Gezi olaylarının çevreci bir
anlayıştan kayarak faklı mecralara taşındığını ifade eden Yalçın, vatandaşları
ülke içinden ve yurtdışından olayları büyütmek isteyenlere karşı uyardı. 28 Şubat'tan sonra halkın darbeci ve
çetecileri tasfiye ettiğini söyleyen Yalçın, bundan dolayı bu çevreler
tarafından ülkede meydana gelen bazı olayların kullanılarak karışıklık
çıkarılmaya çalışıldığını savundu. Ülkenin üniter yapısına dokunacak,
bayrağıyla, milletiyle sorun yaşayacak, şehitleri ve ailelerini üzecek hiçbir
olayın içinde yer almayacaklarını ifade eden Yalçın, Ümmetçi anlayış içerisinde
bütün mazlumların, mağdurların hassasiyetlerinin kendi hassasiyetleri olduğunun
altını çizdi.
Memur-Sen olarak her zaman
darbeci anlayışa karşı olacaklarını ve kirli planları deşifre edeceklerini
söyleyen Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın şunları söyledi: "
Sendikacılığı Türkiye'de çalışanın emek ve ekmek mücadelesi olarak, hizmet
mekanizması olarak yorum yapılması gerekirken, Türkiye'nin her 10 yılda bir
demokrasisinin kesintiye uğratılması, hükümetlerin düştüğü istikrarsız bir
ülkede sendikacılığı kirli odakların ve darbe organizatörlerinin yandaşı
konumuna getirilmiş olmasına her zaman isyan etmiştik.
Bunun en son isyanını da
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Türkiye'de ulusal birlik hareketi adı altında
bir araya gelen ve bir konfederasyonun ev sahipliğiyle kamuoyuna deklare edilen
süreçte tepkileri ortaya koymuş ve 28 Şubat'ı bu ülkede bir daha yaşatmayız
demiştik. Dolayısıyla Memur-Sen olarak
kral çıplak demeye her zaman kirli planlar içerisinde olanların planlarını
deşifre etmeye devam edeceğiz."
"SAĞDUYU ÇAĞRISI YAPTIĞIMIZI ÖZELLİKLE İFADE ETMEK
İSTERİM"
Taksim gezi parkında meydana
gelen olayların gerçek amacından uzaklaştırıldığını aktaran Yalçın şöyle
konuştu: "Geldiğimiz noktada Taksimde hareketlenen ve ülke geneline yayılmak
istenen, çevre esnekli başlayıp ama geçen Cuma itibariyle eksen kırılması,
eksen kayması yaşayıp kırılmaya uğrayan sürecin tam da bizim işaret etmek
istediğimiz arka planını kendisinin deşifre ettiğini, 28 Şubat'ta tetikçi
medyaya soyunmak rolünü üstlenen merkez medyanın yavaş yavaş boyunu uzatarak
fabrika ayarlarına geri döndüğünü görüyoruz. Dolayısıyla bu süreci
teşkilatımızla paylaşıp Memur-Sen olarak bundan sonraki gelişen olaylara göre
tavrımızı alabileceğimizi, şu anda sağduyu çağrısı yaptığımızı özellikle ifade
etmek isterim."
28 Şubat sürecinden sonra bu
süreci benimseyenler tarafından ülkede gerginlik çıkarılmaya çalışıldığını
söyleyen Yalçın şu şekilde konuştu: "Türkiye'de 28 Şubat'tan bu güne gelinen
süreçte halkın çetecileri, darbecileri tasviye etmesi ve onların da yargının
karşısına çıkarılmış olması dolayısıyla bir gaz sıkışmasının olduğu belliydi.
Cumhurbaşlığı seçiminde arandı bulunamadı, Reyhanlı'da arandı bulunamadı,
Cumhuriyet mitinglerinde arandı bulunamadı ama İstanbul'daki yerel yönetim
olsun, vali olsun arkadaşların orada çevre duyarlılığıyla bir araya gelen
insanlara karşı yaklaşımı dolayısıyla bu pası arayanlar 3 tane ağacın altından
bu pası almış oldular ve olay kırılma yaşayarak şu anda tamamen farklı
maksatlara doğru seyretmektedir."
"IŞIĞI BEKLEYEN UYUZ KÖPEKLER, IŞIĞI GÖRÜNCE PİRELENDİ
HA!"
