Kahramanmaraş BBP eski İl Başkanı Kemal Yavuz katıldığı Merkez İlçe Kongresinde yaptığı konuşmada BBP ekibine siyasi taktikler verdi.
Siyasetle uğraşırken bir çıkar
peşinde olmadıklarını söyleyen Yavuz, Merhum Yazıcıoğlu'nun fikirlerini yıllar
sonra çözebildiklerini ifade etti. Samimiyet olmadan kendisi olamayanların
milleti kendileştiremeyeceğini savunan Yavuz, milletin değerlerine sahip
çıkması için öncelikle BBP teşkilatının kendi değerlerine sahip çıkması
gerektiğini söyledi. Barış süreci
hakkında konuşan Yavuz, akil adamları eleştirirken listede yer alan isimlerden
birçoğunun Soros vakfı üyesi olduğunu söyledi.
Bir siyasi parti olmaktan çok
Anadolu'nun sesi olmak için yola çıktıklarını ifade eden Yavuz konuşmasında
şunları belirtti: "Değerli dostlar can arkadaşlarım bizler herhangi bir siyasi
parti gibi amacı siyasi iktidara ulaşmak, iktidarı ele geçirmek, iktidarın
nimetlerine faydalanmak olan bunun için
kurulmuş olan, çünkü yasalarda tüm siyasi partiler böyle belirtiliyor
ama biz bunun için kurulmuş bir siyasi hareket değiliz. Bizler 1992 senesinde
siyasi karar kurultayında ilan edilen Milli Mutakabat çağrısında yer alan 4
temel umde vardı. Bu 4 temel umde çercevesinde siyaset yapan siyaseti de hazır
gayei maksadına bir araç olarak gören gerçek maksadı siyasetin ötesinde olan
Allah'ın rızasına talip olma olan bir siyasi hareketiz. Mecbur muyduk siyasi
hareket olmaya? Değildik ama bunu metod olarak seçtik. Neydi o zamanki 4 temel
umdemiz milli, islami, sivil ve katılımcı bir hareket olacaktık. Biz Milliyetçi
Hareket Partisi'ndeki lider sultasına karşı oradaki oportünizme karşı bir
direniş olarak ortaya çıktık. Anadolu'nun sesi, Anadolu'nun ruhu, Anadolu'nun
Milli refleksi olarak ortaya çıktık. Bu hareket bunun için Anadolu'nun dört bir
tarafında bunun için neşvü nema buldu."
BİZİM MAKSADIMIZ İLLAKİ SİYASİ İKTİDAR DEĞİL İLLAKİ
SİYASET DEĞİL
Amaçlarının oy toplamak
olmadığını, doğruları yapmak ve doğrunun yanında yer almak olduğunu aktaran
Yavuz: "Bu hareket yani sanıldığı gibi çok oy almayla kendisini başarılı
sayacak bir siyasi hareket değil. Matematikle düşünenler, oy sayısıyla
düşünenler, oy kaygısıyla yatıp kalkanlar bu siyasi hareketin içerisinde
kalamadılar ve bundan sonrada kalamayacaklar.
Bu siyasi hareketi iyi
kavrayamazsak yanlış yerde durmuş oluruz. Bu siyasi hareketin maksadı yerli
düşünceyi, milli düşünceyi siyasetin bir söylem aracı olarak kullanmaktan
ibaret hamaset nutukları atıp insanları kendine ikna etmekten ibaret bir
anlayışın ürünü de değildir. Varsın insanlar bize ikna olmasın ama biz doğruyu
yapalım, doğrunun yanında yer alalım, Hakk'ın yanında yer alalım bizim
maksadımız illaki siyasi iktidar değil, illaki siyaset değil. Siyaset olmasa da
olur, şart değil bir siyasi partinin çatısı altında böyle bir anlayış olabilir
mi? Evet Muhsin Yazıcıoğlu böyle bir anlayışın lideriydi. Böyle bir anlayışı
üretti Türkiye'de, yani onun almış olduğu yüzde 1'lerin yüzde 2'lerin gerçek
hinterlandı olmadığını, onun bunun ötesinde Türkiye için, Dünya için ve İslam Âlemi
için bir şey ifade ettiğini sonradan gördük, anladık. İçinde yaşar iken belki
de bu kadar farkında değildik o halde değerli arkadaşlar ne yaptığımıza ve ne
yapmakta olduğumuza dikkat edeceğiz ki ne yapacağımıza doğru karar verelim. "
şeklinde konuştu.
