Tarih: 16.08.2013 18:30

“AKP Yüzde 51 Oyu Hovardaca Harcamaya Devam Ediyor”

Facebook Twitter Linked-in

 Gezi olaylarının ilk günlerinde gösterilen tepkinin Türkiye'de bir ilk olduğunu söyleyen Çayır, daha sonra amacından sapan gösterilerin sokakta hükümeti devirme çabasına döndüğünü belirtti. Gösterilerin iktidarı demokratik yöntem dışında devirme amacından dolayı olaylara karşı tavır aldıklarını kaydeden Çayır, süreçte seçimle iş başına gelenlerin ancak seçimle gideceklerini söyleyerek yaşananlara karşı çıktıklarını anlattı.

Türkiye'de seçim sistemindeki barajdan dolayı partilerin Meclis'te temsil edilmediğini söyleyen Çayır, yüzde 10 olan barajın düşürüldüğü zaman farklı görüşteki insanların da TBMM'de temsil edilme şansı bulacağını ifade etti. AK Parti seçmenleri arasında yaklaşık olarak yüzde 5 seçmenleri bulunduğunu aktaran Çayır, barajın yüzde 5'e inmesi halinde bu kişilerin kendilerine oy vereceğini söyledi. Baraj sisteminden dolayı yaklaşık yüzde 50 oy oranı olan AK Partinin seçim sisteminde yapılacak değişiklikle bu oyu alamayacağını savunan Çayır, sistem değiştiği takdirde AK Partinin yüzde 35 oy almasının gerçek başarısını ortaya koyacağını sözlerine ekledi.

Gezi parkı olaylarının ilk günlerinde itiraz edenlerin olmasından dolayı kendisinin de mutlu olduğunu ifade eden Çayır şu şekilde konuştu: "Gezi olaylarının ilk 3 günü diğer günleri ayırdığımız zaman, geçmişte Türkiye'de olmayan bir nümayiş tablosu vardı. Geçmişle kıyas edilemeyecek tarzda, hem katılanların kimlikleri hem söyledikleri anlamında, ortaya koydukları tavırlar ve espirili protestolar anlamında Türkiye'de bir ilkti. Ben çok da mutlu olmuştum çünkü hep itiraz eden bireylerin olması gerektiğine inanıyorum. Eğer bir toplumda itiraz eden bireyler olmazsa o toplumun ilerlemesi mümkün değildir, kendini değiştirmesi mümkün değildir. Bizim toplumumuzda genellikle biat kültürü vardır, işte öğretmen öğrenci arasında bu ilişki var, şeyh mürid ilişkisinde bu var, siyasi partilerde lider partili arasında yine bu şeyh mürid ilişkisi yine orada da var. Bu kültür ne yazık ki orada da var. Dolayısıyla bunu yok etmenin bir adımıydı o, artık onu itiraz eden bireylerini çoğalmasının nidası olarak gördüm onu. Ama 3 günden sonra iş başkalaştı, sokakta iktidar devirme, iktidar değiştirme yolunu gidince biz ona karşı geldik. Milletin seçtiğini millet götürmelidir dedik. 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta nasıl karşı geldiysek buna da karşı geldik."

"OLAGANÜSTÜ ADAMLARIN SIRADAN İNSANLARA AKIL DANIŞACAK HALİ YOK YA"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın zamanla çevresindeki insanlara danışmaktan vazgeçtiğini ve istişare ettiği kişilerin azaldığını belirten Çayır, bunun hem AK Partiye hem de Türkiye'y zarar vereceğini belirterek şu şekilde konuştu: "AKP şu an milletin verdiği yüzde 51 oyu hovardaca harcamaya devam ediyor. Gerçekten hovardaca harcamaya devam ediyor. Uzun süreli iktidar edenlerde daha çok insanla görüşmek, istişareyi daha çok yaymak yerine gittikçe gittikçe daha dar anlama hapsolup dar bir kadro ile istişare etmeyi öngörürler. Çünkü çok güçlü olduklarını sanırlar, güçlü olduklarını sandıklarında da kendilerinde bir olağanüstü güç vehmederler. Olağanüstü adamların sıradan insanlara akıl danışacak hali yok ya. Böyle bir tabloya doğru gidince adam diyor ki, ben zaten olaganüstü bir adamım, bunlarla ne konuşup, ne danışacağım diyor. Gel bakalım Ali, Veli bu kadar.  Hâlbuki tam tersini tercih etmiş olsaydı Türkiye'de kazanırdı, AKP'de kazanırdı. Başbakan'ı şu anda bekleyen en büyük tehlike ben neymişsim, beni Allah donatarak bu ülkenin geleceği için yolladı, ben de ne olağanüstü bir adammışım hevesi ve hissiyatı devam ederse sadece Sayın Recep Tayyip Erdoğan kaybetmez Türkiye'de kaybeder.  Bunun yerine daha çok insanla istişareyi, daha çok insanla görüşmeyi, ben her şeyi bilmiyorum diyerek bilenlerle konuşmayı tercih ederse Türkiye kazanır."

