Cumhuriyet Halk Partisi Yerel Yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın CHP İl binasında basın toplantısı düzenledi.
Kahramanmaraş'ta AK Partinin
oy oranının yüzde 80'lere yaklaştığını belirten Günaydın, il genelinde bu
oranın yüzde 70 civarında olduğunu söyledi. Bu oranların ülke ortalamasının çok
üzerinde olduğunu kaydeden Günaydın, bunun da Kahramanmaraşlıların iktidarın
uygulamalarından ve AK Partiden memnun olduğu sonucunu çıkardığını ifade etti.
Kahramanmaraş'ta CHP'nin hak ettiği oyları alamadığını kaydeden Günaydın, buna
karşılık partinin oylarının trend halinde arttığını açıkladı. AK Partiyi
emeklilere yönelik intibak yasası ve buğday ve mazot fiyatları konularında
eleştiren Günaydın CHP'nin bu konulara nasıl baktığını anlatarak partinin
sorunlara karşı çözüm yolları hakkında bilgi verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi Yerel
Yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın Kahramanmaraş'ı
ziyareti hakkında şunları söyledi: "Cumartesi gününü Kahramanmaraş merkez ve
bazı ilçelerinde çeşitli çalışmalar yapmak, Belediyelerimizin gerçekleştirdiği
hizmetlerin açılışlarını yapmak, iş adamları ve muhtarlarla toplantılar
düzenlemek ve tarımın sorunlarını dinleyip katkıda bulunmak amacıyla
Kahramanmaraş'a ayırmış bulunuyoruz. Bu sabah saatlerinden itibaren
Kahramanmaraş'taki temaslarımız sürüyor."
Kahramanmaraş'ın sanayi
alanında önemli kentler arasında yer aldığını ifade eden Günaydın şöyle
konuştu: " "Kahramanmaraş ülkemizde hem tarım hem de sanayi potansiyeli
açısından öncü kentlerimizden bir tanesi. Çiftçilikte ve sanayi alanında
girişimciliğin söz konusu olduğu ve dünyada rekabet etme potansiyelinin
bulunduğu bir kentimiz Kahramanmaraş. Ancak acaba bu potansiyelini değerlendiriyor
mu? Türkiye'nin iktisadi ve politik yaşamında hak ettiği değeri alabiliyor mu?
Sorularına uygun yanıtlar vermek gerekiyor."
"KAHRAMANMARAŞ
MERKEZDE İKTİDAR PARTİSİNE OY DESTEĞİ YÜZDE 80'LERE YAKLAŞIYOR"
AK Parti'nin Kahramanmaraş'ta
büyük bir oy potansiyeline sahip olduğunu söyleyen Günaydın, bunun
vatandaşların yaşadıklarıyla ve maddi gerçeklerle uyuşmadığını savunarak şu
şekilde konuştu: "Arkadaşlarımdan aldığım bilgiler ve verilere baktığım zaman
gördüğümüz şu; Kahramanmaraş merkezde iktidar partisine oy desteği yüzde
80'lere yaklaşıyor. Kahramanmaraş'ın il genelinde ise yüzde 70'lere yakın bir
Adalet ve Kalkınma Partisi desteği var. Bu ülke ortalamasının çok üzerinde
olmak üzere Maraşlının iktidar partisinden ve uygulamalarından memnun olduğu
sonucunu çıkartabilmemize neden oluyor. Peki, bunun maddi gerçekle,
yurttaşlarımızın yaşadığı yaşantıyla doğrudan bağlantılı olup olmadığını birkaç
örnek üzerinden işleyelim.
"BAŞBAKAN DİYOR Kİ AMAN HA! ANA MUHALEFET PARTİSİNE
İNANMAYIN"
Örneğin Türkiye'de 11 milyon
emekli var, Kahramanmaraş'ta da çok sayıda emekli yurttaşımız var.
Kahramanmaraş'ta yaşayan emekli yurttaşlarımız ben her hangi bir iktisadi
zorluk çekmeden çoluğumla çocuğumla refah içerisinde yaşıyorum mu diyor, yoksa
bunca yıllık kamu hizmetinden sonra ek iş yapmak zorunda kalmak, bazen mutfak
harcamalarından bile kısmak ağrıma mı gidiyor, diyor? Bunu yanıtlamamız lazım
ve iktidar partisi ile ana muhalefet partisinin emekliye bakışını
değerlendirmemiz lazım. Biz emekliye intibak kanunu çıkartmaktan bahsediyoruz,
biz bu gün emekli olmuş yurttaşımızla 10 yıl evvel emekli olmuş yurttaşımız
arasındaki maaş uçurumunun kapatılması gerektiğinden söz ediyoruz. Başbakan
diyor ki aman ha! Ana muhalefet partisine inanmayın çünkü bu 5 milyar lira gibi
çok büyük bir kaynak gerektiriyor bu kaynağı kimse veremez, intibak kanununu
kimse çıkartamaz. Arkadaşlar 5 milyar lira az para mıdır? Hayır, az para
değildir, gerçekten 5 milyar lira önemli bir paradır. Ancak 5 milyar liranın
Türkiye'nin yılda ödediği 50 milyar küsür liralık faiz parasının yalnızca 10'da
1'i olduğunu düşündüğümüzde ve 5 milyar lira ile 11 milyon emeklinin hayatını
iyiye götüreceğimizi hesaba kattığımız da aslında başbakan'ın emeklilere
haksızlık ettiğini görüyoruz. Biz intibak kanunundan bahsederken onlar
İstanbul'da bir boğaz yetmez ikinci bir boğazı açalım kanal İstanbul yapalım
dediler ve tahmin ediyorum Kahramanmaraş'ın emeklisi intibak kanunu ve geçim
derdinden daha önemlisinin İstanbul'daki ikinci rant kapısı ikinci boğaz
olduğuna karar verdi ki emeklilerimizin bir kısmı gitti iktidar partisine oy
verdi.
"İFLAS EDEN KÖYLÜ ARTIK TARIM YAPMAKTAN VAZGEÇİYOR"
Aynı soruyu çiftçi
kardeşlerimiz için söyleyelim, rakamlar çok açık arkadaşlar 10 yıl evvel
Kahramanmaraş'ta 1 kilo gram buğdayı 30 kuruşa satardınız,
"BİZ İKTİDARA GELDİĞİMİZDE MAZOTU 1,5 LİRAYA VERECEĞİZ
DEDİK"
Türkiye'de çiftçinin üretime
devam etmediği için yurt dışından tarım ürünleri ithal edildiğini ve şu anda
buğday fiyatlarındaki ucuzluk karşısında mazot fiyatının çok yüksek olduğunu belirten
Günaydın şunları dile getirdi: "TÜİK'in rakamlarıyla ifade ediyorum, AKP'nin
başladığı günle bu gün arasında çiftçinin ekmekten vazgeçtiği alan 30 milyon
dönümdür, bu Türkiye'nin 9 vilayetinin yüzölçümünden fazladır. Çiftçi ekmediği
için Türkiye Ukrayna'dan buğday, Gürcistan'dan mısır, Gürcistan'dan saman almak
zorunda kalmaktadır. Kahramanmaraş'tan pamuk yetişmiyor mu? Türkiye gidiyor taa
Amerika'dan pamuk alıyor. Mısır yetişmiyor mu? Türkiye gidip taa, Arjantin'den
mısır alıyor. Bu yanlış tarım politikaları çiftçiyi bitiriyor.
"PEKİ, 1,5 LİRAYA MAZOT ALAN VAR MI?"
Biz ne dedik? Biz iktidara
geldiğimizde mazotu 1,5 liraya vereceğiz dedik. Başbakan ne dedi, sakın
inanmayın, 1,5 liraya mazot veremezler dedi. Ben şimdi soruyorum, Başbakan'a
inanıp da CHP'ye oy vermeyen, Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren ve mazotu 4
lira 20 kuruştan alan çiftçi kardeşime sesleniyorum; ey Kahramanmaraşlı üretici
kardeşim sen 1,5 liraya mazot alamıyorsun. Peki, 1,5 liraya mazot alan var mı?
Var, Türkiye'de gemi sahipleri 1,5 liraya mazot alıyor, Türkiye'de uçak
sahipleri 1,5 liraya mazot alıyor. Ama çiftçiye gelince mazotun fiyatı 4 lira
20 kuruş. Niye gariban çiftçinin üzerine vergiyi yükle, işte Maraşlı çiftçi
kardeşimin o oy sandığına girdiği zaman, kabinine girdiği zaman kimin
kendisinin yanında, kimin kendisinin emeğini sömürmeye çalıştığının farkına
varması lazım. Türkiye'de artık ezbere oy kullanma dönemi bitmiştir."
"KAHRAMANMARAŞ'TA CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NİN HAK
ETTİĞİ OYU ALAMADIĞINI GÖRÜYORUZ"
Basın açıklaması sonrasında
bir gazetecinin, geçmiş yıllarda CHP'nin Kahramanmaraş'ta oy oranının yüksek
olmasına rağmen şu anda çok düşük kaldığını ve bunun arttırılması için yapılan
çalışmaların ne olduğu hakkındaki sorusuna Genel Başkan Yardımcısı Gökhan
Günaydın şöyle cevap verdi: "Biz Kahramanmaraş'ta Cumhuriyet Halk Partisi'nin
hak ettiği oyu alamadığını görüyoruz. Burada Maraş'ın kültürüne, Maraş'ın
insanına duyduğumuz saygıyı altını çizerek ifade edelim. Ancak Kahramanmaraş
olayları tıpkı Çorum olayları gibi, tıpkı Madımak olayları gibi tarihe kara bir
leke olarak geçmiştir. Ve on binlerce
yurttaşımız kentlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Bu yalnızca sosyolojik bir
değişim değil herkesin hafızasında acı izler bırakan olaylardır. Bize düşen bu
acı izlerin üzerini örtmek demokrasiyi geliştirmek ve yurttaşlarımızın arasında
hiçbir ayrım gözetmeksizin vaatlerimizle toplumu normalleştirmeye çalışmaktır.
