Mektubunda "Bölge halkları,
emperyalizmin eseri yoksulluk, yolsuzluk, açlık ve ezilmişlik sarmalından
kurtulmak isterken, yine sizlerin senaryosunu yazdığı bir başka tuzağın içine
çekiliyor." diyen Özbolat, Ortadoğu'yu "kanla bezenmiş bir atlasa çevirdiniz"
dedi.
"Suriye`deki savaşı ateşle,
kanla beslemeyi bırakın!" diye seslenen Özbolat, "emperyalizme karşı verilmiş
ve kazanılmış ilk büyük zaferin kahramanı Türk halkının bu oyununda figüran
olmayacak." şeklinde seslenerek barış için, Suriye'deki terör örgütlerine verilen
desteğin kesilmesi çağrısında bulundu.
Özbolat'ın, devlet
başkanlarına sunulmak üzere Türkiye'deki diplomatik temsilciliklere verdiği
mektup şöyle: "
Sayın Başkan,
Kan, ölüm ve gözyaşı...
Benim ülkemin sınırlarında
çocuklar bu dehşet döngünün içinde büyüyor... Buna büyümek denirse.
Kimi bir sokak gösterisinde
eline tutuşturulmuş bir dövizi taşırken, kimi bombalardan kaçmaya çalışırken,
kimi içine doğduğu bir parçalanmanın safları arasında düşüyor toprağa... Ölüm
gencecik, çocuk yaşlarında buluyor onları...
Ortadoğu'da çocuklar
ölüyor!...
Sizler; bombaların, acıların,
yoksullukların menzili dışındaki koltuklarınızdan bir film gibi seyrediyorsunuz
olanları... Ama bu korku filmi yıllardır Türk halkının başucunda yaşanıyor...
Bu mektubu size tüm dinlerin
buluşma noktası, medeniyetlerin çatıştığı değil, birleşip birbirini beslediği,
barışın ve hoşgörünün mabedi Türkiye`den yazıyorum.
Sınırlarımız son 10 yıldır
alevler içinde... Irak`a, ''özgürlük
getireceğiz'' vaadiyle saldırıp bu kadim ülkeyi acının, ölümün, ağıtların
sıradanlaştığı bir cehenneme çevirdiniz.
Ortadoğu'yu önce krallara,
diktatörlere, zalimlere teslim ettiniz; ardından kendi yarattığınız bu
zalimliğe sözde savaş açarak, kardeşin kardeşi katlettiği, kanla bezenmiş bir
korku atlası yarattınız.
Bölge halkları, emperyalizmin
eseri yoksulluk, yolsuzluk, açlık ve ezilmişlik sarmalından kurtulmak isterken,
yine sizlerin senaryosunu yazdığı bir başka tuzağın içine çekiliyor.
Son oyunu Suriye`de sahneye
koydunuz.
Maalesef, Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanını da bu kirli tezgahın bir parçası haline getirdiniz. Esad`a saldırı
planları yaparken, destek verdiğiniz muhalifler esirlerinin kanlarını içiyor.
Dünya, bizim çocuklarımıza
komşu ettiğiniz vampirlerin görüntüleri ile çalkalanıyor. Esad`a alternatif
olarak destek verdiğiniz gruplar insanların kalbini çıkarıp yiyor. Esirlere
yapılan işkenceler zulüm bataklığının hafızasında yer ediniyor.
Son olarak New York Times,
Suriye`deki muhalif güçlerin esirlerin kafasına nasıl kurşun sıktığını ve
ciğerlerini nasıl yediğini görüntüleriyle yayınladı.
Bunu yapanların bizim
dinimizde yeri yoktur! Bunlar Müslüman olamazlar!
Öldürülenler 20'li yaşlarında
Suriye ordusunda görev yapan zavallı gençler... Bu katliamı izlerken
vicdanınızda hiç sızı oluşmadı mı?
Bu vampirlerin eline silah
verip Suriye`ye gönderenler, onları lojistik ve askeri olarak destekleyenler,
Esad`ı yıkıp bu insanlarla mı Suriye`ye demokrasiyi getirecekler!
Sahi Suriye nasıl bu hale
geldi?
Irak'ta her gün çocuk, kadın
demeden 100'e yakın insan ölüyor...
Irak nasıl bu hale geldi?!
Sırada hangi ülke var?
Böl-parçala-yönet senaryosunun
benzer repliklerini hangi ülke için hazırlıyorsunuz?
Bu coğrafyaya, dünyaya, ezilen
halklara ilham olan, emperyalizme karşı verilmiş ve kazanılmış ilk büyük
zaferin kahramanı olan Türk halkı, sizlerin bu oyununda figüran olmayacaktır.
Benim ülkeme demokrasi
devrimle geldi. Ortadoğu'ya sözde demokrasi ihraç edilirken, Türkiye`de karşı
devrim yapılmasına asla izin vermeyeceğiz.
Atatürk Türkiye'si bölgenin
ilham kaynağı olmaya devam edecektir. Bu coğrafyanın insanları da en az diğer
bölgelerdeki insanlar kadar refah, huzur ve mutluluğu hak ediyorlar.
Ve yine bu coğrafyanın çocukları
bombalarla parçalanmadan, kazananı olmayan savaşlarda, çatışmalarda öksüz
kalmadan yaşamak hakkına sahipler.
En az sizin çocuklarınız kadar...
Artık kendinize gelin!
Suriye`deki savaşı ateşle,
kanla beslemeyi bırakın! Suriye halkına kendi kaderini tayin etme hakkının yolu
bomba yağdırmakla, eli kanlı vampirlere, sözde Müslümanlara destek vermekle
gerçekleştirilemez...
Savaş, zorunlu olmadıkça bir
cinayettir!
Bu cinayeti durdurmak için biz
Türkiye olarak hazırız.
''Sert bir rüzgâr
mesafesi'' diyor ABD Dışişleri Bakanı John Kerry... Suriye ile Türkiye
arasındaki bu mesafede, savaş rüzgârları yerine barışın esintisini istiyoruz.
Üstelik bu hala mümkün...
Sayın Başkan,
Savaştan övünç ve onur
duyuyorsanız, bu vahşet görüntülerinden rahatsız olmuyorsanız, insan olmanın
bütün erdemlerini kaybetmişsiniz demektir.
Öyle olmadığı düşüncesiyle
saygılar sunuyorum." (M. Serhat TOPALCA)