Ülkü Ocakları önünde toplanan
grup adına basın açıklamasını okuyan Şube Başkanı Mehmet Dizibüyük, kendilerine
yönelik bu tür suçlamaların dün olduğu gibi bugün de ülkücüleri
yıpratamayacağını ve yolundan döndüremeyeceğini ifade etti.
SIRRI SAKIK HİÇ BİR DELİL GÖSTEREMEDİ
Sırrı Sakık'ın Bursa'da,
Sakarya'da ve Afyonkarahisar'da yaşanan saldırılardan da Ülkü Ocakları'nı
sorumlu tuttuğunu belirten Dizibüyük, Sakık'ın bunu ispatlayacak hiçbir delil
gösteremediğini kaydetti. Dizibüyük konuşmasına şöyle devam etti: "Üstelik
yalanını yüzüne vuran MHP milletvekillerine "Çirkin sesinizi çıkarmayın. Bu
ülkede sizin politikalarınızdır ki bu savaş devam ediyor. Ret ve inkâr
politikalarının yansımasıdır." demiştir. Bu sözü ile PKK'ya karşı yürütülen
mücadeleyi savaş olarak nitelendirmektedir. Oysa savaş terör örgütü ile bir
hukuk devleti arasında değil, eşitler arasında cereyan eder. Kendini hiç bir
devlete ait hissedememiş ve devlet terminolojisinden habersiz olan insanların
bu tür yanlış ifadeler kullanması olağandır. Daha bir süre önce "Çanakkale'ye
bakın. Orada sadece sizin atalarınız savaşmadı. Sonradan bu ülkeyi kendisine
vatan edenler, Kafkaslardan, Boşnaklardan gelenler, siz bu ülkenin sahipleri
değilsiniz. Haddinizi bileceksiniz. Oradan gelip, hele dağdan gelip bağcıyı
kovma hakkına sahip değilsiniz. Hiç kimsenin bir tek halka hakaret etme hakkı
yoktur." diyen Sakık'ın ret ve inkâr politikasından dem vurup ayrımcılık ve
ırkçılık yapıldığını söylemesi de son derece gülünçtür."
MİLLİYETÇİLİĞİ HEP EL ÜSTÜNDE TUTACAĞIZ
Üniversitelerde de ülkücü
öğrencilere karşı terör örgütü yandaşlarının faaliyetlerinin devam ettiğini
dile getiren Dizibüyük, şöyle konuştu:" Ankara
Üniversitesi DTCF ve Siyasal Bilgiler Fakültesi, Marmara Üniversitesi, Muğla
Üniversitesi ve Sinop Üniversitesi'nde Ülkücü hareket üzerine yönelen ve ağır
yaralanma hadiseleri içeren eylemlere son halka olarak Kars'ta eklenmiştir. Kars'ta
KYK yurdunda Ülkücüler saldırıya uğrarken, daha sonrasında gelişen olaylar
neticesinde terör örgütü yandaşları yurt müdürü tarafından içeriye alınmış,
Ülkücü öğrenciler yurda alınmamıştır. Bu da yetmezmiş gibi terör örgütü
yandaşlarına hiçbir yaptırım uygulanmamış, hatta bir Ülkücü arkadaşımız halen
gözaltında bulunmaktadır. Ülkü Ocaklarına gelen polis müdürünün "Sürece zarar verecek
bir eylem içine girmeyin, itidalli olun." demesi, ülkemizin içinde bulunduğu
durumun vahametini gözler önüne sürmektedir. Görülmektedir ki AKP Hükümeti
yaşanan parçalama ve yıkım sürecinin kesintiye uğramaması için her düzeydeki
memura kadar sistemli bir çalışma yürütmekte ve bu süreci meşrulaştırmak için
elinden geleni yapmaktadır. AKP Hükümeti İmralı süreci ve yıkım projesi
kapsamında tek engel olarak Ülkücüleri gördüğünden, bizleri sindirmek için
elindeki her türlü imkânı kullanmaktadır. Uzun yıllardır Türk Milleti'nin
canının, malının ve manevi duygularının tahribatından sorumlu olan eli kanlı
katil Abdullah Öcalan ile Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği üzerine masaya
oturanlar şunu iyi bilmelilerdir: "Bizler, Türk-İslam Ülkücüleri olarak
birilerinin ayaklar altına almaya cüret ettiği milliyetçiliği hep el üstünde
tutacağız."
Türk bayrakları açan ve
sloganlar atan grup, açıklamanın ardından sessizce dağıldı. (M. Serhat TOPALCA)