Ben çiftçi yurttaşımıza vereceğimiz mazottan bahsediyorum, çiftçi yurttaşımızın
kimliğinin benim için hiç önemi yoktur.
"ELE GEÇİRİLMİŞ GÖRSEL VE YAZILI MEDYANIN TUTUMUNA
KARŞI YURTTAŞLARIMIZA DÜŞÜNCELERİMİZİ ANLATIYORUZ"
Emekli yurttaşımıza yapacağımız
intibak yasasından bahsediyorum. Emekli yurttaşımın kökeninin CHP açısından
hiçbir önemi yoktur, biz ne yapmaya çalışıyoruz, siyasi nezakete dikkat ederek
söylemeye çalışıyorum, ele geçirilmiş ve iktidarın borazanı haline getirilmiş
yaygın görsel ve yazılı medyanın bizi yurttaşımızla buluşturmama konusundaki
ciddi ve kararlı tutumuna karşı Türkiye'yi adım adım dolaşarak yurttaşlarımızı
yakalıyor ve görüşlerimizi düşüncelerimizi paylaşıyoruz. Aynı zamanda 30 Mart
2014 tarihindeki yerel seçimleri 1396 noktada yapılacak yerel seçimleri
Türkiye'nin siyasal yaşamı açısından tarihi bir dönemeç olarak görüyoruz ve
kendi kariyer planlarını millete dayatmaya çalışanların 30 Mart 2014 gecesini
gördükten sonra bu planlarını uygulayamayacaklarını göreceklerini de buradan
ifade etmek istiyorum.
"ÇİFTÇİNİN, EMEKLİNİN İKTİDAR PARTİSİNE OY VERMESİNİ
OLAĞAN BİR SİYASAL DAVRANIŞ OLARAK GÖRMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Sorunuza tekrar dönmek
gerekirse, Cumhuriyet Halk Partisi'nin oyları bir trend halinde artıyor
Kahramanmaraş'ta ama bu bizim beklentimizin çok gerisindedir. Parti Meclisimiz,
MYK'mız, Milletvekillerimiz, illerimiz, örgütlerimiz, Belediyelerimiz, Meclis
üyelerimiz omuz omuza kardeşçe parti politikalarını bulduğumuz tüm
yurttaşlarımıza anlatarak, aslında gerçeğin ne olduğunu ifade edeceğiz.
Hayatında İstanbul'u görmemiş bir emeklinin kanal İstanbul için oy
kullanabilmesi siyasetin normalliğiyle açıklanamaz. İflas eden çiftçinin,
yoksullaşan çiftçinin, hayvan üretiminde hayvansal üretim yapabilmek için
Gürcistan'dan gelen pamuğa muhtaç kalan çiftçinin, 11 yıldır çiftçiyi kıyıma
uğratan iktidar partisine oy vermesini olağan bir siyasal davranış olarak
görmek mümkün değildir. Türkiye'deki kutuplaştırma, Türkiye'deki polarizasyon
bizzat başbakan tarafından söylenilen gerçekle uyuşmayan sözlerin bunda etkisi
olduğunda hiç kuşkum yok.
"YÜZDE 50'Yİ EVDE ZOR TUTUYORUM DİYEBİLEN BİR
BAŞBAKAN'A SAHİBİZ"
Beşiktaş'ta yaralıların can
havliyle tedavi aldığı bir camide içki içildiği yalanını müezzinin ve imamın
hayır öyle olmadı demesine rağmen Türkiye'de gittiği her yerde anlatabilen bir
başbakan'a sahibiz. Yüzde 50'yi evde zor tutuyorum diyebilen bir Başbakan'a
sahibiz. Bu ne anlama gelir, iktidarımı korumak için ne gerekiyorsa yaparım
anlamına gelir. Tarihte var mıydı bunu örnekleri? Vardı, Makyavelli'den
başlayıp Hitler'e kadar bu örnekleri görebiliriz. Ama insanlık onuru bu
yalanları aşacaktır. Altını çizerek söylüyorum, camiler kutsal mekânlardır hiç
kimse orayı amacı dışında kullanamaz. Eğer orayı bir meczup amacı dışında
kullanışsa hep beraber onu lanetlemek hepimizin ortak görevidir. Ama olmamış
bir şeyi olmuş gibi göstererek oy devşirmeye çalışmakta gerçekten iyi niyetle
ve masum bir yönetim tarzıyla açıklanamayacak derecede tehlikelidir. Ben
Başbakan'ı bu ruh halinden bir an evvel sıyrılamaya, sorumluluklarının gereğini
yerine getirmeye çalışıyorum." (M.
Serhat TOPALCA)