Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Oktay Vural düzenlenen basın toplantısında ülke gündemindeki olayları değerlendirdi.
MHP Milletvekili Oktay Vural,
Kahramanmaraş'ın milli mücadele döneminde ülkenin kurtuluşuna giden süreçte
büyük hizmetler verdiğini anımsatarak Cumhuriyetin temellerinin atılmasında
önemli bir fonksiyonu yerine getirdiğine vurgu yaptı. Vural, Milli ve manevi
değerlere bağlı bir şehir olan Kahramanmaraş'ın MHP'ye büyük destekler
verdiğini söyledi. Bununla beraber Kahramanmaraş'ın Türkiye ekonomisine önemli
katkıları olduğunu ifade eden Vural, sosyo ekonomik gelişmişlik düzeyi
açısından bakıldığında 59. Sırada olduğunu belirtti.
AK Parti iktidarı döneminde
kalıcı ekonomik atılımların yapılmadığını savunan Vural meydana gelen
gelişmelerin de 2002 yılı öncesi programlara bağlı olarak gözlemlendiğini
söyledi. Türkiye'nin 36 OECD ülkesi arasında hayat kalitesi bakımından son
sırada yer aldığını söyleyen Vural, devlet kurumlarının da kalitesinin düşük
olduğunu ifade etti. AK Parti döneminde ekonomiyi yönetecek yapısal reformlar
yapılamadığını kaydeden Vural, Hükümetin milleti faiz lobisine teslim ettiğini
savunarak AK Parti'nin faiz lobisinin has kulu gibi davrandığını iddia etti.
Son dönemde meydana gelen olaylarla Türkiye'de kutuplaştırma politikaları
olduğunu söyleyen Vural, düşünce özgürlüklerinin kısıtlandığını, medyanın
bağımsızlığının baskı altına alındığını ifade etti. Vural, Gezi Parkı
olaylarıyla birlikte AK Parti içinde kırılmaların yaşandığını söyleyerek
olaylarda AK Parti ve CHP'nin medet umduğunu kaydetti.
Milli mücadele döneminde Kahramanmaraş'ın
önemli hizmetler yaptığını aktaran Vural şu şekilde konuştu: "Kahramanmaraş çok
müteşebbis insanların yaşadığı, aynı zaman da Türk milletinin birlik ve bütünlüğüne
sahip çıkan, milli ve manevi değerlerini özümsemiş memleket derdi olan insanların
bulunduğu bir kentimiz.
Dolayısıyla bu kentte yaşayan
insanların Milliyetçi Hareket Partisi'ne 44 yıllık şerefli mücadele boyunca
önemli katkılar vermiş ve desteklerde bulunmuştur. O bakımdan Kahramanmaraş ve
Kahramanmaraşlılar tarih yazmış Kahramanmaraşlılar Milliyetçi Hareket
Partisi'ne gerçekten büyük destek vermişlerdir. Bu bakımdan huzurlarınızda önce
Kahramanmaraşlılara, Türk milletinin milli ve manevi değerlerine sahip çıkan ve
bu yönüyle bakıldığı zaman aslında Türk milletinin bir bakıma bu günlere
gelişinde, Cumhuriyetin kuruluşunda, milli mücadelenin sürdürülmesinde önemli
çabaları olmuş insanlarımızın yaşadığı bir kent."
"KAHRAMANMARAŞ MAALESEF 59. SIRADADIR"
Kahramanmaraş'ta devlet
desteği olmadan özel sektörün büyük atılımlar yaptığını söyleyen Vural buna
rağmen şehrin sosyo ekonomik açıdan gerilerde yer aldığını belirterek şunları
dile getirdi: "Bu kentimiz elbette aslında son dönemlerde son 20 yıldır bu
müteşebbis kentimiz Türk ekonomisine de büyük katkılar sağlamıştır. Bu gün
Kahramanmaraş sadece milli ekonomi açısından değil, küresel ekonomi açısından
da özellikle ihracat potansiyeli tekstil sektöründeki gelişmelerin
müteşebbisliğiyle gerçekten önemli katkı ve katma değer oluşturmuştur. Ancak
Kahramanmaraş özellikle özel sektör kaynaklı kamu kurumlarının her hangi bir
çabası olmadan geliştirdiği bu potansiyele rağmen maalesef Kahramanmaraş sosyo
ekonomik gelişmişlik düzeyi açısından bakıldığında 59. Sıradadır. 16. büyük
ekonomi olmasına rağmen maalesef kurumsal kalite açısından bakıldığında, eğitim
açısından, sağlık açısından, hayat kalitesi açısından, bütün bunların
belirlendiği sosyopolitik gelişme, sosyoekonomk gelişme açısından bakıldığında
maalesef Kahramanmaraş hak ettiği payı alamamaktadır."
