Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`a ''Uzun Adam'' şarkısını hediye eden Göğebakan`ın sanatçılığından yardımseverliğine, eğitime olan aşkından hedeflerine kadar farklı yönlerinin anlatan anne Göğebakan, asıl memleketlerinin Kahramanmaraş`ın Pazarcık ilçesi olduğunu söyledi.
Anne Göğebakan, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, sanatçının 45 yıllık hayatında hep gönül insanı olmaya
çalıştığını belirtti.
Yaşamında, ''zengin
gemisini karada yürütür ama fakir denizde zor yürütür'' ifadesini her zaman
kullandığını dile getiren Göğebakan, ''Yaşamında insanları çok seven,
cebindeki son kuruşuna kadar fakirlere yardım eden, sevecen bir gönül
insanıydı. Paraya hiç önem vermezdi. Allah`ı ve yarattıklarını seven bir
insandı. O küçükle küçük, fakirle fakir, zenginle zengin oluyordu'' dedi.
''YAPTIĞI HAYRI KİMSEYE SÖYLEMEZDİ''
Aslen Pazarcıklı olduklarını
belirten Göğebakan, bunu kimsenin bilmediğini, işleri gereği Adana`da ikamet
ettiklerini ifade etti.
Akraba ziyaretine büyük önem
verdiğini dile getiren Göğebakan, oğlunun kuzenleriyle beraber büyüdüğü için
birbirlerine çok bağlı olduklarını, bu yüzden de Pazarcık`a kendisi gibi çok
sık gelip gittiğini vurguladı.
Sanatçının Adana`da doğup
büyüdüğünü, bu nedenle de Adanalı olarak bilindiğine işaret eden Göğebakan, oğlunun
eğitime ve kimsesiz çocuklara verdiği önemi anlattı.
Adana`da aldığı iki katlı evi
kimsesiz çocuklara hediye etiğini aktaran Göğebakan, şöyle devam etti:
''Yaptığı hayrı kimseye
söylemezdi. İlk İstanbul`a gittiğinde çıkardığı `Ben Sana Aşık Oldum` albümününden
aldığı ilk parayı burs olarak çocuklara dağıttı. Her ay birçok öğrenci için
bankalara para yatardı. Yardım ettiği kişiler onu tanırdı fakat o yardım ettiği
kişileri tanımazdı. Hatta hastalığının artması üzerine bankalara bir ay para
yatmadı. Bu nedenle maaşımı vermemi isteyince ben de verdim ve çocukların
paraları yatırıldı. Zaten yaklaşık 15 gün sonra da vefat etti. Mezara koyarken
ismini bilmediği bir öğrencisi, `Murat ağabey, ben senin çok ekmeğini yedim ve
şimdi seni buraya koymak bana mı nasip oldu` ifadesini kullanmıştı.''
''KANSER ÜZERİNE KİTAP YAZACAKTI''
Anne Göğebakan, sanatçının
özellikle de gitarına gözü gibi baktığını söyledi.
İlk konserinden kazandığı 20
lirayı yıllardır gitarının içinde sakladığını ve halen içinde olduğunu belirten
Göğebakan, konser sonrası aldığı paraları da herkese dağıtarak ''hep
ben'' demediğini ifade etti.
Oğlunun hastalığını yenerek
bir albüm daha çıkartmayı planladığını dile getiren Göğebakan, ''Elde
edeceği geliri de LÖSEV`e bağışlayacaktı ama buna ömrü yetmedi. Kanser üzerine
bir kitap yazacaktı. Bildiğini herkesle paylaşmasını severdi. Bu nedenle de
gönüllerde güzel bir yer edindi'' diye konuştu.
ADANALI SANATÇILARLA İLİŞKİSİ
Oğlunun sanata ve sanatçılara
olan saygısını da anlatan anne Göğebakan, şöyle konuştu:
''Müzikle uğraşan
insanları çok severdi. Cengiz Kurtoğlu`nu, Ferdi Tayfur`u ve Müslüm Gürses`i
Adanalı olarak bir başka severdi. Onların bir balkon kafesi vardı ve hep orada
bir araya gelirlerdi. Cengiz Kurtoğlu çok samimi arkadaşıydı. Cenazesine de
gelmişti. Arkadaşları bizi hiç yalnız bırakmadı. Cenazede de hep yanımızda
oldular. Tabii gelmeyenler de oldu. Yaz dönemi olduğu için herkes bir yerlere
gitmişti, bu nedenle gelemediklerini düşünüyorum.''
Oğlunun Anadolu yemeklerini
çok sevdiğini aktaran anne Göğebakan, ''Özellikle de eti çok severdi ve bu
yüzden etsiz yemek yemezdi. Haftada bir bizim evde mangal yanardı. İçli
köfteyi, analı-kızlıyı ve patlıcan kebabını da çok severdi. Hiç sevmediği de
pırasaydı. O olduğu zaman bizim evde pırasa pişmezdi'' ifadelerini
kullandı.AA