Kahramanmaraş'ın 2014 Mart
ayındaki yerel seçimlere Büyükşehir olarak girmesinden dolayı sürecin önemli
olduğunu ifade eden Uysal, aday profillerinin de yükseğe çıkarak bütün partiler
için her zamankinden farklı varlık gösterme ihtiyacı duyacağı seçimler
olacağını söyledi. Şu anda belirlenen aday isimleri olmadığını açıklayan Uysal
Kahramanmaraş'ta gerekli çalışmalar yapıldıktan sonra aday listesinin
hazırlanacağını belirtti.
Ramazan ayı dolayısıyla
ziyaret için geldiklerini söyleyen Uysal bundan sonra hem Genel Başkan olarak
hem de parti yöneticileri olarak Kahramanmaraş'a ziyaretler düzenleyeceklerini
ifade etti. Seçimlere her hangi bir partiyle beraber gitmeyeceklerini kaydeden
Uysal, bir partinin kazanması ya da kaybetmesi için bir çalışma içine
girmeyeceklerini ifade ederek Demokrat Parti olarak hazırlıklarını tamamlayıp
tek başlarına seçimlere katılacaklarını söyledi.
Mısır'da askeri kanat
tarafından gerçekleştirilen darbenin demokratik gelişme açısından üzücü bir
durum olduğunu belirten Uysal, geçmiş dönemlerde birçok ara dönem yaşamış
Türkiye'nin her şeye rağmen bölgesinde bir istikrar adası gibi durmaya devam
ettiğini kaydetti.
Genel Başkan Uysal, Suriye'nin
kuzeyinde varlık göstermeye başlayan ve PKK uzantısı olduğunu belirttiği
PYD'nin uzun vadede Türkiye'ye sorunlar çıkaracağını söyledi. Kuzey Suriye'de
psikolojik baskı kurarak üstünlük kurmaya çalışan PYD gibi etnik kaynaklı
siyasi, bölücü oluşumların özerlik ilanının arkasından durumu toprak istemeye
kadar götüreceğini anlatan Uysal Türkiye'nin bulunduğu bölgede her insanın
hukukunu korumak için özverili olması gerektiğini söyledi.
Demokrat Parti Genel Başkanı
Gültekin Uysal'ın sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
DEMOKRAT PARTİ OLARAK KAHRAMANMARAŞ'TA SEÇİM
ÇALIŞMALARINIZ HANGİ AŞAMADA?
Gültekin Uysal: Şimdi bir
yandan arkadaşlarımız olağan kongre sürecini tamamlamak üzere, ilçe
teşkilatlarımız kongrelerini yapıyorlar. Diğer taraftan da elbette ki bir
siyasi partinin en büyük hedefi bir sonraki seçime hazırlanmaktır. Yerel
seçimler sadece bu dönem yerel yöneticilerimizi seçmenin ötesine geçerek
hakikaten Türkiye'nin de içinde bulunduğu genel konjoktörü etkileyecek, tercih
yapılacak seçimler olacak. O açıdan biz de parti olarak hem genel anlamdaki
fikriyatımızı, düşüncelerimizi hem geçmişimizin referansıyla bu gün Türkiye'ye
ne söylüyoruz, ne vaat ediyoruz, nasıl bir gelecek tasavvuru planlıyoruz
beraberinde onları da ifa edeceğiz. Tabi büyükşehir olması hasebiyle artık
beldelerin kapatılmış olması aday profillerinin de biraz daha yükseğe çıkarak
hakikaten bir eyalet başkanlığı gibi neredeyse vilayetler, ölçekleri, mali
imkânları ve yetkileri itibariyle partilerin her zamankinin ötesinde bir varlık
gösterme ihtiyacı duyduğu seçimler olacaktır. İnşallah biz de Demokrat Parti
olarak arkadaşlarımızla, yeni yeni kadromuza katacağımız arkadaşlarımızla da
milletimizin huzurunda olma niyetindeyiz.
KAHRAMANMARAŞ'TA ALABİLECEĞİMİZ BELEDİYE BAŞKANLIKLARI
VAR DİYEBİLİR MİSİNİZ?
