Gezi olaylarının ilk günlerinde gösterilen
tepkinin Türkiye'de bir ilk olduğunu söyleyen Çayır, daha sonra amacından sapan
gösterilerin sokakta hükümeti devirme çabasına döndüğünü belirtti. Gösterilerin
iktidarı demokratik yöntem dışında devirme amacından dolayı olaylara karşı
tavır aldıklarını kaydeden Çayır, süreçte seçimle iş başına gelenlerin ancak
seçimle gideceklerini söyleyerek yaşananlara karşı çıktıklarını anlattı.
Türkiye'de seçim sistemindeki
barajdan dolayı partilerin Meclis'te temsil edilmediğini söyleyen Çayır, yüzde
10 olan barajın düşürüldüğü zaman farklı görüşteki insanların da TBMM'de temsil
edilme şansı bulacağını ifade etti. AK Parti seçmenleri arasında yaklaşık
olarak yüzde 5 seçmenleri bulunduğunu aktaran Çayır, barajın yüzde 5'e inmesi
halinde bu kişilerin kendilerine oy vereceğini söyledi. Baraj sisteminden
dolayı yaklaşık yüzde 50 oy oranı olan AK Partinin seçim sisteminde yapılacak
değişiklikle bu oyu alamayacağını savunan Çayır, sistem değiştiği takdirde AK
Partinin yüzde 35 oy almasının gerçek başarısını ortaya koyacağını sözlerine
ekledi.
Gezi parkı olaylarının ilk
günlerinde itiraz edenlerin olmasından dolayı kendisinin de mutlu olduğunu
ifade eden Çayır şu şekilde konuştu: "Gezi olaylarının ilk 3 günü diğer günleri
ayırdığımız zaman, geçmişte Türkiye'de olmayan bir nümayiş tablosu vardı.
Geçmişle kıyas edilemeyecek tarzda, hem katılanların kimlikleri hem
söyledikleri anlamında, ortaya koydukları tavırlar ve espirili protestolar
anlamında Türkiye'de bir ilkti. Ben çok da mutlu olmuştum çünkü hep itiraz eden
bireylerin olması gerektiğine inanıyorum. Eğer bir toplumda itiraz eden
bireyler olmazsa o toplumun ilerlemesi mümkün değildir, kendini değiştirmesi
mümkün değildir. Bizim toplumumuzda genellikle biat kültürü vardır, işte
öğretmen öğrenci arasında bu ilişki var, şeyh mürid ilişkisinde bu var, siyasi
partilerde lider partili arasında yine bu şeyh mürid ilişkisi yine orada da
var. Bu kültür ne yazık ki orada da var. Dolayısıyla bunu yok etmenin bir
adımıydı o, artık onu itiraz eden bireylerini çoğalmasının nidası olarak gördüm
onu. Ama 3 günden sonra iş başkalaştı, sokakta iktidar devirme, iktidar
değiştirme yolunu gidince biz ona karşı geldik. Milletin seçtiğini millet
götürmelidir dedik. 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta nasıl karşı geldiysek buna da
karşı geldik."
"OLAGANÜSTÜ ADAMLARIN SIRADAN İNSANLARA AKIL DANIŞACAK
HALİ YOK YA"
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın zamanla çevresindeki insanlara danışmaktan vazgeçtiğini ve istişare
ettiği kişilerin azaldığını belirten Çayır, bunun hem AK Partiye hem de
Türkiye'y zarar vereceğini belirterek şu şekilde konuştu: "AKP şu an milletin
verdiği yüzde 51 oyu hovardaca harcamaya devam ediyor. Gerçekten hovardaca
harcamaya devam ediyor. Uzun süreli iktidar edenlerde daha çok insanla
görüşmek, istişareyi daha çok yaymak yerine gittikçe gittikçe daha dar anlama
hapsolup dar bir kadro ile istişare etmeyi öngörürler. Çünkü çok güçlü
olduklarını sanırlar, güçlü olduklarını sandıklarında da kendilerinde bir
olağanüstü güç vehmederler. Olağanüstü adamların sıradan insanlara akıl
danışacak hali yok ya. Böyle bir tabloya doğru gidince adam diyor ki, ben zaten
olaganüstü bir adamım, bunlarla ne konuşup, ne danışacağım diyor. Gel bakalım
Ali, Veli bu kadar. Hâlbuki tam tersini
tercih etmiş olsaydı Türkiye'de kazanırdı, AKP'de kazanırdı. Başbakan'ı şu anda
bekleyen en büyük tehlike ben neymişsim, beni Allah donatarak bu ülkenin
geleceği için yolladı, ben de ne olağanüstü bir adammışım hevesi ve hissiyatı
devam ederse sadece Sayın Recep Tayyip Erdoğan kaybetmez Türkiye'de
kaybeder. Bunun yerine daha çok insanla
istişareyi, daha çok insanla görüşmeyi, ben her şeyi bilmiyorum diyerek
bilenlerle konuşmayı tercih ederse Türkiye kazanır."
