Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ)
tarafından Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi'nde düzenlenen konferansta konuşan
Kılıç, yeni anayasa çalışmalarından ifade özgürlüğüne, Laiklik konularından
inanç özgürlüğüne kadar çeşitli konularda değerlendirmelerde bulundu.
Yeni anayasa çalışmaları için kurulan uzlaşma
komisyonunu, kırmızı çizgilerin ortaya çıkmasıyla birlikte uzlaşamama
komisyonuna döndüğünü dile getiren Kılıç, yeni anayasa konusunda kırmızı
çizginin insan onuru olması gerektiğini işaret etti.
Anayasa Mahkemesi'ndeki görevlerinde 23 yılı
geride bıraktığını kaydeden Kılıç, şöyle konuştu:
"23 yıllık bu süre içerisinde eğer anayasa
nedir' diye bana sorarsanız. Söyleyeceğim bir tek kelime vardır. Anayasa
eşittir insanlık onurudur. Bunun dışında hiçbir şey değildir. Dünyanın ve
özellikle Avrupa'nın birçok ülkesinde insanlık onuru değiştirilemez,
değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeler arasına girmiştir. Eğer siz
değiştirilemez madde istiyorsanız işte değiştirilemez madde budur. İşte
insanlık onurudur, insanlık onuru bu kadar kıymetli bir şeydir. Bu onuru ihlal
ettiğiniz zaman bu onuru örselediğiniz zaman, o insanlıktan çıkıyor o insan."
Yüksek yargının geçmişte aldığı kararlara
ilişkin sert ifadeler kullanan Kılıç, uygulamadan doğan sorunlar olarak
nitelendirilen konularda yargı iktidarının baş rolleri oynadığını belirtti.
Kılıç, "Yargıya baktığınız zaman maalesef şunu gördük. Halka şöyle baktılar,
mademki siz bizim arzu ettiğimiz, bizim söylediğimiz ya da bizim ortaya
koyduğumuz bu ideolojinin mensuplarına oy vermiyorsunuz ben de sizin oy
verdiğiniz insanları çalıştırmamak suretiyle, engellemek suretiyle sizden
intikam alacağım dedi ve intikam aldı. Şöyle bir geriye bakın. Kendi kurumumda
başta olmak üzere, ekonomik alanda, sosyal alanda, siyasal alanda, yasama
organının ya da yürütme organının yapmak istediği şeyleri engellemekten başka,
hatta hatta çok daha ileri giderlerse kapatmaktan başka bir şey yapmadık. O
günler geride kaldı inşallah. Onları yaşamayacağız. Bunları yaşamayacağız hiç
merak etmeyin. Size artık aydınlık bir Türkiye'nin müjdesini veriyorum" diye
konuştu.
"ANAYASA MAHKEMESİ'NİN SİCİLİ PARLAK DEĞİL"
Geçmişte yaşanan parti kapatmalarına değinen
Kılıç, 2000'li yıllara kadar 25 partinin kapısına kilit vurulduğunu anımsattı.
AK Parti'ye açılan kapatma davasına ilişkin de görüşlerini de dile getiren
Kılıç, bu durumu ancak zalimlik' olarak yorumlayabileceğini kaydetti. Kılıç,
şunları ifade etti:
"Düşüne ve düşünceyi yazma özgürlüğü konusunda
yaşananları ülkemizde hep beraber hatırlayalım. Neler olmadı. Ve bunda herhalde
sicili çok parlak olmayan kurumların başında benim kurumum geliyordu. Anayasa
Mahkemesi 2000'li yıllara kadar 25 tane parti kapattı. Bazı gerekçelerle
partilerin kapısına kilit vurduk ve ülkeyi partiler mezarlığına çevirdik. Bu
ülkede yüzde 47 seçmenin oy verdiği bir siyasi parti gazete küpürleriyle
kapatılmaya kalkıldı. Gazete küpürleriyle ne yazık ki. Konuşamıyoruz,
söyleyemiyoruz, belki çok şeyler söylenir bununla ilgili. Kapalı kapılar
ardında olup bitenleri, elbet bir gün tarih yazacak. Ama şuna inanın. Bunu
ancak bir tek kelimeyle ifade edebiliyorum. Bu zalimlikti başka hiçbir şey
değildi".