Gültekin Uysal: Geçmişten beri
var olan belediye başkanlarımız var, tabi şansız bir süreci beraberinde
yaşayarak geldik. Hakikaten parti ve kendi adımıza, insanlar gibi zaman zaman
istikrarsız dönemlerimiz oluyor, zafiyet içerisine düştüğümüz dönemler oluyor.
Çok parlak yılların akabinde biz de Türkiye'de bir yanda çok hızlı değişen çok
gerilimli bir siyaset çizgisi içinde, yüksek gerilim hattında bizim gibi daha
mutedil, daha insanların müşterekliklerini ortaya çıkartırken bir yanda din
eksenli, öbür tarafta etnik eksenli bölünmenin parçası olarak bu günkü meclis
tablosu ortaya çıktı. Burada toplumun güçlerini tutan partiler çok uç noktada
net siyah ile beyaz arasında sıkışmış bir Türkiye gündemi içerisinde yer
bulmakta, taraf edinmekte zaman zaman zorlandığı oldu. Elbette siyaset her gün değişen dinamik bir
mücadele, Türkiye gibi bir yanda nüfus dinamikleri itibariyle bir yanda
bulunduğu coğrafyanın her dakika oyununu değiştirebilecek işte yaşadığımız şu
son iki üç aylık hadiseler bile Suriye ekseninde, Irak ekseninde ve Türkiye
ekseninde süreç diye tabir edilen iktidarın teşebbüsünden başlayarak Suriye'nin
geldiği nokta ve Türkiye'ye yansımaları. Mısır'da gelişen hadiseler Türkiye'ye
yansımaları ve bunun üzerine Türkiye'de gezi olayları bir yandan ekonomik
olarak hakikaten sıkışmış son 8-10 yıl içerisinde yapısal bir dönüşüm
gerçekleştirmemiz gerekirken yapamayışımızın bedelleri var. Bunlar siyasetin
istikametini her an değiştirecek etmenlerdir.
DEMOKRAT PARTİ'NİN HEM GEÇMİŞİNDEN ALDIĞI GÜÇ HEM DE ŞU
ANDA KAHRAMANMARAŞ'A GERÇEKLEŞTİRDİĞİNİZ ZİYARETİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK BİZ
DE KAHRAMANMARAŞ'TA İDDİALI BİR PARTİYİZ DİYEBİLİR MİSİNİZ?
Gültekin Uysal: Şöyle
ifadelendirmek lazım, biz gücümüzün mucibince sözler ederiz siyasette, afakî
sözler söyleyip yarın onları karşılayamayacak olmak ama bu kendimize bir hedef
koymadığımız anlamına da gelmez. Maraş'ta olduğu gibi Türkiye'nin pek çok
vilayetinde hedeflerimiz var. Çünkü bir kere yapabilenler bir daha yapabilir,
bu bizim gibi kadim devlet geleneğine sahip bir geçmişi olan millet için önemli
bir veridir. Bizim gibi hakikaten Türkiye'nin çok partili hayata geçerken belki
de ilk sivil siyasi partisi diyebileceğim çünkü CHP'nin kurucu unsur olması
hasebiyle farklı bir konumu var, kalıcı olmuş, ara dönemleri yaşamış olsa da
ilk sivil hareketidir. Bu gün de temeldeki hareketimizin gerekçeleri yerli
yerinde durmaktadır. Biz bu ülkeyi bir yanda sahip olduğu dinamikleri iyi bilip
insanlarıyla, Türk insanıyla Türk insanı arasında örülmüş duvarları yıkarak
demokrasisiyle, kendi milletiyle didişen bir rejimin adı asla Cumhuriyet olmaz
diyerek milleti demokrasi yoluyla rejimin sahibi yapmış bir hareketiz. Bu gün
de artık demokrasinin gelişim modelleri içerisinde sadece sandığa girip çıkmak
değil ama çoğulcu, müzakereci, demokrasi modelleri dediğimiz ve bu gün
hükümetin karşılamakta zorlandığı ve bir tepki patlaması olarak ifade
edebileceğimiz pek çok cephesinden bakabileceğimiz gezi hadiseleri de bunu
gösteriyor. O açıdan baktığımızda yerelde de elbet Demokrat Parti olacak, bir
iddia koymak, o hedefe yürümek durumundayız.
