Uzm. Dr. M. Ali Varkal'ın
yöneticilik yaptığı panelde, Uzm. Dr. Hayati Sınır, Uzm. Dr. Mihriban Varkal,
Yar. Doç. Dr. Ramazan Karanfil ve Cumhuriyet Savcısı Uğur Koç panelist olarak
katıldı.
Uzm. Dr. Hayati Sınır Çocuk
istismarına çocuk ruh sağlığı yaklaşımı konulu sunumunda Avrupa'da ve
Amerika'da cinsel istismar konusuna daha ağırlık verildiğini aktararak şöyle
konuştu: "Ergenlerin yaklaşık yüzde 35'inde en az 1, yüzde 14,3'ünde de en az
2, yüzde 5,6'sında da en az 3 değişik tür yani fiziksel, cinsel, ihmal
istismar, bunların hepsine maruz kaldıkları anlaşılmakta. Cinsel istismar
bilindiği gibi kötüye kullanma yani iyi niyeti sömürme anlamına gelmekte.
Cinsel istismarda hepinizin bildiği gibi yetişkin bir kişinin cinsel arzu ve
isteklerini karşılamak için bir güç kullanarak olabilir tehdit, kandırma
yoluyla olabilir. Çocuğun bu cinsel arzu ve isteklerinin kullanılması, tabi
cinsel istismar ergenler tarafından çocuklara yönetildiği gibi, kendi yaşıtları
tarafından da olmakta. Burada tabi yaş faktörü önemli, 4 yaş ve üstü olduğunda
da yine küçük çocuğun zorlama ya da ikna ile cinsel haz amaçlı aktivitelere
maruz bırakılması da yine cinsel istismar olarak adlandırılmakta. Batı
toplumunda Avrupa'da Amerika'da daha farklı olarak ele alınıyor, onlar şuan
bizden daha duyarlı bu konularda. Yani bir çocuğun yüzünü okşadığınızda veya
bizim geleneksel sevme stillerimizle sevdiğimizde bile bunlar bazen istismar
olarak bile ele alınabilmekte. Ama dediğimiz gibi cinsel birleşme, cinsel
birleşmeye teşebbüs, genital temas, genital bölgeye doğrudan veya sözlerle
okşanması, teşhircilik cinsel istismar olarak ele alınmakta."
YAŞLARA CİNSEL İSTİSMAR ORANLARI
Yaşlara göre cinsel istismara
maruz kalan çocuklar hakkında bilgi veren Sınır şöyle konuştu: "Yaşlara göre
dağılımına baktığımızda daha çok 8"11 yaşta böyle bir pik yaptığı, 12 yaş ve
üzerinde de yüzde 35 gibi bir oranda görünmekte. Daha çok kızlarda 3"4 kat gibi
daha fazla cinsel istismar vakaları rastlanmakta. İstismarcının özellikleri
genelde erkek ve yüzde 80'ide çocuğu tanıyan biri tarafından yapılmakta. Yine
istismara uğrayanların bazı çalışmalarda yüzde 71 gibi kız, yüzde 29 gibi erkek
olduğu gözlenmiştir. Vakaların yarısında
yenileyici cinsel istismar tarif edilmektedir. Yani burada cinsel istismar
vakalarının yenileyici olması çok ilginç çünkü bu tür durumlarda çocuk yaşadığı
tramvayı tekrar tekrar yaşantılama deneyimlerine giriyor. Bu nedenle uğramış
olduğu cinsel istismarı tekrarlıyor ve o tür durumlara daha çok maruz kalıyor.
Bu çocuklar tekrar eden cinsel istismar tespit edildikten sonra bile tekrar
eden yıllarda cinsel istismarla ilgili risk altında kalan çocuklar oluyor. Yine
cinsel istismar vakalarının çok büyük oranı da mağdurun tanıdığı birisi
tarafından uygulanmaktadır. Kan bağı olan veya tanıdığı birisi tarafından
olduğu zamanda bu ensest vakalar olarak değerlendirilmekte. Tabi kızlar
açıklama yapmaya daha meyilliler, erkekler daha sık olarak bu durumu
saklıyorlar. Erkekler de görülen cinsel istismar vakaları daha travmatik
oluyor."