TÜRKİYE HAYAT KALİTESİ BAKIMINDAN 36 ÜLKE ARASINDA
SONUNCUDUR
AK Parti'nin ekonomik
politikalarını eleştiren Vural şöyle konuştu: "Türkiye'de gerçekten ekonomiye
bakıldığında özel sektör ağırlıklı bir ekonomi politikası gerçekleştirilmekle
birlikte bu güne kadar 11 yıllık AKP dönemi içerisinde maalesef ekonomik açıdan
reformları gerçekleştirebilecek kalıcı bir atılım yapılamamıştır. Bu gün
Türkiye'de uygulanan ekonomik politikasının temel dinamikleri 2002 yılı
öncesinde ortaya konulmuş olan bir programla gerçekleştirilmektedir. AKP'nin en önemli sıkıntılarından biri de
kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alamamıştır. İstihdam odaklı bir büyümeyi
gerçekleştirememiştir. Rekabet gücü yüksek, daha fazla katma değer oluşturacak
politikaları gerçekleştirememiştir. Bu yönüne bakıldığında oluşturduğu istihdam
refah getiren bir istihdam olmaktan ziyade her iki çalışandan birinin asgari
ücretli istihdam haline geldiği bir türkiye olmuştur. Daha iyi hayat kalitesi
bakımından yapılan incelemelerde 36 adet OECD ülkelerinde Türkiye hayat
kalitesi bakımından 36 ülke arasında sonuncudur."
Devlet kurumlarının
kalitesinin de bozulduğunu savunan Vural şöyle konuştu: "Bu gün geldiğimiz
noktada kurumlarımızın kalitesinde bozulma vardır. Gerçekten bu gün adalet
kurumunun kalitesinde, yasamanın kalitesinde, emniyet kalitesinde ciddi
mahiyette sıkıntılar vardır. Daha iyi daha kaliteli hizmet sunması gereken
kurumlar maalesef bu çerçevede hizmet sunamamaktadır. Devletin etkinliği zayıflatılmıştır."
TÜRKİYE'DE AKP HÜKÜMETİ MİLLETİ FAİZ LOBİSİNE TESLİM
ETMİŞTİR
"Bu yönüyle bakıldığında
özellikle ekonomide devletin payının küçültülmesine yönelik özelleştirmeler
politikasıyla bu alanda devletin küçülmesi sağlanırken devletin bu piyasalarda
etkin olması maalesef sağlanamamıştır." şeklinde konuşan MHP Grup Başkanvekili
Vural sözlerine şu şekilde devam etti: "
Bu yönüyle bakıldığında maalesef Türkiye'de milli ekonomiyi
yönetebilecek bir yapısal reformlar AKP döneminde kurulamamıştır. Bir miras yedi
hovardalığıyla Türk ekonomisi kaynaklarını satarak kaynaklarını
yabancılaştırarak küresel ekonominin istek ve arzularını yapmak suretiyle
istihdam oluşturmayan bir büyüme modeli tasarruflarını aşındıran bir büyüme gerçekleştirmiştir.
İşte bu gün geldiğimiz Türkiye'de AKP Hükümeti milleti faiz lobisine teslim
etmiştir. AKP faiz lobisinin has kulu olarak davranmıştır, bu dönem içerisinde
2002 yılında 600 milyon dolar olan cari işlemler açığı AKP'nin 2013 hedefine
göre 60 milyar dolara çıkacaktır. Son 10 yıl içersinde AKP faiz lobisini
beslemek amacıyla 333 milyar dolar cari açık vermiştir. Bu açığı kapatmak için
dışardan gelen paralarla sıcak paracılara geçen sene dolar bazında yüzde 21,
borsa bazında yüzde 63 kar payı vermiştir."
