Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kahramanmaraş milletvekili aday adayı Prof. Dr. M. Akif Kütükçü ile Ekonomi gazetesi olarak yapmış olduğumuz özel röportajımızda, Kütükçü; "Siyasete girmesindeki amacının, Kahramanmaraş'ın ekonomisinin ne durumda olduğunu,
Teşvikler, ekonomik politikaların başarılı olmadığı gibi işsizliğin de düşmediğini, halkın gelirinin artmadığını, doların bu zamana kadar tarihi bir rekor kırdığını anlatan Kütükçü; Kahramanmaraş'ın ehil olmayan seçilmiş ve atanmışlar yüzünden hak ettiği ekonomik seviyeye ulaşamadığını dile getirdi.
Başarılı
bir vekil olacağını Kahramanmaraş'a şimdiden kanıtlayan, Türkiye'nin birçok
üniversitelerinde görev yapmış; Bilgi ve tecrübe birikimiyle Kahramanmaraş'ı
hak ettiği noktaya getireceğini söyleyen Kütükçü,"Gecemi gündüzüme vererek, bu
şehre hizmet etmekten bir saniye bile sıkılmayacağıma söz veriyorum" dedi.
SİYASETE GİRMENİZDEKİ
AMAÇ NEDİR?
"Kelime
anlamı olarak siyaset ya da politika Devlet işlerini düzenleme ve yürütme
sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış, ya da kısaca devleti yönetmek demek.
Yıllardır hukuk alanında kişisel eğitimimi sağlayarak akademik olarak profesörlük
unvanına sahip oldum.En son olarak Dekanlık yapmaktaydım. Makam, mevki ya da Maddi
hiçbir ikbal beklentim yoktur. Şükürler olsun Rabbime ki dünyanın en büyük
zenginliğine sahibim. Mutlu ve huzurlu bir ailem, İman ve ihlas ile
yetişmelerine katkıda bulunduğum ve şu an yüksek öğrenimlerini sürdüren
çocuklarım var. Benim için en büyük zenginlik budur. Dünya hayatı için bundan
büyük servet varmı? Ekonomik olarak ise kendimce yine kendime yetecek kadar
birikimim var. Ancak Hz. Peygamberimizin gösterdiği "İlmi ile amel etmeyen
âlim, kıyamette en şiddetli azaba düçar olur"(Beyheki'den naklen)
düsturundan yola çıkarak kıyamette rahat etmek, azaba uğramamak için, ilmim ile
amel etmek için, bildiğimi herkese anlatmak için, bu güzel vatanı, bu yüce
Milleti hak ettiği yere taşımak için, devletin hukuk kuralları içerisinde yönetilmesine
katkıda bulunmaya talip oldum."
NEDEN MİLLİYETÇİ
HAREKET PARTİSİ? NEDEN SİYASET? AKADEMİK OLARAK ZİRVEDE BULUNDUĞUNUZ DÖNEMDE
HEM DE MUHALEFETTE BULUNAN BİR PARTİDEN SİYASET?
"Nedeni
gayet basit. Ben Üniversite yıllarımda daha Ankara Üniversitesinde öğrencilik
yıllarımda Ülkü Ocakları Genel Merkezinde Rahmetli Genel Başkanım Metin Tokdemir
il birlikte görev yaptım. Yine Rahmet ile andığım ve bugün sahip olduğum milli
ve manevi değerlerimi borçlu olduğum Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in rahlesinden
geçtim. Onun öğretileri ile kimlik ve kişilik buldum. Milliyetçi Hareket
Partisinden başka bir yerde siyaset yapmak onların aziz hatıralarına
saygısızlık olur. İhanet olur. Kimliğimi inkar olur. Bunun vebalini sadece ben
değil hiç kimse de taşıyamaz. Üniversiteler bildiğiniz gibi ilim yuvasıdır. Ben
de ülkemizin aydınlık geleceği olan gençlerin eğitimi ve yetiştirilmesinde
gayret içindeydim. Ancak hükümet görevini icra etmekte olan AKP iktidarının
ustalık dönemi diye isimlendirdiği bu dönemde üniversitede yetiştirdiğimiz
gençlerin yakın bir gelecekte bırakın ilimlerini icra etmeyi üzerinde
yaşayabilecekleri vatan toprağı kalmayacağını ön gördüm. Bir hukuk adamı olarak
hukuksuzluğun, yolsuzluğun, siyasi ahlaksızlığın gırtlağa dayandığı bu günlerde
ülkem ve insanımız için bu kötü gidişte neler yapabilirim diye düşündüm. Bu
gidişe dur diyebilmek için, hukukun tarafsızlığının tekrar tesisi için, insana
insanca yaşayabileceği bir dünya kurabilmek için halkın ve hakkın sesi olmak
için Milliyetçi Hareket Partisinde siyaset yapmaya karar verdim."
