Herkes için söylenemese de günümüz insanlarından birçokları için, hakkaniyet ölçüleri bir tarafa bırakılarak, resmi dairelerde kendisine ayrıcalıklı muamele yapılması övünç meselesi haline gelmiştir. Resmi kurumlarda çalışanlardan yine birçoklarının, ayrıcalık isteyenlere şirinlik olsun diye ayrıcalıklı işlem yapmaları, kendilerini ispatlamaları bakımından oldukça önemlidir. Bir kişinin hatırına, sadece bir apartmanda ikamet edenlere hizmet götürülürken, binlerce kişinin yararlanacağı hizmetler sudan bahanelerle ertelenmiş veya ötelemiş olduğuna benim bilmediklerim hariç onlarca örnek verebilirim. Bazı istekler, "özel alan" denilerek ret edilirken, eş dost ilişkisine dayalı olarak bazı hizmetler de yerine getirilmiştir. Toplumda rahatsızlığa sebep olan bu tür işlerin birçoklarından üst yöneticinin haberi bile olmamıştır. Yanlış anlaşılmasın, neresi olursa olsun, ben, yapılması gerekenlerin zamanında yapılması taraftarıyım, sadece adil olmayan işlemlere karşıyım.
Akçakoyunlu mahallesi sınırları içerisinde kalan Devecili Camii'nden Belediye Sosyal Tesisleri istikametindeki yol refüjle bölünmüş olmasına rağmen kaldırımı yoktu. Daha çok dar gelirli kişilerin ikamet ettiği bu bölge halkı, genelde bu yolu kullanıp yaya olarak işine ya da evine gidip gelirler. Bu vatandaşlarımızın yıllarca ihmal edilmiş olmasını da hesaba katarak, bu güzergâhta kaldırım yapılmasını, ben söylemiş olmamak için Başkan Bey'e söylemiştim. O da benim de bulunduğum bir ortamda, benim söylediğimi de ekleyerek kaldırımın yapılmasını söyledi. Her ne hikmetse kaldırım bir türlü yapılmıyordu. Birkaç kere de ben söylememe ve her söylediğimde de "tamam" denilmesine rağmen o kaldırım bir türlü yapılmadı. Her sorduğumda da programlanmış bir işin bitiminde yapılacağı söylendi. Nihayet ilgilisinin bulunmadığı bir zamanda işleri ben yürütürken, bir bayram arifesinde kaldırım yapıldı.
Kaldırımın yapılmasının arkasından birçok kişi rahmetli Mahmut Bakır'ın müdürlüğüne gelerek teşekkürlerini bildirmişler. Buna karşılık da ilgilisi görevine döndüğünde, birimin kendisinden sonraki yetkilisine, kaldırımın neden yapıldığını sormuş, o da; "Nedim bey yapın dedi biz de yaptık. "demiş. Şu belediyenin ne badireler yaşadığını ve geçirdiğini herhalde anlatabiliyorumdur. Benzer davranışlara gizliden gizliye muhatap olan üst yönetici, benzer işlemlerin hışmına uğramaktan kendisini koruyamadığının bile farkına varamamış, farkına vardıysa da bilemediğim ve anlayamadığım bir şekilde sessiz kalmıştır.
Kimi işlerde müdür konumunda olanların yanlışları, kimi zaman da üst yöneticinin belki de günü kurtarma adına işledikleri yanlışlıklar, kente çok pahalıya mal olmuştur. Başarılı olmak elbette ki her yöneticinin ilk hedefidir. Ancak başarılı olmak hedeflenirken, burası atlatılsa da Yüce Makama verilecek hesap unutmamalı ve doğru işler yapmalıdır.
Belediyeye ilk adım attığımız dönemde, şehirlerarası yoldan Üngüt'e, oradan da şehir merkezine uzanan yol, kentin yeni yerleşim bölgesine bağlantılı olduğu halde tek şerit halinde ve çok bakımsız bir durumdaydı. Zamanın üst yöneticisi o yolun ikinci şeridini, ıslah çalışması tamamlanmadan asfaltlayıp ulaşıma açmıştı. Takip eden kış şartlarına dayanamayan yol daha sonra uçtu.
Daha sonra göreve gelen üst yönetici, bu yolun tekrar açılması için start verdikten sonra, sorumlu müdür, Binevler istikametinden Üngüt'e doğru ilerleyen yoldaki kod farkını kaldırmayı teklif etmiş. O da konuyu bana aktarmıştı. Ben de müdür arkadaştan gelen teklifin isabetli olduğunu ve çok da iyi bir çalışma olacağını söylediğimde, Başkan uzunca bir süre düşündükten sonra; yolun kod farkının alındıktan sonra yapılmasının daha iyi olacağını kabul ettiğini fakat o masrafa ve geçecek süreye dayanmanın mümkün olmadığını söyledi. Kod farkı alınmadan asfaltlanan yolun her iki taraftan da geliş gidişte, söz konusu o kod farkı, yükselen bir dağ gibi orta yerde durmaktadır.
Bir tarafta bu tür yanlış yapılanmalar olurken başka tarafta da başka yanlışlıklar oluyordu. Bir kentte doğru yapılaşma olabilmesi için önce alt yapının bitirilmesi ondan sonra yapılaşmaya izin verilmesi gerekir. Böyle olmadığı zaman işler çoğunlukla yanlış gidecektir.
Daha önceleri neyse yanlışlıklar, ilgisizlikler vardı peki yeni yapılanma denilen yakın zamandaki yani en fazla on-yirmi-otuz-kırk yıl öncesine dayanan yapılanmalarda aynı, benzer, hatta daha fazla yanlışlıklar yapılmış olması bu kente yapılan kötülüklerin nerede ki başında gelecektir. Birkaç gün önce (01.03.2015 tarihinden) yaya olarak Bahçeci Hoca Bulvarından İsmet Karaokur Bulvarına doğru giderken, lüks bir binanın önündeki acayip parke döşemesini görünce adeta nutkum uçtu. Tam; "altı kaval üstü şeşhane" denilebilecek eksantrik bir durum. Bina zemini yoldan yaklaşık bir buçuk iki metre kadar yüksek koddan başlamış. Kaldırım denilmesi mümkün olmayan parke döşemesi şekli, bordür hizasından başlamış, işyerlerinin girişinde sıfırlanmış. Yani bordür üstü sıfır noktasından zemin kata yani o bir buçuk iki metrelik yüksekliğe doğru acayip bir meyil verilmiş.
Bana mâl etmeyi deneyen hangi beceriklinin sözüne kanıp da benim imzalamadığımı ve aksini delilleriyle ispatladığım bir yazışmadan dolayı telefonda; "Bu ne kepazelik!" diyen üst yöneticinin sözünü içim burkularak orada hatırladım, acaba gerçekten "kepazelik" denilecekse o parke döşemesine denilmesi gereken bu işe nasıl izin verilmiştir diye düşündüm. Kasabada bile öyle bir yapılaşma olamaz! Arsanın istenilen bir yerinden kod alınma serbestliği olsa bile öyle bir yapılaşma asla imara uygun değildir. Haydi, verildi kabul edelim, hiç değilse kaldırım düz yapılsa da zeminin girişine basamak konulsa olmaz mıydı? Gerçekten şehrin canına okumuşlar maalesef!
