Kahramanmaraş Kadın Girişimciler Derneği (KAGİD), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü bir hafta boyunca gerçekleştirdiği ziyaret ve programlarla daha anlamlı bir şekilde kutladı.
KAGİD Başkanı Hatice Koç: "Aslında
Kadınların hak ve hukuk mücadelesi insanlık tarihi kadar eskidir. Kadın
hakları, İnsan haklarından ayrı tutulamaz. Oysa Kadınlara yönelik fiziksel ve
psikolojik şiddet bir insan hakkı ihlali olup kadınlarla erkekler arasında eşit
olmayan güç ilişkilerinin sonucunda ortaya çıkan toplumsal bir sorun ve önemli
bir halk sağlığı problemidir."
Bir hafta boyunca kurum ve
kuruluşları ziyaret eden KAGİD Başkanı Hatice Koç ve dernek üyeleri
Çadırkent'te yaşayan Suriyeli sığınmacı kadınları da unutmadılar. Suriyeli
kadınları ziyarette gerçekleştirilen sohbette, savaştan en çok etkilenenlerin
kadınlar ve çocuklar olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.
Daha sonra 09 Mart Cumartesi
günü Saffronn Hotel'de yine KAGİD tarafından verilen kahvaltıya, dernek
üyelerinin yanı sıra Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan, Kent Konseyi Yürütme
Kurulu Üyesi Kibar Özdemir, Laleder Başkanı Gökçe Özbek ve İkincibahar Huzur
Derneği Başkanı Müzeyyen Kölünk katıldı.
Sıcak sohbet eşliğinde yapılan
kahvaltının ardından konferans salonuna geçildi ve burada konuklara seslenen
KAGİD Başkanı Hatice Koç, yaptığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"8 Mart 1857 yılında ABD'nin
New York Kentin'de kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda
verdiği savaşın ilk mücadele yılıdır.
Konfeksiyon ve tekstil
fabrikalarında çalışan 40.000 işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve
düşük ücrete karşı başlattığı grev, 129 işçinin ölümüyle son bulmuştur.
Daha sonra 1910 yılında
Danimarka'nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Enternasyonale bağlı kadınlar
toplantısında bu yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart
gününün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanması önerilmiştir.
1975 yılında Dünya Kadınlar
Yılı'nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın
tüm kadınlar için Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını
kararlaştırmıştır.
8 mart Dünya Kadınlar Günü Ülkemizde Dünyada
tüm kadınlar arasında bu deneyimlerin paylaşıldığı, tüm kadınların toplumsal
yaşama katılma taleplerinin vurgulandığı önemli bir gün olarak kutlanmaya
başlamıştır. Ve kadının güçlenmesi için; ekonomik özgürlüklerin kazanılması,
kanuni hakların elde edilmesi ve benzeri hakların kullandırılma bilincinin
geliştirilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması ve sorumluluk üstlenilmesi temel
ilke olarak benimsenmiştir.
Tarihin kendini ürettiği yeni
bir dönemden geçiyoruz. 21. Yüzyılda
Küreselleşmeyle birlikte sanayi devriminden bilgi toplumuna geçiş sürecinde
artık ülkelerin kaderi, gelişmiş insan potansiyellerine bağlanmıştır. Dünya nüfusunun
yarısını oluşturan kadınlar da bu potansiyelin en önemli dinamiğini
oluşturmaktadır. Oysa İnsan Hak ve Özgürlüklerinin Anayasal güvencelere
alındığı şu dönemde bizler hala Dünya Kadınlar gününde kadınların insanca
yaşam, fırsat eşitliği ve hak mücadelesinden bahsediyoruz.
Anayasa'mızın 10'uncu
maddesine 'Kadın ve erkek eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama
geçmesini sağlamakla yükümlüdür.'' İbaresi ile bu gün kadın hakları konusunda
her zamankinden daha kararlı ve cesur bir duruş sergilenmektedir.
Aslında Kadınların hak ve
hukuk mücadelesi insanlık tarihi kadar eskidir. Kadın hakları, İnsan
haklarından ayrı tutulamaz. Oysa Kadınlara yönelik fiziksel ve psikolojik
şiddet bir insan hakkı ihlali olup kadınlarla erkekler arasında eşit olmayan
güç ilişkilerinin sonucunda ortaya çıkan toplumsal bir sorun ve önemli bir halk
sağlığı problemidir.
