Mesudiye Gelişme Vakfı (MEGEV)
tarafından düzenlenen ve Başbakanlık Tanıtma Fonu ile Kültür ve Turizm
Bakanlığı`nca desteklenen Türkiye Demokrasi Forumu (TDF) Ordu'nun Mesudiye
ilçesinde gerçekleşti.
Kurultaya AK Parti Ordu
Milletvekili İdris Naim Şahin, CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, Ordu
Valisi Kenan Çiftçi, Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, TDF Başkanı Prof. Dr.
Aziz Ekşi, Erbaa Belediye Başkanı Ahmet Yenihan, Mesudiye Belediye Başkanı İsa
Gül, Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Başkanı Hüseyin Akdeniz, ilçe ve belde
belediye başkanları ile Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri ve ilçe halkı
katıldı.
Yılmaz Korkmaz Kültür
Merkezi`nde gerçekleştirilen foruma Türkiye Kent Konseyleri Birliği ve
Kahramanmaraş Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan konuşmacı olarak katıldı.
Arıkan, konuşmasında kadınların sosyal, siyasal ve ekonomik alanda yeterli yer
bulmadığına değinerek son yıllarda yapılan düzenlemelerinde bu eksiklikleri tam
olarak gideremediğini söyledi. Kadınların savaş dönemlerinde de büyük başarılar
gösterdiğini aktaran Arıkan, kent konseyleri bünyesinde oluşturulan kadın
gruplarının önemli çalışmalara imza attığını kaydetti. Arıkan konuşmasında kent
konseylerinin bulundukları şehirlere katkıları hakkında da önemli bilgiler
verdi.
Türkiye Kent Konseyleri
Birliği ve Kahramanmaraş Kent Konseyi Başkanı Zeynep Arıkan ise forumda yaptığı
"Yerel Yönetimlerde Demokrasi ve Kadın" konulu konuşmasında şunları söyledi: "
Anadolu`nun en eski yerleşim ve kültür merkezlerinden biri olan, tarihi boyunca
birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, Akdeniz Bölgesi'nde yer almasına rağmen,
dört coğrafi bölgenin kavşağında bulunan, tek başına Britanya Adası'ndan daha
fazla sayıda bitki çeşidine ev sahipliği yapan, coğrafi zenginliğinin yanı
sıra, etnik ve kültürel zenginlik açısından dikkat çeken, saklı değerlerin
kahraman şehri Kahramanmaraş'ın güler yüzlü, gönül insanlarından selam
getirdim."
Kahramanmaraş'ın kurtuluş
mücadelesindeki kahramanlığına ve sanat ve edebiyat dünyasındaki önemli
isimlerine dikkat çeken Arıkan şu şekilde konuştu :"Askeri destek almadan,
özgürlük savaşının halkın omuzlarında yükselmesi ile tarihte bir başka örneği
olmayan, işgale karşı tek yürek olmanın öncüsü olarak Milli Mücadelede zafere
ulaşılacağı inancını ilham eden, kendi kendini kurtaran şehir olarak adını
dünya tarihine altın harflerle yazdıran, Sütçü İmamların, Necip Fazılların,
Nuri Pakdillerin, Cahit Zarifoğluların, Erdem Bayazıtların, Abdurrahim
Karakoçların, Alaeddin ve Rasim Özdenörenlerin vatanıdır Maraş."
"HER ALANDA LİDER, AKDENİZ'İN İNCİSİ KAHRAMANMARAŞ"
Kahramanmaraş'ın ekonomik
gücüne vurgu yaparak şehrin birçok alanda gösterdiği başarılar hakkında bilgi
veren Türkiye Kent Konseyleri Birliği ve Kahramanmaraş Kent Konseyi Başkanı
Zeynep Arıkan şunları kaydetti: "Tekstil
sektöründe Türkiye'deki iplik ve dokuma kumaş üretiminin yüzde 35'ni
gerçekleştiren, enerjide kurulu güç bakımından İzmir'den sonra 2. sırada yer
alan, Türkiye'de üretilen elektrik enerjisinin yüzde 12'sini üreterek gelecekte
Türkiye'nin enerji üssü olmaya aday olan, sanayide tüketilen elektrik
enerjisinde 9. sırada bulunan, sanayide kullanılan ve ithal edilen çeliğin
yüzde 60'ını tek başına işleyen, Türkiye'deki çelik mutfak eşyası üretiminin
yüzde 65'ini tek başına gerçekleştiren, 22 ayar altın işlemeciliğinde
Türkiye'de ikinci sırada yer alan, 21 ülkeye dondurma ihraç eden, Türkiye biber
üretiminin yüzde 25'ini, toz ve pul biber üretiminin ise yüzde 45'ini
gerçekleştiren, kilometreye düşen su kaynakları bakımından Türkiye'de 1.
dünyada ise 3. sırada yer alan, denize kıyısı olmamasına rağmen balık
ihracatında 3. sırada yer alan, kadın ayakkabı üretiminde İzmir ve Bursa'nın
ardından en büyük üretim merkezi olan, kentsel gücünü yükseltmiş, ulaştırma
kabiliyetini geliştirmiş, kentsel yapısını tamamlamış, dünyanın dört bir yanına
ihracat yaparak ülkesine katkı sağlayan girişimcileriyle her alanda lider,
Akdeniz'in incisi Kahramanmaraş`tan selam ve saygılar."
"KADINLAR TOPLUMUN YARISIDIR"
"Yaşar Kemal; Dünya birbirini
besleyen bin çiçekli, bin renkli bir kültür bahçesi olmuştur. Her kültür,
geçmiş kültürlerin gübrelediği birikim topraklarının bir kültür çiçeği
olmuştur. Bilinçli ya da bilinçsiz, bu büyük kültür bahçesinden bir çiçeği yok
etmek insanlıktan bir rengi, bir kokuyu, bir güzelliği, bir yaratıcılığı
almakla bir tutulmuştur, diyor." diyerek kadına yönelik ayrımcılığa vurgu yapan
Arıkan sözlerine şu şekilde devam etti: " Buradan bir kadın olarak bırakın
kültür bahçesinden bir çiçeği yok etmeyi, toplumun yüzde 50'sini oluşturan
kadınları toplum hayatından yok etmek isteyen iki gruba yönelik bir çağrıda
bulunmak istiyorum. Kadınlar toplumun yarısıdır. Maalesef görüyoruz ki,
kadınlar hakkında bazı yanlış düşünceler insanların zihinlerini bulandırarak
toplumun sosyal ve siyasal uyanışında rol verilmeyerek bu yarı, devre dışı
bırakılmıştır. Allah tarafından kadınlara verilen şefkat, merhamet, zarafet ve
nezaketten toplumun diğer yarısı yeterince faydalanamıyor. Üzülerek belirtmek
gerekir ki, bunlardan birincisi; din adına kadının toplumsal yaşama tüm katılım
biçimlerini yasaklayıp, haklarını gasp ederek, ilmin ışığından onları mahrum
bırakıp, cehaletin karanlığında kalmalarına göz yumanlardır. Kadının haklarını daraltanlar, kadının
hayatını ışıksız zindana çevirmişlerdir. Bunlara göre kadınlar evlerinden
çıkamazlar. Camilere gitmeleri de doğru değildir. Okuyup ilim öğrenmek için edepli
güzel bir şekilde de olsa kesinlikle toplum içinde bulunamazlar. Oysa işin
garip yanı, küçümsenen, hor ve hakir görülen, ticari bir meta olarak
ilişkilendirilen kadın, İslam'la değer kazanmış, kendisine saygı gösterilmesi
gereken bir varlık halini almıştır. Gücü nispetinde de kendisine yakışır bir
şekilde ailede ve toplumda sorumluluklar yüklenerek saygınlığını
kanıtlamıştır."
"KAMU DA ANLAMSIZ YASAKLARLA KADINA ROL VERMEYEREK
DESTEK OLUYOR"
Kadınları eğitimden uzak
tutarak radikal bir tutum sergileyen grupla bunun aksine modernlik adına
kadınları reklam aracı olarak kullanan iki farklı grub olduğunu ifade ederek
her ikisinin de kadına hak ettiği değeri vermediğini söyleyen Arıkan şunları
dile getirdi: "Kadınları eve hapsedip, ilim öğrenmelerine müsaade etmeyerek
topluma faydalı olan hiçbir faaliyete sokmayan 1. gurubun aşırlıklarına sözde
karşı çıkan, kendilerini çağdaş olarak tanımlayan 2. Grupta; bir meta ve reklam
malzemesi olarak kullanmanın hâkim olduğu batı dünyasının değerlerini temsil
ediyor. Kadınları cahil bırakmakla suçladığı 1. Gruba, çağdaşlık adına kılık
kıyafet yasağını dayatarak aydın nesillerin yetişmesinde kadınları devre dışı
bırakarak destek oluyor. Kamuda anlamsız yasaklarla toplumun sosyal ve siyasal
uyanışında kadına rol vermeyerek destek oluyor."
"KADINLAR HALA HAYATIN TÜM ALANLARINA TAM OLARAK EŞİT
BİR BİÇİMDE KATILAMAMAKTADIR"
Son yıllarda kadınlara yönelik
yasal düzenlemelerde önemli değişiklikler olmasına rağmen birçok eksikliğin
devam ettiğine dikkat çeken Arıkan şöyle konuştu: "Temel insan hak ve
özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi bağlamında, son yıllarda yasal
alanda çok önemli gelişmeler oldu. Söz konusu yasal düzenlemelerle kadınlar
daha iyi bir ortama kavuştular. Tüm düzenlemelere rağmen, Dünya genelinde
olduğu gibi ülkemizde de kadınlar hala hayatın tüm alanlarına tam olarak eşit
bir biçimde katılamamaktadır. 2002 seçimlerinde Türkiye'de kadınlar Meclis'te
sadece yüzde 4,4 oranında temsil edildi. 2007 seçimlerinde bu oran 2 katını
geçerek yüzde 9,1a ulaştı. 2011 seçimlerinde ise temsil oranı yüzde 14.3 çıktı.
