Ak Parti Grup Başkanvekili ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal: Burası Aşiret Devleti Mi? " Bir savcı bir ülkenin kaderiyle, bir savcı bir ülkenin geleceğiyle, bir savcı bir ülkenin adeta tarihiyle uğraşabiliyor
AK Parti Grup Başkanvekili ve
Kahramanmaraş Miletvekili Mahir Ünal, 17 Aralık süreciyle ilgili olarak,
"Burası aşiret devleti mi? Bir savcı bir ülkenin kaderiyle, bir savcı bir
ülkenin geleceğiyle, bir savcı bir ülkenin adeta tarihiyle uğraşabiliyor" dedi.
Ünal, partisinin Kahramanmaraş İl
Teşkilatında, milletvekilleri, belediye başkan adayları ve teşkilat
mensuplarıyla bir araya gelerek yaklaşan seçimler öncesinde çalışmalarda
bulundu. Ardından MADO evinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin
açıklamalar yapan Ünal, teşkilatındaki birlik ve beraberlik görüntüsünden
memnuniyet duyduğunu belirtti.
30 Mart Yerel Seçimlerinin bugüne kadar yapılanlardan
çok daha kritik olduğunu ifade eden Ünal, 17 Aralık'ta hukuk kılıfı adı altında
siyaset kurumunun boğulmak istendiğini söyledi. AK Parti'nin 11 yıldan beri
hiçbir yolsuzluğa, hiçbir yanlışa asla göz yummadığını kaydeden Ünal, "Tabi ki
yargı üzerine düşeni yapacaktır. Bu konuda hiçbir itirazımız yok. İlk gün
başbakanımız ne dedi eğer yolsuzluğa bulaşan varsa biz onu içimizde
barındırmayız, evladımız olsa bile buna izin vermeyiz' dedi. Ve tabi ki
yargının da asli görevi nedir adil bir şekilde görevini icra etmektir" diye
konuştu.
17 Aralık'ta başlayan soruşturmanın ise bir
siyasi operasyona dönüştürüldüğü ve gizlilik, masumiyet karinesi gibi
unsurların göz önüne alınmadan siyasi linç başlatıldığını dile getiren Ünal,
şöyle devam etti:
"Eskiden bu ülkede darbeler nasıl olurdu. 12
Eylül'ü yapanların hani olgunlaşmasını beklediği süreç var ya, toplumsal
meşruiyet oluşturulur, kamuoyu darbeye hazırlanır ve sabah darbe yapılır.
İnsanlar evlerinden toplanır ve kimsede sesini çıkarmazdı. Ama 11 yıldan beri
bu ülkede bu zemini oluşturamadılar. AK Parti'nin oluşturduğu siyasi
konsalidasyonu, AK Parti`nin oluşturduğu o siyasi iradeyi ne yaptılarsa
zedeleyemediler. Bir ülkenin siyasi istikrarı ekonomik istikrarı getirir,
ekonomik istikrarda o ülkenin büyümesini sağlar. Bu ülkede siyasi istikrarı
bozmak için 2002'den beri ne pahasına olursa olsun AK Parti'den kurtulmalıyız'
diyenler darbeleri denedi, muhtıraları denedi, 367'yi denedi, kapatma davasını
denedi ve en son dediler ki meşru bir araç bulmalıyız.' Nasıl meşru bir araç
bulacağız.' Yargının içerisinde odaklanmış, bir yapı ki yargımızı ben tenzih
ederim ama yargının içerisinde odaklanmış bir yapı, düşünebiliyor musunuz bir
savcı Ahmet'i Mehmet'in adıyla dinliyor, canı sıkılıyor başbakanı dinliyor, canı
sıkılıyor hakimi bile dinliyor, götürüyor bir isim, bir mahkemeden dinleme izni
alıyor, dinliyor bir suça rastlamıyor. Sonra gidiyor UYAP'tan hayalet dosya
dediğimiz numarayı giriyor, başka bir dinleme yapıyor. Sonra 3 kişiyi getirip
bunlar organize suç örgütü, hadi bakalım bir de fezleke yazayım. Ya burası
aşiret devleti mi? Bir savcı bir ülkenin kaderiyle, bir savcı bir ülkenin
geleceğiyle, bir savcı bir ülkenin adeta tarihiyle uğraşabiliyor. Arkadaşlar
bir dosyayı saklamak suçtur. Hakim dediğimiz bir kişidir ama savcılık bir
makamdır. Savcı 5235 sayılı kanuna göre başsavcıya bilgi vermek zorundadır.
