Milletvekili Ramazanoğlu, gündeme ilişkin
değerlendirmelerde bulundu. Çözüm sürecinden akil insanlara, muhalefetin
tutumundan anayasa değişikliği ve başkanlık sistemine kadar çeşitli konulara
temas eden Ramazanoğlu, daha aydınlık yarınların Türkiye`yi beklediğini
söyledi.
Muhalefetin çözüm sürecinde takındığı tavrı,
"Burada muhalefet belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük
hatalarından birisini yapıyor" diyerek yorumlayan Ramazanoğlu, "Son derece ters
bir konumda kaldılar. Bu ters konumda kaldıklarını şu anda Cumhuriyet Halk
Partisi fark etti ama geri dönüşü zor. Olumsuz tavra o kadar angaje oldular ki,
bu ters konumlarından birden dönmek zorlaştı. Düşünebiliyor musunuz? Şu anda
CHP içerisinde bile çözüm sürecine uygulanan bu engelleyici politikaya karşı
tabiri caizse ciddi bir isyan var" şeklinde konuştu.
Akil İnsanlara yönelik eleştirileri de haksız
bulduğunu ifade eden Ramazanoğlu, heyetin bir Türkiye mozaiği oluşturduğunu
kaydetti. Heyette yer alan siyasetçi, sanatçı, gazeteci ve akademisyenlerin bu
ülkenin bir parçası olduğuna vurgu yapan Ramazanoğlu, "Bunların hiçbiri öyle
dışarıdan yönlendirilecek, güdümlü bir şekilde hareket edecek insanlar değil.
Bunlar toplumda bulundukları konumlara kolay gelmemiş insanlar. Emekleriyle,
göz nuruyla, çalışarak, alın teri akıtarak bu noktalara gelmiş insanlar. Şimdi
onlara taşeronluk' sıfatı atfetmek bu insanlara yapılacak en büyük hakarettir"
ifadelerini kullandı.
23 NİSAN RESEPSİYONUNA ASKERİN KATILIMI
Ramazanoğlu, Silahlı Kuvvetler
mensuplarının BDP`ye rağmen 23 Nisan resepsiyonuna katılacak olmalarına ilişkin
yöneltilen bir soruya ise, "Ülkemizde hiçbir süreç birbirinden bağımsız olarak
düşünülmemeli" yanıtını verdi. Genelkurmay Başkanı'nın, kuvvet komutanlarının
ilk kez 29 Ekim resepsiyonuna hem de eşleriyle birlikte katıldıklarını
anımsatan Ramazanoğlu, şunları söyledi:
"Hakikaten bu birlik ve beraberlik
görüntüsünden büyük gurur duyduk. Aynı şeyin 23 Nisan'da olması tabii ki
hepimize gurur veriyor. Açıkçası ülkemizde hiçbir süreç birbirinden bağımsız
olarak düşünülmemeli. Bu olumlu gelişmeler çözüm sürecinden ayrı düşünülemez,
çözüm süreci de bu olumlu gelişmelerden ayrı düşünülemez. Dikkat ederseniz
ülkemizde çok ciddi bir demokratikleşme, çok ciddi bir özgürleşme ortamı var.
Bu çözüm süreci esas itibariyle sadece etnik unsurlar, etnik gruplar ve sosyal
katmanlar arasındaki barış ve huzur ortamını sağlamakla kalmayacak, bugüne
kadar hepimizin çeşitli nedenlerle mağdur olduğu bir takım dayatmacı uygulamaların
da son bulmasını sağlayacak. Bu çözüm sürecinin tüm ülkemizde hak ettiği
mecraya oturacağına inanıyorum. Kısa bir süre sonra bu sürecin kendi kendini
yönetebileceğine, yani sürecin bir defa kendi mecrasını bulmasından sonra,
dışarıdan yapılacak olumsuz müdahalelerin dahi etkisiz kalacağına inanıyorum.
Çünkü doğru yönetilen süreçler kendi doğal mecrasına oturduktan sonra, artık
kendi kendini yönetmeye başlarlar. Bizler de sadece onu izleriz."
ANAYASA ÇALIŞMALARI VE BAŞKANLIK SİSTEMİ
Yeni anayasa çalışmalarında
100 maddenin yazımının tamamlandığını belirten Ramazanoğlu, bunlardan 30
maddede tam mutabakat sağlandığını ifade etti. Bunun yanında yazılması
planlanan 20 madde daha bulunduğuna dikkat çeken Ramazanoğlu, yapılacak küçük
esnekliklerle uzlaşma sağlanacak madde sayısının artırılacağına işaret etti.
AK Parti'nin meclisteki sayı fazlasına rağmen
tüm siyasi partilerin komisyonda eşit şekilde yer almasını sağladığına değinen
Ramazanoğlu, bu platformda her grubun önerilerini sunması ve tartışmaya açması
gerektiğinin altını çizdi. Başkanlık sisteminin de bu çerçeve içerisinde
tartışılması gerektiğini kaydeden Ramazanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başkanlık sisteminin de tartışılmasından daha
doğal ne olabilir? Hatta başka yöntemler varsa tartışılması istenen, buyurun
onlar da tartışılsın. Şimdi, başkanlık sistemi, esasında zorunlu olarak
gündemimize girmiş vaziyette. Şu anda zaten farkında olsak da, olmasak da, bir
yarı başkanlık sistemi fiilen mevcut. Bunu ben söylemiyorum, anayasa
hukukçularımız söylüyor. Neden? Çünkü Cumhurbaşkanımız artık doğrudan halk
tarafından seçiliyor. Başkanlık sistemi zaten buradan başlıyor. Başkanlık
sisteminin en önemli özelliği nedir? Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından
seçilmesidir. Daha önceden TBMM tarafından seçiliyorken, şimdi halk tarafından
seçilme uygulamasına geçtiğimize göre, demek ki biz başkanlık sistemine geçtik.
Ama bir de Başbakan yani hükümetin başı, görevini ifaya devam ettiğine göre, o
zaman Fransa'daki örneğe benzer bir yarı başkanlık sistemiyle karşı karşıyayız.
Şu andaki fiili durum budur."
Bu fiili duruma karşın anayasada ve yasalarda
henüz uygun değişikliklerin yapılmadığını ifade eden Ramazanoğlu, aksi
takdirde, fiili durumla, anayasal ve yasal durum arasında çelişki oluşacağını
belirtti. Ramazanoğlu, açıklamalarını şöyle tamamladı:
"Demek ki hiçbir şey yapmasak dahi, en azından
`olmazsa olmaz` bir noktadayız. Nedir o `olmazsa olmaz` noktamız? Yarı
başkanlık düzeyinde, anayasamızda ve yasalarımızda ilgili değişiklikleri yapmak
gibi bir görevimiz var. Yoksa fiili durumla, yasal ve anayasal durum bir
çelişki içerisine düşecek. Böyle bir şey olabilir mi? Hem de yeni bir anayasayı
düzenleme aşamasında bu çelişkiler varsın devam etsin' diyebilir miyiz?
Dolayısıyla Avrupa Birliği üyesi ülkeler bizdeki bu çalışmaları dikkatle takip
ediyorlar. Avrupa Birliği Parlamentosu'nun, Avrupa Konseyi'nin de anayasanın
değiştirilmesi sırasında, mevcut durumun da dikkate alınması hususunda
beyanları var. Dolayısıyla aslında fiili durum sistemi, zaten yarı başkanlık sistemi.
Fiili durumu ortadan kaldıramayacağımıza göre, o zaman yasalarımızı ve
anayasamızı bu fiili duruma uygun hale getirmemiz gerekecek."İHA