Anadolu Gençlik Derneği Şube
Başkanı Osman Yücel yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi: " Bir yandan
ırkçı emperyalizm küresel sömürü imparatorluğunu perçinlemek için Fas'tan
Endonezya'ya tüm İslam ülkelerini tam denetim altına almaya çalışmakta, öte
yandan da yeryüzünün her köşesinde Müslümanlara yönelik baskı ve şiddet
olayları devam etmektedir. Myanmar Hükümetinin Arakanlı Müslümanlara yönelik
tüyler ürpertici katliamı tüm dünyanın gözü önünde sürmektedir. Arakan'da
Müslümanlara ait ibadethane, okul ve evler içinde insanlar varken
kundaklanılmakta ve yakılmaktadır. En son Yangon şehrinde Müslümanlara ait bir
okul yakılarak 13 çocuk şehit edilmiştir.
"BANGLADEŞ İNSANLIK SUÇU İŞLEDİ"
Arakan'da yapılan katliamların
unutturulmaya çalışıldığını savunan Yücel şu şekilde konuştu: "Geçtiğimiz
dönemde vahşet doruk noktasına ulaşınca artan tepkiler üzerine Myanmar Hükümeti
ile diplomatik temas sağlanmış, konunun üzerine gidiliyor gibi yapılmış ve bir
müddet Arakan katliamı unutturulmaya çalışılmıştır. Ancak sosyal medyaya vahşet
görüntüleri düşmeye devam etmektedir. İnsani yardım kuruluşları ve Arakanlı
Müslümanların temsilcileri de bu görüntüleri doğrulamaktadırlar."
Yücel, Bangladeş'in Arakanlı Müslüman
mültecileri kabul etmemesinin ayrı bir insanlık suçu olduğunu savundu. Bu ülkenin yöneticilerinin takındıkları
tavrın evrensel insanlık değerleri ile bağdaşmadığını ifade eden Yücel şu
şekilde konuştu: "Zaten sadece
inançlarından dolayı Cemaati İslami'nin 91 yaşındaki lideri Gulam Azam'ın ve
arkadaşlarının idamla yargılanması, süreci protesto eden halka karşı öldürmeyle
sonuçlanan şiddet uygulaması da Bangladeş yönetiminin nasıl bir zihniyete sahip
olduğu göstermektedir."
Bangladeş Müslümanlarının öncü isimleri ve
Müslüman birçok bilim adamı Bangladeş'te halan tutuklu bulunmaktadır' şeklinde
konuşan Yücel sözlerine şöyle devam etti: "Arakan ve Bangladeş'te Müslümanların
eş zamanlı olarak baskı ve zulümlere maruz kalması elbette küresel sistemin
efendilerinin bilgisi dâhilinde ve gözleri önünde olmaktadır.
Afganistan'a, Irak'a, Libya'ya
sözde demokrasi ve insan hakları getirmek için askeri müdahale yapan ama netice
itibariyle bu ülkeleri yağmalamak için işgal eden Batı'nın Arakan'da ve
Bangladeş'te yaşanan gelişmeler karşısında sessiz kalması bizi
şaşırtmamaktadır."
GAZZEYE UYGULANAN
ŞİDDET ARTTI
Türkiye'den özür dileyen
İsrail'in Gazze'ye karşı tutumunu sertleştirdiğini söyleyen Yücel şunları
söyledi: "Yeraltı zenginliklerini yağmalamak için Mali'yi işgal eden Fransa
yine bu ülkede terörist faaliyetlerine devam etmektedir. Sözde Türkiye'den özür
dileyen İsrail Gazze halkına karşı tutumunu daha da sertleştirmiştir.
Akdeniz'de Gazeli balıkçılara altı mil olan avlanma bölgesi sınırını üç mile
indirmiştir. Öte yandan Gazze'yi aklına estiğinde bombalamaya devam etmektedir.
Suriye göz göre göre bir iç savaşa sürüklenmiş, bu ülkedeki çatışmaların son
bulması için de tek bir adıma atılmamıştır. Netice itibarıyla çatışmadan,
kargaşadan, terörden beslenen bir küresel sistem vardır. Irkçı emperyalizmin
kafa yapısı budur. Gerektiğinde etnik ayrımcılığı, gerektiğinde mezhep
faktörünü, gerektiğinde inanç farklılığını gündeme getirerek bu bölgelere fitne
tohumları ekerek kanlı yeryüzündeki kanlı iktidarlarını güçlendirme
gayretindedir."
MÜSLÜMANLAR ORGANİZE OLMALIDIR
Arakan, Bangladeş, Suriye ve
Mali'de yaşananlara ümmetin sahipsizliğinin neden olduğunu kaydeden Yücel konu
hakkında yapılacak çalışmalar ile ilgili şunları söyledi: "İki milyara yakın Müslüman nüfusun gerektiği
gibi organize olamaması bu zulümlerin bu coğrafyalarda yaşanmasının temel
sebebidir. Bu zulümlerin her biri uluslar arası tüm İslami platformlarda
gündeme getirilmelidir. Myanmar ve Bangladeş hükümetlerine her türlü platformda
gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. Etnik ve mezhepsel farklılıklar
körüklenerek oluşturulan çatışma ortamlarında ise taraflar sağduyuya
çağrılmalıdır. Müslüman ülkelere NATO ve benzeri yabancı müdahalelere müsaade
edilmemelidir. Müslümanların oluşturduğu tüm sivil toplum kuruluşları Müslüman
ülkelerin hükümetlerini bu meselelerde daha duyarlı olmaya çağırmalıdır. Her
ülkeden ve inançtan erdemli insanlara yaşanan bu katliamlar, işgaller ve
yağmalar doğru bir şekilde anlatılmalıdır. Yaşama hakkı, mülkiyet hakkı,
düşünce ve ifade özgürlüğü, ailenin ve neslin korunması hakkı, akıl sağlığının
korunması hakkı her insanın temel hakkıdır ve bu hakların korunması hususunda
ivedi bir biçimde önlemler alınmalıdır. Emperyalist ülkelerin ve İsrail'in
İslam coğrafyası üzerindeki tasallutuna karşı direnç geliştirmenin en etkili
yolunun hakkı üstün tutan İslam Birliği'nin kurulması olduğu unutulmamalıdır." (M.
Serhat TOPALCA)