Tarih: 10.06.2015 16:15

Kahramanmaraş Dosyası 48

Facebook Twitter Linked-in

Yanlış bir uygulamaya yönetim kadrosu içinden genelde itiraz edilmediğini, zaten kadronun baştan, daha çok itiraz etmeyecek kişilerden oluşturulduğunu, bu işlerle birazcık olsun ilgilenen herkes bilir. Bizim inanç kültürümüzde, yapılacak işlerin görüşülerek en doğru bir şekilde yapılması esas iken, en çok da dindar bilinen yöneticilerin buna yanaşmadıkları bilinen gerçeklerdendir. Sadece kentte değil ülke genelinde de çoğunlukla aynı yöntem uygulanır. Görüşmeye açılan bir konuya, yanlış bulunduğu için itiraz edilmesi durumunda, yönetim kadrosu içinden itirazı uygun bulanlar olsa da, sırf üst yöneticiyle ters düşmemek için haklı itiraza genelde destek verilmediğini, adına kerhen denilen bir davranışla, yanlış olduğu bilindiği halde teklife destek verildiğini veya çekimser kalındığını, karşı olanların veya çekimserlerin, yönetim yanlısı kişiler tarafından tarassut altında tutulduğunu, belediye döneminden önce de gördüm, ancak belediye döneminde daha da çok gördüm. Hâlbuki doğruluğu bilinen ya da anlatılan bir durumun desteklenmesinden, yanlış olanınsa kabul görmemesinden daha doğal ne olabilir? Eğer böyle olmuyor da tersi bir durum oluyorsa o işte bir yanlışlık var demektir.

Bir tarafta, bir hesap kitap işi bağlamında işler bu şekilde yürürken, gün gelip de o üst yönetici görevden ayrıldığında, geriye kalan enkazı temizlemekse geriden gelen kişi ya da kişilere düşmekte ya da enkaz, çöp yığını şeklinde ortada kalmaktadır. Bazen, sonradan gelen yönetim kadrosu da sütre gerisinde kalmakta, bu defa da yanlışlar kök salmakta, bir daha da kimse sökememektedir.  Olanlarsa masum ve biçare vatandaşa olmaktadır. Bunların onlarca örneği halen ortada durmaktadır. Hâlihazır ortada görünen bütün olumsuzluklar, ya yönetici hatasının eseridir ya da fırsatçı enkazıdır.

Kahramanmaraş merkezindeki yapılaşmada, bu bağlamda sayılabilecek yönetim hatalarından kaynaklanan öyleleri vardır ki yeni yerleşim yerlerinde bile bunlar kök salma fırsatı bulabilmiştir. Bunları değiştirmek ya da düzeltmek her geçen gün daha da zora girmektedir. Herkes birbirini örnek gösterecek şekilde keyfi uygulamalarda bulunmaktadır. Eski yerleşim yerindeki süre gelen alışkanlıklar, yeni yerleşim yerlerinde de artarak devam etmiştir. Bu, kesinlikle sadece bir döneme ait değildir, bu oluşumda yılların ihmali ve birikimi vardır ancak son dönem uygulamalardaki gevşeklikler bu olumsuzlukları artırmıştır.

Birçok işyeri kendisine ait toplam alandan daha fazla alanı, yaptığı kaldırım işgalinde kullanmaktadır. Bu yönde kentte çok kötü bir çığır açılmıştır. Yaptıkları kaldırım işgalleri, işyerleri sahiplerini ya da yöneticilerini doyurmamış, ilaveten işgal edilen yerler naylon perdelerle çevrilerek sahiplenilmeye başlanmıştır. Bu işgallere bir de kılıf bulunmuş, işgal edilen yerler, binanın kendi malı olarak dillendirilmiştir. Bunlar yeni midir denilirse cevabımız; hayırdır.

Sadece belediye değil, kurumlar birimleriyle bir bütündür. Kurum veya kuruluşların bünyesinde farklı birimler olsa da bütün birimler birbirleriyle bağlantılı çalışmalıdır. Bu, belediyelerde daha bir önem arz eder. Koordineli çalışmak, belki hiçbir kurumda, hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Bunun zararını ise tüm ülke görmüştür, görünen odur ki idareciliğin derin ve güçlü ateşi çok insanı yakacaktır!

Bir birimin başında bulunuyor olmanın sorumluluğu kapsamında, koordineli çalışmak durumunda olan yöneticilerin, genel sorumluluk ilkelerini bilmeleri bir tarafa çoğu yetkili, kendi çalışma alanlarının bilgisine bile sahip olmadan o birimin başında oturmuş ya da oturtulmuştur. Sadece, bulunduğu yerin patronu olma egosu ile yaşayanlar, hizmetlerin yürütülmesinde her zaman en büyük engeli oluşturmuşlardır. Politize olmuş yerlerde bu tür durumların daniskası geçmişten bu yana görüle gelen işlerdir.