ADAYLARINIZ BELLİ OLDU MU?
Gültekin Uysal: Şu anda
netleştirdiğimiz bir adayımız yok. Teşkilatlarımız ifade ettiğim gibi bir
yandan yerel teşkilatlanmamızı, kongre süreçlerini tamamlıyor. Elbette
zihnimizden geçirdiğimiz bir tasavvurumuz var. Kademe kademe bu değişen alt
yapıyı biraz evvel ifade ettiğim gibi büyükşehir olması hasebiyle artık
beldeler yok, il genel meclisleri seçilmeyecek. O yüzden meclisleri de en az
seçilecek başkanlar kadar önemli görevler bekliyor. O açıdan niteliklerini de
göz önüne alarak hem meclis kadroları hem başkan adaylarıyla beraber İnşallah
milletimizin önüne gönül rahatlığı içerisinde kendini bulabileceği bir aday
listemiz konur.
EDİNDİĞİNİZ İZLEMİMLER DOĞRULTUSUNDA KAHRAMANMARAŞ'TA
DEMOKRAT PARTİ'NİN DURUMUNU ŞU ANDA NASIL GÖRÜYORSUNUZ?
Gültekin Uysal: Geçmişte parti
içerisinde Genel Başkan yardımcılığı yaptığım dönemlerde de gelip gittim.
Kendim de yerel teşkilatlarda görev yapmış, il başkanlığı yapmış biri olarak da
söylüyorum, bu gün arkadaşlarımız hakikaten büyük bir azim ve kararlılıkla bir
yandan kendi içimizde faaliyetleri yürütürken bir yanda da kamuoyunun önünde
faaliyet azimlerini, kararlılıklarını koymanın ötesinde bir çalışma içerisinde.
Biz İnşallah Ramazan vesilesi oldu bu gün buradayız ama bundan sonraki süreçte
Genel Başkan olarak sadece ben değil partimizin diğer yöneticileri de farklı
vesilelerle burada olacaktır. Çok kısa vadede hazır bir potansiyelimiz var,
yönetici olarak da bizim vazifemizi bu potansiyeli açığı çıkarmaktır.
Arkadaşlarımız da bizler de bu potansiyeli açığa çıkaracağımız kanaati
içerisindeyim.
BU GÜN DE AÇIKLAMALARINIZDA OLDUĞU GİBİ AK PARTİ'NİN
BİRÇOK KARARINA, UYGULAMASINA KARŞI ÇIKIYORSUNUZ. BU ANLAMDA KAHRAMANMARAŞ'TA
AK PARTİ'NİN KARŞISINA ÇIKMAK İÇİN BAŞKA BİR PARTİYLE SEÇİME BERABER GİTMEK
GİBİ BİR ŞEY SÖZ KONUSU OLUR MU?
Gültekin Uysal: Temelde şöyle
bir prensibi kendimize kural koyarak yolumuza devam ediyoruz, Türkiye'de dönem
dönem özellikle son 10 senede belirgin bir şekilde yaşandı ama aşağı yukarı son
15-20 yıllık süreç içerisinde 90'lı yıllardan itibaren özellikle aman o
kazanmasın, A partisi gelmesin B partisi gelsin diye, B partisi kazanmasın C
partisi gelsin diyerek seçmeni de stratejik oy kullanır hale getirdik ki kendi
fikrini düşüncesini her şeyden bağımsız bir şekilde ifade edemez, tercih
yapamaz hale getirdik. Biz bu gün ne bir partinin kazandıranı olacağız ne de
partinin kaybettireni olacağız. Kendi müstakil mücadelemizi yürütmeye devam
ettireceğiz.
MISIR'DAKİ OLAYLAR VE SON GÜNLERDE GÜNDEMDE YER ALAN
SURİYE'DEKİ PYD VE ESAD'IN BUNU TÜRKİYE ALEYHİNE KULLANMASI HAKKINDA KISACA
AÇIKLAMA YAPAR MISINIZ?