ÇOÇUKKEN İSTİSMARA UĞRAYANLAR DAHA SONRA BUNU ATLATMAK
CİNSEL İSTİSMARDA BULUNUYOR
Türkiye'de aile içi istismarın
da gözlendiğini ve istismarcıların çoğunluğunun erkekler olduğunu açıklayan
Sınır şu şekilde konuştu: "Ülkemizde yapılan çalışmalar var, aile içi cinsel
istismarın oranı yine yüzde 1,4 gibi bir oran bildirmiş bazı çalışmalar. Yine
erişkinlerde yapılan çalışmalarda da geriye dönük istismar sorgulandığında
çocuklukta cinsel istismar oranı yüzde 2,5 olarak tespit edilmiş. Başka bir
çalışmada da akran istismarının yüzde 33,3 olduğu, bir erkek akraba tarafından istismarın yüzde
7,4, baba istismarının yüzde 14,8 yabancı istismarının da yüzde 25,9 olduğu
bulunmuş. İstismarcının çoğunluğu erkekler,
yüzde 10"15 gibisi de kadın. Aile içi istismarda da en çok suçlu baba,
babaların istismarı ülkemizde ve dünyada daha sık görülüyor. İstismar edenlerin yüzde 31'i ev içinde, yüzde 54'ü ev dışından ve yüzde 15'i de
yabancı. Yine istismar eden babalar da psikososyal gelişimlerinde bir duraklama
olan ve muhtemelen kendi çocukluk dönemlerinde cinsel istismar öyküleri çok
büyük bir oranda oluyor. Çocukluğunda istismara uğramışsa bir kişi yetişkin
olduğu dönemde o anılarını bu sefer farklı bir konumda denemleyerek o travmayı
atlatmaya çalışıyor."
AİLE İÇİ İSTİSMARIN NEDENLERİ
Aile içi cinsel istismarın
nedenlerine değinen Sınır konu hakkında şunları dile getirdi: "Ailelerin
özelliklerine baktığımızda ise evlilik sorunları aile içi çatışmaları olan anne
babalık görevini yerine getiremeyen, ebeveyn çocuk ilişkisinde bozukluk olan ve
ebeveyn uyum sorunu olan ailelerde cinsel istismar oranı daha sık
gözleniyor. Yine olayın gözlendiği aile
genellikle düzensiz ve işlerine yerine getiremeyen bir aile olarak
tanımlanıyor. En sık tanımlanan ise baba aile içinde güç kullanarak ve baskı yoluyla
elde ettiği katı ve ataerkil bir aile yapısı olduğu bildirilmiş. Yine çocuk
cinsel istismarında babada alkol ve madde kullanımının yanı sıra yasa suçluluk
oranı ve anti sosyal davranışlar yüksek davranışlar yüksek bulunurken annede
depresyon oranı yüksek olarak bulunuyor."
VÜCUTLARINA KARŞI KIZGINLIK DUYUYORLAR
İstismara maruz kalmış çocukların
birçok sorunla karşı karşıya kaldığını belirten Sınır şunları ifade etti:
"Çocukluk çağında cinsel istismara maruz kalmış olanlar kendilerini zarar
görmüş ve diğer çocuklardan farklı olarak görmekte. Genellikle vücutlarına
karşı kızgınlık içeren duygulanım içerisine girerler ve kendilerini kirli ve
iğrenç hissederler. Bazılarının bedenlerine karşı öfke içinde oldukları
saptanmıştır. Bu nasıl tespit ediliyor çocuk anlamsız şekilde kendine jilet
atıyor veya intihar girişimleri oluyor veya öfke nöbetlerine giriyor. Çocukluk
istismarı ve ihmali çocukların gelişimsel süreçlerini kesintiye uğratarak
gelecekte bir dizi olayı harekete geçirerek uyum bozukluğu, davranışsal
sorunların olasılığını artırmaktadır. Çocuğun yaşı küçüldükçe bundan etkilenme
olasılığı daha da artmakta."
İSTİSMARA MARUZ KALMIŞ ÇOCUK NASIL ANLAŞILIR
Çocuğun cinsel istismara maruz
kalıp kalmadığını anlamak için dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında
konuşan Sınır şunları kaydetti: "Kendi yaş gelişim düzeyine uygun olmayan
cinsel bilgiye sahip olması, resimlerinde, oyunlarında, davranışlarında cinsel
içerikli temaların olması, sık ve ortalık yerde yapılan aşırı masturbasyon,
konuşmasında cinsel içerikli sözcüklerin sık kullanılması, yalnız kalmak
isteme, uyku sorunları, altını ıslatma ve kaka kaçırma, kendini yaralayacı ya
da risk alıcı davranışlar ve dürtüsellik özellikle 10 yaş altı çocuklarda
görülen tepkiler. Bu tür belirtileri olan çocuklarda öncelikli olmasa bile
cinsel istismarın akla gelmesi çok önem arz ediyor. Çünkü erken teşhis bu tür
çocuklarda gelişebilecek psikopotolojileri önlemede çok önemli."
AİLELER NELER YAŞIYOR?