Başsavcıya da bilgi vermiyor arkadaş. E bir sabah 3 tane soruşturmayı torba
soruşturma haline getir. Peki hedef ne bakanların çocuklarını alalım, bakanlar
istifa etsin.' 25 Aralık'ta da başbakanın oğlunu alırız, başbakanı istifa
ettiririz.' Alın size bir yeni darbe girişimi."
Hiçbir zaman yolsuzluk yapana izin
vermediklerini ve 17 Aralık'la ilgili müdahalede bulunmadıklarını ifade eden
Ünal, "Gözaltına alınanlardan tutuklananlar tutuklandı, serbest bırakılanlar
serbest bırakıldı. Sadece 3 soruşturma dosyasından 2 tanesi memur suçlarına
ilişkin olduğu için oraya 2 tane ek savcı verildi. Memur suçları kapsamında
görev yapan 2 tane savcı eklendi. Çünkü memur suçlarıyla ilgili bir soruşturma
açıyorsun, memur suçlarına ilişkin savcı yok. Ne dediler vay efendim savcılara
müdahale ediliyor.' Hayır oraya 2 tane savcı verildi, mevcut savcı alınmadı.
Adli kolluk görevden alındığı konusu. İdarenin tasarrufu, adli kolluk dünyanın
hiçbir yerinde adli kolluk, savcı ve hakim birlikte çalışmaya başlarsa, hiçbir
güç bunları durduramaz arkadaşlar. Öyle adli kolluk, hakim savcı bir araya
gelecek, sen yaz ben tutuklayım, ben de hüküm vereyim.' Olur. Dolayısıyla
hukuk dışına çıkılmadan demokratik sistem içerisinde yürütme hükümet, meşru
haklarını kullanarak bu darbeyi savuşturdu. Hiçbir hukuksuzluk yapılmadı.
Hiçbir hukuksuzluğun yanında yer alınmadı" dedi.
"ASIL OLAN
SİYASETTİR"
Siyaset milletin kendi iradesinin tecelli
ettiği yer olduğunu kaydeden Ünal, milletin denetlemediği yerlerin
meşruiyetinin sorgulanması gerektiğini vurguladı. Ünal, şöyle devam etti:
"Siyaset kurumu aracılığıyla millet
temsilcilerini seçer meclise gönderir. Şimdi siyasetçi milletin önünde olacak,
herkese hesap verecek, tir tir titreyecek millete hesap verirken. Bürokrat
hesap veriyor mu yok, yargıç yok, kardeşim bu yetkiyi bu millet veriyorsa bu
milletin de denetlemesi gerekir. Bu milletin denetlemediği yerlerin
meşruiyetini sorgulamak gerekir. Asıl olan siyaset kurumudur. Asıl olan
siyasetin kendisidir. Çünkü siyaset milleti temsil eder. Siyaset ne yaptı. Ha
siz öyle mi yapıyorsunuz. Sen oradan hakim savcı adli kolluk bir araya gel,
senin medya organların buna lojistik destek versin, HSYK'da korsan bildiri
hazırlasın. Ondan sonra da siyaset bu duruma müdahale ettiği zaman da siyaset
yargıya müdahale ediyor' diye kıyamet kopar. Burada siyasetin yargıya
müdahalesi yok arkadaşlar. Burada yargının siyaseti boğma çabası var.
dolayısıyla siyasetçi milletin kendisine teslim ettiği emanete sahip çıkmak
zorundadır. Kendisine teslim edilen emaneti, millete nerede geri teslim eder
sandıkta teslim eder. Sandık gelir, ben aldığım emaneti sandıkta teslim
ederim."
"Bu ülkede bir tane savcıya herkesin güvenmesi
istenecek, o savcıya güvenin diyecekler. Ama bu ülkenin başbakanına, bakanına,
milletvekiline bu ülkenin yürütmesine siyasetin temsilcilerine
güvenmeyeceksiniz. Yok öyle yağma arkadaşlar" diyen Ünal, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Savcı tabi ki yargı sistemi içerisinde adil
bir şekilde görevini yerine getirir. Ama savcı meseleyi kişiselleştirmişse,
hakim meseleyi kişiselleştirmişse ve meseleyi başka hesapların aracı ve aleti
haline getirmişse orada siyaset üzerine düşen sorumluluğu yerine getirir. HSYK
ile ilgili ne yaptık biz. Yasama organı olarak kanun teklifimizi getirdik.
Efendim anayasaya aykırı. Anayasa 159'un son fıkrasına bakarsanız, HSYK ile
ilgili hangi hususların kanunla düzenleneceği açıklanıyor. Öyle televizyona
çıkıp anayasa aykırı' demekle olmuyor. Biz bu güne kadar yaptığımız her işi
hukuk çerçevesinde yaptık. her işi anayasal dayanağına yaslanarak yaptık. Bu
ülkeyi 2023'e taşımak için yola çıkan bizler bir şeyi çok iyi biliyoruz. Eğer
uzun yol yürüyecekseniz, neye bulaşıp neye bulaşmayacağınızı bilirsiniz. Biz
hamdolsun bu ülkenin, kuruşuna kimseyi dokundurmadık."
"MİLLET NE
YAPILMAK İSTENDİĞİNİ GÖRMÜŞTÜR"
Konuyla ilgili ana muhalefet partisi CHP'yi de
eleştiren Ünal, milletin gerçekleri gördüğünü belirtti. Deniz Baykal'ın
kongrede yolsuzluklarını anlattığı Mustafa Sarıgül'ün CHP tarafından İstanbul'a
büyükşehir belediye başkan adayı gösterildiğini dile getiren Ünal, sözlerini
şöyle tamamladı:
"Be adam daha dün CHP kongresinde Deniz Baykal
2 saat belgelerle Mustafa Sarıgül'ün yolsuzluklarını açıkladı. Kemal
Kılıçdaroğlu'nun Sarıgül'ün yolsuzluk dosyası önünde resmi var. Sen bu adamı
alıp İstanbula büyükşehir belediye başkan adayı yapmadın mı? Senin genel
başkanın Rahşan Affı denen afla SGKk davasından kendisini kurtarmadı mı? Yılmaz
Büyükerşen şu anda ağır cezada yargılanmıyor mu? Bunların hiçbirisini
konuşmuyoruz. Şu anda yürütülen soruşturmalar sonuçlandı mı sonuçlanmadı. Ya
bırakın mahkeme tutuklananları tutuklamış, yargılayacaklarını yargılıyor.
Mahkeme kararını versin. Mahkeme karar vermeden bu konuda karar verme hakkını
size kim veriyor. Arkadaşlar burada ne yapılmak istendiği çok açık. AK Partiye
karşı değil arkadaşlar. AK Parti'nin şahsında tecelli etmiş millet iradesine
karşıdır bu saldırı. Dolayısıyla Allah'ın izniyle 30 Mart'ta o sandıklardan
çıkacağız. Niye biliyor musunuz? Gönüle giren sandıktan çıkar. Biz milletin
gönlüne baktık her zaman. Orada yeriniz sağlam olduğu sürece hamdolsun bir
sıkıntınız olmaz."
Toplantıya, AK Parti Kahramanmaraş
Milletvekilleri Prof. Dr. Mehmet Sağlam, Nevzat Pakdil, Sıtkı Güvenç, Sevde
Beyazıt Kaçar, Dr. Yıldırım Ramazanoğlu, AK Parti İl Başkanı Metin Doğan,
Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı
Fatih Mehmet Erkoç ve diğer adaylar ile çok sayıda teşkilat mensubu katıldı.İHA