Dünyada nesli tükenen hayvanlar ve bitkiler için bile
harekete geçen sivil toplum örgütleri ve devletlerin, Myanmar'daki vahşete ve
kıyıma neredeyse ses çıkarmadığını ifade eden Türk Parlamenterler Birliği Genel
Başkanı ve TBMM İnsan Hakları İzleme Komisyonu Üyesi Nevzat Pakdil, "Arakan
bölgesinde Budistlerin yaptıkları
insanlık dışı vahşet devam ediyor ve uluslararası kamuoyu olayları görmek
istemiyor ve sesini yükseltmiyor" dedi.
Myanmar'ın Bangladeş sınırındaki Rakhine eyaletinde
(Arakan) yaşayan 800 bin Rohingyalı Müslümanın her gün ölüm, zulüm ve
tecavüzlerle karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Türk Parlamenterler Birliği
Genel Başkanı ve TBMM İnsan Hakları İzleme Komisyonu Üyesi Nevzat Pakdil, "Bir
toplum vatanlarından sökülüyor, evlerinden barklarından oluyorlar, dahası diri
diri yakılıyor. BM'ye göre 90 bine yakın
kişi evini terk etmek zorunda kaldı. Arakan'da 4 milyona yakın Müslüman
nüfustan bahsediliyordu, şimdi bu rakam 800 binlere düştü. Yarım yüzyıldır
zulüm gören Arakan Müslümanları 11 Temmuz olaylarından bu yana daha büyük bir
vahşetle karşı karşıya bulunuyorlar. Her gün onlarcası katlediliyor, kadınlar
tecavüze uğruyor, camiler yakılıyor. Bu duruma dünyanın sessiz kalması ise çok
düşündürücü bir durumdur. Oysa burada bir soykırım uygulanmaktadır" şeklinde
konuştu. Pakdil açıklamasını şöyle sürdürdü:
"VAHŞET KIVILCIMI,
BİR GÜN HERKESİ YAKAR"
"Yaşanan vahşeti ülkelerin görmezden gelmesi kabul
edilebilir bir durum değildir. BM, Sivil Toplum Örgütleri, Devletler eğer bir
hayvan türünün, bir bitki türünün soyunun yok olmaması için harekete geçiyorsa,
bu insanlar için de harekete geçmek zorundadır. Şu unutulmamalıdır ki, vahşet kıvılcımı
bir yangına sebep oluyorsa, bu yangında herkes yanar. Myanmar'da Arakan
Müslümanları her gün katlediliyor. Bu katliamlardan kaçanlar ise komşu ülkelere
sığınmak zorunda kalıyorlar. O kadar çaresizler ki, vahşetten kaçarken komşu ülkeler bile onları
kabul etmiyor ve ölümlerine sebep oluyorlar. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün
raporuna göre, geçtiğimiz günlerde Tayland donanması tarafından, Myanmar`dan
kaçan Rohingyalı (Arakan) Müslümanların botlarına ateş açılması sonucu en az 2
kişinin öldüğü ve sığınmacı teknesindeki kişilerin akıbetinin bilinmediği ifade
ediliyor."
KOMŞU ÜLKELER BU
ÇARESİZ İNSANLARI KABUL ETMİYOR
Türkiye'nin Suriye'den gelen 200 binin üzerinde
sığınmacıyı kabul ettiğini ve bunlara yardımda bulunduğunu ifade eden Türk
Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Nevzat Pakdil, "Suriye'de bir kıyım oluyor
ve buradaki insanlar komşu ülkelere sığınabiliyor. Aynı derecede bir kıyım
Mynmar'da yaşanıyor. Fakat buranın insanlarının sesini duyan olmadığı gibi,
zulümden kaçan bu insanlara herkes kapısını kapatıyor. Nerdeyse yarım yüzyıldır
dünyanın en şiddetli ayrımcılık ve mağduriyetlerine maruz kalan Müslüman
Rohingyalılar, gerçek Myanmar vatandaşı olarak görülmüyor ve ''kaçak
Bangladeşliler'' olarak nitelendiriliyor. Myanmar, `siz Bangladeşlisiniz ülkenize
gidin` derken, Bangladeş ise `Siz Burmalısınız oraya gidin` diyor. On yıllardır
ortada kalmış haldeki Müslümanların durumları da her geçen gün daha
kötüleşiyor. Rohingyalılar, bir köyden bir köye misafirliğe gitmek için bile
resmi makamlardan izin almak zorunda kalıyor. Bangladeş sınırındaki gayri resmi
mülteci kamplarında yaklaşık 300 bin Rohingyalı yaşıyor. Kamplarda elektrik yok
ve içme suyu altyapısı bulunmadığı gibi, ayaklarına giyecek bir ayakkabı,
üstlerine giyecek bir elbiseleri bile bulunmuyor. Bangladeş, Tayland, Malezya,
Endonezya çeşitli gerekçelerle bu sığınmacıları kabul etmiyor. Fakat bu
insanlar için yapılması gereken en önemli husus, kendi vatanlarında rahatça
yaşamalarını sağlamaktır. Barışın tesis edilerek, en temel insan haklarına
riayet edilmesi en doğru tavırdı. Uluslararası kamuoyu hemen harekete geçmek
zorundadır" diyerek açıklamalarını tamamladı. (Selçuk KILINÇ)