KAHRAMANMARAŞ'IN ŞU
ANKİ EKONOMİSİNİ DEĞERLENDİRİR MİSİNİZ?
"Adaylığımı
açıkladığım toplantıda da belirtmiştim, Kahramanmaraş asgari ücret cenneti.
Ekonomisi ve çalışanları asgari ücret etrafında dönüyor. Gayri safi milli
hasılanın kişilere dağılımındaki dengesizliğini yine benim kahraman şehrimin
yiğit evlatları hak etmiyor. Bir diğer önemli konu Kahramanmaraş'ın Ülke
içindeki ekonomik durumu ile Türkiye'nin Dünya içindeki ekonomik konumu ile
benzerliğidir. 2000'li yıllarda Ülkemiz dünyada ekonomik büyüklük açısından 16.
Sırada idi tıpkı şehrimizin ekonomisinin Ülkemiz içinde 16. sırada olması gibi.
Daima ülkemizin yanlış tanınmasında, marka yaratamamasında, turizmden ve hizmet
sektörlerinden gereken verimi alamamasından dert yanıyorduk. Bu sorunları dünya
üzerinde ülke olarak yaşarken,kahraman şehrimde aynı problemlerden ülke içinde
muzdarip. Ülkemizde uygulanan yanlış teşvikler, ekonomik politikalar nasıl başarılı
olmadı ise işsizlik düşmedi, halkın reel geliri artmadı, dolar tarihi rekorlar
kırdı ise şehrimizde de ehil olmayan seçilmiş ve atanmışlar yüzünden bir türlü
hak ettiği ekonomik seviyeye ulaşamadı.Üretim kapasitesi ve piyasa payı
açısından pek çok farklı sektörde (gıda, tekstil, metal eşya, kuyumculuk, su
ürünleri vs.) sadece ulusal anlamda değil uluslararası alanda bile çok önemli
tesislere sahip olan bu özel teşebbüsler sayesinde çok önemli bir konumda olan
Kahramanmaraş maalesef üretimin katma değere dönüştürülmesi açısından zayıf
kaldığı için gelir ve kar açısından geride kalmaktadır. Bu durum elbette
sanayicimizi ve çalışanlarımızı olumsuz etkilemekte ve şehrimizi asgari ücret
cennetine dönüştürmektedir. Kar marjı düşük, marka oluşturamayan kuruluşlarımız,
riski azaltabilmek için değil vasıfsız işçileri, mühendisleri bile neredeyse
asgari ücretle çalıştırmaktadırlar. Bu duruma son vermenin zamanı geldi de
geçiyor. Zira 1 milyonu aşan nüfuslu bir şehrin yarıdan fazlası asgari ücretle
geçinmek zorunda bırakılmamalı. Zira bu sadece asgari ücretle çalışanları değil
şehrin tüm ekonomisini de etkiliyor."
DOLARDAKİ BU YÜKSELİŞ
SİZCE ESNAFLARDA NASIL BİR ETKİ BIRAKTI?
"Malumunuz
daha önceki ekonomik krizlerde ülkemizi "teğet" geçmişti! En tepede olup
milyarlar kazanıyorken oluşan ekonomik kriz elbette teğet geçer, bir de asgari
ücretle ailesini geçindirene sormak lazım nereden geçtiğini: teğet mi yoksa tam
kalbinin ortasından delip mi geçti? Şimdi gelelim sizin sorunuza, doların
yükselişi esnafı etkiler mi? Ben burada hükümetin ekonomi yönetimini tebrik
etmek istiyorum, zira her konuda olduğu gibi bunda da rekor üstüne rekor
kırdılar, 80 yılda yapılmayanları yaptıklarını iddia edip övünüyorlarken kimse
bu rekorlardan 80 yıldır bu seviyeye çıkmayan dolardan bahsetmiyor. Sadece bir
yetkili -ama bilgisiz- çıkıp bu artış vatandaşı olumsuz etkilemez aymazlığında
bir açıklama yapıyor. Günlerdir hem merkezde hem de ilçelerimiz de esnaf
ziyaretlerinde bulunuyorum. Bu etkiyi hem esnafımızda hem de sohbet imkanı
bulduğum vatandaşlarımızda gözlerimle görüp kulaklarımla duydum. Allah aşkına
kendi enerji bakanları değil miydi, doğal gazda indirim aldık %10 ancak
dolardaki kur artışı nedeniyle bunu vatandaşa yansıtamayacağız diyen? Nasıl
oluyor da bu kadar kopuk ve iletişimsiz bir hükümet hala yönetimde kalıyor
benim aklım almıyor. Diğer taraftan
dünya tarihinin son 40 yılında neredeyse en düşük seviyeye inen petrol
fiyatlarına -160 dolardan 53 dolar seviyesine kadar 3'te bire düşen fiyatlara-
