Tanrıverdi, Kira, maaş gibi
işlemlerin bankacılık sistemi üzerinden yapılmasının zorunlu kılınması
neticesinde tüketicilerden 64 ad altında ücret alınarak kâr hanelerinin
şişirildiğini söyledi. Yasal düzenlemelerle tüketiciyi bankaya yönlendiren
yasal otoritenin onu bankaya karşı koruması gerektiğinin altını çizen
Tanrıverdi, yasalarda sadece yasakların yeterli olmadığını, bunların caydırıcı
olmasının daha önemli olduğunu ifade etti.
Bankaların geliştirdikleri
yöntemlerle insanları çıkarları için kullandıklarını ifade eden Tanrıverdi
şunları söyledi: "Günümüzde bankacılık sistemi geliştirdiği metotlarla
insanları çıkarları için kullandığı bir araç haline dönüştürmüştür. Lobicilik
faaliyetleri sonucu yasal düzenlemeler yapılmak suretiyle kira, maaş, havale
v.b birçok işlemin bankacılık sistemi üzerinden yapılması zorunlu kılınmış, bu
araçları kullanmak isteyen tüketicilerden yaklaşık 64 ad altında ücret yasaya
aykırı bir şekilde tahsil edilerek kar haneleri şişirilmiştir."
"Tüketicinin Tam Tazmini"
olmadan bankaları durduramazsınız."şeklinde konuşan Tanrıverdi sözlerine şu
şekilde devam etti: "Bankacılık faaliyeti elbette kar amacı güdülerek yapılan
ticari işletmelerdir. Ancak kamu
otoritesi tüketiciyi yasa zoruyla bankaya yönlendiriyorsa onu bankaya karşı
korumak zorundadır. Ne yazık ki düzenlemelerimiz bu yönüyle eksiktir. Günümüzde
bankalar Mer'i Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna göre dahi yasaya açıkça
aykırı olan birçok ücret kalemini almaya devam etmektedir. Demek ki yasada
yasak olması yeterli değil, bu yasağın ne kadar caydırıcı olup olmadığı
önemlidir. Yasaya aykırı hareket edenin zarar ettiği yeni bir anlayışa
geçilmeden bu pervasız saldırıyı durdurmanın imkânı yoktur. "
"BURADA NE KADAR BÜYÜK BİR
VURGUN OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ"
Bankaların, işlem yaptıran
herkesten bir şekilde kesinti yaptığını buna karşılık tüketicilerden yok
denecek kadar az sayıda bir itiraz başvurusu olduğunu aktaran Tanrıverdi
şunları söyledi: "Tüketiciyi koruyan yeni bir yasanın TBMM komisyonlarından da
geçtiği ve yasalaşma sürecinde son dönemine girdiği düşünüldüğünde bankaların
bu pervasız tutumlarını önleyecek bir mekanizmanın yasaya derc edilmesi
elzemdir. Bu mekanizmanın adı "Tüketicinin Tam Tazmini"dir. Tüketiciden haksız
yere ücret tahsil eden banka, itiraz edildiğinde bu haksızlığı gidermeyip
tüketiciye yol gösteriyorsa, haksız çıktığı durumda tüketicinin bütün uğrasını
tazmin etmelidir. Şu an itibariyle sistem şöyle işlemektedir: Bankalar, yolu
bankaya düşen her tüketiciden türettiği bir ad altında kesinti yapmakta, bu
tüketicilerin ancak binde biri buna itiraz ederek geri alabilmektedir."
Tüketiciler Birliği
Kahramanmaraş İl Temsilcisi Nesih Tanrıverdi şu şekilde konuştu: "Tüketicide
aidat alınan yaklaşık 50 milyon kredi kartının bulunduğunu, Geçen yıl Tüketici
Sorunları Hakem Heyetlerinde karara bağlanan başvuru sayısının da 435 bin
civarında olduğunu biliyoruz. Başvurularının tümünün kredi kartı aidatı ile
ilgili olduğunu varsaysak bile yüzde biri bile bulmuyor. Burada ne kadar büyük
bir vurgun olduğunu görüyoruz."
"BANKALAR İADE ETTİKLER
ÜCRETLERDEN BİLE PARA KAZANIYOR!"
Bankaların aidat için kesilen
paraya itiraz eden tüketicilerden aldığı parayı 6 ay elinde tutması halinde 2,5
trilyon lirayı bu sürede kullanmış olduğunu ifade eden Tanrıverdi şunları dile
getirdi: "Kaldı ki bankalar yüzde biri bulmayan iadelerde dahi para kazanıyor.
Örneğin banka Ocak ya da şubat ayında aidatı kesiyor, tüketici önce bankaya
yazıyla başvuruyor, bankadan cevap alabilirse bunu bekliyor, olumsuz cevabı
alan bilinçli ya da henüz tükenmemiş bir tüketici ise Tüketici Sorunları Hakem
Heyetine başvuruyor. Hakem Heyeti başvuruyu üç ayda sonuçlandırmaya çalışıyor,
eğer mahkemeye itiraz edilmezse kararın taraflara tebliği de 15-20 gün dürüyor.
Tebliğ akabinde tüketicinin bankaya başvurması ve bankanın bir sonraki ekstreden
bu ücreti düşmesi, süreç yaklaşık 6 ayı buluyor, yani diğer bir değişle banka
el koyduğu parayı altı ay kullanıp tüketiciye iade etmiş oluyor. Böylelikle hiç
risk almış olmuyor, 50 milyon tüketici hakem heyetlerine başvurarak bu parayı
geri alsa bile 2 trilyon 500 milyar lirayı altı ay kullanmış oluyor. Bu büyük
bir kazanç, kaldı ki tüketicilerin yüzde 99'u bu parayı bankadan geri almıyor."
"BANKALAR BU RANT PASTASINA BU
YÜZDEN BU KADAR GÖZÜ KARA BİR ŞEKİLDE SALDIRIYOR"
Bu konuda hem TBMM'ye hem de
tüketiciye görevler düştüğüne dikkat çeken Tanrıverdi konuyla ilgili olarak
şunları söyledi: "Yasaya "Tüketicinin Tam Tazmini"ne dair hükümler
konulmalıdır. Yani tüketiciye bir haksızlık yapan hem haksızlığı giderecek hem
de talebi olmasa bile tüketiciye sınırları yasada çizilen oranda otomatik
tazminat ödemelidir. Tüketiciler ellerindeki kredi kartlarını, en azından
birden fazla karta sahip iseler bu fazlalığı çöpe atıp, bankadaki hesaplarında
bir miktar nakit para tutarak alışverişlerini bankamatik kartı üzerinden
yapmaları daha uygun olur. (M. Serhat TOPALCA)