Türkiye'de bir yılda 105'i
doğrudan, 260'ı dolaylı olmak üzere toplam 365 madde bağlantılı ölüm olayı
meydana geldiğini ifade eden Türk Parlamenterler Birliği (TPB) Genel Başkanı
Nevzat Pakdil, gençlerin madde bağımlılığı konusunda kurulan tuzaklara karşı
uyanık olmalarını istedi.
Türkiye'nin uyuşturucu madde
ile mücadelesinin son yıllarda artarak devam ettiğini, bu sürece sivil toplum
örgütlerinin de katıldığını ifade eden Türk Parlamenterler Birliği Genel
Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, "Uyuşturucuyla mücadelede
önemli bir konuma sahip olan Türkiye son 10 yılda önemli adımlar atmış ve
uyuşturucu politikalarının süreci gerek ulusal gerekse uluslararası alanda
dinamik bir işlev kazanmıştır. Fakat tüm olumlu gelişmelere rağmen bir yıl
içerisinde Türkiye genelinde 70 bin uyuşturucu olayı meydana gelmiştir. Madde bağlantılı suçlardan ceza infaz
kurumlarında 23.638 kişi bulunmaktadır. Uyuşturucu suçlarından dolayı
cezaevlerinde bulunanlar, cezaevlerinde bulunan tüm şahısların yüzde 18,38'i
ile ilk sırada yer almaktadır. Bizim burada yapmamız gereken çocuklarımızı,
gençlerimizi uyuşturucuya bulaşmadan onları bilgilendirmek ve
bilinçlendirmektir" şeklinde konuştu.
AB ve ABD ile ortaklaşa
yapılan çalışmalar sebebiyle Türkiye'nin uyuşturucu trafiğini önlemede önemli
bir konuma geldiğini sözlerine ekleyen Pakdil, "2005"2012 yıllarını kapsayan
Avrupa Birliği Uyuşturucu Stratejisi iki temel politika alanı üzerine bina
edilmiştir. Bunlar talep azaltımı ve arz azaltımıdır. Bu iki politika alanını
etkileyen ve ilgilendiren iki temel başlık AB uyuşturucu politikalarının
esasını oluşturur. Bunlar, uluslararası işbirliği' ile araştırma, bilgi ve
değerlendirme' çalışmalarıdır. Bu konuda en serbest ülke olan Hollanda'da bile
yasaklayıcı kanunlar çıkarılmıştır. Çünkü uyuşturucunun bir toplumu nasıl
çökerttiği artık herkes tarafından kabul edilmektedir" ifadelerini kullandı.
UYUŞTURUCU İLE MÜCADELEDE BAŞARILI SONUÇLAR ALINIYOR
Uyuşturucu sorunu tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de tüm toplumu ve bireyleri etkileyebilen biyolojik,
psikolojik ve sosyal boyutları olan bir sağlık sorunu olduğunu ifade eden
Pakdil, "Türkiye'nin 1990'lı yıllarda uyuşturucu kaçakçılığında bir geçiş
noktası olarak değerlendirilmesi ve ülkedeki uyuşturucu kullanımından zarar
görenlerin sayısının çoğalması uyuşturucuyla mücadele politikalarının gözden
geçirme ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Türkiye'nin uyuşturucu politikası son üç
yıllık AB ilerleme raporları çerçevesinde değerlendirildiğinde de oldukça somut
ve pozitif ilerlemelerin kaydedildiği görülmektedir" dedi. Pakdil
açıklamalarını şöyle sürdürdü:
UYUŞTURUCU TİCARETİNİN CİROSU 500 MİLYOR DOLAR
"Uyuşturucuyla mücadelede
stratejik bir konuma sahip olan Türkiye bu süreçte son yıllarda önemli adımlar
atmış ve uyuşturucu politikalarının süreci dinamik bir işlev kazanmıştır.
Uyuşturucu kaçakçılığı, ülke sınırlarını aşarak bölgesel ve uluslararası bir
suç türü haline dönüşmüştür. Bağımlı sayısında dünya çapında artış olması,
uyuşturucu kaçakçılığındaki yüksek kâr payı, terörist faaliyetler, dünyadaki
siyasal değişimler ve teknolojik gelişmeler, uyuşturucu üretimi ve
kaçakçılığını hızlandırmış ve sorunu küresel hale getirmiştir. Bu ticarete
katılan fertlerin dünya çapında yoğun takip yapılmasına rağmen illegal satışta
dönen cironun yıllık 500 milyar US-Dolar olduğu tahmin edilmektedir. Özellikle
illegal yollarla yapılan uyuşturucu ticaretinde aşırı kazanç olması mafya ve
diğer suç çetelerini, terörist örgütlerini bu alana doğru çekmektedir.
Uyuşturucu probleminin çözümünün uluslararası işbirliğini gerektiren ortak bir
sorumluluk olduğu, ilgili platformlarda kabul edilmiş bir gerçektir." (Fatih YALÇIN)