Kahramanmaraş Gençlik Merkezi Rıdvan Hoca Konferans Salonu'nda Anadolu Platformu'na bağlı Rıdvan Hoca Vakfı gönüllülerine hizmet içi eğitim çalışmaları çerçevesinde bir sunum gerçekleştiren Turgay ALDEMİR Kahramanmaraş'ın Anadolu'nun vicdanı olan şehirlerden biri olduğunu vurgulayarak sözlerine başladı. Seçimlerin gündemi doldurmasından hareketle "önemli olan oturduğumuz yer değil, zihnimizin nerede durduğudur" diyerek makamların geçiciliğini ifade eden ALDEMİR, sözü Ümmet coğrafyasında yaşananlara getirdi.
ALDEMİR:
"İslam Dünyası yeni bir yüzyıla ve sürece girmiştir. Tarih yüzer yıllık
dilimlerde kırılmalar yaşar. Tarihimizi incelerken yapılanların kronolojisini
mi tutacağız yoksa ileriye dönük neler yapacağımızı mı planlayacağız buna
bakmalıyız. İslam dünyasını geziyoruz. İslamabat, sizi modern bir şehir olarak
karşılarken dini eğitimin zayıflığı ve sekülerizmin izlerini görüyorsunuz.
Sonra ara sokaklara doğru ilerliyorsunuz. Camilerin, medreselerin sayısı ve
insanların giyim kuşamı dini eğitimin arttığını gösteriyor. Ancak bununla
beraber buralarda yoksulluk da artıyor. Kardeşlerimizle aynı sofrada
oturamıyoruz. Kast sistemi Müslümanların zihinlerine işlemiş. Köyleri
geziyorsunuz. İnek, koyun var ancak insanlar sütten yoğurt, peynir üretmeyi
bilmiyor. Medrese var ancak cehalet diz boyu. Kadın ve çocuğun değeri yok.
Senegal'e
gidiyoruz. Üç dil bilen Afrikalı çocuklar karşılıyor bizleri. Ancak hepsi
hristiyan olmuş. Okullarını geziyoruz. Bahçede bir tane ağaç var çocuklar
sırayla gölgeleniyor. Neden diye soruyoruz. Cevap yok. Ağaç getirip ekiyoruz.
Geçenlerde resimlerini atmışlar. Okul ağaçların gölgesinden görünmüyor.
Camileri geziyoruz. Bir Kur'anla üç hafız çalışıyor. Kur'an yok ki diyorlar.
Libya'dayız.
Gençlik Bakanı bir milyon hafızın varlığından bahsediyor. Camiye gitmek serbest
ama bahçede bile grupla konuşmak yasak. Kur'an oku ama üzerinde konuşma! Sadece
on günde 70 bin insan öldü Libya'da! Adamın 16 yıl önce çocuğu gözaltına
alınmış ve ölmüş. Kendisine söylememişler o da sürekli ihtiyaç malzemesi götürmüş
oğluna.
Mısır
Ezher'e ilim tahsil etsinler diye ülkemizden binlerce genç gitti. Ancak gelen
bizi tekfir etti. Ocağımıza incir ağacı dikti. Şimdi Mısır'a bakıyoruz.
Sisi'nin en yakınları Ezherli Şeyhler
! Biliyor musunuz Mısır'a Türkçe'den en
fazla çevirisi yapılan eser Aziz NESİN kitapları!
Moritanya,
araç plakası basmaktan aciz
Plakalar altı ayda bir Fransa'dan ithal ediliyor.
Afganistan
Fatihanın sonundaki veled'dallin nasıl okunur meselesi yüzünden medrese
öğrencileri kavga ediyor ve 15 civarında genç ölüyor
Peki çölün
ortasında medeniyet inşa eden bir Peygamberin ümmeti neden bu halde
İzmlerin
hepsi insanın kendini gerçekleştirmesine engel oldu. Aslında batı sorunlarını
çözmek için İslam'ı inceliyor. Ancak İslam coğrafyasının hali ortada
Ahmet
Yasin'e bakıyoruz Gazze'de. İki şerit arasındaki kaldırımlarda domates
yetiştiriyorlar. Sınırın bir tarafında farklı bir dünya var. O zaman okunan
Kur'andan herkes aynı şeyi anlamıyor.
Türkiye'ye
baktığımızda ise bunlara benzer şeyler görebiliyoruz. Metin Önal Mengüşoğlu ile
konuştum. Diyor ki her türlü yazar ateist, Marksist kürsülerimizde konuk oldu.
