Türkiye Barolar Birliği Genel Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, öğrenci evleri tartışmalarıyla ilgili olarak, "İnsanların evlerine, evlerinin içine Osmanlı döneminde sultanlar, şeyhülislamlar tarafından bile müdahale edilmemiştir dedi.
Feyzioğlu, Kahramanmaraş Barosu'nun yeni hizmet binasının
açılışının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Feyzioğlu, Başbakan
Erdoğan'ın yurtlarla ilgili sözlerine ilişkin yöneltilen bir soruya, bu
yaklaşımın ancak totaliter devletlerde görülebileceği yanıtını verdi. Böyle bir
durumun Osmanlı'da bile görülmediğini söyleyen Feyzioğlu, "Totaliter devlet
dediğiniz devlet kimin ahlaklı olduğuna, kimin namuslu olduğuna, kimin nasıl
yaşayacağına, evde ne yapacağına karışan devlet. İşte bunun bir yansıması bu.
Öyle sanıyorum ki sayın Başbakan bir şekilde kendini tutamadı ve insanların
evlerinin içine müdahale etmeyi kendinde hak görür hale geldi. Yalnız şunu
hatırlatayım. İnsanların evlerine, evlerinin içine Osmanlı döneminde sultanlar,
şeyhülislamlar tarafından bile müdahale edilmemiştir ki Osmanlı'yı çağdaş
Türkiye'ye örnek vermek, örnek kabul etmek asla söz konusu olamaz. Ama o devlet
bile, Osmanlı Devleti bile bir mutlakıyetle, tek adamla yönetilen bir devlet
bile insanların yatak odalarına, evlerine karışmayı kendinde hak görmemiştir.
Böyle bir noktadayız" dedi.
"Bu sözlerimin arkasında tamamen hukuk vardır" diyen
Feyzioğlu, insanların evlerine devletin karışmasının söz konusu olamayacağını
ifade etti. Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kimin misafir geldiğine, kimin gittiğine devletin karışma
yetkisi yoktur. Bu beyanatlarla sayın Başbakan, komşuları genç insanların
özellikle üzerine yöneltmekte ve insanların komşuları tarafından yakın takibe
alınmasını ve böylece siyasi iktidara muhalif duruş sergilediği düşünülen veya
sergileyebileceği ihtimali bulunan kişilerin önceden tespit edilerek
yıldırılması, vazgeçirilmesi ve mümkünse mahalle ve şehir değiştirmesinin
sağlanması ya da susmasının sağlanması istenmekte. Hangi siyasi görüşten, hangi
dinden, hangi mezhepten, hangi düşünceden olursa olsun. Bu ülkede yaşayan hiç
kimsenin hukuki güvenliği kalmamıştır. Konu komşunun ve mahalle karakolunun
insafına bırakılmıştır insanların namusları ve ahlakları. Yurttaşların nasıl
namuslu olacağını, nasıl ahlaklı olacağını söylemek siyasi partilere ait
değildir. Yurttaşlarımız ahlaklı olmanın, namuslu olmanın ne demek olduğunu
hiçbir siyasi partiden öğrenme ihtiyacı içerisinde değildir."
Konuya ilişkin bir kanun yapılıp yapılamayacağına yönelik
bir soruya Feyzioğlu, şöyle yanıt verdi:
"Bir kanun yapılır mı bu konuda? Kanun yapılır ama o kanun
demokrasinin, hukuk devletinin kanunu olmaz. Totaliter bir rejimin ilanını
ifade eden, bayrağını çeken bir kanun elbette yapılabilir. Ama o öyle bir kanun
çıktığı zaman Türkiye Cumhuriyeti hiçbir şekilde çağdaş, demokratik bir
ülkeyim' diyemez. Çünkü Türkiye'de tek bir yurttaşın bile evinde devletin
müdahalesi olmaksızın, huzur içerisinde barınma, yaşama hakkı kalmaz. Devlet bu
müdahalesiyle insanların elinden evlerinde nasıl yaşayacaklarının özgürlüğünü
almış olur. İnsanlar evlerinde bile huzur içerisinde yaşayamıyorlarsa, takdir
edin ki o ülkede özgürlük yoktur, hukuk yoktur, demokrasi yoktur." (İHA)