Baştan beri sürekli bağlantılı çalıştığım müdürlüklerin yanı sıra işin akışı gereği kısa süreli bağlantılı çalıştığım müdürlükler de olmuştur. Geçmiş gün, bu pozisyonda çalıştığımız bir sırada, Cahit Zarifoğlu Caddesi'nde bir düzenleme yapmaya karar vermiştik. O cadde üzerindeki işyerlerinin bulunduğu binaların nerede ki tamamının önleri, bir şekilde çevrilmiş durumda idi. Çevrili olan ve çekme mesafesi olarak adlandırılan yerlerde bir düzenleme yapmak suretiyle caddede kısmi genişleme sağlamayı, bir de yayalar için kaldırım oluşturmayı planlamıştık.

 Konu üzerinde çalışma başlatılmasını ilgili birimden istediğimizde ;  "Olmaz, o çekme mesafeleri vatandaş mülküdür." denilmişti. Ben de o zaman, İmar Yasasındaki bir maddeye ilgilisinin dikkatini çekmiştim. O maddede genel anlamda; binaların zemin katında işyeri oluşturulmuşsa, çekme payı alanın halkın kullanımına kapatılamayacağı belirtiliyordu. Buna göre, söz konusu cadde üzerinde, imkânlar ölçüsünde yaptığımız düzenleme, bugün hâlâ o günkü haliyle kullanılmaktadır. Sadece bir yerde, o müdürlüğün benimle bağlantısı kesildiği günden sonrasındaki uygulamadan arta kalan görüntü hâlâ ortalıkta durmaktadır.

Bu, işin bir tarafı, diğer tarafı ise; eğer bir apartmanın çekme payı, bütün apartmanın tapulu mülkü ise, o zaman neden sadece zemin kattaki işyeri o alanı tek başına kullanmaktadır? Ayrıca o tapulu yer, neden duvar gibi bir koruyucu ile etrafı çevrilerek sahiplenilmemektedir? Bunların makul cevabı yoktur. Bu alanda açılan kötü bir çığır halen devam etmektedir; o kötü çığırı açanlar da o yolda ilerleyenler de aynı vebali yüklenmişlerdir!

Bu işlerin nasıl olduğuna zannederim şu örnek açılık getirecektir;  Belediye yönetiminin ciddi bir şekilde üzerinde durduğu bir uygulamaya aykırı bir durumu, seyir halindeyken görmüştüm. İlgili birim yetkililerinden birini arayarak konuyla ilgilenmelerini söylemiştim. Bir süre sonra görev verdiğim kişinin kendisi bilgi vermeyince ben işin akıbetini sormuştum da; "Bizde çalışan bir arkadaşın ağabeyi olduğu için işlem yapmadık!" cevabını almıştım. Benim göreve başladığım ilk zamanlarda birimler maalesef böyle çalışıyordu yani herkes kendi başına, herkes ayrı bir amir, koordinasyon diye bir şey yoktu. İşlerin böyle yürütüldüğü bir yer, uygulama yeri değil, bazılarını kollama yerine dönüşmüş olur maalesef!

Yönetime gelmek isteyen, heveslenen çok kişi olmakla beraber o makamın gereklerini ve sorumluluklarını bilinçli olarak üstlenecek, sorunları hak ve hukuk çerçevesinde çözüme kavuşturacak, zorlukları aynı mantıkla aşacak, bunu da yaparken hak ve hukukun üstünlüğüne riayet edecek donanım ve azimde olan kişileri bulmak oldukça zordur. Bu ülkenin, bu kentin yöneticisi de, personeli de risk almayı sevmedikleri gibi muhatap durumundaki vatandaşlardan hakkına rıza gösterecek kişiler de öyle kolayına bulunamamaktadır.

Kamuya ait iş ve hizmetleri yönetmek hiç de kolay bir iş değildir. Uygulamalarda, özellikle de üst yöneticilerin vebal ve sorumluluğu çok fazladır. Kamu hizmeti görevinde bulunanlar, kamuya ait tasarrufta bulunurlarken, çok dikkatli olmalıdırlar. İyi yönetici, gerektiği yerde devletin mal ve mülkünü kendi şahsi mal ve mülkünden daha iyi korumalı, yasa ya da yönetmelik gibi uygulama talimatları ile belirlenen hakları da ilgililerine teslim etmelidir. Bunun dışında takip edilen yol ve yöntemlerin yöneticilikle bir alakası yoktur.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —