Ülkemiz ve kentimiz genelinde, dürüstlükten yana oldukları halde günün şartlarına uymak gerektiğine inandırılan ve bazı kişilere karşı zaafı olan, bu yüzden de adil davranamayan, dürüstlük adına yanlış iş yapan yetkili ve görevlilerin sayısı hiç de az değildir.
Bunlar arasında, her fırsatta
üzerine basa basa adaletten söz edip de uygulamalarıyla halka eziyet yaşatan,
onları üzen, söz dinlemeyen, uyarılsa bile yanlış uygulamalarında ısrar edenler
veya uyarılara aldırmayan, hatır için adaleti çiğneyip torpilli işler yapanlar
vardı, belki hâlâ da vardır. Yaptıklarına kılıf bulmakta ve hedef şaşırtmada bu
tipler oldukça ustalaşmışlardır.
İşini yaptıramayan
vatandaşlardan birçokları, benimle ilgisi olmadığı halde o işin yapılmayışını
bunlar yüzünden çoğu zaman benden bilmişlerdir. Bu durumda, bunlara dışarıdan
da çok miktarda destekçi çıkmıştır. Görevli kişiler, yasa ve yönetmeliklerle
belirlenen işini yapmak zorundadırlar. Böyle olmasına rağmen kimi görevlilerin
açıktan ;" Nedim Tepebaşı, bunun böyle yapılmasını istiyor." dediğini bir
arkadaş uyarmak maksadıyla bana söylemişti. Öyle ki bir defasında Belediye
Başkanı: "Ortalık öyle ki, eğer anlatılanlara bakacak olsak seninle her gün
kavga etmemiz gerekir. Mutlaka sana da bu tür sözler getirilmektedir." demişti.
Hatta birçok zaman yönetimde etkin görev verilen birisi, kendi işyeri muhitine
yapılmasını istediği bir hizmeti alamadıklarını söyledikten sonra ;"Bütün
hizmetler Nedim Tepebaşı'nın evinin etrafına yapılıyor." yakınmasında bulununca
Başkan Bey de; "Allah'tan korkun, adam buradan taşınalı iki yıl oldu." diyerek
tepki verdiğini bizzat anlatmıştı. Ancak buna rağmen ne olduysa dışarıdan gelen
yalan-yanlış beyanlara maalesef sonunda kendisi de uydu, üstelik benim bütün
iyi niyet tavırlarıma rağmen.
Bu tür yakıştırmalar dışarıda
da aynı boyutta devam ederken bir gün, Allah rahmet eylesin bir ağabey bana
uğradı, yanımda birkaç görüşmeci vardı, o, kapıdan bana;" Ben bir şey söyleyip
gideceğim, sonra gelirim." dedi. Sonra
da; "Duyduklarınız canınızı sıkmasın, tanıdığınız bir kısım dışarıdaki kişiler
sizin burada olmanızı istemezler!" anlamında sözler söyledi ve gitti. Ben onun
söylediklerini yazmak istemediğim için ifadeleri yumuşatarak yazdım buraya.
Burada okuyucularımın ve
halkımızın affına sığınarak, hiçbir yorumda bulunmadan çok kısaca şunu söylemek
durumundayım; Kahramanmaraş belediyesi tarihinde ilk defa yapılan işleri
yapmayı Rabbim bana nasip etti elhamdülillah. Şöyle veya böyle demek
istemiyorum ve bunları kendime pay çıkarmak için de söylemiyorum, ukalalıkta
bulunmak gibi bir niyetim de yok ancak doğruların bilinmesi ve kayda geçmesi
bakımından belirtiyorum, zaten bir kısımlarını da yeri geldikçe yazdım,
dikkatli takip edenler bunları biliyorlar. Buna rağmen bu tür yakıştırmalarda
bulunanların niçin böyle davrandıklarına dair elimde bir belge yok, bildiğim
tek bir şey vardır ki o da Allah katında kayda geçmeyen ve hesaba dökülmeyecek
hiçbir şey yoktur.
Bir gün de bir arkadaş geldi
yanıma. Ben Valilik'te toplantıya katılacağımı belirterek, yapacağım bir iş
varsa hemen söylemesini ifade ettim. O da ; "Yok bir iş için gelmedim, ben
senden özür dilemeye ve helallik dilemeye geldim." dedi. Doğrusu çok şaşırdım.
Söylemeyeceğim bir uygulamadan dolayı (yazarsam o kişiler güven kaybına maruz
kalırlar) arkadaş ;" Ben Mehmet Bey'e (o zaman Mehmet Bey müdürdü), Mahmut
Nedim Bey de bunu böyle yapmakla ayıp etti dedim. Mehmet Bey de ;'Adamın günahını almayın
kardeşim, o işi ben öyle yaptım.' dedi. Bundan dolayı senden özür diliyorum."
dedi. Sonra da dostlarımızdan bir
kısımlarının bu dedikoduya çanak tuttuklarını öğrenmek beni daha fazlasıyla
üzmüştü. Yapılan uygulama da aslında çok doğru bir uygulama idi.
Bu tür davranışlarıyla gerek
çalışanlar gerekse dışarıdaki kişiler, hem başkanı hem de bizi ilgimiz olmayan
konularda zaman zaman sıkıntıya düşürmüşlerdir. Öyle ki bu kişiler yüzünden
halk, yapılmayan işlerden bizi sorumlu
tutmuşlardır. Yaptıklarıyla bir taraftan halkı üzenler diğer taraftan da halkı
yöneticilere karşı olumsuz düşünmeye yöneltmişlerdir. Ancak bu davranış sahibi
kişiler, kişilik sorunu yaşamanın yanında daha çok yönetici hatalarından yüz
bulmuşlardır.
Bizzat gördüklerimizden
edindiğimiz tecrübeyle diyebiliriz ki; Adil olmayan ya da yanlış davranışlarda
bulunmaya eğilimi olan kişilere, sorumluluk gerektiren görevler verilmemeli
veya bu yapıda olan kişiler, sorumluluk gerektiren işlerde tutulmamalıdırlar.
Burada bir ayrıntıya daha
işaret etmek gerekir ki; üzerine sorumluluk aldıktan sonra kendi alanında bir
gelişme göstermemiş görevlilerle şehircilik iş ve işlemlerinin yürütülmesi
mümkün değildir. Çünkü yıllar ve aylar şöyle dursun, kentin gelişiminin
sürdürülmesi veya tamamlanması açısından saatler ve hatta dakikalar bile
önemlidir.