Gültekin Uysal: Mısır meselesi
önemli, son bir asır içerisinde bu bölgede birikmiş enerjiyle beraber
demokratik bir düzen kurulabilmesi için bu enerjiyi kullanabilmek gerekirdi.
Ama birinci dünya savaşı sonrası, sıklıkla ifade ediyorum, bu bölgenin hem
enerji kaynaklarına sahip olmuş olması hem kadim milletlerin, kadim
medeniyetlerin geçmişi ve özellikle İsrail devleti kurulduktan sonra bu
coğrafyada onun güvenliğini almak adına, batılı güçlerin, özellikle küresel
güçlerin her daim birincil hedefleri bellidir. O açıdan baktığımızda bir Arap
Baharı olarak ifadelendirilen bu dalganın bir yılın akabinde bir darbeyle sonuçlanmış
olması bizim açımızdan da bölge açısından da üzüntü vericidir. En büyük üzüntü
bu biriken enerjiyle daha demokratik toplumların, medeniyetlerin beklentileri
doğrultusunda refahı tabana yayacak bir şekilde bir yandan da hür ve eşit,
hürriyetlerini kazandıkları demokratik bir model çerçevesinde, kendi
geleceklerini kendilerinin belirleyecekleri modeli benimsemek sadece bizim
değil bütün bölgenin lehine olabilecek bir gelişmeydi. Ama Türkiye'yi burada
ayıran nokta hakikaten pek çok ara dönem yaşamış olmasına rağmen, darbeler
yaşamış olmasına rağmen mukayese ettiğimizde bir istikrar adası olarak Türkiye
bu gün yerli yerinde durmaktadır. Gönlümüz odur ki gezi hadiselerinde
gösterdiği şekliyle artık marjinal kesimlerin bile bu ülkede bir darbe özlemi
içerisinde olmadığını görüyoruz, bu Türkiye açısından sevindirici bir olaydır.
Beraberinde Suriye'deki
hadiseye baktığımız da hem Suriye'nin pozisyonu hem Türkiye'nin pozisyonu hem
Mısır'ın ve diğer ülkelerin Orta Doğu'da gelişen hadiseler bir birini tetikleyebilecek
etkileme potansiyeline sahip hadiseler. O açıdan Türkiye gibi hakikaten
Cumhuriyet kurulduğundan itibaren dış politikasında standart hedefler koymuş,
bu hedeflerden en önemlisi de kendi komşu ülkelerinde özellikle bir iç
çatışmanın hiçbir şekilde tarafı olmamaya gayret göstermiştir. Bu gün Türkiye
maalesef geldiğimiz nokta itibariyle bu gün AK Parti iktidarının çok sıklıkla
eleştirdiği tek parti dönemlerinde bile yalnızlaşmadığı kadar bir yalnızlık
içerisindedir. Bunu da aşan bir şekilde özellikle bir yandan iktidarın süreç
diye tabir ettiği, barış süreci diye tabir ettiği süreçle beraber Suriye'nin
kuzeyinde PKK uzantısı bir yapının psikolojik üstünlüğü ele alarak varlık
ortaya koyması Türkiye'yi uzun vadede çok uzun süre etkileyebilecek, huzursuz edecek,
sürekli olarak taciz edeceği bir merkez olarak, PKK'nın Kuzey Irak'ta Kandil'de
bulunmasının hüviyeti değişerek bir özerklik ilan edeceği alandır. Bu gün
iktidar partisinden yapılan yorumları izliyoruz, kimisinin çok uç noktada
yorumlar diye tarif ettiği özerklik kurmak gibi ki bunlar etnik bölücü siyasi
hareketlerin tabiatını bilen, biraz mekaniğini bilen, nihai programlarını bilen
insanların, milliyetçilik gibi etnik bölücü hareketlerin kimyasını bilen
insanlar bilirler ki en son tahlilde toprak koparmaktır, bağımsızlığını ilan
etmektir. Ve burada elbette bu bölgede yaşayan her insanın hakkını, hukukunu
korumak, daha bir asır bile olmadan terk ettiğimiz bu coğrafyada her insanın
hukukunu korumak noktasında Türkiye bir özveri göstermelidir.