MEDYA ÖZGÜRLÜKLERİ BASKI ALTINA ALINABİLMEKTE,
MUHALEFETİN SESİ KISILMAK İSTENMEKTEDİR
AK Partinin artık demokrasiyi
bile yönetemez hale geldiğini savunan Vural şöyle konuştu: "AKP döneminin
geldiğimiz bu safhasında maalesef iç huzursuzluk artmıştır, kutuplaşma ve
gerginleşme politikalarıyla Türk milleti ailesinde gerçekten büyük bir endişe
hâkimdir. Böyle bir endişe içerisinde insanların fikir ve düşünce özgürlükleri
kısıtlanabilmekte, medya özgürlükleri baskı altına alınabilmekte, muhalefetin
sesi kısılmak istenmektedir. Bu yönüne bakıldığında baskıcı, tehditçi bir
yönetim anlayışı Türkiye'de AKP döneminde demokrasiyi dahi yönetemediklerini
ortaya koymaktadır. Bu gün vatandaşlarımız gerçekten kendisini huzursuz
hissetmektedir. İç çekişmeler, AKP içindeki iç çekişmeler, kurumsal çekişmeler
haline dönmüştür. Türkiye'nin meselelerine bakış açısı itibariyle AKP'nin
içinde bulunan insanların farklı mesajları, farklı değerlendirmeleri vardır. Bu
gün AKP içerisinde önümüzdeki dönemde meydana gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimi
muhtemel bir AKP Genel Başkanı çerçevesinde iç çekişme ve huzursuzluk
alabildiğince devam etmektedir.
MİLLETİ BİR BİRİNE KIRDIRARAK, DÜŞMAN KILARAK SİYASET
YAPILMAZ
Son dönemlerde yaşadığımız
Gezi Parkı ekseninde meydana gelen olaylar bundan önce şike ve diğer konularda
meydana gelen gelişmeler şunu ortaya koymaktadır ki AKP içindeki koaslisyon
çatırdamaktadır. Post kavgası devam etmektedir, böylesine bir post kavgası
olurken maalesef Türkiye kan kaybetmektedir. Bu bir tablodur, geldiğimiz
noktada herkes aklını başına almalıdır. Bu yönüyle bakıldığında gerçekten
Türkiye'nin hem Gezi Parkı ekseninde hem etnik ve mezhep ekseninde ciddi bir
kutuplaşma ve çatışma alanı haline dönüştürüldüğünü görüyoruz. Bu bakımdan
unutmayalım ki siyaset millet için yapılır, milleti bir birine kırdırarak,
düşman kılarak siyaset yapılmaz. Milletin içine fay hatları döşenerek siyaset
yapılmaz. Bunun bedelini milletimiz öder."
DIŞ POLİTİKA DA SON DERECE BAŞARISIZDIR
AK Parti Hükümetinin dış
politikada da başarısız olduğunu söyleyen Vural şunları söyledi: "Dış politika
da son derece başarısızdır, bu gün Türkiye'nin dış politikası söz konusu bile
değildir. Stratejik derinlik diye ortaya konulan dış politika maalesef
derinliğin karanlıklarında yolunu bulamaz haline gelmiştir. Bu gün Suriye
Türkiye'ye yönelik tehditlerini arttırmaktadır, bu gün Irak bir parçalanmaya
gitmektedir. Bu gün ırak'ta Kerkük'ün statüsü yok edilmekte orada Türkmen
varlığı maalesef AKP'nin ve Başbakan'ın onur konuğu olarak kabul ettiği,
kongrelerinde Türkiye seninle gurur duyuyor, şeref duyuyor diye karşıladığı Barzani'nin
hâkim olduğu peşmerge gruplarının bulunduğu ortamda Türkmenler saldırıya
uğramakta, Irak Türkmen cephesi başkan yardımcı, vali yardımcısının da dâhil
olduğu insanlarımız öldürülmektedir. Orada Türkmenler, Türkmen iş adamları
kaçırılıyor, öldürülüyor."
"AKP MİLLETİN İRADESİNİ KULLANMIYOR"
Gezi parkı ve Lice'de meydana
gelen olayların AK Parti'nin milletin iradesini ortaya koyamadığını
gösterdiğini belirten Vural şöyle konuştu: "İşte Türkiye'nin geldiği bu noktada
maalesef çok kırılganlıklar oluşturulmaktadır. Gezi parkı ekseninde oluşan ve
son olarak Lice'de çözüm ve barış süreci adı altında meydana gelen gelişmeler
şunu ortaya koymaktadır ki AKP milletin iradesini kullanmıyor, milletin
kendisine verdiği yetkiyi kullanmıyor. Bu milletin verdiği iradeye ihanet
ediyor, dış merkezlerde hazırlanmış plan ve senoryalar karşısında Türkiye'yi
aciz bırakmaktadır. Bu bakımdan Gezi Parkı ekseninde Milliyetçi Hareket Partisi
nerede duracağını bilmiş ve orada durmuş hükümeti de ana muhalefeti de
uyarmıştır.
GEZİ PARKI OLAYLARINDAN MEDET UMAN İKİ SİYASİ PARTİ
VARDIR
Bu çerçevede Gezi Parkı
ekseninde meydana gelen olaylar, bu olaylarla ilgili olarak siyasi partilerin
tutumlarına baktığımız zaman maalesef bu Gezi Parkı olaylarından medet uman iki
siyasi parti vardır, biri AKP diğeri CHP. Yeni bir kutuplaşmayla bu milleti bir
birine düşman kılmak suretiyle bu olaylardan medet uman, siyasi rant elde etmek
isteyen bir siyasi yapılanma ile karşı karşıyayız. Bu millet demokrasiyi
sokakta bulmadı, sokakta kuramaz sokakta da kuramaz. Demokrasiyi nerde
kaybettiysek orada bulacağız. Biz milliyetçi hareket partisi olarak memnun
değiliz, milletimizin böyle bir şiddet sarmalına, huzursuzluk içerisine
girmesinin zararını nesiller görür. Milleti sokağa itmekten, vatandaşları bir
birine kırdırma siyasetinden AKP'de CHP'de vazgeçmelidir."
"BU SORUNUN CEVABI VERİLMELİDİR"
"Türkiye derin bir karanlık
senaryonun içine sokulmak istenmektedir, bunlardan biri de Sayın Başbakan'ın
özellikle Gezi parkı ekseninde meydana gelen bu olaylarla ilgili 3 ay önceden
haberimiz var dediğine göre eğer bu konuda haberi var idi ise neden bu olayları
önlemede basiretsizlik sergilenmiştir, bu sorunun cevabı verilmelidir." diyen
Vural şu şekilde konuştu: "Çünkü başta
sayın cumhurbaşkanı olmak üzere başbakan yardımcısı bülent arınç kimi bakanlar
ve yöneticileri özellikle gezi parkı ekseninde meydana gelen olayların
tetikleyicisi fitilleyici olarak ilk müdahaleyi gösterdiğine göre o zaman bu
konuda basiretsizliği sağlayan hükümet bunun hesabını vermelidir. İkinci
cevaplanması gereken olay şudur, Türkiye'de bu olaylarla ilgili gelişmeler
yaşanırken PKK terör örgütünün bebek katiliyle 7 Haziran'da görüşme fırsatı
neden verilmiştir? Bu görüşme fırsatı verildiği zaman eğer o görüşmede devletin
başbakan'ın görevlendirdiği özel yetkili de eğer orada bulunuyor idi ise gezi
parkı direnişine pkk'nın müdahil olması neden istenmiştir? Ondan sonraki dönem içerisinde pkk'nın
müdahil olmasıyla birlikte bu sürecin pkk tarafından başka bir amaçla
kullanılması neden engellenmemiştir? Neden marjinal unsurların bu şeye müdahil
olması engellenmemiştir? Bu konuda Meclise de soru önergesi ilettim."
"VATANDAŞLAR, BENİM DEVLETİM NEREDE DİYOR, BU HÜKÜMET
NEREDE DİYOR"
"Diyarbakır'da Ticaret Odası
seçimlerinde Kürdistan'ın talan edilen ekonomik kaynaklarının kullanılmasıyla
ilgili senaryolar, özellikle dört parçalı Kürdistan'ın ekonomik açıdan
birlikteliğini sağlamak için senaryolar hazırlanmaktadır." Şeklinde konuşan
Oktay Vural: " Vatandaşlar arıyor, Şırnak'tan, Hakkâri'den, Bitlis'ten,
Bingöl'den, Van'dan, Ağrı'dan arıyor, terör bitsin analar ağlamasın. Biz
terörden bıktık, evet bıktık ama bu devlet bizim devletimiz, PKK devletinin
burada hâkim olmasının istemiyoruz diyor. Benim devletim nerede diyor, bu
hükümet nerede diyor. Pkk'ya teslim edeceklerse biz de bunu bilelim diyor. Pkk
bitsin dedik ama pkk terör örgütü benim çocuklarımı dağa çıkartıyor, 2 bin kişi
PKK'ya katılmış PKK terör örgütü mensupları vergi adı altında haraç topluyor,
ben sadece devlete vergi veririm, bir de başımıza bunlar mı çıktı diye soruyor.
PKK terör örgütü asayiş birimi kuruyor, devlet uyuyor. Vatandaş soruyor bu
devlet, bu kara gömlekliler eğitimleri yaparken neredeydi. Diplomalar
hazırlanırken, havai fişekle gösteriler yapılırken neredeydi? diye soruyor."
diyerek sözlerini bitirdi. (M. Serhat
TOPALCA)