Yeri gelmişken, yukarıda yazdığım sözün sarf edilişinin, bir yönetici için şık olmadığını söylemek durumundayım. Ben haksızlık karşısında kendimi savunurum, bu bakımdan konu ben değilim, asıl konu bir yöneticinin, hareketleri kadar konuşmalarına da dikkat etmesi, sözlerinde seçici olmasının önemini hatırından çıkarmamasıdır. Yaş olarak da makam olarak da, büyük büyüklüğünü, küçük de küçüklüğünü bilmelidir. Herkes söz ve davranışlarını ona göre ayarlamalıdır. Eğer alt kademedekiler olmasa, ne kadar becerikli olsa da bir yöneticinin tek başına yapacağı, üreteceği iş ne olabilir? Tek başına iş yapma gücü ancak Allah'a mahsustur. Kaldı ki bizim ürettiğimiz her işin primini üst yönetici toplamıştır. Üst yöneticinin hiçbir dahli olmadığı halde, bizim projelendirip hizmete sunduğumuz işlerden dolayı hâlâ zamanın üst yöneticisine dualar edildiğini görmekteyiz. İnsanın, kendisine fayda getiren işleri yapan çalışma ekibine bu ve benzer sözlerle hakaret etmesi ne doğrudur, ne de şıktır. Bunları, geçmişi yargılamak ya da aşağılamak anlamında değil, bundan sonra da, şayet okurlarsa, yöneticilere âcizane birer hatırlatma olarak yazdığımı belirtmek isterim. Çünkü herkesin her şeyi bildiğini zannettiği bir zamanda yaşıyoruz, hatırlatmalar ancak bu şekilde olabilmektedir artık. İlerleyen zaman içerisinde belki bunlar da olmayacaktır!
Araya yaptığım bir saplamadan sonra, bıraktığımız yerden tekrar konuya dönecek olursak; aralıklarla boş arsaların bulunduğu güzergâhlara kaldırım, yol yapılmasını gereksiz ve israf sayan bir felsefeden hareketle de kentin gelişiminde yanlış etkide bulunulmuş olduğunu söylemek durumundayım. Mesela Tekerek Yolu olarak bilinen güzergâh, tam beş tane okulun bulunduğu bir mevkidir. Minik çocuklar bile yıllarca, bu güzergâhta kaldırım olmadığı için yolun içinden yürüyerek tehlikeli bir şekilde okula gidip gelmişlerdir. O kısımda yapılaşmamış, zeytinlik bir alan vardır diye kaldırım yapılmamıştı. İki yıl kadar önce Özel Kalem Müdürü aracılığı ile bizzat takip etmem neticesinde semt, kaldırıma kavuşmuştur. O felsefeye göre elli yıl o zeytinlik yapılaşma olmadan kalsa, o semte kaldırım yapılmayacak demektir.
Hâlbuki doğru yapılaşma; yollarıyla, kaldırımlarıyla, yağmurlamasıyla, kanalizasyonuyla, elektrik ve telefon hatlarının yeraltında yapılandırılmasıyla, bina yapılaşması henüz başlamadan önce altyapının bitirilip bina yapılaşmasının ona göre dizayn edilmesidir. Bizim şehrimizde böyle bir yapılaşma bugüne kadar olmamıştır. Önce binalar yapılmış, altyapı sonradan bazen de yıllarca sürüncemede bırakıldıktan sonra yapılmıştır. Dikkatle bakılırsa, şehrin yeni yerleşim yeri olan batı kesimde bile önce binalar, sonra da altyapı yapıldığı için caddelerin tamamında bir eklenti olarak kaldırımlarda bir dengesizlik vardır.
İnşaata başlama sırasında, yukarıda anlattığımız örnekte olduğu gibi koddan bir kat kazanmak için genelde meyilli arsalarda, kod en yüksek noktadan alınmak suretiyle zemin katların kodu yüksek tutulmuş, o yüzden de kaldırımlar ya meyilli ya da basamaklı yapılmıştır. Bu kadar beceriksizlikleri bu yönetimler nasıl bir araya getirebilmişlerdir? Bu yüzden kent merkezinde istenmediği kadar bol miktarda bulunan çirkinlik ve düzensizlikler görüntü kirliliği oluşturmaktadır.