Ancak Mustafa İslamoğlu'nu misafir ettik yer yerinden oynadı Bursa'da. Mesele
İslamoğlu veya bir başka yazar meselesi değil. Birbirimize Müslümanlar olarak
tahammül edemiyoruz neden? Devlet otuz yıl savaştıkları ile barışı konuşuyor.
Bu iyi bir şey peki Müslümanlar?
Sağlam
nesiller imar edilememiş. Yetiştirdiğimiz modeller ise hapsedilmiş. Sanat ve
edebiyat alanında çok geri kalmışız. Müslümanlar tiyatroya, sinemaya, müziğe
değer vermiyor. Yine kafa yapımızı değiştirmemiz gerekiyor. Biz Suriyelilere
paket dağıtıyoruz. Elin Avrupalısı Gaziantep'te Kahramanmaraş'ta kamplarda
eğitim veriyor. Kafamızı paketlemişler.
Herşeye
rağmen yeni koridorlar açmalı ve cesur olmalıyız. Bu siyasetin yapabileceği bir
şey değil. Eğitim müfredatımız yok bir kere. Biz ümmetin sessiz evlatlarının
sesi olmak durumundayız. Bosna, Türki cumhuriyetler ve de Gazze eğitim desteği
istiyor. Başka bir şey değil
Elhamdülillah bugün Türkiye İslam Dünyasındaki
bütün kurtuluş hareketlerini himaye ediyor. Sadece İstanbul'da 1000
üniversiteli genç ve de 100'e yakın Suriyeli akademisyen yaşıyor, eğitim
görüyor. Dünyaca tanınmış bir hristiyan Suriyeli Hukukçu Michelle Cillo
Gaziantep'teki Suriyeli eğitimi için kapımızı çalıyor.
Ramazan
KAYAN hocanın deyimiyle "yavaş yavaş acele etmemiz lazım".Müthiş bir dünüşüm
geçiriyoruz toplum alarak. Onbeş yıl önceye bakın. Nereden nereye
Hakkımızda
hazırlanan iddianameleri hatırlayalım: Şu an bir suç unsuruna rastlanmadı. Ama
ileride suç işleyebilir. Suç ne? Bugün Allah rızası için yaptığımız ve devlet
tarafından desteklene ve de teşvik edilen gençlik çalışmaları. O zaman sağlık
taraması yapardık. Sorarlardı devletin hastanesi yok mu diye
Kur'an öğretirdik.
Sorarlardı diyanet yokmu size ne oluyor diye
Şimdi Kaymakamlar imamlara hesap
soruyor. Cemaat içinde neden genç yok diye
Bir zamanlar kendi ülkemizde
azınlık olmuştuk.
Şimdi İslami
camianın özüne dönmesi lazım. Evet Anadolu'nun İslamlaşmasında tarikat ve de
tekkelerin ciddi etkisi var. Ancak entelektüel üretemiyoruz. Devrimlerin anası
ise entelektüellerdir.
Sivil-sosyal
düşünce gençleri kampüslerden çıkarmalıdır. Bu manada Cihan AKTAŞ'ın
"Modernizmin Evsizliği" makalesi okunmalıdır.
Peygamberimizin
aile yapısını güncellememiz lazım. 6-7 kişilik ders halkaları önemlidir. Vakıf,
dernek, gençlik merkezlerimiz ne kadar büyük ve donanımlı olursa olsun. Evlerde
yapılan çalışmalar terk edilmemelidir. Herkes ilmini yettiği bir halkaya hitap
etmelidir.
Üstad Nuri PAKDİL
diyor ki "çocuk gülerse AKSA güler, ağlarsa o da ağlar". Gençlerin eğitimine
ağırlık vermeliyiz. Gençlik çalışması olmayan yapılar yok olmaya mahkûmdur.
Enerjimizin büyük bir kısmını bu alana harcamalıyız. Yüreğine dokunulmadık tek
bir genç bile kalmamalıdır. Her gün bunun hesabını yaparak uyumalıyız. Bu
ocaklara büyük görevler düşüyor. Yeni insanlara gitmeliyiz. Kendimizi yenileyip
eş-dost akrabaların hepsine ulaşmalıyız.
Yanlışları
konuşup büyütmemeliyiz. Büyütmek istediğimiz değerleri konuşalım. Kendi
kıymetimizi bilmek zorundayız. Kaliteli insanlar yetiştirmeliyiz. Rabbimiz
bunca imkân vermiş daha neyi bekliyoruz. Bol bol özeleştiri yapmalıyız. Genç
neslin önderleri, rehberleri olmak durumundayız. Kendimizi değiştirmek
zorundayız. Ve bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçmeliyiz." (HABER MERKEZİ)