Türkoğlu ilçe başkanı Hasan
Kızıldağ yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi: "Ülkemizi 12 Eylül
darbesine götüren gelişmelerin başında 12 mart 1971 muhtırasının ardından
kurulan ara rejim hükümetleri ve daha sonraki siyasi gelişmeler ile iç ve dış
mihraklar tarafından oluşturulan kaos ortamları vardır. Muhtıradan 3 yıl sonra
kurulan CHP-MSP hükümetinin çıkardığı 'Genel Af''kanunuyla da 12 Mart
döneminde tutuklanan sol örgüt liderlerinin ve 5 bin civarında sol örgüt
militanının serbest bırakılmasıyla ülke yeniden anarşi ortamına sürüklenerek bu
örgüt üyelerinin yeniden faaliyete geçmesi sağlanmıştır. Tekrar kaldıkları
yerden örgütlenmeye ve silahlı mücadele başlayan bu illegal örgütler silaha
sarılırken, bir takım sol örgütler de legal alanda 'sovyetik''bir devrim için
yoğun bir faaliyet içine girmişlerdir.
"SOL ÖRGÜTLER 2 BİNDEN FAZLA ÜLKÜCÜYÜ ŞEHİT
ETMİŞLERDİR"
Özellikle 1975 yılından
itibaren Marksist Lenist örgütlerin yeniden eylemlere başlamasıyla birçok yeni
sol örgütler, fraksiyonlar türemiştir. Bu sol örgütler ülkede kaos oluşturmak
kastıyla ülkenin dört bir yanında ülkücü ve ülkücü kuruluşlara silahlı ve
bombalı saldırılar düzenleyerek 2 Binden fazla ülkücüyü şehit etmişlerdir.
Hatta bu sol örgütler çoğu zaman da birbiriyle ideolojik ve fraksiyon
ayrılıklarından dolayı sonu binlerce kişinin ölümüyle biten çatışmalara
girmişlerdir. Dış kaynaklı bu tahriklerle Türk gençliğinin planlı ve şuurlu
şekilde bir iç savaşa götürülmek istendiği o dönemde dönemin ülkü ocakları
genel başkanı şehit Muhsin Yazıcıoğlu, Türk gençliğine hitaben:''Provakasyonlara
ve tahriklere gelmeyin, eller silah değil kalem tutmalı'' diyerek çatışma
ortamlarının durması için gayret sarfetmiştir."
"ÜLKÜCÜLER GÖZALTINA ALINIP CEZA EVLERİNE DOLDURULARAK
İŞKENCEDEN GEÇİRİLİYOR"
Yaptığı açıklamada, 1980
öncesi ülkede yaşanan olaylarda sadece ülkücü gençlerin gözaltına alınarak
cezaevine konulduğunu iddia eden Kızıldağ şunları söyledi: "Bugün ülkemizin
başına bela olmuş ve 40 binin üzerinde insanımızın ölümüne sebep olan pkk terör
örgütü bile o zamanki sol örgütlerin kanatlarının altında yetiştirildi.
1975-1978 yılları arasında önce Apocular olarak tanınan ve daha sonra 27 Kasım
1978 de Diyarbakır lice ilçesi fis köyünde yapılan bir toplantıyla pkk adını
aldı. Pkk ile ilgili söylediklerimden kastım, O dönemde sıkıyönetim olmasına
rağmen pkk bölgeyi kan gölüne çeviriyor ama dönemin askeri ve sivil yetkilileri
hiçbir müdahalede bulunmayarak sadece seyrediyor. Yalnızca vatan ve millet
sevdalısı ülkücüler gözaltına alınıp ceza evlerine doldurularak işkenceden
geçiriliyor. Düşünün bebek katili Apo ilk defa o zaman 1979 Temmuz ayında elini
kolunu sallayarak Suriye'ye geçiyor ve yine hiçbir müdahale yapılmıyor."
"AMERİKANCI DARBECİLERE KARŞI OLMANIN AĞIR BEDELİNİ
ÜLKÜCÜLER ÖDEMİŞTİR"
12 Eylül darbesinin sadece
ülkücü gençlere karşı yapıldığını savunan Kızıldağ şöyle konuştu: "Dolayısıyla
binlerce gencin hayatını kaybettiği, binlerce gencin hürriyetini kaybettiği,
binlerce gencin istikbalini kaybettiği 12 Eylül darbesi sadece ülkücülere karşı
yapılmış bir darbedir. Darbenin arkasında da 'bizim çocuklar güzel iş
başardı'' diyen katil Amerika vardır. Amerika'nın''bizim çocuklar'' dediği
işbirlikçi generallere bu faşist darbeyi yaptırmasındaki tek sebep Amerika'nın
ortadoğudaki kendi çıkarları için en büyük tehlike olarak tamamen milli bir
hareket olan ülkücü hareketi görmesi ve ülkücülerin iktidar olmasını
istememesidir. İşte baştan sona kadar ülkücü düşmanlığı yapan Amerikancı
darbecilere ve düzene karşı olmanın, milletin muktedir iktidarını gerçekleştirmeye
talip olmanın en ağır bedelini ülkücüler ödemiştir. 12 Eylül rejiminin her
türlü zulüm ve işkencelerine rağmen ayakta durmasını başaran yüreği iman dolu
ülkücüler, millet adına yola çıktıkları ilk günden beri milleti adına bedel
ödediler ama asla millete bedel ödetmediler. bu durum dün de öyleydi bugün de
öyle, yarın da öyle olacaktır." (M.
Serhat TOPALCA)