Gündem

Gündem Haberleri

Asrın çilekeşi anıldı

Kahramanmaraş Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi'nde Bediüzzamanın Said Nursi'nin vefatının 53. yıldönümü dolayısıyla ‘Bediüzzaman ve Milliyet Anlayışı Paneli' düzenlendi.

Asrın çilekeşi anıldı

Prof. Dr. Ahmet Hamdi Aydın'ın yöneticilik yaptığı panele Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni araştırmacı yazar Kazım Güleçyüz ve eğitimci yazar Halil İbrahim Akgünler konuşmacı olarak katıldı.

Yeni Asya Gazetesi Kahramanmaraş temsilcisi Mehmet Diken yaptığı açış konuşmasında şunları söyledi: "İslam'ın telkin ettiği kardeşlik, insanın kendi milliyetine ver ırkına muhabbet taşıması diğerlerine düşmanlık beslemesine sebep teşkil etmiyor. Bu ölçüler dışındaki insanlığın huzur ve mutluluğunun tesisine çalışan fikir ve ideolojiler son yüzyılımızda birinci ve ikinci cihan savaşlarına ve Ortadoğu'yu ve diğer kıtaları kan gölü haline getirdiğine şahit olduk ve hala oluyoruz. Bilhassa pusulasını kaybetmiş param parça olmuş 1,5 milyar İslam aleminin şu anki durumu biraz sonra anlatılacak olan felaket asrının adamı Bediüzzaman Said Nursi'nin tüm insanlık  huzur ve saadeti için  sunduğu Kuran`i pusulalara devletlerin ve milletlerin ne kadar ihtiyacı olduğunu göreceğiz."

 "İSTİKBAL İNKILABATINDA EN GÜR SEDA İSLAMIN SEDASI OLACAKTIR"

Diken, konuşmasında Bediüzzaman Said Nursi'nin din ve milliyet konusundaki fikirlerinin menfi milliyetçilik yapanlara ders verdiğine dikkat çekti.  Bin yıllık dönemde farklı etnik grupları bir arada yaşatan unsurun ‘dinin, milliyetin hayatı ve ruhudur' düsturuna bağlı olduğunu ifade eden diken şöyle devam etti: " bunun dışında hareket eden milliyet kardeşliğini, İslam kardeşliği yerine hakim kılmaya çalışanı Bediüzzaman, bir kalenin taşlarını kalenin içindeki elmas hazinesi yerine koyup o elmasları dışarı atmak gibi ahmakça bir cinayet olarak nitelendirmektedir. Hala fert, toplum ve devlet olarak bütün Müslümanlar müminler kardeştir ayetinin gereğini yerine getiremiyor." 

Diken, tüm insanların Bediüzzaman'ı ve eserlerini tanıdığı zaman, ‘ümitvar olunuz şu istikbal inkılabatı içerisinde en gür seda İslam'ın sedası olacaktır' ifadelerinin tahakkuk edeceğine vurgu yaptı.

KAHRAMANMARAŞ`TA ŞEHİT OLANLARIN TORUNLARINA KILIÇ ÇEKMEM

Panelist H. İbrahim Akgünler Bediüzzaman'ın sürgün edildiğine ve zehirlendiğine dikkat çekerek şunları söyledi: "Bediüzzaman Van'da iken Şeyh Sait isyanı çıkıyor. Şeyh Sait Üstad'dan yardım diliyor. Üstad, ‘hayır, ben Çanakkale'de şehit olanların, ardından istiklal harbinde, Kahramanmaraş'ta şehit olanların torunlarına kılıç çekmem.' Diyor. Ama bunlara rağmen sürgüne gönderiyorlar. Barla'ya sürgüne gönderdiklerinde, burası küçük bir yerdir burada ölsün gitsin diyorlar. Barla'da kimseyle görüşmesin, konuşmasın diyorlar ama öyle olmuyor. Bir bakıyorsunuz Risalei Nur gibi büyük bir davayı başlatıyor. Risalei Nur gibi hakikaten önümüzde bir medeniyet oluşturacak hadiseyi meydana getiriyor. 8 yıl içerisinde Risalei Nur'un büyük kısımları orada yazılıyor. Ondan sonra hapisler, sürgünler, işkenceler başlıyor. Eskişehir hapsi, burada idamdan yargılanıyor, Kastamonu'ya, Afyon'a sürgün ediliyor, bu süreçler içerisinde sürekli üstada ve talebelerine sıkıntı veriyorlar."