"KİMSE RENGİNDEN, DİLİNDEN DOLAYI KINANMASIN DİYE
SİYASET YAPIYORUZ BİZ"
Siyaseti şahsi çıkarları için
değil milletin menfaati için yaptıklarını kaydeden BBP Genel Başkan Yardımcısı
Remzi Çayır konuşmasında şunları söyledi: "Biz siyaseti niçin yapıyoruz, illa
da biz başa gelelim onlar başarısız olsun diye değil, Türkiye kazansın diye,
siyaset bunun için yapılır. Benim siyaset yapmam niye; Siyaset amaç mı ya, araç
ne aracı? Bu sokaklar daha tertemiz olsun, birbirine haksızlık ettiğinde adalet
yerini bulsun, haklı olan ortaya çıksın, kimse kimseyi rencide etmesin, aşağı
görmesin, ortaya çıkan bir hâsıla varsa bölüşümde adalet olsun, kimse
renginden, dilinden veya benzeri şeylerden dolayı kınanmasın diye siyaset
yapıyoruz biz. Bu ülkenin insanları şerefli yaşasın diye. Bunu AK Parti
sağlarsa güzel olur."
"BAŞBAKAN HALA DARBE ANAYASA'SININ OLUŞTURDUĞU YÜZDE
10'U SAVUNUYOR"
Türkiye'deki seçim sistemini
eleştiren Çayır konu hakkında şunları ifade etti: "Türkiye'de eğer siyasi
partiler yasası ve seçim yasasını demokratik hale getirsin görelim bakalım kaç
alıyor. Milletin iradesini baskı altına almaya gerek yok, hodri meydan, eğer
seçim sistemini ve siyasi partiler yasasını, darbenin ürünü olan bu ikisini
değiştirsin, demokratik ve adaletli bir hale getirsin buyursun, ben şimdi
söylüyorum eğer yüzde 30-35'in üzerinde oy alırsa o zaman dersiniz ki sizin
öngörünüz ve bakış açınız ne kadar sakatmış. Halk kime inanıyorsa oyunu ona
versin, Doğu Perinçek'i tercih ediyorsa Doğu Perinçek'te Meclis'te temsil
edilsin veya Türkiye Kominist Partisi de temsil edilsin. Adam sokakta taş
parçalayıp polise atacağına çıksın kürsüden ne istiyorsa neyi istemiyorsa dil
vasıtasıyla anlatsın, elini çeksin sokaktan. Bunun yolu budur, bunu başaramadı,
Başbakan hala darbenin, darbe Anayasa'sının oluşturduğu yüzde 10'u savunuyor,
seçim sistemini savunuyor. Siyasi partiler yasasında 3 tane partinin hazine
yardımını savunuyor."
"BIRAK MİLLETİ, İNSANLARIN İRADELERİNİ BASKI ALTINA
ALMA"
"İktidara gelen her parti aynı
şeyi savunmayacak mı? Gücü elinde bulundurmak için seçim sisteminde değişiklik
yapmayı kabul eder mi? Ve BBP iktidara gelirse bu konuda bir çalışma yapar mı?
şeklindeki soruya şu şekilde cevap verdi: "Ben kaldırırım eğer kaldırılmazsa da
arkadaşlarıma muhalefet ederim. Bir başkasının korkularıyla oluşturulmuş güç mü
doğru, tabi halde sana ulaştırılmış güç mü doğru? Seçmenler oyum boşa gider
diye bana rahatlıkla oy veremiyor. Bana verdiği zaman başkasına gidermiş, oy
boşa gidermiş. Hâlbuki haneme yazılıyor ama sonuçta verdiği oy BBP hanesine
yazılıyor, başkasının hanesine yazılmıyor. Bu AK Parti MHP ile beraber o hale getirdiki,
şimdi MHP'de istemiyor bunu çünkü barajın kalkması, yüzde 5'e inmesini
savunursa baraj altında kalma ihtimali var. Çünkü MHP'ye AK Partiye oy veren
arkadaşlarımız var, nasıl olsa sizde bir gelişme olmaz, seçilemezsiniz, yüzde
10'u aşamazsınız, oy onlara yarar diye gidip AKP'ye veriyor, istemeden veriyor.
Ben de diyorum ki bırak milleti, insanların iradelerini baskı altına alma,
vermek istiyorsa kardeşime versin, vermek istiyorsa öbürüne versin. Buyursun
yüzde 35'in üstünde oy alırsa o zaman ben kendisine diyeceğim ki evet, halk
sizi gerçekten tercih etmiş."
Genel Başkan Yardımcısı Çayır: "Ben yüzde 3 ile 5 arasında AKP'de oyumuz olduğunu düşünüyorum, eğer serbest bırakırlarsa. Serbest bıraksınlar desinler ki, yüzde 3, 5, beşe razıyız. Çünkü dünyadaki ülkeleri araştırdım en çok baraj yüzde 7 ile Rusya'da. Bazılarında yüzde1, bazılarında yüzde 2, bazılarında yüzde 0. Yeryüzünde en çok yüksek baraj Türkiye'de, yüzde 10, başka bir ülke yok." şeklinde konuşarak sözlerini bitirdi.
(M. Serhat TOPALCA)