Şiddet aslında hem birey olarak kadını hem de
ailesini dolayısıyla toplumu güçsüzleştirmektedir. Kadınlara yönelik şiddetin
önlenmesinde toplumsal cinsiyet eşitliği duyarlılığının arttırılması ve bunun
için de zihinsel dönüşümün sağlanması son derece önemlidir. Bu nedenle
kadınların insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, toplumsal yaşamda
konumlarının güçlendirilmesi, eşit hak fırsat ve imkanlardan yararlanmaları
amaçlanmaktadır. Kadınların seyircisi oldukları insanlık sahnesine güçlü aktörler
olarak girmesini sağlamak temel hedef olmalıdır.
Bu gün medeniyetlerin
öncelikli meseleleri, gelir dağılımında adaletin sağlanması, yoksulluğun ve
işsizliğin önlenmesi, eğitim, sağlık ve sosyal güvence konuları
oluşturmaktadır. Ve bu sorunlara düşük ücretli istihdam, eğitimsizlik, erken yaşta evlendirilme, kayıt dışı istihdam
ve toplumsal alanlarda düşük temsil sorunları ile kadınlar en çok maruz
kalmaktadır.
Oysaki nesillerin güvenliği ve
toplumsal barışın anahtarı kadınlar. Toplum ailelerden oluşur ve aileler
medeniyetlerin şekillendiği yerlerdir. Aile bireylerin sevgiyle, şefkatle
beslendiği, insani değerlerle kişilik kazandığı ilk toplumsal alandır ve
ailenin temel direği kadınlardır.
Biryandan da ailenin huzuru,
nesillerin emniyet içinde yaşaması, toplumun mutluluğu kadınların omzundaki
yükün hafiflemesine, paylaşılmasına bağlıdır. Günümüzde kadınlar ve erkekler
arasındaki işbölümü çoğu kadın için çifte bir çalışma yükü getirmektedir.
Özellikle çocukların bakımı, yaşlıların bakımı ve ev işleri sorumluluğu
kadınlara tamamen yüklenmekte ve kadınlar bu sorumlulukların altında
ezilmektedir.
Bunun için bir yandan bu yükün
aile bireylerince paylaşılması, aile içi diyalogun sağlıklı kurulması için
çalışmalar yapılması, bir yanda da devletin, yerel yönetimin ve özel sektörün
özellikle çocuk bakımı ünitelerinin sayılarının ve ulaşılabilirliğinin
arttırılması, kadının çalışma saatlerini
ev ve iş arasında dengeleyecek esnek çalışma sisteminin bir an önce hayata
geçirilmesi gerekmektedir. Bu kadınların çalışma yaşamına katılımını da
arttıracaktır.
Ayrıca toplumsal yaşama
katılım, kamu kaynaklarının kadınların özgül ihtiyaçlarının gözetilerek
dağıtılmasını sağlamakla artacaktır. Bunun temelinde Merkezi ve yerel
yönetimin "Cinsiyete duyarlı bütçeleme"
yapması bulunmaktadır.
Bütün bunlar kadınların
sosyal, siyasal ve ekonomik hayata katılımında fırsat eşitliğinin önündeki
engelleri kaldıracaktır. Çünkü artık tüm dünyada ve ülkemizde de anlaşılmıştır
ki kadınların toplumsal hayata tam olarak katılamadığı ülkelerde ilerleme ve
kalkınma da tam olarak sağlanamamaktadır. Biz buna bu yıl 8 Mart kadınlar Günü
kutlamasında Toplum Huzuru ve Barışını da eklemek istiyoruz. Çünkü Allah'ın
bize bahşettiği annelik şefkatini insanlığın barışı ve refahının imarında
kullanabiliriz. Yeter ki biz hayatın her alanında birbirimizin rakibi anlayışı
ile değil; dayanışma ve işbirliği içinde bulunalım."
Başkan Koç'un konuşmasının
ardından Kadınların Çalışma Hayatı' konulu film izlendi ve devamında kadınlar
hayatta yaşadıkları zorlukları ve tecrübelerini anlattılar. Bu anlamda neler
yapılabilir ve çözümleri nedir şeklinde tartışıldı. (Fatih YALÇIN)