rağmen hala sadece %20 küsür inen fiyatlardan akaryakıt kullanan vatandaşımız
ve esnafımız ebetteki etkilenmiştir. İnsanlar gereksiz yere fazladan doğalgaz
ve akaryakıt ödemesi yaparken ve bu elde edilen haksız kazanç sadece yandaşlara
peşkeş çekilirken elinde avucunda parası kalmayan vatandaş ne harcayacak da
esnaf ne kazanacak size soruyorum. Çıkın sizde araştırın, geçen yıl doğalgaza
ne ödemiş normal bir evi olan Kahramanmaraşlı hemşerim bu yıl ne ödüyor? Geçen
yıl ortalama akaryakıt/ulaşım masrafı neymiş bu yıl ne olmuş? Yılda verdikleri
%3 + %3 zamla önce memurları ile dalga geçen bu hükümet sonrada esnafını
dalgaya alıyor, zira parası olmayan vatandaşın esnafa ne vereceğini düşünüyorsa
artık? Gerçi bu hükümet esnaf değil AVM hükümeti! Bakın sayın tüm ülke çapında
kaç AVM açılmış ve teşvik edilmiş bu hükümet zamanında, kaç bin esnaf iflas
edip kepenk kapatmak zorunda kalmış? Zaten Cumhurbaşkanı da bu konu ile ilgili
olarak ülkeyi anonim şirket gibi yönetmek gerekir söylemi ile zengin tüccar
zihniyeti ile hareket ettiğini göstermiştir.
MİLLETVEKİLLİĞİ SİZCE
VERİLEN VAATLERİ YERİNE GETİRMEK MİDİR, YOKSA YERİNE GETİRİLEMEYECEK VAATLER
VERMEK MİDİR?
Soru
biraz daha basite indirgenirse: doğru söylemek mi, yalancı olmak mı? Tabii ki
doğru söylemek gerekir. Aksini düşünmek bile abesle iştigal olur! bu Yüce Millete bana vekaletinizi verin sizi
yönetmeye talibim diyen birinin yalancı olması düşünülebilir mi? Gerçi siyasi
hayatımız bakıldığında bunun tam tersi örnekleri fazlası ile görmekteyiz
maalesef. Vaat kelimesinin arkasına sığınarak yıllarca siyaset yapıp en tepeye
çıkmış pek çok insan gördük, ben şahsen bu konuya vaat yerine "hak" olarak
bakıyorum, vatanımın, memleketimin, hemşerilerimin hak ettiği şeyleri onlara
kazandırmak için elimden geleni yapmak için aday adayı oldum, bu yolda da var
gücümle çalışmaya devam edeceğim.
KAHRAMANMARAŞ HAKKINDA
NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Yıllardır
ilim öğrenmek üzere şehrimden uzak düştüm ama ayrı yaşamadım. Kahramanmaraş'ta
Üniversite vardı da ben mi okumadım. Şehrimden eğitim için uzak kaldığım
dönemde bile her fırsatta şehrime geldim. Çünkü Allah Türkiye'ye ve Türk
milletine dünyanın en güzel topraklarını vatan kılarken, vatan içinde vatan
olan Kahramanmaraş'ı da ayrı bir güzel yaratmış. Bir günde dört mevsimi yaşatan
şehrimde yirmi kilometre mesafede yazı ve kışı aynı anda yaşayabiliyoruz. Su
kaynakları bakımından değil Türkiye'nin, dünyanın ilk üçünde yer alan bir
şehirdir. Bazen kendi kendime sorarım. Allah yaratırken bu kadar cömert
davranmış iken Maraş'a, Maraşlı kendini yönetmesi için yetki verdiği siyasilerden
maalesef aynı cömertliği görememiştir. Çevresinde hızla büyüyüp zenginleşen
şehirler olmasına rağmen Kahramanmaraş'ım geri bıraktırılmıştır. Ki bunda kasıt
aramaktayım. Yıllardır malum görüşün oy deposu olarak görülmesinden dolayı
memleketim yatırım fukarası olmuş, basiretsiz idarecilerin elinde iktidarın
memnun zümresi yaratılarak Kahramanmaraşlı bence layık olmadığı muameleye maruz
kalmıştır. AKP Hükümetleri döneminde oy deposu olarak görülen bu şehirden bir
tane Bakan yok. Bırakın Bakanı, Mecliste bir tane bile Kahramanmaraş'ı temsil
eden milletvekili yok. Olanlar ise kağıt üzerinde. Kahramanmaraş sosyal hayat
törpülenerek sıfırlanmış durumdadır. Bu memleketi kanları ile sulayarak vatan
yapan atalarımıza şanlı ecdadımıza rahmet okuyarak, kolay sahip olmadığımız bu
şehrin ve bu vatanın yıllardır hak ettiği gibi yönetilmediğini gördüm.
