Diyanet Sen Kahramanmaraş Şube Başkanı Ekrem Arslan son günlerde tartışılan Abdulhamid Han Camii ile ilgili yazılı basın açıklaması yaptı.
Maraş Aktüel Editörüne
bianen' notu düşülerek başlanan yazılı açıklamada, söz konusu sitede yer alan
yazıya: "BAŞ PAPAZ mı, BAŞ İMAM" mı
şeklinde başlık atan ve içeriğinde son derece üzücü yazılar bulunan bu haberi
şiddetle ve nefretle kınıyoruz.' ifadesiyle tepki gösterildi.
Ömer Faruk Şirikçi
hocanın, Abdulhamid Han Camii'nin
yapımında büyük katkıları olduğu vurgulanarak adı geçen sitedeki haberi
şiddetle ve nefretle kınadıklarını belirten Arslan şunları kaydetti: " Yıllarca
bu Ülkede ve ilimizde yapılan her camii, Kuran Kursu ve hizmetler İmamların
gayretleri ve önderliğinde hayırsever iş adamlarımızın ve halkımızın
yardımlarıyla yapılmaktadır. Özellikle 1994 tarihinde temeli atılan Türkiye'nin
3. büyük camisi olan Abdulhamit Han Camiinin şu andaki imamı olan Sayın Ömer
Faruk Şirikçi hocamızın gecesini gündüzüne katarak ve yüreğini ortaya koyarak
gayret göstermiş ve bitirilerek ibadet yapılan bir noktaya gelmiştir. Bu denli
çalışmasını yapan bir hocamızın, Maraş aktüel editör bölümünde "BAŞ PAPAZ
mı, BAŞ İMAM" mı şeklinde başlık atan ve
içeriğinde son derece üzücü yazılar bulunan bu haberi şiddetle ve nefretle
kınıyoruz. Eğer gerçekleri öğrenmek ve yazmak istiyorsanız yetkililere gelip
bilgiler alarak daha sağlıklı bir bilgi edinmiş olursunuz."
"DEĞİŞİM SÜRECİNDE DİN HİZMETLERİNDEKİ HEDEFİ BİR GÖNÜL
İNSANLIĞIDIR"
Din görevlilerinin
hizmetlerini gönül diliyle anlattığını ve din hizmetlerindeki hedefin gönül
insanlığı olduğunu kaydeden Arslan açıklamasında şunları anlattı: "Din hizmeti,
nebevi bir hizmettir. Yeryüzünün ilk din muallimleri ve hadimleri
peygamberlerdir. Bütün peygamberler ve özellikle peygamber efendimiz (S.A.V) bu
şerefli hizmeti heyetlerinde hakkıyla yapmışlar ve bunu bir emanet olarak
varislerine bırakmışlardır. Alimlerin nebilerin varisi olma özelliği din
hizmetinin kutsiyetindendir. Din görevlilerinin tek müeyyideleri gönül
sermayeleridir. Günümüz din görevlileri insanların gönüllerine giren, onlara
önce kendilerini sevdiren sonra da din hizmetini gönül diliyle anlatandır.
Günümüzdeki değişim sürecinde din hizmetlerindeki hedefi bir gönül
insanlığıdır. Doğudan batıya, kuzeyden güneye insanlık her devirde gönül
insanlarına muhtaç ve müştahtır. Çünkü din hizmeti aşk işidir. Aşkın mahalli
ise gönüldür."
"İMAMLIK BİR GÖNÜL İŞİ OLARAK HAKKA YÖNELİŞTİR"
"Yüreğinde aşk ateşi olan
Kur-an'ın hükmünün farz mı sünnet mi olduğunu sormaz hemen yapar."Kural
egemen"anlayışı insanların gönüllerine perde olur. İmamlık bir gönül işi olarak
hakka yöneliştir." şeklinde konuşan
Arslan sözlerine şu şekilde devam etti: " Halkı hakka cezbedecek kimse ancak
gönül insanı vasfı ile gönüllere hulül edebilendir. İnsanları koşturan soluk
heyecandır. Gönül insanı heyecanı söndüren değil ateşleyendir. Gönül iman
nuruyla aydınlanan kalptir. Kalbin kara ve küfre yöneldiğinde ise nefis adını
alır. Gönül yücelik tarafına/ ulviyete nefis ise süfliyetemütemayildir. Rahman
adıyla gönül arasında bir münasebet vardır. Gönül insanı canını ve malını
Allah'a adayarak (tövbe 111) kalbi selime (şuara 89) eren ve gönlünü gönüller
sultanına verendir. Rahmanın tecellisine mazhar incelik ve zarafet timsali
insandır."
"DERT İNSANI ŞARJ EDER, ATILLIKTAN HAREKETE GEÇİRİR
HEYECAN VERİR"
Arslan yaptığı açıklamasını:
"Din Görevlisi" O gün size verilmiş olan her nimetten mutlaka sorguya
çekileceksiniz"(tekasür 8) ayetindeki sorgu ve hesap kaygısıyla " bu gün Allah
için ne yaptım? yaptıklarımın ne kadarı Allah için? diye kendini sorguya çeker.
Kendi içinde kulluğu hizmeti başkalarının sıkıntılarını ve İslami dert edinir.
Bu yüzden uykusu kaçar. İnsanın kendi motorunu elektriğini üreten dinamo gibi
olması için dert sahibi olması gerekir. Dert insanı şarj eder. Atıllıktan
harekete geçirir heyecan verir. Bu yüzden hayatın zorlukları karşısında insanın
ne kadar yıkıldığından çok ne kadar ayağa kalkabildiği önemlidir. Bu da dertle
olur. Nitekim Muhammed İkbal: "Dünyanın gidişatından Müslümanın sorumlu
olduğunu söyler." Bu inançla ve bu azimle imamlarımızın üzerine düşen vazifeyi
en iyi şekilde getirdiğinin müşaade edilmektedir." diyerek bitirdi. (M. Serhat TOPALCA)