BALDIRAN ZEHRİ İÇMEYE GEREK YOK

Milletin huzuru için Bediüzzaman'ın projelerinden istifade edilmesinin önemli olacağına değinen Akgünler şöyle devam etti: "Güncel bir konu olduğu için söyleyeyim bizim siyasilerimiz baldıran zehrini içeceğiz diyorlar. İşin zorluğunu, barışın, huzurun sıkıntılarını anlatmak için baldıran zehri içmeye razıyım diyorlar. Üstada 19 defa baldıran zehri içirmişler zaten. Bu milletin huzuru, sükunu, imanı ve Kuranı için 19 kez zehir içirmişler. Baldıran zehri içmeye gerek yok, Üstadımızın o projelerinden istifade edilsin netice itibariyle ülke huzura ve sükuna kavuşacaktır."

MENFİ MEDENİYET İNSANLARIN AHLAKINI BOZMAYA TEŞVİK EDER

Medeniyetin Bediüzzaman Said Nursi tarafından müspet ve menfi medeniyet olarak ikiye ayrıldığını anlatan Akgünler şu şekilde konuştu: "Bediüzzaman hazretleri medeniyet meselesini ikiye ayırıyor. Menfi medeniyet, müspet medeniyet. Avrupa'ya şu anda 100 yıl belki biraz daha fazla hakim olan medeniyet tarzı menfi medeniyetti. Menfi medeniyetin temel unsurları Bediüzzaman'ın tarif ettiği şekliyle en önemli birinci maddesi kuvvete dayanmasıdır .kuvvetli olan haklıdır, kuvvetli olan hükmünü geçirir tarzında bir düşünce üretmesidir. İkinci ise menfaattir, her şeye menfaat açısından bakar. Devletler arasındaki münasebetlerde olsun, şahıs bazındaki münasebetlerde olsun menfaat açısından bakar. Üçüncüsü hayat ve temel prensibini mücadele üzerine kurar. Dördüncüsü kitleleri birbirine bağlayan unsurları menfi milliyetçilik ile yani ırkçılık dediğimiz menfi milliyet üzerine kurar. Beşincisi ise heva ve hevesi tahrik eder, insanların ahlaki yapısını maalesef bozmaya teşvik eder. İşte Avrupa medeniyetini esas olarak bu çerçevede değerlendiriyor Bediüzzaman hazretleri. Bu medeniyetin sonuçları olarak iki tane büyük dünya savaşı bize göre insanların karşılaştığı en büyük musibetlerdendir. Sadece ikinci dünya savaşında 70 milyon kişi hayatını kaybetmiştir."

TERÖRÜN TEMEL SAİKİ IRKÇILIKTIR

Avrupa'nın menfi medeniyetinin milletler üzerindeki en büyük tahribatının ırkçılık olduğuna vurgu yapan Akgünler şunları söyledi: "Belki de bu medeniyetin bize en büyük tahribatı ırkçılık noktasındadır. Irçılık, Avrupa'nın bölünsün, parçalansın diye içimize soktuğu hakikaten berbat bir fikirdir. Osmanlıyı parçalayan ırkçılıktır. Yanı başımızda terör hadisesine baktığımız zaman temel saik noktalarının ırkçılık olduğunu görüyoruz."

VEDA HUTBESİ İNSAN HAKLARI MANİFESTOSUDUR

Müspet medeniyet hakkında bilgi veren Akgünler şöyle konuştu: "Müspet medeniyet, İslam medeniyetinde hak önce gelir, önce hak, hukuk adalettir. Ferdin hukukunu gözetmede azami gayret gösterir. Biz medeniyetimizi İslam hakikatleri üzerine kuracağız. İnsan hakları diyoruz, bakın Efendimizin veda hutbesi bir insan hakları manifestosudur. Orada temel mülkiyet hakları, kadın hakları ve diğer temel haklar sayılmıştır. Daha insanlık tam olarak bu noktaya gelmemiştir inşallah gelecektir. İslam medeniyeti yardımlaşmayı teşvik eder, faizin önünü keser işçi ve diğer hakların verilmesini tavsiye eder. Irkçılık yerine Din, vatan ve sınıf birliğini öne sürer. Aynı inanca sahipsek, aynı vatanda yaşıyorsak bunlar bizim birlik unsurlarımızdır. İslam medeniyetinin dördüncü ve beşinci özelliği Allah rızasını hedef alır, insanları faziletli insan yapmaya çalışır."