Türkiye'de sorun çıkararak
olayları büyütmeye çalışanları Abdurrahim Karakoç'un dizeleriyle eleştiren
Yalçın şunları konuştu: "Bu memleketin çocuğu olan Abdurrahim Karakoç'un çok
önemli bir dizesi vardır, Hasan'a mektuplarda der ki; "Güneş doğar-doğmaz ayrıldı renkler, Kapalı
kapılar aralandı ha! Işığı bekleyen uyuz köpekler, Işığı görünce pirelendi ha!"
şu anda pas bekleyen marjinal, dış odaklarla bağlantılı bazı gruplar çevrenin
dışına taşırarak olayı tamamen üzüm yeme değil bağcı dövme seanslarına çevirmişlerdir.
Türkiye'deki bazı sermaye odaklarının da dış sermaye ile birlikte iş birliği
yaptığını bütün toplum görmektedir. Onlar bunun farkında mıdır, değil midir
bilemiyorum ama onlarında bir an önce farkına varıp gerçek konumlarına geri
dönmelerini özellikle beklediğimizi, Memur-Sen olarak burada bu çağrıyı
yinelediğimizi belirtmek isterim."
"ÇÖZÜM SÜRECİNİN BAŞARIYLA SONUÇLANMASI TEMEL
ARZUMUZDUR"
"Türkiye'nin içinde bulunduğu
çözüm süreci ile ilgili atılan adımların isabetli adımlar olduğunu Türkiye'de
kanın durması, Türkiye'de milli değerlerinin ve milli kaynaklarının bu ülke
için harcanması, taşeron odaklar ve örgütler vasıtasıyla Türkiye'nin
kaynaklarını heba edilmemesi gerektiğini her defasında dillendiren bir
teşkilatız." şeklinde konuşan Yalçın şöyle devam etti: " Çözüm sürecine bu
bakış açısıyla taraf olduk, çözüm sürecinin başarıyla sonuçlanması temel
arzumuzdur. Ama çözüm süreci içerisinde irademizi asla hiçbir siyasal yapıya ve
odağa teslim etmedik, kendi irademizle devam ediyoruz. Biz, burada özellikle
altını çizmek istiyorum, ülkenin üniter yapısına zarar verebilecek, bayrağıyla,
diniyle sorun yaşayabilecek ve şehitleri-şehit ailelerini üzecek hiçbir
yaklaşımın içerisinde olmayız. Ama bu ülkede tabut siyaseti yapan, her ile bir
şehit projesiyle seçim yatırımları yürüten siyasi argümanların da artık bu
ülkede son bulması gerektiğini ve ülkede huzurun sağlanması gerektiğini
düşünüyoruz. Memur-Sen olarak, biz medeniyet mirasının bugünkü temsilcileri
olarak şunu özellikle ifade ediyoruz; bizim ülke tasavvurumuz, bizim sınır
tasavvurumuz Türkiye'nin sınırlarıyla asla sınırlı olamaz. Biz bu ülkenin
sınırlarını kireçle boyanmış beyaz taşlardan ibaret gören bir topluluk değiliz.
Bağdat'ta bizimdir, Basra'da bizimdir, İslamabat'ta bizimdir, Kabil'de bizimdir.
Ümmet bilinci içerisinde bütün mazlumların, mağdurların ve İslam ülkelerinin
hepsinin hassasiyetleri bizim hassasiyetimiz olmalı ve beklediği ışığın da biz
olduğunun farkındayız. O yüzden Türkiye'nin kendi iç sorunları içinde
boğulmasını ve bir şiddet sarmalı içerisinde ayağının tökezletilmesine biz
müsaade etmeyiz, buna göz yumamayız."
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan
Yardımcısı Ali Yalçın: "Şu an sağduyu çağrısı yapıyoruz ve bunun arka planının
yeterli miktarda deşifre edilip, ajanların aralarında cirit attığı bilgileri
sıklıkla geçmektedir. Daha sonra insanların evlerine geri dönmesi ve çevre
duyarlılığı olan demokratik talepleri olan insanların da bu harekete, yapılara
asla ve asla teslim olmaması, alet olmaması gerektiğini altını özellikle çizmiş
olalım."diyerek sözlerini bitirdi. (M.Serhat
TOPALCA)