İnsanların bir spor
müsabakasında gösterdiği başarıdan dolayı aldığı madalyanın bile büyük anlamlar
ifade ettiğini söyleyen Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve
Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, "Bir şehrin kendi imkânları ile
vermiş olduğu kurtuluş mücadelesine verilen İstiklal Madalyası bu açıdan
dünyanın en onurlu madalyasıdır" dedi.
Çok zor şartlar altında
sürdürülen Milli Mücadeleden zaferle çıkan Türk Milleti'nin bu başarısını
ödüllendirmek isteyen Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin en anlamlı ödülü 5 Nisan
1925 yılında Kahramanmaraş'a verdiğini kaydeden Nevzat Pakdil, "İstiklal
Madalyasının fertlere verildiği bir dönemde şehir olarak Kahramanmaraş'a
verilmesi büyük bir onurdur. Kahramanmaraşlıların o günlerde göstermiş olduğu
alicenaplık, kahramanlık tarihe mal olmuştur. Kahramanmaraşlının bu hasleti
kadim bir gelenek olarak yerleşmiş, vatan sevgisi, bayrak sevgisi, fedakârlık
artarak günümüze kadar gelmiştir " şeklinde konuştu. Pakdil açıklamalarını
şöyle sürdürdü:
"KAHRAMANLIK MADALYASI ŞEHRİMİZİN RUHUDUR"
"Günümüzde şehirlere kimlik
vermek, ruh vermek için uğraşılmaktadır. Bizim kadim geleneğimizde şehrinde
kurumsal ilişkilerin olmayışı bu açıdan büyük bir rahatlık sunar ve şehirlerin
çözümlenmesi gereken sorunlarına her devrin farklı bir alternatif bulmasını
mümkün hale getirir. Bir bakarsınız Ahilik Esnaf teşkilatının şehre kattığı bir
kültürel yapı, bir cami ve külliyenin etrafından kümelenmiş bir manevi
atmosferle karşılaşabiliyorsunuz. Müslümanların bu esnek sorun çözme
metodolojisi ve milletin geri kalanıyla bağlarının sürmesi sayesinde başları
derde girdiğinde, mesela Endülüslülerin Fas'a, Faslıların İran'a rahatlıkla
gitmelerini ve nüfuslarının yarısından fazlasının Osmanlı egemenliğindeki
şehirlerde hayatlarını sürdürmelerini mümkün kılmıştır. Bizim şehirlerimize ve
onun sakinlerine bu esnekliği kazandıran ise doğrudan doğruya inançlar
manzumemizin kendisidir. İslam, bütün problemlerinin içinde çözülebileceği
soyut formlar getirmiş, bu formlar her kültür ve coğrafyada yeniden üretilmiş,
böylece ortak bir çözümleme pratiği Kahramanmaraş'tan Kırım'a kadar kendisini
yüzyıllarca ayakta tutabilmiştir. Fakat son olarak Kahramanmaraş'ın son yüzyılda
göstermiş olduğu Kahramanlığı şehrimize ayrı bir ruh kazanmıştır ve bu ruhun
verdiği manevi iklim eksilmeden devam etmektedir.
Bizim şehirlerimiz kurumlardan
çok insanı esas almış şehirlerdir. Katı kurallardan çok insanın zaman ve
coğrafyaya göre şekillenen ihtiyaçlarına göre çözümler üreten bir anlayışın
eseridir. Esnektir, bu yüzden de belli bir dönemde donup katılaşmaz, sürekli
yenilenebilir. Bu açıdan baktığımızda da Kahramanmaraş hâlâ insan odaklı
çözümler üreten bir şehir olmaya devam etmektedir ve edecektir."(Fatih YALÇIN)