DOĞRUYA DOĞRU YANLIŞA YANLIŞ
Muhsin Yazıcıoğlu'nun en büyük
vasfının samimiyet olmasından dolayı kendilerinin de amaçlarının samimiyet
olduğunu ifade eden Yavuz şunları dile getirdi: "tabiki siyasetinde kendi
realitesi var, bunu yatsımıyorum, bunu ötelemiyorum, bunun gereksiz ve lüzumsuz
olduğunu asla söylemiyorum. Siyasetin icatları varsa bu icatları ifada da kendi
ölçümüz, kendi değer yargılarımız içerisinde tarzımız ve üslubumuz olmalıdır.
Eğer bu yoksa eğer biz insanlık zemininde buluşamıyorsak eğer birbirimizi
anlayamıyorsak, eğer biz bir şeyi söyleyip de başka şey anlıyorsak aynı toplum
içinde bulunmamızın ve hareket etmemizin fazlaca bir manası yok. Muhsin
Yazıcıoğlu'nun en mutebariz vasfı neydi bu hareketin kurucu liderinin vasfı,
samimiyetti. Eğer içinizde samimiyet yoksa eğer biz kendimiz gibi olamıyorsak
milleti de kendileştiremeyiz. Milletin değerlerine sahip çıkabilmesi için biz
önce kendi değerlerimize sahip çıkacağız, hareketimizin değerlerine sahip
çıkacağız, hareketimizin önceliklerini öne çıkaracağız. Bu anlamda büyük birlik
felsefesini ruhuna sindirmiş Ülkücü jargonun kaba profilinin dışında ayrıksı,
nitelikli ve özlü bir hareketin mensubu olmayı içine sindiren yeni bir filizdi
büyük birlik hareketi. Eğer biz bu hareketi bu yapının içerisinde tutamazsak
arkadaşlar bilirsiniz yarında siyasileşiriz, o siyasi çalkantının içerisinde de
kaybolur gideriz. Mhp'den ayrılırken ne dedik, oportinüst dedik, ne demek
oportinüst, faydacı yani biz bir hareketi yaparken onun bize getirdiği faydanın
hesabını yaparak, matematik hesabı yaparak değil, o hareketi doğru olduğu için
yapacağız. Biz burada faydanın peşinde değiliz, hakikatin peşinde olacağız
ölçümüz bu olacaktır, ölçümüz bu olmadığı sürece arkadaşlar yanılırız."
10'DAN FAZLA PARTİ KURULDU KAPANDI
Büyük Birlik Patisi'nden sonra
birçok parti kurulduğunu ancak bunları bazı kaynaklardan beslendiğini savunan
Yavuz şu şekilde konuştu: "Şimdi siyasi hareketler gelip geçiyor Büyük Birlik
Partisi'nden sonra sanırım 10'dan fazla parti kuruldu ve kapandı. Bunlar medya
mensublarının partisiydi yani Televizyon Kanalları olanların partisiydi,
holdingleri olanların partisiydi, arkasında mezhep olanların partisiydi,
arkasında cemaat ve tarikat olanların partisiydi, bunların hepsi başladı ve
bitti. Ama Allah'ın izni keremi ile ve sizlerin üstün gayretleri ile bu hareket
ayakta duruyor."
O KİTLELER ARKAMIZDAN GELSE NE OLUR, GELMESE NE OLUR
Herşeyin aileden başlayarak
yayıldığını söyleyen Yavuz şunları ifade etti: "Değerli arkadaşlar, biz Büyük
Birlik Hareketi olarak güzel ahlak sahibi olan insanlar olmadıkça ki benim
yaşadığım dönem içerisinde güzel ahlak sahibi olarak en mükemmel olan kişi
rahmetli Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'dur. Biz onu sadece bir lider olarak
görmedik abi olarak gördük, arkadaş olarak gördük, örnek alacağımız biri olarak
gördük. Ben kendi adıma orta okuldan beri bir idol olarak gördüm. 40 yıldır da
peşindeydim, 40 yıldır da onun seveni olmanın üzerinde üstün bir vasfımda
olmadı. İşte değerli arkadaşlar, biz böyle bir liderin yanında, etrafında benzer
nitelikte insan kalitesi itibariyle nitelikli arkadaşlarımızın olmasını arzu
ediyoruz. Arzumuz bu, bunu Maraş için konuşuyorum, Maraş'lılar size söylüyorum,
bizler kişisel hayatlarımızı gözden geçirmeliyiz, bizler çıtamızı çok yükseğe
koymuş bir siyasi hareketiz. İlahi Kelimetüllah için Nizamı Âlem, çok büyük bir
iddia. Bizler Türk- İslam medeniyetinin yeniden ihyacısı olmak adına harekete
geçmiş ve bu anlamda yeniden organize olmaya, Anadolu'nun dört bir sathında
yeniden bir diriliş hamlesi gerçekleştirme adayız. O halde bu dirilişi
ruhumuzda yaşayacağız, özümüzde yaşayacağız, benliğimizde yaşayacağız, bu
hareketlerimize yansıyacak, bu halimize yansıyacak, bu muamelelerimize
yansıyacak. Bizler eğer davranışlarıyla, kişiliğiyle, alışverişiyle, gündelik yaşayışıyla,
aile hayatıyla örnek olmadığımız müddetçe o kitlelerin arkamızdan geleceğini
sanmayın. Kaldıki kitleler arkamızdan gelse ne olur, gelmese ne olur, aslolan
bizim kendi vazifemizi yapmamızdır. Biz doğru olanı yapalım üzerimize düşeni
yapalım, Başkan'ın amaçlarına uygun yaşayalım, uygun davranalım, uygun siyaset
yapalım varsın sonuç ne olursa olsun. Bize düşen şey kendimizden başlayarak,
eşimiz, çocuğumuzdan ve ailemizinden başlayarak, 20 yıllık pratikten söylüyorum
arkadaşlar, 20 yıllık pratikten teşkilatımızın içerinde mahalle teşkilatımızın
içerinde delegelerimizin içerisinde, kendine ve ailelerine sahip çıksınlar emin
olun bu sizin sokakta her gün çalışıyor olmanızdan daha kıymetli bir sonuç
verecektir. Siyasal taktik olarak söylüyorum, bunları ihmal etmeyeceğiz. Böyle
bir anlayışla siyaset yapacağız, yaptığımız herşey insanlık zemininde kabul
görecek. Sonra da yaptığımız herşey Güzel Ahlak'a uygun olacak ve Milli
Mutabakat çağrısı çercevesinde bir siyaset yapacağız."
TÜRKİYE'Yİ TEHDİT EDİYOR
Akil Adamlar'ın Yahudi asıllı bir iş adamının vakfında görev alan kişilerden oluşturulduğunu ve Türkiye'yi tehdit ettiklerini belirten Yavuz şu şekilde konuştu: "Şimdi ben hep kafa yoruyordum bu Akil'ler ne iş yapıyor? Allah aşkına bunlar tepki topluyor, bu süreci de baltalıyor bunlar aptalmı ki Akil'leri durmadan gezdiriyorlar diyordum. Bunu anlayabilmek için söylediklerine bakmak lazım ben de söylediklerine baktım, şimdi Baskın Oran ne söyledi İzmir'de arkadaşlar, Baskın Oran İzmir'de dediki; bu süreci tıkamasınlar, bu Türkiye için bir fırsattır yoksa Avm'lere giremezler, evinden kimse dışarı çıkamaz, kan gölünde yaşar Türkiye dedi. Yani Türkiye'yi tehdit ediyor. Kim Baskın Oran? İşte hepimizin bildiği, meşrebinden öte damalarındaki kana kadar bildiğimiz bir insan. Peki, bunlar ne diyor, ne oluyor bunları görebiliyormusunuz değerli arkadaşlar burada olan şeyleri görebiliyor musunuz? Yani birileri başkalarının ağzından Türkiye'yi tehdit ediyor bunu kabul etmezseniz kan gelecek diyor. Birileri, diğer taraftan da şunu tehdit olarak söylüyor, eğer Apo serbest bırakılmazsa bu süreç tıkanır diyor. Oyunu anlıyormusunuz, bu tezgâh Türkiye'den gelmiyor, 63 kişilik listeye dikkat ederseniz listenin 3'te 2'si Soros Vakfı'nın doğrudan üyesi olan, onun adına çalışan, onun adına rapor hazırlayan ve oradan para alan insanlar. Soros kim Yahudi kökenli Amerikan iş adamıdır. Özellikle Doğu Avrupa'da birçok Turuncu Devrim'de imzası olan bir kişidir. Şunu hemen sorabilirsiniz biz hangi Turuncu Devrim'e tabi tutuluyoruz acaba diye. Bu soruyu sordurmakla yetiniyorum."
(M.
Serhat TOPALCA)