Cinsel istismara maruz kalmış
çocukların ailelerinin yaşadıkları hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Mihriban
Varkal şöyle konuştu: "Çocuğu cinsel istismara uğramış ebeveyn ne yaşar,
çocuğunuzun cinsel istismara maruz kaldığını, bir erişkinin çocuğunuza zarar
verdiğini düşünmek gerçekten dehşet verici bir şey. İlk önce şok yaşarlar, ne
oluyor bunu anlayamazlar, sonrasında inkâr ederler, böyle bir şey olamaz yanlış
anlamışsındır derler. Hele de aileden, yakın biriyse bunu baban yapmış olamaz,
dayın çok iyi birisi, komşu veya falan bey, hanım nasıl olur çok temiz bir aile
diye inkâr edilme olur. Hatta bu inkâr öyle boyuta varır ki anne çocuğun
istismar hikâyesini kabul etmez. Sonrasında bu benim çocuğuma nasıl yapılır
diye istismarcıya karşı öfke duyarlar, zarar vermek isterler ona. Aslında öfke
işe yarayan bir mekanizmadır çünkü polise başvurmasına, idari makamlara
başvurmasına neden olur. Sonrasında suçluluk duyarlar, ben kötü bir anneyim,
kötü bir babayım, çocuğuma sahip çıkamadım ya da iyi eğitim veremedim,
etrafındakileri denetleyemedim, yalnız bırakmamalıydım."
SANKİ HER ZAMAN ZARAR GELECEK GİBİ DÜŞÜNÜYORLAR
"Bu konuda hiçbir şekilde
unutulmaması gereken bir şey vardır, tek suçlu istismarcıdır, her aile çocuğunu
elbette korur, ailede sorunlar olsa bile."şeklinde konuşan Varkal sözlerine
şöyle devam etti: "Sonrasında aileler utanç duyarlar, bu utanç maalesef toplum
tarafından da onlara verilir. Bazen çocukların o istismara maruz kalan çocukla
görüşmesi engellenir, sanki ondan bir hastalık, bir kötülük, bir kir
bulaşacakmış gibi, çocuğa bunu söyleyebilirler sen böyle olmuşsun gibi. Aile
damgalanabilir, bazen mahalleden taşınmak zorunda bile kalıyorlar, diğer
aileler görüşmüyor onlarla, bu durumdan çok utanıyorlar, kendileri kimsenin
yüzüne bakamıyorlar. Hâlbuki asıl utanması gereken kişi istismarcıdır.
Sonrasında hayattan çok korkuyorlar sanki bir her zaman bir zarar gelecek gibi
düşünüyorlar. Mutsuzluk yaşanıyor ve depresyon yaşamalarına sebep oluyor."
Bir araştırma sonucuna göre
cinsel istismara uğramış çocukların ailelerinin yüzde 40'nın hayat boyu travma
sonrası stres bozukluğu kriterlerini taşıdığı gözlenmiştir. Yani bu ailelerin
üçte biri tam da düzelemiyor. Aynı zamanda istismara maruz kalmış çocukların
sorunlarını, aileleri ciddi sorun yaşayan çocuklara göre daha kolay
atlattıkları saptanmıştır."
BAŞIMIZI KUMA SOKMAKLA SORUNLARI ÇÖZEMEYİZ
"Çocuk Cinsel İstismarı
Olgularına Profesyonel Yaklaşım'' konulu panelde, çocuk istismarında
hukuksal süreci anlatan Cumhuriyet Savcısı Uğur Koç yaptığı konuşmada:
"Başımızı kuma sokmakla istismar gibi sorunların olmadığını söyleyemeyiz."
dedi.
Çocuk istismarının kanunen,
vicdanen ve din açısından önemli sorumluluklar taşıdığını belirten Koç, şunları
kaydetti:''Başımızı kuma sokmakla istismar gibi sorunların olmadığını
söyleyemeyiz. Maalesef çocuk cinsel istismarı Türkiye`de de var,
Kahramanmaraş`ta da var. Kendi çocukları istismara maruz kalan insanlar da
herkes gibi `benim çocuğumun başına böyle bir şey gelmez` diyordur. Trafik
kazası ve ölüm gibi olaylarda nasıl ki insanlar bu tür kötülüklerin kendi
başına gelmeyeceğini düşünebiliyorsa istismar olayları da böyledir.''
REHBER ÖĞRETMENLER BU KONUDA HASSAS OLMALI
Özellikle rehber öğretmenlerin
haberdar olduğu bir suçu ilgili makamlara bildirmek gibi bir mükellefiyetinin
bulunduğunu anlatan Koç şu şekilde konuştu:
''Bu kadar ağır sonuçlar içeren adli bir olayın üzerinin örtülmesi
ise en vahim olanıdır. Maalesef bu tür olayların çoğu adliyeye intikal etmiyor.
Okullarımızda öğretmenlerimiz `biz bu işe bulaşmayalım, sıkıntılı bir iş` gibi
çeşitli gerekçelerle olayların üzerine gitmiyorlar. Bu nedenle herkes için bu
olay vicdani, yasal ve inanç anlamında sorumluluktur. ''
Çocuk istismarına karşı
aileleri ''paranoyak'' yerine temkinli olmaya davet eden Koç,
amaçlarının öğretmenleri çağırıp ''tehdit etmek olmadığını'' dile
getirdi. Koç, bu kadar önemli görülen bir olayı bildirmenin yasal bir
zorunluluk olduğunu, bunları da eğitimcilere anlatmak istediklerini sözlerine
ekledi. (M. Serhat TOPALCA)