"KİMSE RENGİNDEN, DİLİNDEN DOLAYI KINANMASIN DİYE SİYASET YAPIYORUZ BİZ"

Siyaseti şahsi çıkarları için değil milletin menfaati için yaptıklarını kaydeden BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır konuşmasında şunları söyledi: "Biz siyaseti niçin yapıyoruz, illa da biz başa gelelim onlar başarısız olsun diye değil, Türkiye kazansın diye, siyaset bunun için yapılır. Benim siyaset yapmam niye; Siyaset amaç mı ya, araç ne aracı? Bu sokaklar daha tertemiz olsun, birbirine haksızlık ettiğinde adalet yerini bulsun, haklı olan ortaya çıksın, kimse kimseyi rencide etmesin, aşağı görmesin, ortaya çıkan bir hâsıla varsa bölüşümde adalet olsun, kimse renginden, dilinden veya benzeri şeylerden dolayı kınanmasın diye siyaset yapıyoruz biz. Bu ülkenin insanları şerefli yaşasın diye. Bunu AK Parti sağlarsa güzel olur."

"BAŞBAKAN HALA DARBE ANAYASA'SININ OLUŞTURDUĞU YÜZDE 10'U SAVUNUYOR"

Türkiye'deki seçim sistemini eleştiren Çayır konu hakkında şunları ifade etti: "Türkiye'de eğer siyasi partiler yasası ve seçim yasasını demokratik hale getirsin görelim bakalım kaç alıyor. Milletin iradesini baskı altına almaya gerek yok, hodri meydan, eğer seçim sistemini ve siyasi partiler yasasını, darbenin ürünü olan bu ikisini değiştirsin, demokratik ve adaletli bir hale getirsin buyursun, ben şimdi söylüyorum eğer yüzde 30-35'in üzerinde oy alırsa o zaman dersiniz ki sizin öngörünüz ve bakış açınız ne kadar sakatmış. Halk kime inanıyorsa oyunu ona versin, Doğu Perinçek'i tercih ediyorsa Doğu Perinçek'te Meclis'te temsil edilsin veya Türkiye Kominist Partisi de temsil edilsin. Adam sokakta taş parçalayıp polise atacağına çıksın kürsüden ne istiyorsa neyi istemiyorsa dil vasıtasıyla anlatsın, elini çeksin sokaktan. Bunun yolu budur, bunu başaramadı, Başbakan hala darbenin, darbe Anayasa'sının oluşturduğu yüzde 10'u savunuyor, seçim sistemini savunuyor. Siyasi partiler yasasında 3 tane partinin hazine yardımını savunuyor."

"BIRAK MİLLETİ, İNSANLARIN İRADELERİNİ BASKI ALTINA ALMA"

"İktidara gelen her parti aynı şeyi savunmayacak mı? Gücü elinde bulundurmak için seçim sisteminde değişiklik yapmayı kabul eder mi? Ve BBP iktidara gelirse bu konuda bir çalışma yapar mı? şeklindeki soruya şu şekilde cevap verdi: "Ben kaldırırım eğer kaldırılmazsa da arkadaşlarıma muhalefet ederim. Bir başkasının korkularıyla oluşturulmuş güç mü doğru, tabi halde sana ulaştırılmış güç mü doğru? Seçmenler oyum boşa gider diye bana rahatlıkla oy veremiyor. Bana verdiği zaman başkasına gidermiş, oy boşa gidermiş. Hâlbuki haneme yazılıyor ama sonuçta verdiği oy BBP hanesine yazılıyor, başkasının hanesine yazılmıyor. Bu AK Parti MHP ile beraber o hale getirdiki, şimdi MHP'de istemiyor bunu çünkü barajın kalkması, yüzde 5'e inmesini savunursa baraj altında kalma ihtimali var. Çünkü MHP'ye AK Partiye oy veren arkadaşlarımız var, nasıl olsa sizde bir gelişme olmaz, seçilemezsiniz, yüzde 10'u aşamazsınız, oy onlara yarar diye gidip AKP'ye veriyor, istemeden veriyor. Ben de diyorum ki bırak milleti, insanların iradelerini baskı altına alma, vermek istiyorsa kardeşime versin, vermek istiyorsa öbürüne versin. Buyursun yüzde 35'in üstünde oy alırsa o zaman ben kendisine diyeceğim ki evet, halk sizi gerçekten tercih etmiş."

Genel Başkan Yardımcısı Çayır: "Ben yüzde 3 ile 5 arasında AKP'de oyumuz olduğunu düşünüyorum, eğer serbest bırakırlarsa. Serbest bıraksınlar desinler ki, yüzde 3, 5, beşe razıyız. Çünkü dünyadaki ülkeleri araştırdım en çok baraj yüzde 7 ile Rusya'da. Bazılarında yüzde1, bazılarında yüzde 2, bazılarında yüzde 0. Yeryüzünde en çok yüksek baraj Türkiye'de, yüzde 10, başka bir ülke yok." şeklinde konuşarak sözlerini bitirdi. 

(M. Serhat TOPALCA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —