Programa konuşmacı olarak katılan KMTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kadir Gülkesen, başarıyla geçirdiği 49 yılını öğrencilerle paylaştı. Gülkesen: "Herkes ne yaparsa kendine yapar" dedi.
İŞKUR Kahramanmaraş il
Müdürlüğü ile Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesinin ortaklaşa düzenlediği
"Kariyer Günleri" programının bu yıl 3'sü Cahit Zarifoğlu konferans salonunda
gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından başlayan
programın açılış konuşmasını yapan Kahramanmaraş İŞKUR İl Müdürü Ali Yüce,
başarı hikayelerinin burada anlatılması ileride iş adamı olacak veya yüksek
mevkiye gelecek öğrencilerimiz açısından çok önemli olduğunu söyledi. İş
hayatının zorlu bir maraton olduğunu belirten Yüce: "Başarıyla sektörlerini
temsil eden iş adamlarımız öğrencilerimize kılavuz olacak" dedi.
Programa konuşmacı olarak
katılan Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Kadir Gülkesen, eğitimin yanı sıra iş hayatından kesitleri öğrencilerle
paylaştı. Okuduğu yıllarda işletmeci olmaya karar verdiğini belirten Gülkesen
öğrencilere şunları aktardı: "
İŞLETMECİ OLMAYA OKUL YILLARINDA KARAR VERDİM
1965 yılında Kahramanmaraş'ta
doğdum. İlk ve ortaokuldan sonra lise eğitimimi Endüstri Meslek Lisesinde
tamamladım. Daha sonra Erciyes
Üniversitesi İngilizce İktisat Fakültesini bitirdim. 1990 yılında iş hayatına
atıldım. İş hayatımın ilk yıllarında çok küçük bir tesis kurduk şimdikine göre.
Ama ondan önce bir yıl araştırma süreci geçirdim. İş tercihi çok önemliydi.
Çeşitli teklifler aldım Tayvan'dan. Yazışmalar yaptım otomotiv fabrikası da
dahil anahtar teslimi tesislerden teklifler geldi. Daha sonra Türkiye'de o
yıllarda yeni olan plastik masa sandalye işini duydum. İlgimi çekti, araştırdım
ki, Ege yıldız adlı bir firma kalıplarını yapıyor. Biz de kalıpları Tayvan'da
yaptırabilirmiyiz'in araştırmasına girdik. Ama kalıp fiyatları bizim
beklentimizin üstünde geldi.
NİTELİKLİ İŞGÜCÜ SIKINTISI ÇEKİYORUZ
Bizim gücümüzü aştı. Şu anda
kağıt fabrikasının sahibi olan Ciğer ailesinin babamla dostlukları var, onları
ziyarete gittim. Onların tavsiyesi üzerine bakalit şirketini kurdum.
İki yıl Ciğer ailesiyle
çalıştıktan sonra şu anda 300 kişinin çalıştığı kendi şirketimi kurdum. Metal mutfak eşyaları sektörü
Kahramanmaraş'ta Türkiye üretiminin yüzde 65'ini
üretmekte. Ciddi bir merkez
konumunda ve geleceği de çok parlak. Biz işe başladık. Ben hayatımı anlatmaktan
çok hoşlanmam ama şimdi bazı şeyler var onları anlatmak istiyorum. Sektöre ilk
girdiğimde Kahramanmaraş'ta bazı şeyler çok kısıtlıydı, eleman ihtiyacı çok
öndeydi. Bu şekilde baktığınızda çok
çeşitli sorunlar yaşadım. Yaşadığım bu her sorunun başında her zaman ve şu anda
da sorun olan nitelikli çalışma arkadaşı. Eleman demiyorum çünkü artık o
kelimeden çok hoşlanmıyorum. Eleman başka bir şey. Nitelikli işgücü başka bir
şey.
BABAM BANA HAYATI ÖĞRETTİ
Küçük yaşlardan itibaren
futbola merakım vardı. Babam ise o yıllarda pamuk ticareti yapardı. Ben ne
zaman maç yapmak istesem, beni ticaret yaptığı işletmeye götürürdü. 7 yaşından
10 yaşıma kadar her Cumartesi babamın işletmesinde çalıştım. Hatta o yıllarda
babamın sattığı ürünlerin taşımasını da ben yaptım.
BÜYÜKLERİN YAPTIKLARINI O ZAMAN DEĞİL ŞİMDİ ANLIYORUZ
Ancak on yaşıma geldiğimde
babam beni annemin dayısının yanına çanta işine çırak olarak gönderdi. Ben çok
üzüldüm. İşyerimiz vardı, zaten top oynamak istiyorum, babamın yanına bile
gitmek istemezken beni çırak olarak başka yere verdi. Tabi ben çocuk aklımla
anlamadım. İki yıl orada çanta işi ile uğraştım. Mesai saati kavramı hiç yoktu
o zamanlar. Akşam saat 8, 9, 10'a kadar orada çalışmaya başladık. İşyerindeki
arkadaşlar da bırakmak istemezlerdi. Ben babamın bu davranışına o zaman hiç
anlam verememiştim. Şimdilerde çok teşekkür ediyorum bana böyle bir iyiliği
yaptığı için, başka bir işyerinde böyle bir tecrübe kazanmama vesile olduğu
için.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ MEZUNUYUM
Kayseri Erciyes Üniversitesi
İktisat Fakültesi mezunuyum. Üniversiteden bir arkadaşım vardı, yaklaşık üç
tesisleri vardı. Çok zengin bir ailenin çocuğu aynı zamanda benim sınıf
arkadaşım. Babası bu arkadaşa son model bir araba aldı. O zamanlar geçici plaka
olurdu. Onunla geldi, üniversiteden arkadaşlarla bunu kutlayalım, yemeğe
gidelim dedik. Arabada üç kişiyiz. Hunat Camii'nin önünde durduk. Caminin
etrafında dükkanlar, seyyar satıcılar var ve orada bir çocuk ayakkabı boyuyor.
Arkadaşım çocuğa işaret etti. O sırada çocuğun müşterisi var, ayakkabı boyuyor.
Bir dakika işareti yaptı ve müşterisi gittikten sonra yanımıza boya sandığıyla
birlikte geldi. Arkadaşım bagajı açtı boya sandığını oraya koydular. Sonra
çocuk yanımıza oturdu. Tabi ben bu sırada ne olduğuna anlam veremiyorum. Çocuğa
ayıp olur diye soramıyorum da ne olup bittiğini. Yemekteyken arkadaşımı
sessizce yanıma çektim dedim ki Bu kim? Bu benim küçük kardeşim dedi.
Arkadaşım bana dedi ki; akrabaların iş yerlerinin önünde kardeşim boyacılık
yapıyor. Bende 2 yıl burada boyacılık yaptım dedi. Bunu yapmazsak babam bizi
fabrikaya almıyor dedi. Bu benim için uyarıcı nitelikteydi.
HERKES NE YAPARSA KENDİNE YAPAR
Geldim işletmeyi kurduk ve
yanımda çalışan beş işçim var. Beş işçimin dördü sürekli saate bakıyor; saat
beş olsa da gitsek diye. Diğer bir arkadaşım hiç gitmek istemezdi. Beşi de işçi
fakat bir elin beş parmağı aynı olmaz. Hepsinin maaşı ve düzeyi aynı ama o
arkadaşım gitmek istemezdi. Aradan zaman geçti işletme büyümeye başladı. Biz bu
arkadaşa dedik ki -sen ustabaşı ol bundan sonra-. İlginçtir ki, yaklaşık 23 yıl
oldu, o arkadaşımız hala bizimle çalışmakta. Diğer arkadaşlarımıza ağabeylik
ediyor. Bu arkadaşımızın bağ evi, üç katlı dairesi ve arabası var, diğer
arkadaşlardan ayrımı orada.
HAYAT UZUN GİBİ GÖRÜNEBİLİR
Yani kişi ne yaparsa kendine
yapıyor. Hayat uzun gibi görünebilir ama benim arkadaşlara tavsiyem şu: Hiç
kimse için değil kendiniz için çalışın. İşlerine saygı duysunlar, eğitimlerine
saygı duysunlar, kimse kendini kandırmasın. Dünya çok farklı, çok hızlı
değişiyor. Ürünler hızla eskiyor, insanlar eskiyor, bilgiler eskiyor . (MURAT
KAVUN)