"İKNA ODALARI UTANÇ VERİCİ, ONUR KIRICI BİR
HADİSEYDİ"
Düşünce ve ifade özgürlükleri konusunda
yaşananların inanç özgürlükleri noktasında da görüldüğünü vurgulayan Kılıç,
öğrencilerin iki kimlikle üniversiteye gitmek zorunda kaldığını söyledi. "Şimdi
bu kızlarımız okula gidince rejim mi değişti, bu çocuklar ülkeyi kana mı
buladılar" diyen Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İfade özgürlüğü, konusunda bunları yaşadık.
İnanç özgürlüğü konusunda az mı şeyler yaşadık. Hepiniz biliyorsunuz
yaşananları. Buradaki üniversiteleri kardeşlerim. Görüyorum hepsini. Bugün
üniversitelerine rahat rahat giriyorlar. Tahsillerini yapıyorlar. Ne oldu,
rejim mi değiştirdiler. Ne oldu bu çocuklar, ülkeyi kana mı buladılar. Ne
yaptılar bunlar. Okumaktan, tahsil yapmaktan, geleceğin Türkiye'sini, aydınlık
Türkiye'sini kurmak için kendilerini yetiştirmekten başka ne yaptılar bunlar.
Bu yavrular çift kimlikli yapıldı. Ceplerinde iki tane kimlikleri vardı. Biri
sağı cebinde birisi sol cebinde. Okulun kapısına kadar bir kimlikle geldiler.
Okulun, üniversitenin kapısından girdikten sonra ikinci kimlikleri ortaya
çıktı. İkna odalarında ikna edildiler ve kimliklerini değiştirerek içeriye
girdiler. Bu ne utanç verici, onur kırıcı bir hadiseydi bu. Kimin hakkı vardı
bu insanları çift kimlikli yapmaya".
Geçmişte bazı kavramların içi yanlış
doldurularak olmadık şeyler yapıldığını vurgulayan Kılıç, ordu mensuplarının namaz
kılmasının disiplinsizlik sayılarak bunların görevlerinden uzaklaştırıldığını
işaret etti. Dünyada baskın laiklik anlayışının Amerika, Fransa ve Türkiye'de
görüldüğünün altını çizen Kılıç, sözlerini şöyle tamamladı:
"İçi yanlış doldurulan kavramlarla bunlar hep
izah edildi. Laiklik adı altında, olmadık maskaralıklar çıkardık ortaya. Din
ya da dinsel duygular, inançlar ancak ve ancak kalplerde olabilir. Kalplerin
dışına taşamaz. Kalbin içinde kilitli kalacak.' Nasıl olacaksa. Böyle bir
anlayışla tarif edildi. Dünyada sadece 3 ülkede baskın bir laiklik uygulaması
vardır. Amerika, Fransa ve Türkiye. Diğer yerlerde de var ama bu 3 ülkede
farklıdır. Ne Amerika'da ne Fransa'da bile böyle bir şey yoktu. Ama biz Türkiye
de bunun içini böyle doldurduk."
KILIÇ'A FAHRİ DOKTORA ÜNVANI
Öte yandan, Kılıç'a, KSÜ Senatosu'nun
kararıyla sosyal bilimler alanında fahri doktora ünvanı verildi. Kılıç'ın
cüppesini KSÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Fatih Karaaslan giydirdi. İlgiyle
izlenen konferansa, Vali Şükrü Kocatepe, Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, AK
Parti Kahramanmaraş Milletvekilleri Dr. Yıldırım Ramazanoğlu, Sıtkı Güvenç,
Baro Başkanı Metin Doğan ve çok sayıda davetli katıldı. İHA