TÜRKÇÜLÜK DAYATMALARI İSYAN PSİKOLOJİSİNİ DOĞURDU

Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni araştırmacı yazar Kazım Güleçyüz yaptığı konuşmada şunları söyledi: ''Türkçülük adına yapılan dayatmalar baskılar maalesef diğer etnik gruplara mensup insanlarda isyan psikolojisinin doğmasına sebebiyet verdi. Bunun en ileri boyutunu Kürtçülük meselesi olarak görmekteyiz. Osmanlıda da Türkler vardı ve bunlar devleti yöneten bir kavimdi. Ama Türklüklerini ırkçılık olarak öne çıkarmadıkları için bir rahatsızlık söz konusu değildi. Cumhuriyetten sonra bu Türk kimliği etnik bir kimlik olarak ve bir üst kimlik olarak dayatıldığı için diğer etnik gruplarda reaksiyonel bir tepki doğurdu.''

İslamiyetten sonra arap toplumunda kavimcilik esası üzerine inşa edilen anlayışın değiştiğine dikkat çeken Güleçyüz şunları kaydetti: ''Cahiliye döneminde Arap toplumunda, İslam`dan önceki, sosyal bağlar kabileler arası kavmiyetçilik üzerine inşa edilmişti, hatta Arap toplumunun kendi arasındaki taassup  esasına dayanan gerginlikler yaşanıyordu. Ama Kuran`ın tecellisiyle o rabıtalar, kavmiyetçilik esası üzerine bina edilen ilişkiler, gerilimler kesildi ve onların yerine dini rabıtalar öne çıktı. İşte asrı saadette o muazzam inkılabın getirdiği en önemli neticelerden birisi bu kavmiyetçi asabiyeti ortadan kaldırıp aynı inancı paylaşan insanlar olma esasına dayanan bir millet bilincini vücuda getirmiş olmasıdır.''

FARKLI KAVİMLERİN OLMASI DAYANIŞMA İÇİNDİR

Türklüğün İslamiyet`le kaynaştığını ifade eden Güleçyüz şöyle konuştu: ''Bazıları özellikle Türkçü milliyetçiler, Türkçülük yaparken Türklerin bin sene İslam`a bayraktarlık yapmış olan kimliğini de reddederek İslam`dan uzaklaştırılmış bir Türk kimliği oluşturmaya çalışmışlar ve bu aslında Türklüğe de zararlıdır. Türklük böyle bir şey değil, Türklük tam tersine İslam`la kaynaşmış, İslam`la kardeş olmuştur. Allah insanları Adem ile Havva`dan yaratmış ama farklı kavimler olarak oluşturmuş. Bu farklı kavimler olarak yaratılmış olmanın hikmeti, bir birleriyle mücadele etmesi, çatışması için değil yardımlaşması ve dayanışmasıdır. Dünya çapında yapılan en son anketlere göre 1.6 milyarlık Müslüman nüfusu var, bunların hepsi de bizim kardeşimiz. Farklı milletlerden oluşuyor, farklı yerlerde yaşıyor ama İslam ortak anlayışı bizi bir araya getiriyor. Asrı saadetten İslam ile gelen bu şuuru Bediüzzaman tekrar ihya etmenin mücadelesini vermiş.'' (M. Serhat TOPALCA)



1

Kahramanmaraş’ta Tarihi Eser Kaçakçılığı Operasyonu

2

“Her Türlü Afet ve Acil Duruma Hazırız”

3

Kahramanmaraş’ta emlakçılık sektörüne yeni bir boyut geliyor!

4

Sinan Akçıl, Şarkılarıyla Unutulmaz Bir Gece Yaşattı

5

İstiklalspor Basketbol Takımı Fırtına Gibi Başladı! 77-66’lık Zafer