Kahramanmaraş'ın ve Kahramanmaraşlınınbu kadar hafife alınmasından rahatsızlık duyduğum
için bu gün bu noktadayım.
SEÇİLİRSENİZ HALKIN
İRADESİNİ MECLİSTE NASIL YANSITACAKSINIZ?
Şayet
liderim Devlet Bahçeli beni vazifeye layık görüp Milletvekili adayı ilan ederse
Kahramanmaraşlı kardeşlerimin iradesini layıkıyla TBMM'nde temsil edeceğim.Halk
dediğimiz kavram kim? Türk Milleti, ben de bu büyük milletin bir parçasıyım,
bir vekil neyi temsil eder? Asılı! Dolayısı ile ben oraya TBMM'ne şehrimi,
hemşerilerimi temsil etmek için gitmiş olacağım. Öncelikle bana bu yetkiyi
verenlerin hassasiyetlerini, duruşlarını göstermeliyim. Hak olana hak, yanlış
olana yanlış diyecek bir vekil, tıpkı memleketimin asil ve kahraman insanları
gibi, doğrunun ve haklının yanında, yanlış olanın ve zalim olan karşısında
olacağım. Bir hukukçu olarak bir hukuk bilim adamı olarak bunu yapmazsam zaten
kendimi inkar etmiş olurum. Bu yönü ile de yasama yetkisinin kullanılacağı
TBMM'de vatanım için Milletim için doğru ve faydalı yasaların çıkarılması için
canla başla çalışan, yanlışları düzeltmeye ve doğruyu göstermeye çalışan bir
duruş sergileyeceğim. Bu duruşu elbette vekaletini aldığım insanlarla sürekli
iletişim halinde olarak sergileyeceğim. Şimdiki iletişim teknolojisi ile o
kadar kısa zamanda geri dönüşler alınabiliyor ki 5 dakikada tüm kamuoyu canlı
bir şekilde tepki oluşturuyor. Ben de bu oluşumu Meclis'e taşıyacağım.
EKLEMEK İSTEDİĞİNİZ
KONULAR:
İçinde
bulunduğumuz süreç Türk Milletinin var oluş mücadelesini verdiği bir süreçtir.
İçinde bulunduğumuz süreç Sevr'in makyajlanarak, Doğan görünümlü Şahin olarak
milletimize sunulduğu bir dönemdir. İçinde bulunduğumuz süreç, gayretli ve
çalışkan Türk Milletinin sadaka kültürüne biata mahkum edildiği bir süreçtir,
içinde bulunduğumuz süreç Milli kimliğin inkar edildiği, onurlu duruşun ihanet
olarak isimlendirildiği dönemdir. İçinde bulunduğumuz süreç, adaletin bile
ayaklar altına alınmaya çalışıldığı bir süreçtir. İçinde bulunduğumuz süreç
yeniden Milli birlik ve beraberliğin inşa edilmesinin zaruri olduğu bir
süreçtir. Türk Milleti ekonomide, ilimde ve fende çağlar üzerinden sıçrayarak
Muasır milletler seviyesine gelmeyi, bilgi toplumu olmayı ve müreffeh bir
millet olarak milletler arenasında yerini almayı, onuruyla var olmayı hak
etmektedir ve Türk Milleti için bunlar vaat değil haktır. Ben Türk Milletine
hak ettiği tüm güzellikleri sosyal devlet anlayışı ile verebilmeyi ve bu uğurda
çalışmayı kendime vazife edindim. Nasip olursa eğer bu duygu ve düşünceler ile
Kahramanmaraşlı hemşehrilerimin huzurunda olacağım. Rabbim çıktığımız bu kutlu
yolda bizleri utandırmasın, mahçup etmesin, bu millete hizmet etmek için güç
versin, Hakkı ve adaleti tekrar tesisi etmek için kuvvet versin.
MEHMET AKİF KÜTÜKÇÜ
KİMDİR?
Mehmet
Akif Kütükçü, Kahramanmaraş merkez Şekerli mahallesinde 1968 yılında doğdu.
İlkokulu İstiklal ilkokulunda, ortaokul ve liseyi ise Kahramanmaraş İmam Hatip
Lisesinde okudu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 1986 yılında başladığı
üniversite eğitimini 1990 yılında tamamladı. Selçuk Üniversitesi Hukuk
Fakültesinde asistan, Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Yardımcı
Doçent, tekrar Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Doçent, Çukurova
Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Profesör olarak görev yaptı. En son Gaziantep
Zirve Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı iken 2015 genel seçimlerinde
Milliyetçi Hareket Partisinden milletvekilliği aday adaylığı için görevinden
istifa etti. (KÜRŞAD KEREM AKÇAKALE)