli aylıkları arasında uçurum yaratılmıştır.
Günümüz hayat şartlarında kamu çalışanları emekli olduklarında uğrayacakları
gelir kaybını göze alabilmeleri mümkün değildir. Kamu çalışanları geçim
derdiyle karşı karşıya bırakılmakta, çalışmaya mahkum edilmektedir. EK
ödemelerin emekli aylığına dahil edilmemesi çalışanların emekli olması önünde
en büyük engeldir. Emeklilik süreci çalışanların gelirinde yüzde 50 civarında
azalmaya neden olmakta on binlerce kamu çalışanı emeklilik hakkını
kullanamamaktadır. Ek ödemelerin yeni bir düzenlemeyle bir an önce emeklilik
maaşına dahil edilmesi, bir çok kamu çalışanının emekli olmasını sağlayacağı
gibi, bu nedenle de işsiz gençlerimize istihdam alanı sağlayacaktır.'' (
M.Serhat TOPALCA)