Gündem

Gündem Haberleri

Kahramanmaraş Dosyası 30

Kahramanmaraş Dosyası 30

Tabi ki belediyede taşları yerine oturtmamız kolay olmadı, ancak üst yönetici bunları ya bilmek istemedi ya da idare-i maslahatı tercih etti.

Bir defasında Başkan Bey yurt dışında idi. İşine gelmeyen telefonlara bakmamayı huy edinmiş, bundan dolayı da özellikle meclis üyesi arkadaşların şikâyette bulunduğu bir görevli, sabahtan öğle sonrasına kadar ne sekreterlerin aramasına ne de bizzat benim aramama cevap vermedi. Sinir gerginliğim son haddine geldiği bir anda Başkan Bey beni ardı. Birçok kişide olduğu gibi benim de gerginlikten sesim bozulur. Bunu fark eden Başkan Bey bir şey mi olduğunu sordu. Ben de durumu anlattım ve ; "Eğer geldikten sonra tekrar görevine iade etmeyeceğine söz verirseniz şu anda derhal bu kişiyi görevden alacağım." dedim. Tabi söz verilme yerine "Ben gelince hallederim." denildi ama hiçbir şey de yapılmadı. O gün bana bunu yapan kişi daha sonra kendisine farklı işlerde benzer davranışlarını sürdürdü. Bir tarafta hizmet üretmeye çalışırken bir tarafta da kapris yüklü personelin hışmından belediyeyi, diğer personeli ve vatandaşı, bir adım ötesinde ise makamın onurunu korumaya çalıştım demeyeceğim mücadelesini verdim.

Belediyenin çıkınlarını açmak niyetinde değilim, burada yazdıklarımı da sadece bu şehrin gelişmemesinin sebeplerini ortaya koymak ve geleceğe dair faydam olursa ışık tutmak için anlatıyorum. Belediye Başkanı; "Şu iş neden yapılmadı?" diye ilgililerine sorduğunda sorumlu kişiler, kendi hatalarını örtmek için " Başkanım, siz yokken Nedim Bey imzalamadı." derlermiş. Ya da işin başlangıcını Başkana imzalattıktan sonra prosedür gereği sadece işin devamı ile ilgili kısmını bana imzaya getirdikleri halde yani ben işimi başlangıca göre doğru yaptığım halde, Başkanın sonradan o işin yapılışına itiraz ettiği zamanlar oluyormuş. "Mış, muş" dememin sebebi, bunların bir kısmını ben sonradan öğrendiğim, bir kısımlarını da bana yöneltilen sorulardan anladığım içindir.

Her ne hikmetse bana sorulan soruların hepsinde de benim üzerime yıkılmak istenilen işlerin ya da yazışmaların benimle alâkasının olmadığını ortaya koyduğum halde bu işlerin ihalesinin benim üzerimde kaldığını da sonradan öğrendim. Kimi iş ile ilgili olarak sonradan ortaya çıkan olumsuzluktan yara almamak için veya ortaya çıkan olumsuzluğun, işi yapanlar tarafından sonradan anlaşılmasından dolayı ortalık karıştırdığında; "Efendim, Nedim Bey söyledi, onun üzerine yaptık." Denilirmiş. Bunlardan kaç tanesini ortaya çıkardığım halde işin üzerine gidilmediğini biliyorum. Ben kasıt var demiyorum, iş bilmezlikten söz ediyorum, bir de sıkışınca ne maksatla olursa olsun yalana başvurulmasının veya sığınmacılık yapılmasının yanlışlığını anlatmaya çalışıyorum. Bu tür davranış ve yöntemler devlet yönetim ahlâkıyla da Müslümanlıkla da bağdaşmaz. Bu tür hastalıklar bu kesime nereden bulaştı bilmiyorum.

Çok örnek olmasına rağmen bir tanesini anlatabilirim; Belediye Başkanı telefonla beni arayarak, "Ben yokken (şu konuda) neden ihale açtın?" dedi. Başkanı bizzat ilgilendiren konularda, bizzat kendisinin haberi olmadan böyle bir işi yapmak şöyle dursun davranışlara tevessül bile etmediğim halde bu soruya muhatap olmam çok canımı sıktı. Ben de kendisine ,"Ben, sizin olmadığınız zamanda hiçbir ihale açmadım, o işte bir yanlışlık var." dedim. O bana ," Aha kardeşim, burada yazıyor, Belediye Başkanı Adına M.Nedim Tepebaşı " Belediye Başkan Vekili diye." deyince bu sefer ben; "Yazının üst kısmına bakınız, konu nedir, bir defa Başkan adına Başkan Vekil yazılmaz, ben de böyle bir yazıyı imzalamam. İhaleyi siz açmışsınız, ben işin devamını imzalamışımdır." dedim. Az sonra tekrar aradı ; " Bak elimdeki evrakta da öyle ." dedi.  Ben tekrar ısrarla o işte yanlışlık olduğunu söyledim.

O sırada, belediyeden ihale almış bir şirket yetkilisi Başkanın yanında imiş. Tekrar beni arayarak o kişiyi bana göndereceğini söyledi. Şirket yetkilisi biraz sonra yanıma geldi. Çok geçmeden Başkan da benim yanıma geldi. Arkası sıra görevli bir arkadaş içeri girdi ve elindeki dosyayı Başkan Beye verdi. Başkan Bey, görevlinin, dosyada açıp sunduğu sayfaya baktı, telefon görüşmesindeki aynı tarz ifadeyle ;" İşte kardeşim, ihaleyi sen açmışsın." dedi. O sırada ben dosyaya baktım ve; "Bakar mısınız , ‘İlgi Başkanlık Makamının oluru ile açılan ihaleye katılımınız uygun görülmüştür.' Yazıyor. Bunun ilgi Başkanlık oluru nerede?" dedim. Bu sefer ilgilisine telefonda ; "Ya, Kardeşim kaç oldu, bir evrakı doğru düzgün gönderemediniz." dedi. Karşıdaki ne dediyse Başkan; "Tamam ya kardeşim, gönderme!" dedi ve kalktı gitti.

O şirket yetkilisi bana; "Sizi tebrik ederim, bu konuşmalara, Başkan Bey'in yanında olduğum için baştan beri şahit oldum. Ben işim gereği hep belediyelerle çalışırım, nasıl böyle bir iş olabiliyor, nasıl böyle bir tutuma cesaret edilebiliyor anlamadım. Başkan Bey, sizinle çalıştığından dolayı çok şanslı. Ben, sizin gibi işini bu kadar iyi bilen bir başkan yardımcısı görmedim." dedi. Daha kaç tane benzer olay var ama anlatmaya gerek yok. Bunları anlatmamda kesinlikle bir kasıt yoktur. Eğer kasıtlı hareket etsem bunların hepsini ve dahasını ta belediyeden ayrıldığımda anlatırdım. Ben bunları, belediye ve diğer kurumlar da dâhil, görevliler arsında işinin ehli olmayan kişilerin şehrimize ve ülkemize verdikleri zararları anlatmaya çalışıyorum. Körü körüne iş yapmak doğru mudur?

En ciddi iş olan devlet yönetiminin nasıl yürütüldüğüne dikkat çekmek istiyorum. Devlet işi lakaytlığı (ciddiyetsizliği) asla kaldıramaz. Eğer ciddiyet elden giderse bugünkü (2014 tarih itibarıyla söylüyorum) duruma benzer sıkıntılar yaşanır. Kaç yıldan beri, özellikle de son bir yıldan bu yana ülke genelinde ne kadar çetrefil işler içerisinde boğuşulduğunu herkes görmektedir.



1

Kahramanmaraş’ta Tarihi Eser Kaçakçılığı Operasyonu

2

“Her Türlü Afet ve Acil Duruma Hazırız”

3

Kahramanmaraş’ta emlakçılık sektörüne yeni bir boyut geliyor!

4

Sinan Akçıl, Şarkılarıyla Unutulmaz Bir Gece Yaşattı

5

İstiklalspor Basketbol Takımı Fırtına Gibi Başladı! 77-66’lık Zafer