İHH İnsani Yardım Vakfı Kahramanmaraş şubesinde düzenlenen basın toplantısında, yönetim kurulu üyesi Avukat Yusuf Bülbül herkesi Mavi Marmara davasına destek vermeye davet etti.
Mavi Marmara Gemisi'ne yönelik
saldırı nedeniyle İsrailli askeri yetkililer ve sorumlulara karşı yürütülen
Mavi Marmara Davası'nın 4. duruşması 10 Ekim'de yapılacak.
Mavi Marmara gemisinde
bulunanların hukuki mücadelesine devam ettiğini aktaran Bülbül, İsrail'in
davayı çeşitli şekillerde engellemeye ve baskı altında tutmaya çalıştığını
ifade etti. 135 ülkede faaliyet gösteren İHH'ya İsrail'in teröre destek gibi
suçlamalarla karalama kampanyaları başlattığını söyleyen Bülbül, ABD yönetimine
de bu konuda baskı yapıldığının net bir şekilde görüldüğünü belirtti.
Bülbül, Gazze'ye yardımı
organize edenlerin ve Filo`ya katılan herkesin Gazze`de devam eden ablukanın
tamamen, özellikle deniz tarafından, kalkmasını, İstanbul 7. Ağır Ceza
Mahkemesi`nde devam eden ceza davasında eklenecek diğer sorumlularla beraber
tüm sanıkların cezalandırılmasını, tüm taraflar için her türlü maddi ve manevi
zararın tazmin edilmesini. Tüm yargı mercilerinde hızlı ve adil bir yargılama
yapılmasını' talep ettiğini söyledi.
Mavi Marmara Gemisi İsrail
askerî güçlerinin hukuk dışı saldırı ve müdahalesiyle karşı karşıya kaldığını
söyleyen Bülbül, müdahale sırasında 9 kişinin hayatını kaybettiğini ve 156
yardım gönüllüsünün yaralandığını belirterek şunları konuştu: "Gazze Özgürlük
Filosu organizatörleri ve bileşenleri Filo hazırlık sürecinde ve yolculuk
esnasında olduğu gibi sonraki hukuk mücadelesi sürecinde de kararlılıkla
hareket etmektedir.
Ancak birçok kez dünya
medyasına yansıdığı gibi, İsrail bu hukuk mücadelesini çeşitli şekillerde
engellemeye ve baskı altında tutmaya çalışmaktadır. Öncelikle 20 yıldır
çalışmalarını sürdüren ve dünyanın 135 ülke ve bölgesinde faaliyet gösteren İHH
İnsani Yardım Vakfı hakkında son dönemlerin en kolay suçlama yöntemi olan
teröre destek gibi suçlamalarla karalama kampanyaları başlatmıştır. ABD
yönetimine bu hususta baskı yapıldığı ise net bir şekilde görülmektedir. İHH
İnsani Yardım Vakfı yöneticileri hakkında karalama, iftira, çeşitli
suçlamalarla baskı altına almak için düzmece deliller oluşturma çabaları da bu
süreçte aşikâr olmuştur. Tüm bunlardan sonuç alınamayınca yüksek miktarda
tazminatların ödenmesi karşılığında davalardan vazgeçilmesi teklifi
getirilmiştir."
"İSRAİL BU HUKUKSUZLUĞUN ÜSTÜNÜ ÖRTMEYİ HEDEFLİYOR"
Mavi Marmara olayından sonra
İsrail'in özür ve tazminatla davanın üstünü örtmeye çalıştığını kaydeden Bülbül
şöyle konuştu: "Hiçbir zaman saldırının sorumluların cezalandırılması
talebinden vazgeçmeyen Gazze Özgürlük Filosu organizatörleri, katılımcılar ve
şehit yakınları, İsrail`in hukuk alanı dışındaki siyasi girişimlerinin
kendileri için hiçbir bağlayıcılığı ve anlamı olmadığını belirtmiştir. Sadece
özür ve tazminatla bu hukuksuzluğun üstünü örtmeyi hedefleyen İsrail`in, hukuk
mercilerinde verilecek kararla zarar gören tüm gerçek ve tüzel kişiler için
tazminat ödeyerek zararları karşılaması ve saldırı kararı alan ve saldırıya
karışan tüm suçluların cezalandırılmasını sağlaması gerekmektedir. Zira BM
tarafından da tespit edilen söz konusu suçların karşılığı hukukta hem tazminat
hem de suçluların cezalandırılmasıdır."
"İSRAİL HESAP SORMAK İSTEYENLERİ TEHDİT ETMEKTEDİR"
İsrail'in hiç şekilde
kendisinden hesap sorulamayacağını savunarak bunu yapanlardan da hesap
sorduğunu söyleyen Bülbül şu şekilde konuştu: "İsrail tarafı, işlediği
hukuksuzlukları ve insan hakları ihlallerini yargılama ve hesap sorulmadan muaf
görmektedir. Yapılan zulüm ne olursa olsun kimsenin hiçbir zemin ve mercide
İsrail`e hesap soramayacağını savunmakta ve bunu yapanları da tehdit
etmektedir. Özellikle Gazze Özgürlük Filosu saldırısıyla ilgili olarak hukuk
alanında yürütülen çalışmalardan -bu hukuki dokunulmazlık kalkanının delinmesi
nedeniyle- ciddi rahatsızlık duymaktadır. İsrail`in özellikle Türkiye`de açılan
ve İsrailli komutanların yargılandığı davaya konu olan soruşturmayı başından
itibaren durdurmaya çalışma gayretleri ve davayı engelleme çabalarına
baktığımızda İsrail`de davadan dolayı duyulan rahatsızlık ve endişe bu davanın
önemini ortaya koymaktadır. Gazze Özgürlük Filosu insanlığın ortak vicdanını
temsil eden bir yardım organizasyonudur. Dolayısıyla Filo`ya yapılan saldırı
bütün insanlığa yapılmış bir saldırı olarak değerlendirilmektedir. İşlenen
suçlar da insanlığa karşı işlenmiş suçlar olarak nitelendirilmektedir.
"İŞLENEN SUÇ SADECE FİLO`DAKİ YOLCULARA KARŞI DEĞİL
"
İsrail`in Gazze Özgürlük
Filosu gemilerine düzenlediği bu saldırının sorumlularına karşı yürütülen
hukuki süreçte davalar da tıpkı Mavi Marmara gemisinde buluşan topluluk gibi
farklı dinî, etnik, kültürel kimliğe sahip insanlık ailesinin ortak davası
olarak kabul görmektedir. İşlenen suç sadece Filo`daki yolculara karşı değil o
gemide temsil bulan dünyanın ortak vicdanına karşı, yani vicdan sahibi tüm
insanlara, halklara karşı işlenmiş bir suçtur. İsrailli sorumlular insanlığın
ortak hukuki kurallarını çiğnemiştir. Adaletin gereği olarak da sorumlular
dünya kamuoyunun önünde adil yargılanma ortamında yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır.
Bülbül: "Bu nedenlerle
insanlığın ortak davası olan Mavi Marmara Davalarını; İnsanlık ailesinin tarihî
öneme sahip bir davası olarak takip etmenizi ve desteklemenizi, Saldırıda
öldürülen dokuz insani yardım gönüllüsü ile başından vurularak ağır yaralanan
ve 3 yıldır yoğun bakımda olan üç çocuk babası Uğur Süleyman Söylemez adına
takip etmenizi ve desteklemenizi, Özgürlüğü ve adaleti herkes için isteyen
şehit yakınları ile 37 ülkeden mağdurlar adına takip etmenizi ve
desteklemenizi, İnsanlık onuru ve Filistin halkının katledilmiş tüm mazlumları
adına adaleti arayan taraf olmanızı talep ediyoruz." diyerek sözlerini bitirdi.
Dernek binasında düzenlenen
toplantıya, Mavi Marmara Gemisi`nde bulunan Kahramanmaraşlı Rübeyyen Kızıl'da
katıldı. (M. Serhat TOPALCA)