Yerel yönetimlerde bu oran çok daha düşük. Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme
hakkını 3 Nisan 1930'da Belediye Kanunun kabulü ile birçok batılı
hemcinslerimizden önce elde etmemize ve aradan 83 yıl geçmesine rağmen, 2013
yılında, kadınlar olarak yerel yönetimlerdeki temsil oranımız sadece yüzde
2.32'dir. Avrupa'da 30 ülkenin yerel meclislerde kadın oranı ortalaması yüzde
23,9'dir. Bu ülkemiz için kötü bir referanstır. İnşallah yerel yönetimlerdeki
kadın temsili yetersizliği sorunu 30 Mart 2014 seçimlerinde aşılarak, 1930
yılında ki belediye seçimlerinde İstanbul İl Meclisi üyesi seçilen Latife
Bekir`in 'Belediyecilik, her şeyden evvel büyütülmüş bir ev idaresi
demektir.'' sözündeki ev idaresinin nasıl yapıldığını kadınlarımız herkese
gösterirler."
"İSTANBUL'DA KENT KONSEYİ AKTİF OLSAYDI KAOS
YAŞANMAYACAKTI"
Arıkan: "Bu noktadan hareketle
kent konseyleri hem yerel yönetim hem de yerel halk adına önem arz etmektedir."
şeklinde konuşarak Kent Konseylerinin bulundukları şehirlerdeki konumunun önemli
olduğunu anlattığı konuşmasına şöyle devam etti: " Kent Konseyleri yerel
yönetimlerle yerel halk arasındaki iletişimi sağlayarak yerel yönetimlerin
faaliyetlerinin hem meşruiyetini sağlamakta hem de bunların duyurulması
görevini gerçekleştirmektedir. Böylece yerel yönetimler yerel halkın
düşünceleri doğrultusunda hareket ettiğinden gerçekleştirdikleri faaliyetler
halkın istediği faaliyetler olmakta bu onlara olumlu geri dönüş sağlamaktadır.
Bunun en bariz örneğini son yaşadığımız gezi parkı olaylarını örnek
gösterebiliriz, İstanbul'da kent konseyi maalesef yok ya da maslahatta var biz
somut olarak görmüyoruz. Eğer bu olayda kent konseyleri aktif olup halkın
taleplerini meşru zeminde yerel yönetimlere uygun bir şekilde iletebilme imkanı
olsaydı belki de bu kadar büyük problemler ve kaos yaşanmayacaktı. Bununla
birlikte yerel halk kent konseyleri sayesinde isteklerini, fikirlerini ve
projelerini belli adımları takip ederek gerçekleştirebilmekteler. Bu şekilde
halkın katılımı sağlanmakta karşılıklı iletişim gerçekleşmekte, dolayısıyla
yönetişim gerçekleşmekte ve tüm bunların neticesinde yerel demokrasi
gerçekleşmekte.
"KENT KONSEYLERİ İYİ BİRER DEMOKRASİ VE KATILIM MODELİ
SUNMAKTADIRLAR"
Ortak aklın, sivil
inisiyatifin, sivil toplumun sesini, en güçlü şekilde duyuran, tarafsız ve
ideolojik olmayan yapılarıyla kent konseyleri, yerel yönetimlere, iyi birer
demokrasi ve katılım modeli sunmaktadırlar. Kent Konseyleri, Türkiye
Cumhuriyeti'nin en geniş örgüt yapısına sahip, sivil toplum kuruluşlarıdır.
Yasa; Valilik, Belediye, Üniversite, siyasi parti, kamu kurumları,
muhtarlıklar, vakıflar ve dernekleri, Kent Konseyi katılımcısı sayarak Kent
Konseyleri'ne çok önemli görevler vermiş. Bu sebeple Kent Konseyleri'nin çok
iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Ülkemizde zaman zaman sekteye uğrayan
demokrasinin gelişmesi, güçlenmesi ve yönetişim anlayışının her kademede egemen
olması için de Kent Konseylerinin önemi çok büyüktür. Bu bağlamda Kent
Konseyleri'nin koordineli ve kendi aralarında interaktif ve sürdürülebilir bir
iletişimin kurulması için ve yürütülmesi için Türkiye Kent Konseyleri Birliği
İşbirliği ve İletişim Ağı kuruldu ve akabinde de Ağustos 2012 tarihinde
birliğini, tüzel kişiliğinin olması noktasında, kent konseyleri derneği
kurulmuştur. Yerelde de Kahramanmaraş Kent Konseyi ise kuruluş biçimi üyeleri
ve işleyişi açısından gerçekten demokratik bir yapıya sahip. Kahramanmaraş Kent
Konseyi başkanını seçimle belirlemiş ve tüm kenti temsil edebilecek, her türlü
siyasi görüşten, etnik kökenden ve tarafsız üyelerden teşekkül etmektedir.
Yerel halk ve sivil toplumun katılımcı olduğu her karar ve uygulamanın tek bir
şahsın tasarrufunda olmadığı bir kurum demokratik özellik taşır. Bizde hem
yerel yönetim hem de Kent Konseyi olarak bunu Kahramanmaraş'ta başardığımızı
düşünüyorum." (M. Serhat TOPALCA)