Tarih: 27.05.2015 16:30

Alt ıslatma sorunu olan çocuğa kızmayın

Facebook Twitter Linked-in

Siirt Özel Celal Değer Koleji Rehberlik (PDR) Uzmanı ve Aile Danışmanı Davut Bayazıt, bir çocuğun 6 yaşını geçmesine rağmen, uykusu sırasında yatağını ıslatması, halk dilinde alt ıslatma, tıp dilinde ise Enurezis Nokturna (EN) olarak adlandırılan, alt ıslatma sorununun aileler boyutunda panikle karşılandığını, tedavisinin "büyüyünce nasıl olsa geçer " denilerek ihmal edildiğini, bunun da çocukta psikolojik sorunlara yol açabileceğini belirtti.

Rehberlik Uzmanı Bayazıt, "Çocuklarda alt ıslatma sorununun, Enurezis Nokturna (gece kaçırma) ve Enurezis Diürna (gündüz kaçırma)  şeklinde iki şekilde gerçekleştiğini, Enurezis Nokturna (gece kaçırma) sorununun, yapılan araştırmalarda altı yaş civarında yüzde 20, on yaş civarında ise yüzde 5 oranında görüldüğünü, enüretik çocukların birinci derece yakınlarının çocukluğunda yüzde 75 oranında böyle bir sorununun olduğunu yine yapılan araştırmalarda görüldüğünü "dile getirdi.

Bayazıt, çocuklarda alt ıslatma sorununa psiko-sosyal boyutta bakıldığında aile içi şiddet, korku, kardeş kıskançlığı, okula yeni başlama, anne babanın ayrılması vb. gibi nedenlerin sonrasında başladığını ayrıca dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu  (DEHB) olan çocuklarda enurezis sorunun daha sık görüldüğünü vurguladı.

Okul Rehberlik Uzmanı Bayazıt, çocuğun 6 yaşını geçmesine rağmen, altını ıslatma sorunu devam ediyorsa, ailelerin paniğe kapılmaması gerektiğini, çocuğa bağırmadan, kızmadan, çocuğu cezalandırmadan, dışlamadan, kınamadan, utandırmadan, çocuğun özgüvenini kırmadan, başka çocuklarla kıyaslamadan, çocuğa psikolojik destek vererek, alt ıslatma sorununun geçici olduğunu, pek önemli olmadığını çocuğa anlatarak tedavi sürecine motive etmeleri gerektiğini belirtti.

Siirt Özel Celal Değer Koleji Rehberlik (PDR) Uzmanı ve Aile Danışmanı Davut Bayazıt, Ailelerin bu konuda vakit geçirmeden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanına başvurmaları gerektiğini, alt ıslatma sorununun tedavisinin yapılamadığının doğru olmadığını, yapılan araştırmalarda tedavi sürecinde yüzde 98 oranında başarı sağlandığını söyledi. (HABER MERKEZİ)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —