Tarih: 04.04.2013 18:03

“Arakan katliamı unutturulmaya çalışıldı”

Facebook Twitter Linked-in

Anadolu Gençlik Derneği Şube Başkanı Osman Yücel yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi: " Bir yandan ırkçı emperyalizm küresel sömürü imparatorluğunu perçinlemek için Fas'tan Endonezya'ya tüm İslam ülkelerini tam denetim altına almaya çalışmakta, öte yandan da yeryüzünün her köşesinde Müslümanlara yönelik baskı ve şiddet olayları devam etmektedir. Myanmar Hükümetinin Arakanlı Müslümanlara yönelik tüyler ürpertici katliamı tüm dünyanın gözü önünde sürmektedir. Arakan'da Müslümanlara ait ibadethane, okul ve evler içinde insanlar varken kundaklanılmakta ve yakılmaktadır. En son Yangon şehrinde Müslümanlara ait bir okul yakılarak 13 çocuk şehit edilmiştir.

"BANGLADEŞ İNSANLIK SUÇU İŞLEDİ"

Arakan'da yapılan katliamların unutturulmaya çalışıldığını savunan Yücel şu şekilde konuştu: "Geçtiğimiz dönemde vahşet doruk noktasına ulaşınca artan tepkiler üzerine Myanmar Hükümeti ile diplomatik temas sağlanmış, konunun üzerine gidiliyor gibi yapılmış ve bir müddet Arakan katliamı unutturulmaya çalışılmıştır. Ancak sosyal medyaya vahşet görüntüleri düşmeye devam etmektedir. İnsani yardım kuruluşları ve Arakanlı Müslümanların temsilcileri de bu görüntüleri doğrulamaktadırlar."

 Yücel, Bangladeş'in Arakanlı Müslüman mültecileri kabul etmemesinin ayrı bir insanlık suçu olduğunu savundu.  Bu ülkenin yöneticilerinin takındıkları tavrın evrensel insanlık değerleri ile bağdaşmadığını ifade eden Yücel şu şekilde konuştu:  "Zaten sadece inançlarından dolayı Cemaati İslami'nin 91 yaşındaki lideri Gulam Azam'ın ve arkadaşlarının idamla yargılanması, süreci protesto eden halka karşı öldürmeyle sonuçlanan şiddet uygulaması da Bangladeş yönetiminin nasıl bir zihniyete sahip olduğu göstermektedir."

 ‘Bangladeş Müslümanlarının öncü isimleri ve Müslüman birçok bilim adamı Bangladeş'te halan tutuklu bulunmaktadır' şeklinde konuşan Yücel sözlerine şöyle devam etti: "Arakan ve Bangladeş'te Müslümanların eş zamanlı olarak baskı ve zulümlere maruz kalması elbette küresel sistemin efendilerinin bilgisi dâhilinde ve gözleri önünde olmaktadır.

Afganistan'a, Irak'a, Libya'ya sözde demokrasi ve insan hakları getirmek için askeri müdahale yapan ama netice itibariyle bu ülkeleri yağmalamak için işgal eden Batı'nın Arakan'da ve Bangladeş'te yaşanan gelişmeler karşısında sessiz kalması bizi şaşırtmamaktadır."

 GAZZEYE UYGULANAN ŞİDDET ARTTI

Türkiye'den özür dileyen İsrail'in Gazze'ye karşı tutumunu sertleştirdiğini söyleyen Yücel şunları söyledi: "Yeraltı zenginliklerini yağmalamak için Mali'yi işgal eden Fransa yine bu ülkede terörist faaliyetlerine devam etmektedir. Sözde Türkiye'den özür dileyen İsrail Gazze halkına karşı tutumunu daha da sertleştirmiştir. Akdeniz'de Gazeli balıkçılara altı mil olan avlanma bölgesi sınırını üç mile indirmiştir. Öte yandan Gazze'yi aklına estiğinde bombalamaya devam etmektedir. Suriye göz göre göre bir iç savaşa sürüklenmiş, bu ülkedeki çatışmaların son bulması için de tek bir adıma atılmamıştır. Netice itibarıyla çatışmadan, kargaşadan, terörden beslenen bir küresel sistem vardır. Irkçı emperyalizmin kafa yapısı budur. Gerektiğinde etnik ayrımcılığı, gerektiğinde mezhep faktörünü, gerektiğinde inanç farklılığını gündeme getirerek bu bölgelere fitne tohumları ekerek kanlı yeryüzündeki kanlı iktidarlarını güçlendirme gayretindedir."

MÜSLÜMANLAR ORGANİZE OLMALIDIR

Arakan, Bangladeş, Suriye ve Mali'de yaşananlara ümmetin sahipsizliğinin neden olduğunu kaydeden Yücel konu hakkında yapılacak çalışmalar ile ilgili şunları söyledi:  "İki milyara yakın Müslüman nüfusun gerektiği gibi organize olamaması bu zulümlerin bu coğrafyalarda yaşanmasının temel sebebidir. Bu zulümlerin her biri uluslar arası tüm İslami platformlarda gündeme getirilmelidir. Myanmar ve Bangladeş hükümetlerine her türlü platformda gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. Etnik ve mezhepsel farklılıklar körüklenerek oluşturulan çatışma ortamlarında ise taraflar sağduyuya çağrılmalıdır. Müslüman ülkelere NATO ve benzeri yabancı müdahalelere müsaade edilmemelidir. Müslümanların oluşturduğu tüm sivil toplum kuruluşları Müslüman ülkelerin hükümetlerini bu meselelerde daha duyarlı olmaya çağırmalıdır. Her ülkeden ve inançtan erdemli insanlara yaşanan bu katliamlar, işgaller ve yağmalar doğru bir şekilde anlatılmalıdır. Yaşama hakkı, mülkiyet hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, ailenin ve neslin korunması hakkı, akıl sağlığının korunması hakkı her insanın temel hakkıdır ve bu hakların korunması hususunda ivedi bir biçimde önlemler alınmalıdır. Emperyalist ülkelerin ve İsrail'in İslam coğrafyası üzerindeki tasallutuna karşı direnç geliştirmenin en etkili yolunun hakkı üstün tutan İslam Birliği'nin kurulması olduğu unutulmamalıdır."  (M. Serhat TOPALCA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —